Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2064 E. 2023/798 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2064 Esas
KARAR NO: 2023/798 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/313 Esas – 2022/158 Karar
TARİHİ: 23/02/2022
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı şirket tarafından, taraflar arasındaki süregelen ticari ilişki çerçevesinde davacıya ait gemiye akaryakıt tedariki sağlandığını, buna istinaden tanzim edilen borcun aracı şirketler vasıtasıyla davalı şirkete ödendiğini ancak müvekkili aleyhinde, 04/07/2019 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası tahtında 25/12/2014 tarihli, 33.025,00 TL bedelli fatura alacağının tahsili istemli ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibine yasal süresi dahilinde itiraz edilmemiş olduğundan takibin kesinleştiğini ve davalı/alacaklı tarafından araç, tapu ve banka hesap hacizleri tatbik edildiğini, bu itibarla, taraflarınca 08/09/2020 tarihinde derhal dosya kapak hesabı yaptırıldığını, hesap tarihinde bakiye borç miktarı olan 47.338,75 TL’nin ihtirazi kayıt altında icra dosyasına ödendiğini, takip konusu borcun tamamının vadesinde davalının Aracı Acentesi/… Ltd. Şti.’ne ödenmiş olması karşısında, davacının aynı borcu icra tehdidi altında tekrar ödemeye maruz bırakılmasının hukuken kabul edilemeyeceğini, yakıt temini faaliyetinde ödeme akışını sağlamaya yetkili temsilci …’in faaliyetlerinin TBK md 40 ve TTK md 102 vd hükümleri uyarınca doğrudan doğruya davalı şirketi bağladığını, zira … Şirketi yetkili temsilci/aracı acente sıfatıyla müşterilerle ve alt aracı şirketlerle ticari ilişkiye girmekte olup, bu kapsamda yapılan yakıt ödemelerinin ise davalı şirkete yapılmış sayılması gerektiğini, davalı şirket ve aracı şirket … arasında akdedilen sözleşme uyarınca fatura borcundan …’in garantör sıfatıyla sorumlu olması karşısında, 5 yıllık süre zarfında …’e başvurulmayıp günümüzde davacı müvekkili aleyhinde takip başlatılmasının davalının kötüniyetini gözler önüne serdiğini, davalı şirketin alt aracı şirket …’in ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmesi gerektiğini beyanla davacının ödediği bedelin istirdadına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafça dava dışı …’in müvekkili şirketin aracı acentesi ve yetkili temsilcisi olduğu iddia edilmekle birlikte müvekkili şirket ile … arasında böyle bir ilişkinin mevcut olmadığını, dava dışı …’in münhasıran müvekkilinin akaryakıt satış faaliyetlerine müşteri temini ve müşteri portföyü oluşturulmasına aracılık etme faaliyetini üstlendiğini, müvekkili şirket ile … arasında imzalanmış olan sözleşmede …’e müvekkili şirketi temsil etme veya müvekkili şirket adına müşterilerden tahsilat yapma yetkisinin kesinlikle verilmediğini, müvekkili şirket davacıya doğrudan akaryakıt temin etmekte olup temin etmiş olduğu akaryakıt bedelini de doğrudan davacı adına düzenlemiş olduğu 25.12.2014 tarihli faturaya yansıttığını, hali hazırda tüm bu ürün satışının davacıya yapılmış olduğunun dava dilekçesinde de ikrar edildiğini, faturaya konu borç aslen davacı nezdinde doğmuş olup …’in bu ilişkideki rolünün yalnızca garantör sıfatıyla sorumlu olmasından ibaret olduğunu, davacının fatura borcunu müvekkili şirkete davacı ya da bir başka 3. kişi tarafından ödenmediğini, bu nedenle icra dosyasından yapılan tahsilatın mükerrer olmadığını, garantör sıfatı ile müvekkili şirketin davacıdan olan tüm alacaklarından müteselsil ve müşterek olarak sorumlu olan dava dışı …’in ise fatura bedelinin garantör sıfatıyla üstlenilmesi için müvekkili şirkete … nolu 191.371,46 TL bedelli çeki keşide ettiğini ve müvekkili şirketten çek bedelinden davacının borcu tutarınca virman işlemi yapılmasını talep ettiğini, virman işleminin gerçekleştirildiğini, fakat … tarafından keşide edilen çek bedellerinin ödenmediğini ve müvekkilinden erteleme talep edildiğini, akabinde ise ertelenen çeklerin yerine keşide edilen çeklerin de karşılıksız çıkması nedeniyle ertelenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine keşide edilen çeklere istinaden yapılan virman işleminin bahse konu fatura bedelinin tahsil edilmemesi sebebiyle ters kayıt ile düzeltildiğini, bu hususların bilirkişi tarafından müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi halinde açıkça tespit edileceğini, … şirketinin