Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2050 E. 2023/832 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2050 Esas
KARAR NO: 2023/832 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/274 Esas – 2022/530 Karar
TARİHİ: 14/06/2022
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin sigortalısı dava dışı … ile Davalı … arasında Mart 2013’de üç adet taşımanın yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, sözkonusu taşıma sözleşmesi gereğince …’dan Bursa’ya yapılan ilk nakliyenin gerçekleştirildiğini, bu nakliyeye ilişkin olarak Davalı … Nakliyat tarafından tanzim edilen 21 Mart 2013 tarihli navlun faturasının sigortalı … tarafından ödendiğini, ancak, sonraki iki taşıma konusu yüklerin Türkiye’deki alıcılarına teslim edilmediğini, bu sebeple, yük ilgilileri tarafından, zayi olan yüklerle ilgili olarak, sigortalı …’a talep yöneltildiğini, bu taleplerin …’un sorumluluk sigortacısı sıfatıyla müvekkili davacı tarafından tazmin edildiğini, davalı tarafından üstlenilmiş bulunulan ancak yük ilgililerine teslimi gerçekleştirilemeyen iki taşımanın 13 Mart 2013 tarihli … no.lu yükleme talimatı gereğince, dava dışı … tarafından Ceva Gebze Operasyon Merkezi’ne gönderilen, net ağırlığı 9.882,10 kg. olan 1.356 adet lastik emtiasının Otrokovice’den Gebze’ye taşınması işi için davalının görevlendirdiğini, … no.lu CMR taşıma senedi tahtında, … plakalı araç ile taşınan 1.356 adet lastik emtiasının alıcısına teslim edilmediğini, bu sebeple, üst taşıyıcı sigortalının yük ilgilileri tarafından sorumlu tutulduğunu, davacının sorumluluk sigortacısı sıfatıyla, yük ilgililerine 51.339,72 EUR tutarında ödeme yaptığını, Müvekkili sigortalısının 12 Mart 2013 tarihli … no.lu yükleme talimatı gereğince, dava dışı … tarafından … Lojistik’e gönderilen, net ağırlığı 16.239 kg. olan 297 adet lastik emtiasının Puchov’dan Bursa’ya taşınması işi için davalının görevlendirdiğini, … no.lu CMR taşıma senedi tahtında, … plakalı araç ile taşınan 297 adet lastik emtiası alıcısına teslim edilmediğini, bu sebeple, üst taşıyıcı sigortalının yük ilgilileri tarafından sorumlu tutulduğu, davacının sorumluluk sigortacısı sıfatıyla, yük ilgililerine 63.519,39 EUR tutarında ödeme yaptığını, davalının CMR Konvansiyonu ve Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince, üstlenmiş olduğu taahhüde aykırı olarak, ayrıntıları verilen taşıma konusu yüklerin teslim edilememesi sebebiyle oluşan zararlardan sorumlu olduğunu, davacının sorumluluk sigortacısı sıfatıyla tazmin ettiği toplam 114.859,11 Euro tazminatın faiziyle birlikte rücuen tahsili amacıyla, davalıya karşı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibatı başlattığını, davalının tebliğ edilen ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının teminatı yatırması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu uyuşmazlıkta CMR hükümlerinin uygulanacağını, davacının öncelikle halefiyet durumunu ispat etmesi gerektiğini, müvekkilinin taşıma nedeniyle hiçbir ücret almadığını, komisyoncu sıfatıyla dahi bu olayla ilgisinin olmadığını, davacının bahsettiği faturanın bir başka taşımaya ilişkin olduğunu, bu faturanın da iptal edildiğini, müvekkili ile dava dışı sigortalı şirketin hiç bir ticari ilişkisinin bulunmadığını, CMR konvansiyonunun 34.maddesine göre davanın müteakip taşımacı olan kusurlu fiili taşıyıcıya karşı açılması gerektiğini, davalının taşıyıcı olarak sorumlu olduğu varsayılsa dahi CMR hükümlerine göre bir sorumluluğunun bulunmadığını, taşımanın tek bir taşıma sözleşmesi ile yapıldığını, 12.03.2013 tarihli yüklemeye ilişkin taşıma senedinde yer alan aracın … isimli şirkete ait olduğunu, davacının neye dayanarak ödeme yaptığını ispat etmesi gerektiğini, CMR belgeleri ve yükleme talimatında taşıyıcı kısmının boş olduğunu, davanın fiili taşıyıcı … isimli şirkete ve onun sigortacısına ihbar edilmesini talep ettiklerini, hasar miktarı ve sorumluluğun kime ait olduğunun yargılama ile ortaya çıkacağını, dolayısıyla icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğini, dava öncesinde davalıya ihbarda bulunulmadığını, bu sebeple faiz istenemeyeceğini, dava konusu olayda CMR 23.maddedeki azami sorumluluk hususunun gözönünde bulundurulması gerektiğini, husumet itirazlarının bulunduğunu belirterek davanın ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/06/2022 tarih 2019/274 Esas – 2022/530 Karar sayılı kararında; “Dava, hukuki niteliği itibariyle davacının sorumluluk sigortacısı sıfatı ile sigortalısı olan Bulung şirketinin yükleme talimatı gereğince dava dışı … tarafından Ceva Gebze Operasyon Merkezine gönderilen emtianın alıcısına teslim edilmediği, yine dava dışı … tarafından … Lojistik’e gönderilen emtianın alıcısına teslim edilmemesi nedeniyle üst taşıyıcı konumunda bulunan sigortalının sorumluluğu kapsamında sigorta poliçesi çerçevesinde ödenen tutarların rücuen tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali ve inkar tazminatına ilişkindir. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça, davalı aleyhine 114.859,11 Euro asıl alacak ve 5.711,49 Euro işlemiş faizi olmak üzere toplam 120.570,60 Euro alcağın asıl alacağa ödeme gününe kadar işleyecek %5 oranındaki gecikme faiziyle tahsili talebiyle 17.03.2014 tarihinde ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalıya 07.04.2014tarihinde tebliğ edildiği, davalı/takip borçlusunun 09.04.2014 tarihli Dilekçesiyle; takip alacaklısına herhangi bir borcu ve sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek borca, faize ve tüm ferilerine itiraz edildiği görülmüştür.Mahkemece dosya sigorta ve taşımacılık alanında uzman bilirkişilerden oluşturulan heyete verilerek 12.01.2017 tarihli rapor alınmış, akabinde mali müşavir ve taşımacılık alanında uzman bilirkişi heyetinden 17.07.2017 tarihli rapor alınmış, Mahkemenin 25.10.2017 tarih ve 2015/411 Esas, 2017/814 Karar sayılı kararıyla davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararında özetle; “… Davacının iddiası ve dosyaya ibraz ettiği taşıma sözleşmesi, CMR belgeleri ile taşımanın davalı şirket