Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2079 E. 2022/1714 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2079 Esas
KARAR NO: 2022/1714 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/656 D.İş – 2020/666 Karar
TARİH: 20/09/2021 (Ek Karar)
TALEP: İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; 04/01/2019 tanzim, 07/12/2020 vade tarihli ve 500.000,00 TL. Bedelli bonodan kaynaklı 311.000,00 TL.’lik alacak yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi 22/12/2020 tarih ve 2020/656 D.İş Esas- 2020/666 D.İş Karar sayılı kararı ile; “Yukarıdaki hüviyeti yazılı alacaklının, borçlulardan yukarıda miktarı yazılı alacağının tahsilinin ifasının temini bakımından baki isteği İİK’nun 257.maddesinin 1.fıkrasına uygun bulunan alacak rehinme temin edilmemiş ve diğer tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına kafi teminatta alınmış bulunduğunda adı geçen borçluların yukarıda gösterilen malları ile alacaklarını, İİK’nun da muayyen tahditler dairesinde İHTİYATEN HACZİNE, ” karar vermiştir. İtiraz eden borçlu vekili vermiş olduğu itiraz dilekçesi ile, mahkememiz dosyasından ihtiyati haciz kararı verildiğini, Ankara …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası alacağına ihtiyati haciz şerhi konulması ile 15/09/2021 tarihinde haberdar olduklarını, davalı üzerine kayıtlı 20 adet taşınmaz 3 adet taşınır mal bulunduğunu, bu taşınmazların bir kısmının tarla, bahçe ve ev niteliğinde olduğunu, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın vadesinin gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması gerektiğini, ayrıca haczin mahkememizin verdiği ihtiyati haciz kararının İİK 261/1 maddesindeki yasal süresi içinde yapılmamış olduğunu, tam olarak sistemden anlaşılamamakla birlikte yine İİKnun 264/1 mad yer alan hak düşürücü süre içerisinde asıl takibe geçilmemiş olduğunun düşünüldüğünü, ihtiyati haciz isteyenin bu kararı almasında hukuki yararı bulunmadığını, ihtiyati haczin koşullarının oluşmadığı gibi bunca taşınmaz kaydı varken ihtiyati haciz kararı alınmasında alacaklının hukuki yararı bulunmadığını beyanla, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/09/2021 tarih ve 2020/656 D.İş Esas – 2020/666 D.İş Karar sayılı ek kararında; ” Mahkememizin 2020/656 D.İş esas 2020/666 D.İş karar sayılı22/12/2020 tarihli kararı ile borçlu … aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiği, mahkememiz kararının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu görülmüştür. 2004 sayılı İİKnun 265.maddesinde “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.” hükmü bulunmakta olup, dosyanın tetkikinde; borçlunun itirazının ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı olmadığı, bu bağlamda borçlunun itirazının 2004 sayılı İİKnun 265.mad belirtilen itiraz şartlarından olmadığı, ayrıca mahkememiz ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz talep eden alacaklı tarafından mahkememizden 25/12/2020 tarihinde tebliğ alındığı ve 28/12/2020 tarihinde işleme konulduğu, bu doğrultuda alacaklı tarafça hak düşürücü sürelere uyulduğu anlaşıldığından, borçlunun bu husustaki itirazının da reddi gerektiği anlaşılmakla, borçlu vekilinin ihtiyati hacze itirazlarının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur….”gerekçesi ile, -İhtiyati hacze itirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İtiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Somut olayda, alacağın vadesi gelmeden ihtiyati haciz talep edildiği ve yerel mahkemece ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararı verebilmek için gerekli şartların oluşmadan verilen kararın kaldırılması gerektiğini, Alacaklının ihtiyati haciz ile alacağını koruma altına almaya gerek bulunmadığını, müvekkili üzerine kayıtlı 20 adet taşınmaz 3 adet taşınır mal bulunduğunu, taşınmazların bir kısmının tarla, bahçe ve ev niteliğinde olduğunu ve bunların değerli mal varlıkları olduğunu, müvekkilinin borcunu ödeyebilecek ekonomik gücü bulunduğunu, ihtiyati haciz konulmasını gerektiren bir sebebin söz konusu olmadığını, İleri sürerek itirazın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Talepte bulunulan tarafça bonoya istinaden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece 22/12/2020 tarihli kararla talebin kabulüne karar verilmiştir. Karşı tarafça yukarıda belirtilen nedenlerle ihtiyati haciz kararına itiraz edilmiştir. Mahkemece 20/09/2021 tarihli ek karar ile itirazın reddine karar verilmiş, karara karşı muteriz vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhtiyati hacze itiraz İİK’nun 265. maddesinde düzenlenmiş olup, borçlu ya da ihtiyati hacizden etkilenen 3. şahsın itiraz haklarının tahdidi olarak sayıldığı, itiraz eden borçlunun ancak ihtiyati haczin sebebine, teminata ve yetkiye itiraz edebileceği, bunun dışında menfi tespit davası veya istirdat davasında ileri sürülebilecek hususların, ihtiyati haciz kararına itiraz olarak ileri sürülemeyecektir. Muteriz vekili tarafından alacağın vadesi gelmeden ihtiyati haciz talep edildiği ileri sürülüp ihtiyati haciz kararına itiraz edilmiş ise de, talebe konu bonoda ödenecek miktar ve ödeme tarihi gösterilmiş olup talep tarihi itibariyle talebe konu bononun vade tarihinin geçtiği, muteriz vekilinin alacağın muaccel olmadığı, rehinle temin edildiği yönündeki itirazlarının ispatlanamadığı, somut olayda, ihtiyati haciz talebi muaccel bir para borcundan kaynaklanmakta olup, sunulan bono ile alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiği anlaşılmakla; muteriz vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince itirazın reddine yönelik verilen ek kararın, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından muteriz vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Muterizin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.