Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2052 E. 2022/1603 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2052 Esas
KARAR NO: 2022/1603 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/331 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 11/05/2022 (Ara Karar)
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında akdedilmiş bulunan Yurtdışı Bayilik Sözleşmesi’ne istinaden ödemekle yükümlü bulunduğu hakedişlerin, satış desteklerinin, sözleşme kapsamında yapılan masraflara ilişkin düzenlenen faturaların müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin telafisi imkansız zararlar ile karşı karşıya kalmasının engellenmesi amacıyla borçlunun muaccel borçlarını ödememiş olması, alacağın varlığı konusunda mahkeme huzurunda kanaat oluşmasının yeterli olması, borçlunun borcu ödememek için mal kaçırma ihtimalinin araştırılmasına gerek olmadığı hususu da gözetilerek borçlu aleyhine 12.000 Euro =186.334,79- TL nispetinde borçlunun tüm menkul, gayrimenkul ve 3. Kişilerden olan hak ve alacakları için uygun görülecek bir teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/05/2022 tarih 2022/331 Esas sayılı ara kararında; İhtiyati haciz talebinin alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi tarafından “İhtiyati haciz talebinin alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz talebinin reddine” şeklinde koşulların gerçekleşmemiş olduğu iddiasıyla verilen red kararının hukuka aykırı olduğunu, Taraflar arasında akdedilmiş bulunan Yurtdışı Bayilik Sözleşmesi’ne istinaden davalı tarafından müvekkile ödenmesi gereken ve muaccel tüm faturalar, satış destekleri ve diğer tüm belgelerin dilekçe ekinde ibraz edildiğini, buna göre davalı tarafın, sözleşme kapsamında ödemekle yükümlü bulunduğu hakedişleri, satış desteklerini, sözleşme kapsamında yapılan masraflara ilişkin düzenlenen faturaları ödemediğini, Yargıtay içtihatları çerçevesinde ihtiyati haczin “alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için, mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması ; Davadan veya icra takibinden önce veya sonra verilen, dava ve takibin kesinleşmesi üzerine kesin hacze dönüşen geçici bir haciz, icra takibine (icrai hacze) takaddüm eden bir emniyet tedbiri” şeklinde tanımlandığını, buradan da anlaşılacağı üzere ihtiyati haczin alacaklının zarar görmemesi için getirilmiş olan geçici bir tedbirden ibaret olduğunu, alacaklının zarar görmemesi için ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, Dilekçe ekinde sunulan fatura ve sair delillerden anlaşılacağı üzere davacının, alacaklı sıfatını taşıdığını, alacak para alacağı olup muaccel hale gelmesine rağmen ödenmediğini ve alacağın rehinle de temin edilmediğini, borçlunun mal kaçırma ihtimali durumunda davacının alacağını tahsil edemeyeceği göz önünde bulundurulup mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/18058 E., 2014/1230 K. Ve 21.1.2014 tarihinde; “Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir. Ancak, İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz talep edilebilmesinin koşulları sayılmıştır. İİK’nın 257. maddesine göre, ihtiyati haciz istenebilmesi için alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olması yeterli olup, alacağın varlığının tam ispatı gerekmeyip yaklaşık ispat yeterlidir.” yönünde verdiği karara göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığının dahi tam ispatı gerekmeyip, yaklaşık ispatın varlığının yeterli olduğunu, Faturaya dayalı ihtiyati haciz talebiyle ilgili olarak; Yargıtay 19. HD. E:2013/18723, K:1804 ve 23.01.2014 Tarihli kararında; “Mahkemece faturalar, yazarkasa fişleri ve mal teslimi fişlerine dayalı ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, ibraz edilen bu belgelere göre alacağı varlığı ve muaccel olduğu konusunda mahkemece bir kanaat edinilmesi halinde ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verileceğini’’ ifade ettiğini, Somut olayda borç muaccel olduğundan borçlunun mal kaçırma ihtimalinin araştırılmasına gerek olmadığı hususunun Yargıtay uygulamasında yerleşik hale geldiğini, Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/2798 E. Ve 2016/3147 K. Numaralı kararında;”2004 Sayılı İİK’nın 257/1. maddesine göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, rehinle temin edilmemiş alacağın, nakit ve muaccel olması ve alacağın varlığı konusunda mahkemede kanaat oluşması yeterlidir. Somut olayda, alacaklı Banka, keşideci ve cirantalar hakkında ihtiyati haciz talebinde bulunmuş olup, keşideciye karşı ihtiyati haciz istenebilmesi için hamilin ödememe protestosu çekmesine gerek olmadığı, ……gözönüne alınarak, talebin kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.” denildiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2006/1108 E-2006/1959 K. sayılı kararının da aynı yönde olduğunu, Tüm bu sebeplerle, davacının telafisi imkansız zararlar ile karşı karşıya kalmasının engellenmesi amacıyla borçlunun muaccel borçlarını ödememiş olması, alacağın varlığı konusunda mahkeme huzurunda kanaat oluşmasının yeterli olması, borçlunun borcu ödememek için mal kaçırma ihtimalinin araştırılmasına gerek olmadığı hususu da gözetilerek borçlu aleyhine 12.000 Euro = 186.334,79-TL nispetinde borçlunun tüm menkul, gayrimenkul ve 3. Kişilerden olan hak ve alacakları için uygun görülecek bir teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, İleri sürerek; ilk derece mahkemesince verilen İhtiyati haciz isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, istinaf başvurusunun ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; derdest alacak davasında, bayilik sözleşmesinden doğduğu iddia olunan iddia olunan satış desteği, hakediş ve fatura alacakları yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece talebin reddine karar verilmiş, davacılar vekilince karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür.Davacı yanın dava dilekçesi ekinde delil sunmadığı, istinaf dilekçesi ekinde bayilik sözleşmesi, davacılar tarafından davalı adına tanzim edilmiş, yabancı dilde iki adet fatura ve düzenleyeni belli olmayan üzerinde imza da bulunmayan bir adet hakediş tablosu sunduğu anlaşılmıştır. Somut olayda; davacıların, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamında davacıdan hakediş, satış desteği ve fatura alacağı bulunduğu hususunda; dosya kapsamına sunulan deliller çerçevesinde muaccel ve rehinle temin edilmemiş alacağın varlığı ve miktarı yaklaşık düzeyde ispat olunamamıştır. İddia olunan alacağının varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirmekte olup, bu aşamada İİK’un 257/1 ve 258 maddelerinde aranan koşulların oluşmamış olduğu, mahkemece talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, davacılar vekilinin istinaf başvurusu yerinde bulunmamıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının talep halinde iadesine, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/11/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.