tarafından yapıldığı kanıtlanamadığı, taşımayı davalı şirket bizzat yapmadığı, taşıma senedi imzalamadığı gibi taşıma nedeniyle davalının bir ücret aldığına ilişkin davacı tarafından herhangi bir belgede dosyaya sunulmadığı, yaptırılan bilirkişi incelemesinde alınan ilk rapor hüküm tesisine elverişli somut hiçbir bilgi vermediği gibi sadece CMR konvansiyonu yönünden maddeleri açıklamış, davalı taşıma şirketi yönünden lehde veya aleyte bir açıklama içermediği, bu nedenle 12/01/2017 günlü rapor değerlendirmede hükme esas alınmadığı, bu nedenle tayin edilen gümrük/ithalat/nakliyat ve sigorta uzmanı bilirkişi … ve SMMM bilirkişi … tarafından verilen raporda davalı taşıma şirketinin davaya konu olan taşıma işine iştirak etmediği, bu nedenle tazminat bağlamında sorumluluğu doğmadığı rapor edilmiş olmakla, tüm dosya kapsamı ve sunulan belgelerde bunu teyit etmekle, davalı hakkındaki takipte davalıya husumet düşmeyeceğinden, davacının davalı hakkında başlattığı ilamsız takibe davalının itirazı haklı ve yerinde görülmekle, davalı şirket aleyhine açılmış olan rücuan tazminat dava ve talebinin davada davalının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi , şeklinde hüküm kurulmuştur.Mahkememiz kararına karşı davacı vekili ve katılım yolu ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/619 Esas, 2019/554 Karar ve 10/04/2019 tarihli kararında; “Davacı vekili tarafından iddialarının dayanağı olan belgeler 13/01/2016 tarihli delil listesi ekinde sunulmuştur. Dosyada mübrez olan ve uyapta da kayıtlı bulunan ve davacı vekili tarafından delil olarak dayanılan ve HMK 223/1 maddesi gereğince Türkçe’ye çevirisi yapılan belgelerin bilirkişi heyetlerince hiç incelenmediği gibi mahkeme karar gerekçesinde de bu belgeler değerlendirilip tartışılmamıştır. Davacı tarafın ikinci bilirkişi raporuna itiraz ile mübrez delillerinin değerlendirilmesi için yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması veya ek rapor alınması talebininde mahkemece değerlendirilip bir karar verilmeksizin tahkikatın bitirildiği görülmüştür. Davacının iddialarını ispat için süresinde ve usule uygun olarak dosyaya ibraz ettiği ve esasa etkili olacak mahiyetteki delilleri yok sayarak incelenip tartışılmadan karar verilmiş olması dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırılık teşkil eder. Somut olayda ispat yükü davacı tarafta olup, davacının ispata yönelik dosyada mübrez tüm delilleri (özellikle 13/01/2016 tarihli delil listesi ve ekleri) HMK.nun187. ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca değerlendirilmeli ve gerekirse bilirkişi heyetinden ek rapor alınmalı ve toplanan tüm delillere ve takdire göre HMK.nun 297-c maddesi hükmüne uygun gerekçe yazılmalıdır. Sonuç itibari ile; davacının takibe konu alacağı talep hakkı bulunup bulunmadığının, davalının alacaktan sorumlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkin istinafa konu karar, davacı delillerinin hiç değerlendirilmemesi nedeniyle,” yeniden yargılama yapılmak üzere mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosyanın mahkemenin yukarıdaki esasına kaydı yapılarak, yargılamaya devam olunmuştur.Mahkemece dosyaya en son rapor sunan bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve 26.06.2020 tarihli Birikişi ek raporu alınmıştır. Birikişi ek raporunda özetle; davacının riziko anında geçerli olan ve Euro bazında teminat limiti ile düzenlenen … sayılı Taşıyıcı Sorumluluk Sigorta Poliçesi teminatından fiilen 17/05/2013’de ödediği hasar tazminatının tamamını, davanın dayandığı takip tarihi itibariyle CMR md.27’ye göre işlemiş faizi ile birlikte davalı tarafın (114.859,11Euro Asıl alacak +4.389,82 Euro İşlemiş faiz) 119.248,93-Euro olarak talep edebileceği, şeklinde görüş bildirilmiştir. Mahkemenin 15.0.2020 tarihli ara kararıyla; 5235 sayılı Kanunun 5/3.maddesindeki sınırın değişmesi sebebiyle dosyanın tekli hakim tarafında görülmesine karar verilmiştir. Mahkemece bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti 26.06.2020 tarihli ek raporundaki görüşünü muhafaza ettiğini bildirmiştir.Mahkemece davalı taraf itirazları da değerlendirilerek dosyanın mahkemece resen seçilecek uluslararası taşımacılık alanında uzman iki bilirkişi ve mali müşavirden oluşan heyete tevdii ile rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 09.05.022 tarihli Raporda özetle; “Davacı sigorta şirketinin SV 74022783-767 nolu 16/10/2012-01/01/2014 başlangıç ve bitiş tarihli 23/10/2012 tarihli Taşıyıcı Sorumluluk Sigortası Poliçesine kapsamında dava dışı …”nin Avrupa coğrafi sınırları içinde Akdeniz ülkeleri ve Kıbrıs’a karayolu yük taşıma sözleşmelerinden kaynaklanan sorumluluğunu sigorta ettiği ve dosyada Almanca ve Türkçe çevirisi bulunan 17/05/2013 tarihli 51.339,72 Euro ve 17/05/2013 tarihli 63.513,39 Euro tutarlı ödeme / havale dekontlarından, davalı sigorta şirketinin dava dışı sigorta lehtarı’na sigorta tazminatını ödediği anlaşıldığından, halefiyete hak kazandığının söylenebileceği, dosyada bulunan CMR senetleri, yükleme talimatları, mail yazışmaları dikkate alındığında, dava dışı … ile davalı şirketin dava konusu taşımaları yapmak üzere anlaştıkları, davalı şirket yetkilisi …’nun esrafa)….com adresinden … …(©…com adrresine gönderilen 20/03/2013 saat 09,56’daki araç konum bilgisi başlıklı mailden anlaşıldığı kadarıyla davalı şirketin taşıma konusu yükleri teslim aldığı ve kendi sorumluluğundayken kaybettiği anlaşıldığından, davalı şirketin alt taşıyıcı olarak sorumluluğuna gidilebileceğinin ifade edilebileceği (CMR m. 17/1, 37/1), dosyada bulunan fatura tutarları ve yüklerin ağırlığı dikkate alındığında davacı sigorta şirketinin ödediği ve rücuen talep ettiği 114.859,11 Euro * 4.389,82 €. İşlemiş Faiz 119.248,93 Euro olarak talep edebileceği, sınırlı sorumluluk hesabı yapılmasına gerek olmadığı (CMR m. 18/1 , 2 ve 3; 27/1) 26/06/2020 tarihli Bilirkişi Ek Raporu ve 21/05/2021 tarihli Bilirkişi (2.) ek raporundaki tespitlere katıldıkları” şeklinde mütalaada bulunulmuştur.Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; Davacı 12.03.2013 ve 13.03.2013 tarihinde yüklemesi yapılan iki adet taşıma esnasında taşınan emtianın kaybından dolayı Taşıyıcı Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında ilgililere ödediği tutarların, olayda davalı alt taşıyıcının sorumlu olduğundan bahisle icra yoluyla tahsilini talep etmektedir. Davalı ise dava konusu olayda taşıyıcı konumunda bulunmadığını, davacı bakımından halefiyetin gerçekleşmediği ve talebin zamanaşımına uğradığını, ayrıca sorumluğun gündeme gelmesi halinde CMR 23.madde de öngörülen azami sorumluluk sınırının uygulanması gerektiği savunmaktadır.Davacı, dava dışı … unvanlı şirketin taşıyıcılık, navlun veya depo sözleşmeleri gereğince üzerine düşebilecek sorumluluğa sigorta güvencesi sağlayan ve riziko tarihlerini de kapsayan 16.10.2012-01.01.2014 vadeli … sayılı Taşıyıcı Sorumluluk Sigorta Poliçesine dayanmaktadır. Davacının bu poliçe kapsamından “…” plakalı ve “…” plakalı araç hamulesi komple kamyon hamulesi yükün kaybından dolayı tazminat olarak 17.05.2013’de ödediği 63.519,39 €. ile 51.339,72 Euro’nun toplamını (63.513,39+51.339,72=) 114.859,11 Euro üzerinden 19.03.2013’den takip tarihine kadar işlemiş %5 faiziyle birlikte (114.859,11 + 5.711,49=) 120.570.60 Euro olarak icra takibine konu etmiştir. Davacının dava dışı sigortalısı …’ın “taşıyıcı” olarak; göndereni … (Çek Cumhuriyeti); alıcıyı da Ceva/Kocaeli şeklinde göstermek suretiyle düzenlediği 14.03.2013 tarih … sayılı CMR’ye göre … plakalı araca yüklenen toplam 1.356 adet muhtelif türde Çek Cumhuriyeti menşeli oto lastiğinin ağırlığının 9.882 kg. olduğu, yükün alıcısına ulaşmadığı, faturanın “mal mukabili ödeme şekline” göre düzenlendiği, yine dava dışı … unvanlı şirketin “taşıyıcı” olarak; göndereni … (Slovakya), alıcıyı da … Lojistik/Bursa şeklinde göstermek suretiyle düzenlediği yükü teslim alan taşıyıcı olarak, CMR’nin 23. Bölümünü de kaşelediği, 19.03.2013 tarih … sayılı CMR’ye göre … plakalı araca yüklenen toplam 297 adet muhtelif türde Slovakya Cumhuriyeti’nde üretilen oto lastiğinin brüt ağırlığının 16.239 kg. olduğu, yükün alıcısına ulaşmadığı, dava dışı …’ın, … A.Ş. adına, alıcısı … Lojistik/Bursa olarak göstermek suretiyle CİP teslim şekline göre düzenlediği 18.03.2013 tarih … sayılı faturada da ödeme şekli, teslimat ayından sonraki ayın 20’si olarak belirtildiği görülmektedir. Dava dışı …’in somut olayda akdi ya da üst taşıyıcı olarak …a karşı üstlendiği mesuliyet dolayısıyla, alıcısına teslim edilemeyen yükün kaybından dolayı oluşan zararı; faturaya bağlı mal bedelinin Euro bazında karşılığına denk gelen miktar üzerinden davacı sigortacının 17.05.2013 tarihi itibariyle (63.519,39 €. ve 51.339,72 €. olmak üzere) toplam 114.859,11 Euro olarak hak sahibine ödediği, dolayısıyla davacı bakımından halefiyetin gerçekleştiği, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu değerlendirilmiştir. Dosyaya sunulan dava dışı … tarafından davalı … Tic. San. Ltd. Şti. arasındaki 05/03/2013-14/03/2013 mail yazışmaları incelendiğinde, tarafların üç taşıma için görüşmeye başladıkları görülmektedir. … …@…com adresinden … …@…com adresine gönderilen ve alınan maillerin tarih ve saatlerine dikkat edildiğinde, … tarafından 13/03/2013 saat 15:23’te gönderilen mailde “… Bey, Yükleme Yeri: … … plakalı aracımız Cuma sabahı yükleme adresinde olacaktır. Sözleşmesini rica ediyorum.”; 14/03/2013 saat 16:42’te gönderilen mailde “… Bey, … plakalı aracımız yarın sabah 10 gibi yükleme adresinde olacaktır. Anlaşmasını rica ediyorum.”; … tarafından 14/03/2013 saat 10:35’de gönderilen mailde “Merhaba … Hanım, ekte yarın yüklenecek araca ait yükleme anlaşmasını bulabilirsiniz.”, 14/03/2013 saat 17:11’de gönderilen mailde ise “Merhaba … Hanım, ekte yarın için … Bursa yükleme anlaşmasını bulabilirsiniz.” denilmektedir. Davalı şirket çalışanının dava konusu taşımayı yapan araçların seyir güzergahı hakkında dava dışı sigortalı taşıyıcı şirketi e-mail yoluyla bilgilendirdiği, söz konusu yazışmaların HMK 199.madde anlamında belge niteliğinde olduğu, davalının sorumluluğunda olmayan bir taşımanın seyri hakkında bilgi vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı, yine davacının bu kapsamda sorunsuz bir şekilde alıcısına teslim edilen aynı tarihlerde bir başka taşımayı kendisinin üstlendiğini kabul ettiği hususları gözönünde bulundurulmakla davalının dava konusu taşımalarda alt taşıyıcı olarak yükümlülük yüklendiği, dolayısıyla taşınan yükün kaybından mesul olduğu, pasif husumetinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Davacı tarafından davalıya gönderilen 11.06.2013 tarihli ileti ile; 17.05.2013’de tazmin ettiği bu bedeli rücuen davalıdan talep ettiği; davalıya gönderdiği e-mail’de “…’in sorumluluk sigortacısı olarak …’a 51.339,72 €. ve 63.519,39 Euro’luk tazminat ödediklerini, zarardan doğan sorumluluğu nedeniyle tazmin edilen bedelin davacının hesaplarına davalı tarafından ödenmesi gerektiğini” belirtilerek bildirimde bulunduğu görülmektedir. CMR 17.maddesi uyarınca taşıyıcı çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasında hareket ve ihmallerinden sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumlu olduğu gibi ister belli bir ücret karşılığında yükü kendi taşısın, ister somut olayda olduğu kendi akidi olan başka bir nakliyeci aracılığıyla veya onun tedarik ettiği araçla taşıtsın, taşıdığı ya da navlun anlaşması yaptığı alt taşıyıcına taşıttığı eşyayı “teslim aldığı haliyle” varma yerinde alıcısı emrine veya onun temsilcisine teslim borcunu üstlendiğinden “yükün güzergâh üzerinde yaptığı aktarmalar dâhil olmak üzere” taşıma süresi içerisinde eşyayı gözetim sorumluluğunun da altındadır ve kural olarak yükleme yerinden varış mahalline kadar taşıdığı ya da hizmetlerinden yararlandığı kendi akidi olan başka bir nakliyeciye taşıttığı eşyanın hasar görmesinden, bozulmasından, kaybolmasından kaynaklanan zararlardan sorumlu bulunmaktadır. Belirtilen sebeplerle davalının dava konusu yükün tam kaybından dolayı sorumlu bulunduğu değerlendirilmiştir. Bununla birlikte davalının sorumluluğunun belirlenmesi