müvekkili şirket adına tahsilat yapma yetkisini bulunmadığını, ilgili bedelin herhangi bir şekilde …’e ödenmiş olsa dahi üçüncü kişiye yapılan ödemenin müvekkili şirkete olan borcu sona erdirmeyeceğini beyanla davacının davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 23/02/2022 tarih ve 2021/313 Esas – 2022/158 Karar sayılı kararında; “Davacı tarafından açılan dava, gemi akaryakıtına ilişkin yapılan ödemeye ilişkin istirdat davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki gemi akaryakıt tedarikine ilişkin ticari ilişki nedeni ile davacının davalıya mükerrer ödeme yapıp yapmadığı, icra dosyasına davacı tarafından ödenen 47.338,75 TL’nin istirdadı gerekip gerekmediği hususlarındadır. 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca deniz ticareti ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevli ihtisas mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, davaya konu uyuşmazlığın çözümünde deniz ticaretine ilişkin yasa hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, bu nedenle işbu davaya Denizcilik İhtisas Mahkemesinde bakılmasının gerektiği anlaşılmış, HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olmasının dava şartı olduğu, göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu ve resen göz önüne alınması gerektiği dikkate alınarak HMK 115/2 maddesi gereğince davanın görev nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile, davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; Asliye Ticaret Mahkemelerinin huzurdaki davaya bakmakla görevli mahkemeler olduğunu, yerel Mahkeme tarafından verilen görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki davanın konusunun satılan/alınan yakıtın yola/seyre uygun olup olmaması olmadığını, yalnızca yakıtın gemiye satılmış olmasının, uyuşmazlığın TTK’nın 5. kitabında yer alan hükümlere göre çözülmesini gerektirmeyeceğini, bu bakımdan tarafların ticari işletmesi sebebiyle aralarında yapılan akaryakıt ürünü alım-satımına ilişkin uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunun açık olduğunu, Deniz İhtisas Mahkemelerinin TTK’dan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevli olduğunu, huzurdaki davanın konusunun deniz ticareti veya deniz sigortaları olmayıp yalnızca akaryakıt satış bedelinin tahsiline ilişkin olarak başlatılmış olan icra takibine yapılan dosya borcu ödemesinin istirdadı talebi olduğunu, işbu davadaki uyuşmazlığın yakıtın yola/seyre uygunluğuna ilişkin olmadığını, huzurdaki davanın çözümünde TTK’nın 5. kitabı olan Deniz Ticaretine ilişkin düzenlemelerin uygulanmasını gerektiren herhangi bir durum bulunmadığını, müvekkili şirket ile başka bir müşteri arasındaki aynı konuya ilişkin başka bir davalarında dosyanın gönderildiği İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararı verdiğini, davaya bakmakla görevli mahkemelerin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yerel Mahkemece görevsizlik sebebiyle davanın görev nedeni ile reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takip dosyasına ödenen bedelin, takibin haksız olduğundan bahisle istirdadı talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde; tacir olan her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava olarak tanımlandıktan sonra, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalar belirlenmiş ve son olarak yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi koşulu ile havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların da ticari dava olduğu kabul edilmiştir. TTK’nın 5. maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. TTK’nın 5. kitap kısmında “Deniz Ticareti” başlığı altında sıralanmış bulunan düzenlemelere ilişkin davalar ise Denizcilik İhtisas Mahkemesinin görev alanına girmektedir. Somut olayda uyuşmazlık, davacının gemisi için davalıdan satın almış olduğu yakıt bedelinin icra takibinden önce ödenip ödenmediği, icra takip dosyasına yapılan ödemenin mükerrer bir ödeme olup olmadığı hususuna ilişkin olup, davacı tarafından yakıt alınan geminin ticari gemi olduğu, görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ilişkiye bakılması gerektiği, temel ilişkinin TTK’nın 4. kitabında yer alan deniz hukukundan kaynaklandığı, dolayısıyla iş bu davanın Deniz İhtisas Mahkemesinin görevi kapsamına girdiği, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.