Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2075 E. 2023/486 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2075 Esas
KARAR NO: 2023/486 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/360 Esas – 2021/694 Karar
TARİHİ: 15/09/2021
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesi’nde 2020/259 Esas numaralı dosya ile Hizmet Tespiti konulu bir dava açtığını, fakat … San. Tic. A.Ş’ye çıkarılan tebligat şirketin ticaret sicilinden re’sen silinmesi sebebiyle, İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesi’nde 2020/259 Esas numaralı dosyasında müvekkiline ”davalı şirketi ihya edip etmeyeceği” hususunda 2 haftalık süre verildiğini tüm bu nedenlerle İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün ticaret sicilinden re’sen terkin edilen … San. Tic. A.Ş’ unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, her türlü yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından açılan haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 15/09/2021 tarih 2021/360 Esas – 2021/694 Karar sayılı kararında;”Dava, ticaret sicilinden TTK’nin geçici 7. Maddesine göre terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan … San. Tic. A.Ş’nin ihyası istemine ilişkindir. TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydı terkin edilir. Terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz. TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan şirket ihyası davalarında husumet sadece ticaret sicil memurluğuna yöneltilir. Tasfiye memurları veya yöneticilerine husumet yöneltilmez, davaya dahil edilmeleri gerekmez. TTK’nin geçici 7.maddesinin 15. fıkrasının son cümlesi uyarınca, ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin alacaklıları veya hukuki menfaati bulunanlar, haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir. İhyası istenilen şirketle ilgili yapılan işlem dosyası ticaret sicilinden celp edilmiştir. Celp edilen belgelere ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin TTK geçici 7.maddesi kapsamında 31/07/2013 tarihinde sicil kaydı resen terkin edildiği anlaşılmıştır. İşbu davanın açılış tarihinin ise 30/03/2021 olduğu göz önünde bulundurulduğunda Türk Ticaret Kanunu ile Türk Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama şekli hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair 6335 Sayılı Kanun ile 6101 Sayılı TTK’ya eklenen geçici 7. maddenin 15. bendinde “Ticaret Sicilinden kaydı silinen şirket ve kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket ve kooperatifin ihyasını isteyebilir” hükmü göz önünde bulundurulduğunda silinme tarihinden dava açılma tarihine kadar 5 yıldan fazla sürenin olduğu anlaşılmıştır. TTK’nın geçici 7/2. maddesine göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz hükmü bulunsa da, işbu davanın açılış sebebi olan İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2020/259 Esas sayılı dosyasının dava açılış tarihi ise 07/09/2020 olup, şirketin terkin tarihinden sonrası olduğu, dolayısıyla da yasal hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmadığı dikkate alındığında, aynı mahiyetteki Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/288 Esas, 2020/1181 Karar sayılı ilamı da nazara alınarak; davacının, davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açtığı davasının reddine karar vermek gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, müvekkili adına İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinde 2020/259 Esas sayılı dosya ile hizmet tespiti davasının açıldığını; fakat … San. Tic. A.Ş’ye çıkarılan tebligatın şirketin ticaret sicilinden re’sen silinmesi sebebiyle mahkemece taraflarına davalı şirketi ihya edip etmeyecekleri hususunda 2 haftalık süre verildiğini; verilen süre içerisinde İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinde İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün ticaret sicilinden re’sen terkin edilen … San. Tic. A.Ş’ unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyası talepli davanın açıldığını, Mahkemenin yargılama neticesinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verdiğini; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil memurluğu tarafından şirketin sicil kaydının terkin edildiğini; terkin edilmeden önce, TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollandığını; yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderildiğini, Konuyla ilgili yargıtay kararlarının şu şekilde olduğunu: Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/11645 E. , 2016/8324 K. “Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; … A.