yapılan yargılama sonucunda tespit edildiğinden davacı tarafın icra inkar tazminatı talebi yerinde görülmemiştir.Davalı tarafın zamanaşımı itirazını değerlendirilecek olursak; CMR 32.maddesinde, tam kayıplarda kararlaştırılan zaman limiti bitiminden 30 gün sonra, kararlaştırılmış zaman limiti yoksa, yükün taşıyıcı tarafından teslim alınmasından sonraki 60’ıncı günden itibaren bir yıllık bir sürede dava açılması öngörülmüştür. Dava konusu taşımalarda yük tesliminin 12.03.2013 ve 13.03.2013 tarihlerinde yapıldığı belirtilmektedir. Davacı tarafça davalıya ödeme yapılması hususunda bir ileti de gönderilmiştir. Anılan düzenleme uyarınca bu iletiye cevap verilmesi için geçen sürenin, bir yıllık sürenin hesabından düşülmesi gerekmektedir. Davacı tarafça 17.03.2014 tarihinde takip yapıldığı, yine itiraz üzerine davanın da 17.03.2015 tarihinde açıldığı görülmektedir. Belirtilen hususların dikkate alınması halinde davacının süresi içerisinde takip yaptığı ve yine davayı da süresinde açtığı görüldüğünden davalı vekilinin zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir. İzah olunan sebeplerle, faiz hesabı yönünden bilirkişi tarafından yapılan hesaplama uygun bulunmuş ve kısa kararda yazım hatası yapıldığı anlaşılmakla HMK 304.madde uyarınca düzeltilmesi yoluna gidilerek davacının davasının kısmen kabulüne, davalının takibe yönelik itirazının kısmen iptaline, takibin 114.859,11-Euro asıl alacak ve 4.389,82-Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 119.248,93-Euro üzerinden ve takipteki asıl alacağa takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar işleyecek yıllık % 5 faiziyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE; Davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 114.859,11-Euro asıl alacak ve 4.389,82-Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 119.248,93-Euro üzerinden ve takip tarihine kadar işleyecek yıllık % 5 faiziyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,Davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacının taşıyıcı sorumluluk sigortacısı olup halefiyetini ispatlayamadığını, istinaf bozması sonrası yapılan bilirkişi incelemesinde bilirkişilerin, taşıyıcı sorumluluk poliçesini incelediklerini, hasarın poliçe tarihleri arasında oluştuğunu ve hasar miktarının 17.05.2013 tarihli 51.339,72.-Euro ve 17.05.2013 tarihli 63.513,39.-Euro tutarlı havale dekontlarından, davalı sigorta şirketinin dava dışı lehtarına sigorta tazminatını ödediğini ve halefiyete hak kazandığını belirttiklerini ancak bu tespitlerin eksik incelemeye dayalı hatalı tespitler olduğunu, Dosyaya davacı tarafça sunulan ve ödeme dekontu olduğu belirtilen belgeler incelendiğinde her iki ödemenin de davacının kendi sigortalısı Bulung’a yapıldığının görüldüğünü; …’un malın sahibi olmadığını akdi nakliyeci ve davacı yanın sigortalısı olduğunu; oysa ki taşıyıcı sorumluluk poliçesi taşıyıcıların 3. Şahıslara verdiği zararları teminat altına aldığını; yani ödemenin aslında mal sahibine yapılmasının gerekli olduğunu; Bir an için makbuzun doğruluğu varsayılsa dahi davacının kendi sigortalısından herhangi bir temlik alıp dosyaya sunmadığını, Davacı tarafın kendi sigortalısı olan …’a ödeme yapabilmesi için …’un mal sahibi olan dava dışı … veya onun temsilcisi … şirketlerine hasarı ödemiş olduğunu muhasebe ve banka kayıtları ile ispatlamış olması, mal sahibinden ibraname alması, sonrasında da hasarı / alacağı temlik aldığını ispatlayan bir temliknameyi ve muvafakatnameyi dosyaya sunmuş olmasının gerekli olduğunu; gerçek mal sahibi olanın zarar görene ödeme yapıp yapmadığının mahkemece araştırılmadığını; bu nedenle kararın eksik incelemeye dayalı hatalı bir rapor olduğunu, dosyada bu hususları ispatlayan banka kayıtları, temlikname ve muhasebe kayıtlarının olmadığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazın yerel mahkemece dikkate alınmadığını, Davacının uzlaşma ile exgratia hasar ödediğini ve rücu davası açamayacağını, davacının, herhangi bir mahkeme kararı olmadan uzlaşma ile hasar ödemesi yaptığını; davacı ödemesinin bir mahkeme kararına dayanmadığı sürece CMR 39 maddesine göre rücuen tazminin talep edilemeyeceğini, davacının iddia ve taleplerinin yargılamayı gerektiren, hukuka aykırılık, kusur ve zarar değerlendirmesi gerektiren iddialar olduğunu; CMR taşıma senedi incelendiğinde …’un CMR hükümlerine göre sorumlu olacağından da söz edilemeyeceğini, davacı tarafın neye göre hasar ödemesi yaptığını ispatlayamadığını; dosyada ne bir eksper raporu olduğunu, ne de hasarın oluştuğunu ispatlayan polis tutanakları, savcılık kayıtlarının olduğunu; her ne kadar davacı bazı dilekçelerinde resmi başvuru yaptıklarından bahsetmişse de dosyaya sunulan belge incelendiğinde, polis tutanağı olmadığının ve özel bir şirket görevlisinin bahsi geçen taşıma şirketinin adresine gidip içeride kimsenin bulunmadığını belirten bir yazı olduğunun görüleceğini; davacının hırsızlık iddiasını ispatlayan polis /savcılık tutanağı veya başvurusunun dosyada olmadığını; bu durumda davacı tarafın exgratia ödemesi yaptığını, ancak bilirkişi raporunda bu uyuşmazlık konusuna hiç değinilmediğini, yerel mahkeme de bu kararı esas alarak itirazları konusunda hiçbir inceleme yapmadan, kararda bu itirazlarına dahi değinmeden eksik ve hatalı inceleme ile aleyhe hüküm tesis ettiğini, Dosyaya eksper raporu adı altında sunulan belgelerin, ne hasarı, ne miktarını ne de kusuru ispatlamadığını; bu belgelere davacı tarafın zaman zaman resmi tutanaklar zaman zamanda ekspertiz raporu dediğini ancak bu belgelerin davacı tarafça görevlendirilmiş özel bir şirketin tuttuğu resmi geçerliliği bulunmayan bir takım tutanaklar olduğunu; davacı tarafın dosyaya sunduğu özel raporda bu konuda polise ve interpole başvurma zorunluluğu olduğunun yazılı olduğunu; bu beyana rağmen yapılmış bir polis soruşturması ve ekspertiz incelemesinin dosyada olmadığını; Sigorta şirketinin tazminat ödemesine konu olan hasar olayına ilişkin hukuk yollarını tüketmeden tazminat davası açtığını; yerel mahkemece bu konuda da bir inceleme, tespit