Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2077 E. 2022/1656 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2077
KARAR NO: 2022/1656
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2022 ( Ara Karar )
NUMARASI: 2022/303 Esas
DAVA: 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (5411 S.K. 142/1 Hariç) (İtirazın İptali)
TALEP: İhtiyati haciz
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından davalılardan … Şirketi’ne kredi kullandırıldığını, diğer davalının da bu kredi sözleşmesini müşterek – müteselsil kefil olarak imzaladığını, dava konusu icra takibine dayanak kredinin; kredi garanti fonu (KGF) kefaletiyle kullandırılmış bir kredi olduğunu, kredi ödenmediği için hesabın kat edildiğini, kat ihtarının borçlulara tebliğ edildiğini, ancak borç ödenmeyince İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, davalıların haksız itirazıyla takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılardan %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 03/06/2022 UYAP kayıt tarihli dilekçesi ile; borçluların mal varlıklarını kaçırma, gizleme ve devretmesi yönünde kuvvetli emareler ve duyumlarının olduğunu belirterek, tedbiren, alacaklarının 1.895.049,24.- TL lik kısmı için davalıların borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/06/2022 tarih ve 2022/303 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” ….Mahkememizce icra dosyasına yapılan itiraz incelendiğinde, dosyamızın her iki davalısının da vekilleri vasıtasıyla verdikleri itiraz dilekçesinde açıkça imzaya itiraz ettikleri görülmüştür. Dava ve ihtiyati haciz talebi kredi sözleşmesine dayandırılmış olup, kredi sözleşmesindeki imzalara da davalılar tarafından itiraz edilmiş olduğu nazara alındığında, HMK 208 ve 209 maddeleri çerçevesinde talebin değerlendirilmesi gerektiği; HMK 209. Maddede, sahteciliği ileriye sürülen senedin / belgenin hiç bir şekilde işleme esas alınamayacağı hususu düzenlendiğinden; artık ihtiyati haciz için istenen kuvvetle muhtemel bir alacağın varlığına kanaat getirilememiş; iddia ve savunmanın yargılamayı gerektireceği, bu nedenle ancak imza incelemesinden sonra kuvvetle muhtemel bir alacağın varlığının ortaya çıkabileceği nazara alınarak, ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” İhtiyati haciz talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; davalıların elbirliği ve işbirliği içerisinde hareket ederek, müvekkili bankayı zarara uğratmak, alacağın tahsilini geciktirmek ve hatta borçtan kurtulmak gayesinde ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle borçluların mal varlıklarını kaçırma, gizleme ve devretmesi yönünde kuvvetli emareler ve duyumları mevcut olduğundan, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2005 tarih ve 2005/9183 E, 2005/12547 K. sayılı kararı da dikkate alınarak, borçlu- davalıların taşınır ve taşınmaz malvarlıkları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının borca yeter miktarının ihtiyaten haczi için istinaf kanun yoluna başvurma zarureti doğduğunu, İhtiyati haciz istemlerinin mahkemece reddine karar verildiğini, HMK’nın 389. Maddesinde belirtilen şartların her ikisinin de birlikte bulunması gerektiğini, somut durumda, müvekkili bankanın davalılara kredi kullandırdığının müvekkili bankada mevcut kayıtlarla sabit olup, yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıkacağını, ancak ihtiyati haciz istemlerinin reddedilmiş olması nedeniyle müvekkili banka alacağının zarara uğradığını, borçluların malvarlığını kaçırma, gizleme ve devretmesi yönünde somut ve kuvvetli emareler bulunması nedeniyle alacaklarının 1.895.049,24.- TL’lik kısmı için tedbiren ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini ve mahkemenin 20.06.2022 tarihli ara kararının hukuken yerinde olmadığını belirterek, 20.06.2022 tarihli mahkeme ara kararının kaldırılmasına, tedbiren alacaklarının 1.895.049,24.- TL’ lik kısmı için davalıların borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, itirazın iptali davasında, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın temini için ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhtiyati haciz talep eden banka vekili, davalı … Tic.Ltd.Şti. ile müvekkili bankanın İmes Sanayi/İstanbul şubesi arasında Genel Nakdi ve Gayrınakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını, diğer davalının da sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davalı firmaya bu sözleşme kapsamında krediler kullandırıldığını, kredi ödemelerinin aksaması üzerine, hesabın kat edilerek davalılara ihtarname keşide edildiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz edildiğini belirterek, alacağı teminen ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş; davalılar vekilleri aracılığı ile sundukları icra takibine itiraz dilekçesinde, takibe dayanak sözleşme ya da eklerindeki imzalara ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, dosya alacaklısına herhangi bir borçlarının bulunmadığını beyan etmişlerdir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre de: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek şekilde ispat etmek durumundadır.Somut olayda, dosyada mevcut delil durumu ve itirazların mahiyetine göre ara karar tarihi itibarı ile ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat ve yasal koşulların oluşmadığı, davalıların mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendilerinin kaçmaya çalıştığını gösterir delil de ibraz edilmediği dikkate alındığında, mahkemece verilen ara kararın usul ve yasaya uygun, ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.