Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2102 E. 2022/1693 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2102 Esas
KARAR NO: 2022/1693 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/486 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 22/07/2022 (Ara Karar)
DAVA: Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında yapılan bayilik sözleşmesi uyarınca davacı tarafça davalıya ariyet olarak verilen malzemelerin, bayilik ilişkisinin sona ermesi sebebiyle iadesine ilişkin davada, davalının elinde bulunan ariyet malzeme ve ekipmanların davacı ya da davacının göstereceği 3. kişiye teslimi yönünde ihtiyati tebdir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 22/07/2022 tarih 2022/486 Esas sayılı kararında;”dava dilekçesindeki talep sonucu ariyetlerin iade ve teslimi, ariyetlerin teslim edilmemesi halinde ise güncel piyasa bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, ihtiyati tedbir talebinin konusunu dava dilekçesinin talep sonucu teşkil etmektedir.Somut uyuşmazlığa benzer bir konuda Yargıtay 19. HD’nin 2019/2981 esas-2019/4812 karar sayılı ve 17.10.2019 tarihli ilamı ile: Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararda belirtmelidir. Ayrıca verilecek ihtiyati tedbir kararının da uyuşmazlığın esasını çözümler nitelikte olmaması gerekir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir.Açıklanan hukuki değerlendirme çerçevesinde bir davada hükümle elde edilebilecek hususta ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine, “uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine” karar verilmiştir. Dolayısıyla ihtiyati tedbir istemi, hüküm sonucuna yönelik olup, işin esasını çözecek ve hüküm sonucunu elde edecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilemez. Ayrıca davada ariyeten verildiği öne sürülen malzemenin davacıya iade koşullarının oluşup oluşmadığı yargılamayı gerektirmekte olup, Davanın talep sonucu ariyetlerin iade ve teslimine ilişkin olup,dava dilekçesindeki talep sonucu teşkil etmektedir.İhtiyati tedbir istemi hüküm sonucuna yönelik olup, işin esasını çözecek ve hüküm sonucunu elde edecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceğinden davalıya ariyeten teslim edildiği öne sürülen malzemenin derhal davacıya teslim edilmemesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yahut imkansızlaşacağı yönünde endişe edilmesini gerektirir bir delil bulunmadığı da nazara alındığında, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Taraflar arasında akdedilen sözleşmeler ve protokoller kapsamında müvekkili şirketin malzeme ve ekipmanlarının davalıya ariyet olarak teslim edildiğini, Müvekkili Şirketin, Üsküdar … Noterliği’nin 09.07.2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Davalı Şirket’in 1240 Sayılı Kurul Kararı ve sözleşme hükümlerine aykırı davranışlarını gidererek yükümlülüklerini yerine getirmesi hususunda ihtarda bulunduğunu, Davalı Şirket’in faaliyet göstermekte olduğu istasyonda devam eden elektrik bağlantısı problemlerinin giderilmemesi üzerine Bayilik Sözleşmesini Üsküdar … Noterliği’nin 10.09.2021 tarihili … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin de sona erdiğini, müvekkili şirket tarafından ariyet olarak verilen tüm menkullerin müvekkili şirkete iadesini, iadesi mümkün değil ise bedelinin ödenmesi gerektiğinin ihtar edildiğini, Davalı şirkete, müvekkili şirket tarafından görevlendirilmiş teknik ekipler tarafından, ariyet olarak verilen kurumsal kimlik ile otomasyon sisteminin demontajı için 17.11.2021 tarihinde istasyona gidildiğini ancak davalı şirket yetkilisinin kurumsal kimliğin, otomasyon ekipmanlarının ve diğer sair malzeme ve teçhizatların teslimine izin vermemesi sebebiyle yalnızca tutanak tutulmak suretiyle istasyondan ayrılmak durumunda kalındığını, davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve davaya konu ariyetleri teslim etmediğini, Davalı tarafından müvekkili şirketin malzemeleri ve ekipmanlarını kullanılmaya devam ettiğini, malzeme ve ekipmanların yıpranarak değer kaybına uğradığını ve müvekkili şirketin zararının arttığını, davalıya ariyet olarak verilen kurumsal kimlikleri kullanarak müvekkil şirketin markasına telafi edilmesi güç zararlar verdiğini, Bayilik sözleşmesi sonunda da bayilerin ariyetleri iade yükümlülüğü bulunduğunu, davalıya Bayilik Sözleşmesi süresince ariyet olarak bırakılan menkullerin; TP amblemi taşıyan levhalar, giriş-çıkış tabelası, kolon kaplamaları, çeşitli tabelalar, TP Kurumsal Kimliğini taşıyan çeşitli eşyalar ve ayrıca teslim tesellüm tutanağında belirtilen malzeme ve teçhizatlar olduğunu, bu menkullerin maliyetlerinin oldukça yüksek olduğunu, İhtiyati tedbir için yasada aranan tüm şartların gerçekleştiğini, red kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, (Yargıtay 15. HD, 06.07.2012, 4060/5172) (Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin, 24.09.2012, 11124/9822 sayılı kararı) Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre başlangıçta hiçbir kanaatin oluşmadığı durumlarda bile muhtemel zarar görme tehlikesine dayalı olarak ihtiyati tedbire karar verilmesi gerektiği ifade edilmiş olup somut olayda müvekkili şirketin zarara uğradığı ve ileride muhtemel zararların ortaya çıkacağının aşikar olduğunu, Tedbir talebinin reddinin hukuki gerekçelendirilmesi yapılmadığını, Anayasa’nın 141.maddesine aykırılık teşkil ettiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2013/12461 E. 2013/17276 K.) Emsal kararlar doğrultusunda ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerektiğini, Petrol Piyasası sektörel uygulamasında görüleceği üzere akaryakıt istasyonlarında dağıtım firmalarına ait kurumsal kimlikler ve marka ile amblemleri bulunduğunu, söz konusu ariyetlerin iadesi gerektiğini, (İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/968 E – İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/538 E.) İleri sürerek yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair mahkeme ara kararının kaldırılarak, ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Davacı tarafça, davalı şirkete Bayilik Sözleşmesi ve Ariyet Sözleşmesi kapsamında teslim edilen ariyet malzeme ve ekipmanların davacıya teslimine, ariyetlerin teslim edilmemesi halinde ariyetlerin güncel piyasa bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiş, ayrıca ariyetlerin davacı şirkete veya davacı şirketin göstereceği 3. kişiye teslimi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesine göre, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Ancak, davaya konu uyuşmazlığı esastan çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez. Buna göre yerleşik Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği ve HMK’nın 391. maddesinin gerekçesinde açıklandığı üzere “dava sonunda elde edilecek faydayı sağlayacak şekilde” başka bir deyişle “davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde” ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir. Somut uyuşmazlıkta; davacı iddiaları yargılamayı gerektirmekte olup, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi bulunduğuna dair talep ve karar tarihi itibarı ile dosyada mübrez belge ve delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, ayrıca netice-i talebi karşılayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesinin 22/07/2022 tarihli ara kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.