yapılmadığını, kararda dahi bu itirazlarına yer vermeden eksik inceleme ile aleyhe hüküm tesis edildiğini, Taşıma senetlerinde müvekkili şirketin taşıyıcı olduğuna dair bir kaydın bulunmadığını, bilirkişilerin raporda taşıma senetlerini incelediklerini ve müvekkili şirketin taşıyı olarak kayıt bulunmadığını tespit ettiklerini, … sayılı CMR taşıma senedi incelendiğinde; gönderenin …, alıcının … Operasyon merkezi, yükleme yerinin … olduğu, taşıyıcının davacının sigortalısı … gösterildiğinin görüldüğünü; teslim eden kısmında gönderenin imzasının olduğunu; malın taşıma için teslim alınması hususunda ise taşıyıcı kaşe ve imzasının bulunmadığını; ayrıca alt taşıyıcı bilgisinin de olmadığını; taşıt plakasının … gösterildiğini; yüklemenin 14.03.2013 tarihli gösterildiğini, … sayılı CMR taşıma senedi incelendiğinde; gönderenin …, gönderilenin … Lojistik-Bursa, yükleme yerinin … olduğu, taşıyıcının dava dışı … gösterildiğini; teslim eden kısmında … olduğu kaşe ve imzanın bulunduğu; malın taşıma için teslim alınması hususunda ise taşıyıcı kaşe ve imzası bulunmadığının görüldüğünü ayrıca … firmasının taşıyıcı sıfatına dair bir bilgi ya da … firması karşısında alt taşıyıcı bilgisinin de olmadığını; taşıt plakasının … gösterildiğini; yüklemenin 19.03.2013 tarihli gösterildiğini, Her iki cmr senedinde de davalı müvekkili … Şti’nin taşıyıcı olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmadığının bilirkişilerce tespit edildiğini ancak bu tespitlerin ne raporda ne de hüküm tesis edilirken mahkeme tarafından dikkate alınmadığını; kararın eksik incelemeye dayalı hatalı bir rapor olup kararı bu nedenle de istinaf ettiklerini, Eğer dosyada taşıma senedi varsa ispatın taşıma senedi ile olacağını; taşıma sürecinde taşıma senedi var ise de burada davalının gözükmediğini, yazışmalara itibar edilemeyeceğini; … ile yapılan yazışmaların da bu dosyada ki taşıma ile birebir aynı olduğunun sabit olmayıp taşıma sürecini ispatlayan yazışmalar olmadığını; yani kural olarak taşımanın senet / taşıma sözleşmesi olmadan yapılması mümkün olmak ile birlikte, eğer bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf var ise taşımanın yapıldığının ispatının TTK 858/I .md ye göre ancak senet ile mümkün olacağını; davacı taraf senet ile ispat külfetini yerine getiremediğini, CMR 34 maddesinde ” tek bir mukavele ( tek bir taşıma senedi ) tarafından düzenlenen taşıma, müteselsil karayolu taşıyıcıları tarafından yapıldığı takdirde, her biri tüm taşımanın yapılmasından sorumludur. İkinci taşıyıcı ile onu takip eden taşıyıcılar, malları ve sevk mektubunu kabul etmiş olmaları dolayısıyla ve sevk mektubundaki şartlar gereğince mukaveleye katılmış olurlar” dendiğini, davacı tarafın müteakkip taşıma yapıldığını ve müvekkili şirketin taşıma ilişkisi içinde olduğunu iddia etmekte olduğunu ancak taşıma senetleri incelendiğinde müvekkilinin taşıma sözleşmesinin hiçbiryerinde olmadığını, Müvekkili şirketin taşıyıcı olmadığını, maillerde ki yazışmaların sadece taşımadan önce akdi taşıyıcı … ile yapılan sözleşme görüşmelerini ispatladığını, Bilirkişiler tarafından incelenen e-posta yazışmaları, dosyada taşımadan önce tarafların görüştüğünü ve teklif verdiğini ispatlar nitelikte olduğunu ancak bilirkişilerin taşıma belgesi olan cmr belgesi ile taraflar arasında ki yazışmaları karşılaştırdıklarını ve yük taşıma yer – yük bilgilerinin örtüştüğünü ancak taşıma tarihleri ile araç plakalarının örtüşmediğini, tarafların icap kabulde bulunduklarını tespit ettiklerini; yine maillerin devamı incelendiğinde ise aracın istenilen adreste olabileceği ancak bunun için müvekkili şirket tarafından anlaşma istendiğinin tespit edildiğini; dosyaya sunulmuş imzalı bir taşıma anlaşmasının olmadığını; bilirkişiler bu mail nedeniyle tarafların anlaştığını söylemişlerse de bu tespitlerinin de eksik ve hatalı olup itiraz ettiklerini; yerel mahkemenin de bu bilirkişi raporuna dayanarak eksik incelemeye dayalı hatalı hüküm tesis ettiğini; kararda ise davanın kabul edilmesinin tek nedeni veya tek dayanağı olarak bu icap – kabul mail yazışmalarının gösterilmesi nedeniyle hatalı yerel mahkeme kararını istinaf ettiklerini, Taraflar arasında taşıma sözleşmesi yapılmadığını, ilişkinin teklif aşamasında kaldığını, Taşıma sözleşmesinin yapılmış olduğunun kabul edilmesi için ; CMR 1 md hükmü gereği taraflar arasında taşıma sözleşmesinin akdedilmiş olmasının gerekli olduğunu; TTK 850.md hükümlerinde de “taşıyıcı, taşıma sözleşmesiyle eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi” taahhüt eder. TBK 1.md”sözleşme tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur ” 2.md” tarafların sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuş olması gereklidir” dendiğini, Yazışmalar incelendiğinde; taşımanın nereden nereye yapılacağı, bu taşımayı yapmak için müvekkilinden C2 belgesinin ve CMR sigorta poliçesinin istendiği, taşımanın hangi tarihte yapılacağı hususlarının konuşulduğunun, …’un önerdiği navlun fiyatına karşılık müvekkili şirketin başka bir navlun fiyatı önerdiği ancak karşı tarafça kabul edilmediği ve tam olarak anlaşılamadığının açık olduğunu; sonuç olarak tarafların nihayetinde taşıma sözleşmesi yapma gereği duyduğu ve devamında herhangi bir taşıma sözleşmesi imzalanmadığının açık olduğunu; talimatların ve yazışmaların sözleşme olarak kabul edilemeyeceğinin açık olduğunu; bilirkişi tespitinin aksine görüşmelerin icap-kabul aşamasında kaldığını, aslen anlaşmaya varılamadığını, bunların teklif yazışmalarından ibaret olduğunu; … tarafından gönderilen tek taraflı talimatların sözleşme olarak kabul edilemeyeceği gibi CMR hükümlerine tabi taşıma senedinin dosyada olmadığını ve yine e posta yazışmalarında 3 ayrı taşımaya ilişkin mutabakatın sabit olmadığını, Mutabakat sonunda tarafların halen yazılı sözleşme şartı koştuğunun dosyada açık olduğunu; bu konuda maili atan müvekkili şirket personelini tanık olarak dinletmek istediklerini belirtmelerine rağmen yerel mahkemenin bu taleplerini dikkate almadığını, uyuşmazlık konularını çözümlemediğini, Kural olarak taşımanın senet