Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2059 E. 2022/1584 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2059 Esas
KARAR NO: 2022/1584 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/551 Esas – 2022/846 Karar
TARİH: 27/09/2022
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şahıs şirketine ilişkin mali müşavirlik hizmetleri veren … ile anlaştığını ve işletme faaliyetlerine ilişkin ticari defterlerinin kayıtlarını usulüne uygun tutulmak üzere 14.01.2020 tarihinden itibaren hizmet almaya başladığını, müvekkilinin 2020 yılına ait; Yevmiye Defteri, Defteri Kebir ve Envanter Defteri ilgili mali müşavir tarafından zayi olmasına neden olunduğunu, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin de mali müşavirliğini yapan … müvekkilinin yetkilisi olduğu şirkete dair İstanbul Ticaret Odası’nda işlem yapmak üzere … tarafından başvurulduğu ve mali müşavirlik işlemlerini takip ettiğini müvekkilinin ilgili mali müşavir tarafından 2020 yılına ait ticari defter kapanışlarını yapmadığını 22/06/2021 tarihinde öğrenmiş olup azilname ile ilgili mali müşaviri azlettiğini, müvekkilinin Mart 2021 tarihinden itibaren mali müşavir …’ın … telefon numarasını birçok kez aradığını ancak her defasında sonuç alamadığını, akabinde müvekkili tarafından ticari defterlerin 29/06/2021 tarihinde tesliminin talep edildiğini, ancak tüm uğraşlara rağmen müvekkili ile irtibata geçmeyen ve de hiçbir şekilde ticari defterleri teslim etmeyen ilgili mali müşavirin müvekkilinin mağduriyetine yol açtığını, müvekkilinin somut olaya ilişkin bağlı bulunduğu vergi dairesine de başvuru yaparak ilgili defterlerin zayi olduğunu bildirdiğini belirterek müvekkiline ait 2020 yılına ilişkin Yevmiye Defteri, Defteri Kebir ve Envanter Defterine ilişkin zayi belgesinin verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/09/2022 tarih 2021/551 Esas 2022/846 Karar sayılı kararında; “…Yine taraf ehliyeti bakımından, 6102 sayılı TTK’nın 82/7 madde ve fıkrası uyarınca sadece tacirler zayi belgesi isteminde bulunabilirler. TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Dairemizin yerleşik uygulamaları gereğince, bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. Eldeki davada, davacı dava dilekçesinde, şahıs şirketine ait olup muhasebecisi tarafından tutulan ticari defterlerinin, muhasebecisi nezdindeyken bir türlü kendisine ulaşamadığı ve ilgili belgelerin muhasebecisi tarafından hırsızlığa uğradığı iddiaları ile belgelerin zayiliğini talep etmiş ise de, davacı hakkında İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre, davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı anlaşılmakla, davacının talep ettiği belgelerin gerçek kişi tacirliği adı altında düzenlenmesi gerektiğinden ve ancak davacının gerçek kişi tacir sıfatına haiz olmadığından bahisle her ne kadar aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair karar vermek gerekirken yalnızca davanın reddine dair hüküm tesis edilmiş ise de, bu aşamada kısa hüküm ile gerekçeli hüküm arasında çelişki olamayacağından bu hususa yalnızca değinilmekle yetinilmiştir…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, somut olayda müvekkilinin, muhasebesel bildirimlerin ve takiplerin yapılmasına ilişkin muhasebeci … ve …’ı vekâletname ile yetkilendirdiğini ancak ilgili kişiler ile birçok defa iletişime geçmeye çalışılmasına rağmen hiçbir şekilde geri dönüş alamadığını ve müvekkiline ait defterleri haksız yere uhdelerinde tuttuklarını, Müvekkiline ait şahıs şirketi hakkında hiçbir şekilde savcılık nezdinde suç duyurusu bulunmadığı ve de vergi incelemesi olmadığının dosya münderecatından da anlaşılayacağını, müvekkilinin şahsi olarak ilgili muhasebeciler hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/64385 Sor. Numaralı dosyası ile suç duyurusunda bulunduğunu ve ilgili soruşturmanın devam ettiğini, yerel mahkemenin red zakarı sonrasında müvekkiline ait şahsı şirketine ilişkin defterlerinden mahrum kaldığını, ticari defterlerine ilişkin sorumluluğunun ortaya çıkabileceğini, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına yerel mahkeme aksi kanaatte ise de Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/64385 Sor. Numaralı dosyasının sonucuna göre karar verilmesini talep ettiğini, Müvekkili, ticari faaliyetlerine devam etmesi açısından önem arz eden ticari defterlerin elde edilememesi nedeniyle mağduriyet yaşayacağını, müvekkili, tüzel kişiliğe sahip olduğundan ticari defterlerin önem arz etmesi nedeniyle adres değişikliği ve ticari defterlerine ilişkin ilgili kurumlara ibraz dahi yapamayacağını, bunun da ticari faaliyetlerin fiziki gelişimini etkilemesi ve cezai boyutla karşılaşılması kuvvetle muhtemel olduğunu, müvekkili, ilgili muhasebecilerin güvene dayalı hareket etmesi ve müvekkile ait işlemlerin yürütülmesine ilişkin vekâletname ile hareket edilmesi nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin suç duyurusunda da bulunulduğunu, müvekkilinin, mağdur durumdayken zayi belgesinin verilmemesi ise ticari hayatın etkilenmesine yol açacağı gibi müvekkilin ticari, vergisel ve cezai endişelerinin de olacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, müvekkilinin şahıs şirketinin 2020 yılına ilişkin Yevmiye Defteri, Defteri Kebir ve Envanter Defterine ilişkin zayi belgesi verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesi gereğince açılmış Zayi Belgesi Verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece, açılan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK 82/7. Maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir,” hükmü düzenlenmiştir. Davacı tarafça, şahıs şirketine ait olup muhasebecisi tarafından tutulan ticari defterlerinin, muhasebecisi nezdindeyken bir türlü kendisine ulaşılamadığı ve birçok defa iletişime geçmeye çalışılmasına rağmen hiçbir şekilde geri dönüş alınamadığı ve defterleri haksız yere uhdelerinde tuttukları iddiasıyla zayi belgesi verilmesi talep edilmiş isede, mahkemece ticaret sicil müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıda davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının olmadığının belirtildiği, vergi dairesinden gelen cevabi yazılara göre davacı adına şirket kaydı olduğunun belirtildiği, davacı tarafça gerçek kişi tacir olduğuna ilişkin dosyaya delil ibraz edilmediği, dava dilekçesi ekinde ibraz edilen tahakkuk fişleri incelendiğinde,… SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Adına düzenlendiğinin görüldüğü, dosyaya uyap kayıtları gönderilen Bakırköy CBS.’nın 2021/64385 Sor. Numaralı soruşturma dosyasında şikayetçinin … SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. , Yetkilisinin … olduğunun anlaşıldığı, bu tesbitlere göre davacının şahıs firması olduğu ve davaya konu defterlerin de davacının şahıs firmasına ait olduğuna ilişkin kayıt ve belgenin olmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Dosyadaki delillere göre, İptali istenen karar defteri dava dışı … SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.’ne ait olup, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’ nin 02/05/2017 tarih ve 2015/15331 esas – 2017/2581 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere iş bu davanın dava dışı şirket tarafından açılması gerekmekte olup şirket yetkilisi davacının bu talep bakımından aktif husumet ehliyetinin olmadığı anlaşılmıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/11/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.