Ş’nin Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce 23.01.2014 tarihinde re’sen terkin edildiği, ancak şirkete gerekli tebligatların gönderilmediği, sadece ilanen tebligat yapıldığı, bu durumda TTK’nın geçici 7. maddesinin 4/a bendine uygun işlem yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile … A.Ş’nin ihyası ile sicile yeniden tesciline karar verilmiştir.” Yargıtay kararına konu olan bir davada, ticaret sicil müdürlüğünün geçici 7. madde hükümlerine uygun hareket etmeyerek gerekli ihtarları yapmadan şirketin sicil kaydını resen sildiğini; (TTK geçici md. 7/4-a ve 7/4-b), şirketin açtığı ihya davasında ise mahkeme tarafından ek tasfiye için tescil kararı verilerek tasfiye memurunun atandığını: bu kararı şirketin temyiz etmesi üzerine Yargıtay’ın, şirketin usulüne uyulmadan ticaret sicilinden silindiğini ve bu halde şirketin ihyası ile ticaret sicilinden silinmenin iptalinin istenebileceğini belirterek, şirketin yeniden tesciline karar verilmesi gerekirken tescilin ek tasfiye ile sınırlı tutulması yönündeki kararı bozduğunu,(11. HD. 20.11.2017, E. 2016/8629, K. 2017/6341 ) Yargıtay’ın yine bir kararında, tebligatın hem şirkete hem de şirketi temsile yetkili kişilere gönderilmesi gerekirken sadece şirkete gönderilmesi nedeniyle tebligat usulsüzlüğüne bağlı olarak resen terkin koşulları oluşmadığı gerekçesiyle şirketin yeniden tesciline karar veren mahkeme kararını onadığını, ( 11. HD. 25.01.2017, E. 2016/14571, K. 2017/504) Aynı şekilde ticaret sicilinden silinen bir şirketin tasfiye işlemleri eksiksiz tamamlanmamışsa gerçek anlamda ortadan kalkmış sayılamayacağını; bir diğer ifadeyle, bir şirketin hukuki varlığının tamamen ve kesin olarak ortadan kalkmasının şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesine bağlı olduğunu: tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması ve şirketin ticaret sicilinden silinmesi gerektiğini; bu nedenle şirketin tamamen ortadan kalkmış olması için, ticaret sicilinden silinmesinin yanında malvarlığının bulunmamasını arayan “çift unsur öğretisi” ve sadece malvarlığının bulunmamasını değil, tüm hukuki ilişkilerin eksiksiz sona erdirilmesini arayan “genişletilmiş çift unsur öğretisi” ileri sürülmekte olduğunu, yani tasfiyede eksik kalan hususların varlığı halinde ticaret sicilinden silinmenin tüzel kişiliği sona erdirmiş olmayacağının kabulü gerektiğini, Konuyla ilgili Yargıtay’ın kararlarının şu şeklide olduğunu: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/2884 E., 2019/5138 K. “şirketin TTK’nın geçici 7. maddesine göre 15.06.2015 tarihinde re’sen terkin edildiği, şirketin ticaret sicilindeki kayıtlı son adresine ve sicil kayıtlarına göre şirket yetkililerine ihtar yollandığına dair tebligat parçasına rastlanmadığı, terkin işlemini TTK’nın geçici 7. maddesine uygun olarak yapmayan davalının yargılama giderlerinden sorumlu olacağı, alacaklı tarafından açılan şirket ihyası davasında TTK’nın 547/2. maddesine göre ek tasfiye memuru atanması gerektiği, sadece şirketin ihyasına karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, ” Madde kapsamına giren şirketlerin tespitinden sonra olağanüstü tasfiye ve terkinin geçerli bir şekilde gerçekleştirilmesinin, geçici 7. maddede öngörülen usule uyulmasını gerektirdiğini; bu usule uyulmaksızın gerçekleştirilen ticaret sicilinden silme işlemlerinin de hukuka aykırılık oluşturduğunu ve şirketin ihyasının gerektiğini; incelenen kararların çoğunda yapılması gereken ihtarlara ilişkin eksikliklerin gündeme geldiğini; usule aykırılık nedeniyle resen silinmiş şirketlerin ihyası da ek tasfiye sayılmadığını; şirketin ticaret sicilinden silinme nedeni geçerli olsa dahi, şirketin yeniden hukuki varlığını kazanması gerektiğini, Geçici 7. madde kapsamına giren şirketlerin yanlış tespitine dayanarak ya da maddede öngörülen usule uyulmadan gerçekleştirilen ticaret sicilinden silinmelerde ilgili ticaret sicil müdürlüğünün hukuka aykırı terkini söz konusu olduğunu, Yerel Mahkemenin gerekli incelemeleri yapmadan davanın reddine karar verdiğini; öncelikle resen terkinin TTK hükümlerine uyularak mı yapılıp yapılmadığının kontrolünün gerektiğini ancak eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu; bu sebeple Yerel Mahkemenin usule aykırı kararanın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah edilen ve resen gözetilecek sebeplere binaen; İstinaf taleplerinin kabulüne, usul ve kanuna aykırı olduğunu düşündükleri mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden re’sen terkin edilen şirketin hakkında derdest dava bulunması sebebiyle tüzel kişiliğinin ihyası talebine ilişkindir.Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde ” Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” denilmek sureti ile kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirket ve kooperatiflerin tasfiyesinin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde ile belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Mezkur maddenin 15. fıkrası ile “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilerek hukuki menfaatleri bulunanlar ile alacaklılara şirket ve kooperatifin ihyası için dava açma hakkı tanınmıştır.İhyası talep edilen … Ticaret Anonim Şirketi’nin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 31.07.2013 tarihinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından sermayenin arttırılmaması sicilden re’sen terkin edildiği, davacı tarafından İstanbul Andolu 18. İş Mahkemesi’nin 2020/259 Esas sayılı dosyası ile ihyası istenen şirkete karşı hizmet tespiti davası açıldığı, davanın derdest olduğu, ilgili dosyada davacıya, adı geçen şirketin ihyası için dava açmak üzere kesin süre ve yetki verildiği anlaşılmıştır. Şu halde davacının, derdest davada taraf teşkilinin saplanabilmesi ve yargılamanın yürütülmesini temin bakımından ihya talep etmekte hukuki yararı mevcuttur. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil müdürlüğü tarafından şirket veya kooperatifin sicil kaydı re’sen terkin edilmekle birlikte, bu işlemden önce TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine, sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ve ilan edilmek üzere aynı gün Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne ihtar gönderilmesi gerekmektedir.Somut uyuşmazlıkta şirketin, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığından bahisle davalı sicil müdürlüğünce 31.07.2013 tarihinde sicilden terkin edildiği, Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan yapıldığı, ancakancak şirkete ve yetkilisine tebligat yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmadığı, celbedilen sicil dosyasın içerisinde de tebliğe ilişkin belge bulunmadığı anlaşılmıştır. Yapılan terkin işlemi, TTK’nun Geçici 7/4 fıkrasındaki usule uygun olmadığından, Geçici 7/15 fıkrasında düzenlenen ve terkinden itibaren işlemeye başlayacağı öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin somut dava yönünden uygulanması mümkün değildir. Mahkemece bu husus gözden kaçırılarak davanın hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddi yerinde olmamış, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde bulunmuştur. TTK’nın geçici 7/1. maddesinde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır.” denilmek suretiyle madde kapsamına giren şirketlerle ilgili yapılacak tasfiye işlemlerinde başka bir yasal düzenlemenin kıyasen uygulanamayacağı kabul edilmiştir. İhyası talep edilen şirket sicilden tasfiye neticesinde terkin edilmediği ve TTK’nın 547. maddesi uygulanmak suretiyle ek tasfiyesi söz konusu olmayacağından tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yapılacak başkaca tahkikat işlemi kalmadığından, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak … Ticaret Anonim Şirketi’nin, İstanbul Anadolu 18 İş Mahkemesi’nin 2020/259 esas sayılı davasında taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın yürütülmesi ve müteakip işlemlerin yapılması amacı ile sınırlı olarak ihyasına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Dairemizce; davalı Sicil Müdürlüğü tarafından, TTK’nun Geçici 7 maddesi kapsamında yapılan terkin işleminin aynı maddenin dördüncü fıkrası usulüne uygun olmadığı tespit olunduğundan, usulsüz işlem nedeniyle dava açılmasına sebebiyet veren davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 12 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2021 tarih 2021/360 Esas – 2021/694 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davanın KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı iken re’sen terkin edilen … Ticaret Anonim Şirketi’nin İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesi’nin 2020/259 Esas sayılı dava dosyasının yütürülmesi ve müteakip işlemlerin yapılması amacı ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Şirketin ihyasına ilişkin karar kesinleştiğinde ticaret sicilinde tescil ve ilanına, karardan bir suretin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne gönderilmesine, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 8,50TL vekalet harcı, 373,60 TL posta/tebligat gideri olmak üzere toplam 500,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir olunan 9.200 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 52,00 TL posta gideri olmak üzere; toplam 272,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.