olmadan yapılmasın mümkün olmakla birlikte, eğer bu konuda ihtilaf var ise taşımanın yapıldığının ispatı TTK 858/1.md.ye göre ancak senet ile mümkün olacağını; davacı tarafın senet ile ispat külfetini yerine getiremediğini; yine CMR 34md. Yazılı taşıma senedini şart koştuğunu, CMR 34 ” Tek bir mukavele (tek bir taşıma senedi) tarafından düzenlenen taşıma, müteselsil karayolu taşıyıcıları tarafından yapıldığı takdirde, her biri tüm taşımanın yapılmasından sorumludur. İkinci taşıyıcı ile onu takip eden taşıyıcılar, malları ve sevk mektubunu kabul etmiş olmaları dolayısıyla ve sevk mektubunda ki şartlar gereğince mukaveleye katılmış olurlar” denildiğini; bilirkişilerin sadece taşıma öncesi icap-kabul aşamasında ki e posta yazışmaları nedeniyle müvekkilinin taşıma ilişkisine katıldığını söylemekte ise de bu tespitlerin hatalı olduğunu; dosyada taşıma sözleşmesi ya da taşıma senedinde müvekkilinin isminin yazmadığını, bu taşımalar nedeniyle herhangi bir navlun almadığını; dosyada mevcut taşıma sözleşmeleri incelendiğinde tek bir taşıma sözleşmesi olmakla birlikte müvekkili şirketin taşıma sözleşmesinin ve ilişkisinin hiçbir yerinde olmadığını, Müvekkilinin taşıyıcı olmadığını; taşıma zincirinde yer almadığını; müvekkili şirketin dava konusu olayda taşıyıcı olmadığını; taşıma sözleşmesinin tarafı da olmayıp taşımayı bizzat yapmadığını; taşıyıcıyı bulmadığını; taşıma senedini imzalamadığını; taşıma nedeniyle hiçbir ücret dahi almadığını; hiçbir taşıma evrakında müvekkili şirketin ismi geçmediğini; dava konusu taşımada, tek bir taşıma senedi olup bu senetlerde de taşıyıcıların belli olduğunu; müvekkili şirketin taşıyıcı olduğuna dair hiçbir resmi belge ve delilin dosyada bulunmadığını; müvekkili şirketin taşıma zincirinde yer almdığını; karşılıklı kabul edilmiş bir navlun faturasının olmadığını; müvekkili şirketin akdi taşıyıcı Bulung adına fiili taşıyıcının güzergahını takip ettiğini göstereceğini; dosyada bulunan mail yazışmalarının ise müvekkili şirketin taşıma zinciri içine taşıyıcı olarak değil en fazla taşıma işleri komisyoncusu olarak girmiş olabileceğini göstereceğini, Davacının Avrupa birliği üyesi olan gerçekte yükü taşıyan şirketlere dava açmadığını, ihtar göndermediğini, savcılığa şikayet etmediğini, sigorta şirketlerinden hasar talebinde bulunmadığını, Müvekkilinin taşıma işleri komisyoncusu dahi olmadığını, Taşıma İşleri Komisyoncusunun TTK 921-926-927.md de düzenlendiğini; müvekkili şirketin taşıma işleri komisyoncusu olabilmesi için bu maddelerde ki şartların gerçekleşmiş olmasının gerekli olduğunu, müvekkili şirketin bir taşıma sözleşmesi yapmadığını, toplama yük / parsiyel yük bularak başka bir gönderenin eşyası ile de taşıtmadığını, Bu nedenle taşınan ve kaybolan eşya nedeniyle müvekkile atfedilebilecek herhangi bir sorumluluğun olmadığını; müvekkilinin taşıyıcı olmadığı gibi taşıma işleri komisyoncusu olarak dahi adlandırılamayacağını; bilirkişi raporunda itiraz dilekçelerinde belirtilen bu hususların incelenmemiş olup raporun sadece davacı vekilinin delil ve beyanlarına dayanarak hazırlandığını; afaki tahminlerle raporda müvekkilinin taşımayı yaptığı kanaatine yer verildiğini; bilirkişilerin, müvekkilinin dava dışı başka bir taşımayı yapmış olması nedeniyle bu taşımayı da yaptığını düşündüklerini, bu nedenle müvekkilin sorumlu olduğunu belirten bir rapor hazırladıklarını; tüm bu iddiaların hukuki mesnetten yoksun olup mahkemenin eksik ve hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm tesis ettiğini, itirazlarını değerlendirmediğini,Müvekkili şirket taşımacı olmadığı gibi araç da tedarik etmediğini; Bulung ile taşıma sözleşmesi ilişkisi içinde olmadığını; araç tedarik etmediği gibi bu aracın akıbetini belirlemek gibi bir yükümlülüğünün de olmadığını; bu nedenle bilirkişilerin bu konudaki beyanlarının da hukuki mesnetten yoksun olduğunu; bilirkişilerin bu beyanlarının içinde yer alan taşıma belgelerinin durumu, taşıma belgelerinde yer alan taşıyıcılar, taşıtan vd. hiçbir bilgi ve belgenin bilirkişiler tarafından incelenmediğini; bilirkişilerin niteliği incelendiğinde bu belgeleri değerlendirecek bir bilirkişinin de heyette bulunmadığının açık olduğunu ancak tamamı hukuki bu itirazlarının yerel mahkemece dinlenmemiş ve incelenmemiş olduğunu, Davacının taşıyıcı sorumluluk sigortacısı olduğunu; rücu talep edilen davalarında TTK 1481 hükümlerinin uygulanması gerektiğini, emtia sigortacısı olmadığını, …’un gönderici değil akdi taşıyıcı olduğunu; öyleyse davacı da onun hak ve yükümlülüklerine göre davacı olup tüm hak ve taleplerinin bununla sınırlı olduğunu, Bu nedenle TTK 1481 md ve CMR Konvansiyonuna göre CMR 37 md ye göre taşıyıcılar arasında ki rücu hükümlerinin davaya uygulanması gerektiğini ancak bilirkişilerin bu konudaki itirazlarına ilişkin de bir inceleme yapmadıklarını; yerel mahkemenin ise tamamen hukuki olan bu itirazlarını değerlendirmediğini, eksik hatalı incelemeye dayalı bilirkişi raporuna göre hüküm tesis ettiğini, Davacının hak ve yükümlülüklerinin sigortalısı ile aynı olup bu yükümlülüklerin CMR 37 de belirlendiğini, müvekkili şirketin taşıyıcı olduğunu kabul etmemekle birlikte, taşıyıcılar arasında ki rücu ilişkisinin CMR 37.md de düzenlendiğini, Müvekkili şirketin taşıyıcı olmadığını ve bu nedenle müvekkili şirkete dava açılamayacağını; bir an için aksi olduğu varsayılsa dahi CMR 37 md hükmü açık olup davacı sigorta şirketi sigortalısının yerine halef olduğu için hasarı, hasara neden olan fiili taşıyıcıdan talep etmek zorunda olduğunu ancak bilirkişilerin CMR 37.md açık hükmüne rağmen bu iddialarını değerlendirmeden eksik ve hatalı bir rapor hazırladıklarını; yerel mahkemeninde bu rapora dayanarak hatalı hüküm tesis ettiğini, Müvekkili şirketin ticari deftelerinin usulüne uygun tutulmuş olup lehe delil teşkil etmekte olduğunu, müvekkil şirketin ticari defterlerinde …’a ait herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacı tarafın sigortalısı olan …’un müvekkili şirkete herhangi bir navlun ödemesi yapmadığının tespit edildiğini, Davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, mahkemece zaman aşımı itirazlarının değerlendirilmediğini; dava konusu hasara ilişkin yüklemelerin 12.03.2013 – 13.03.2013 tarihlerinde yapıldığını; icra takibinin 28.03.2014 tarihinde itirazın iptali davasının ise 17.03.2015 tarihinde açıldığını; CMR Konvansiyonu 32.md sine göre dava zaman aşımı süresinin 1 yıl olup davanın zaman aşımı süresi geçtikten sonra açıldığın; yerel mahkemenin bu incelemeyi hatalı olarak yaptığını; bu nedenle davanın öncelikle zaman aşımı yönünden reddinin gerektiğini, Dosyada ki raporların hatalı ve birbirleri ile çelişik olduğunu; bilirkişi raporlarının uyuşmazlık konularını çözümlemediğini, hüküm kurmaya elverişli olmayan raporlar olduğunu; yerel mahkemeninde hatalı ve çelişik raporlara dayanarak hüküm tesis ettiğini; bu nedenle kararı istinaf ettiklerini, Hasarı ve kusuru kabul etmemekle birlikte, bilirkişilerin dosyada faiz hesaplaması yapmadan, davacı tarafın gerçekten müvekkili şirkete geçerli yazılı bir hasar ve sorumluluk ihtarı geçtiğini kontrol etmeden müvekkilin faizden sorumlu olduğunu iddia etmelerinin hatalı olduğunu; dosyada faiz talep edilebilmesi için öncelikle müvekkili şirketin yazılı ve geçerli bir şekilde temerrüde düşürülmesi gerekli olduğunu; dosyada bunu ispatlayan bir delilin olmadığını; bu nedenle bilirkişinin faiz yönünden tespitlerinin de hatalı olup rapora bu yönüyle de itiraz ettiklerini, İleri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; uluslararası karayolu taşımasında, sigortalısı akdi taşıyıcıya ödeme yapan davacı sigortacının, alt taşıyıcıya rücu alacağı için başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili, sigortalısı …’ in gönderici … şirketinin, Avrupa’ ın birçok şehrindeki fabrikasında üretilen tekerliği haftada 40 ile 45 kamyon arasında Türkiye’ ye taşıdığını, bu iş için web portalı kullandıklarını, tekerleklerin Türkiye’ ye nakli için davalı şirket ile sigortalısı arasında alt taşıma ilişkisi kurulduğunu, davacı ile yapılan e-mail yazılmaları ve yükleme talimatları ile CMR senetlerinin taşıma ilişkisini ispatladığını, iki ayrı araç ile taşınan … nolu CMR senedine konu emtianın ile … nolu CMR senedine konu emtianın alıcısına teslim edilmediğini, davalının üstlendiği alt taşıma işini kendi bulduğu fiili taşıyıcılara taşere etmesinin taşımacı sıfatını ortadan kaldırmayacağını ileri sürerek; poliçe kapsamında sigortalıya ödenen toplam tutarın rücuen tazminini talep etmiştir. Mahkemece; taraf delilleri toplanmış, dairemizin 2018/619 esas, 2019/554 karar sayılı, 10/04/2019 tarihli kaldırma ilamı sonrasında; kaldırma ilamı öncesi rapor alınan bilirkişi heyetinden iki ek rapor ve yeni bir heyetten kök rapor alınmış; benzer sonuç ve kanaatleri içeren raporlar kapsamında; davalı ile davacının sigortalısı arasında alt taşıma ilişkisi kurulduğu, davacının halefiyete dayalı aktif husumetinin mevcut olduğu, davacının kayıp emtia nedeniyle sigortalısına ödediği tutarın; kaybolan emtianın kg cinsinden değerine göre belirlenecek sınırlı sorumluluk tutarının altında kaldığı kabul edilerek, asıl alacak tamamen, işlemiş faiz alacağı ise kısmen kabul edilmiştir.Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri, davacının aktif husumetini ispatlayamadığı, hatır ödemesi yapıldığı, davalı ile davacının sigortalısı arasında taşıma ilişkisi kurulmadığı, görüşmelerin teklif aşamasında kaldığı, davacının taşıyıcı sorumluluk sigortacısı olduğu, emtia sahibinin ileri sürebileceği talepleri rücuen davalıya karşı ileri süremeyeceği, CMR 37 maddesi uyarınca davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği, zamanaşımı itirazının hatalı değerlendirildiği, raporların çelişkili olduğu yönündedir. Dosyaya mübrez; … nolu 16/10/2012 başlangıç, 01/01/2014 başlangıç ve bitiş tarihli 23/10/2012 tarihli Taşıyıcı Sorumluluk Sigortası Poliçesine kapsamından; davacının dava dışı sigortalı …’nin Avrupa çoğrafi sınırları içinde Akdeniz ülkeleri ve Kıbrıs’a karayolu yük taşıma sözleşmelerinden kaynaklanan sorumluluğunu sigorta ettiği, dosyaya mübrez 17/05/2013 tarihli 51.339,72 Euro ve 17/05/2013 tarihli 63.513,39 Euro tutarlı ödeme dekontları ile lehdara ödeme yaptığını ispat eden davacının halefiyete hak kazandığı, eşyanın kaybolması/tam ziyaı nedeniyle kendi müşterisine karşı ve CMR 17/1 maddesi uyarınca uyarınca sorumluluğu bulunan sigortalının, kendi akidi olan alt taşıyıcılara rücu hakkının bulunduğu, zira CMR’de yer alan sınırlı sorumluluk hükümlerine göre dahi kaybolan emtia bedelinin sınırlı sorumluluk hesabının altında kaldığı, bu nedenle davacının ödeme yaptığı sigortalının halefi olduğu gibi, ödemenin hatır ödemesi olmadığı, hasarın taşıyıcı sorumluluk sigortası kapsamında olduğu, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın tabi olduğu CMR Konvasiyonunun 32/1-b maddesi uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresinin; tam kayıplarda kararlaştırılan zaman limiti bitiminden otuz gün sonra, kararlaştırılmış zaman limiti yoksa, yükün taşıyıcıya tesliminden sonraki altmışıncı günden itibaren işlemeye başlayacağı düzenlenmiş olup, CMR senetlerine göre yüklerin 14/03/2013 ve 18/03/2013 tarihlerinde teslim alınmış olmaları, teslim için bir zaman limiti de kararlaştırılmamış olması karşısında, en erken CMR düzenleme tarihlerinden itibaren altmışıncı günün sonunda işlemeye başlayacak bir yıllık zamanaşımı süresinin 17/03/2014 takip tarihi itibariyle dolmamış olduğu, mahkemece zamanaşımı def’inin reddedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki davacı istinafının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez … nolu CMR senedinde; gönderen, …; alıcı, … Operasyon Merkezi Gebze, malın teslim alındığı yer ve tarihi, … 14/03/2013; malın teslim edileceği yer, Gebze/Kocaeli; taşıyıcı, … Avusturya; yük, tekerlek 1.356 adet 9.882,1-kg; yükleme yeri ve tarihi; Otrovice 14/03/2013, araç … Kamyon bilgileri bilgilerinin kayıtlı olduğu, gönderenin kaşe ve imzasının mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez; … nolu CMR senedinde; gönderen, …; alıcı, … Lojistik Bursa; malların teslim alındığı yer ve tarih, … 18/03/2013; taşıyıcı, …; yük, 297 adet tekerlerk, 16.239 kg; araç, …; düzenleme yeri ve tarihi, … 19/03/2013 kaydı bulunduğu, gönderen … ile taşıyıcı …’nin kaşe ve imzalarının mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez her iki CMR senedinde de taşıyıcı olarak davalıya ilişkin bir kayıt mevcut olmayıp, davalı vekilince bu taşımalar yönünden davacının sigortalısı ile bir taşıma ilişkisi kurulmadığı ileri sürülmüştür. Dosyaya mübrez e-mail yazışmaları davalı tarafından inkar edilmemiş, her iki CMR senedine konu araçların seyir ve lokasyon bilgilerinin davacının sigortalısına gönderildiği e-mail yönünden ise davalı, yalnızca davacının sigortalısının yardımcısı olarak hareket edildiği, bu bilgilerin bu amaçla sigortalı akdi taşıyıcıya gönderildiği yönündedir. Davalı çalışanı ile davacının sigortalısının yetkili arasında gerçekleşen 05/03/2013-14/03/2014 tarihli yazışmalar kapsamından; davacının sigortalısı tarafından dava konusu taşımalarla ilgili davalıya telkifte bulunulduğu, davalı çalışanının 13/03/2013 saat 15:33 tarihli e-maili ile davacı sigortalısına …- Gebze arası taşıma için … plakalı aracın cuma günü yükleme yerinde olacağının bildirdiği ve sözleşmenin talep ettiği, yine davalı çalışanının 14/03/2013 saat 16:42 tarihli e-maili ile davacı sigortalısına …-Bursa arası taşıma için … plakalı aracın ertesi sabah yükleme yerinde olacağını bildirdiği, sözleşmenin talep ettiği, davacının sigortalısı tarafından davalı çalışanına 14/03/2013 saat 10:35 tarihli e mail ile, ekte ertesi gün yüklenecek araca ilişkin yükleme anlaşmasının gönderildiğinin bildirildiği, aynı gün saat 17:11 de gönderilen e-mail de ise ekte ertesi gün için …- Bursa taşıması anlaşmasının gönderildiğinin bildirildiği, sözleşmelerin dosyada mevcut olmadığı, davalı çalışanın davacıya yana gönderdiği 20/03/2013 saat 09:56 tarihli e-mail ile araç konum bilgisi paylaştığı, “… plakalı araç için “aracımız Macaristan’da seyir halindedir”; … plakalı araç için “aracımız Macaristan’da seyir halindedir” ibarelerinin yer aldığı anlaşılmıştır. …- Bursa arası taşıma için ilk e-mail ile bildirilen plaka, 20/03/2013 tarihli e-mail de yer alan konum bilgisinden farklı ise de; … nolu CMR senedinde yer alan plaka bilgisi ile 20/03/2013 tarihli e-mail de yer alan plaka bilgisi aynıdır. Taşıma sözleşmeleri geçerlilik şeklinde tabi olmayıp, taşıma ilişkisinin kurulduğunu ispat yükü davacı üzerindedir. Dava konusu taşıma senetleri üzerinde; davalının taşıyıcı sıfatıyla kaydı bulunmamakla birlikte, taraflar arasındaki dava konusu taşımlara ilişkin sözleşme görüşmelerinin davalı çalışanının araçların yükleme yerine ne zaman gideceklerini bildirdiği e-maillerden önce de devam ettiği, davalı yanın Slovakya ve Çek Cumhuriyetinden yüklenecek yük bulunup bulunmadığına dair davacı sigortalısına icaba davette bulunduğu, sigortalının bu davete, uyuşmazlık konusu iki taşıma ile birlikte toplam üç taşımaya ilişkin yük bildirerek icap ile karşılık verdiği, davalı yanın, araçların yükleme yerinde olacaklarını bildirerek bu icabı kabul ettiği, bu andan itibaren taşıma ilişkisinin kurulduğu, nitekim davalı yanın uyuşmazlık konusu iki adet taşımaya konu araçların ve yükün konumunu davacı sigortalısına bildirdiği, davalının alt taşıyıcı sıfatıyla üstlendiği işi kendi alt taşıyıcılarına fiilen yaptırmış olduğu, fiili taşımanın davalı tarafından gerçekleştirilmemiş olmasının, alt taşıyıcının bu sıfatını ortadan kaldırmayacağı, mahkemenin davalı yanın pasif husumeti bulunduğuna dair kabulünün isabetli olduğu, aksi yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin CMR Konvansiyonu’nun 37 maddesi uyarınca, fiili taşımacıya başvurmayan davacının, sigortalısı adına kendisine rücu edemeyeceği ileri sürülmüş ise de; CMR’nin ortaklaşa yapılan uluslararası taşımalara ilişkin altıncı bölümünde yer alan bu hüküm, bir taşımanın birden fazla taşımacı tarafından arda arda ve fiilen gerçekleştirilmesi sırasında ortaya çıkan hasarı ödemek zorunda kalan taşımacılardan birinin, diğerlerine rücu rejimini düzenlemektedir. Somut olayda ise birden fazla taşımacı tarafından gerçekleştirilen bir fiili taşıma söz konusu olmadığından, davalı vekilinin sorumluluğun CMR’nin 17/1 maddesine göre belirlenmiş olmasının hatalı olduğu, CMR 37 maddesinin uygulama alanı bulacağı yönündeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğine yönelik istinaf sebebi ise; dairemizin kaldırma kararından önce alınan iki bilirkişi heyet raporunun da, dosyaya mübrez deliller incelenmeksizin, bu delillerin dosyada olmadığı belirtilerek tanzim edilmiş oldukları, nitekim davacı yanın istinaf başvurusunun dairemizce dosyaya sunuldukları sabit delillerin incelenmemesi nedeniyle kabul edildiği, kaldırma kararı sonrası alınan iki ek ve bir kök raporun aynı sonuç ve kanaati içerdiği, HMK’nun 282 maddesi uyarınca bilirkişi raporunu diğer tüm delillerle birlikte serbestçe takdir etme yetkisinin mahkemeye ait oldu olduğu, raporların teknik açıdan yeterli ve denetime elverişli olduğu, hukuki mahiyetteki itirazların ise mahkemece değerlendirildiği anlaşılmakla yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanak ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacının aktif, davalının pasif husumetinin bulunduğu, davalının üstlendiği iki ayrı taşımaya konu emtiayı kendi ifa yardımcısı olan fiili taşıyıcılar marifetiyle taşıttığı, ancak emtianın alıcısına teslim edilmediği ve kayıp olduğu, davalının CMR Konvansiyonu’nun 17/1 fıkrası uyarınca davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinden davalının sorumlu olduğu, CMR’nin 23/3 fıkrası uyarınca bu sorumluluğun kg başına 8,33 SDR ile sınırlandırıldığı, kayıp emtianın toplam 26.121,10-kg olduğu, sorumluluğun üst sınırının (8,33 x 26.121,10)=217.588,76-SDR olarak hesaplandığı, karar tarihindeki TCMB kuruna göre 1 SDR=1.3345-USD olduğu, 217.588,763 x 1.3345=290.372,20-USD cinsinden sorumluluk üst sınırı bulunduğu, TCMB nin karar tarihindeki Euro/USD kuruna göre; 1 Euro =1.0448 USD olduğu, gerçek hasar tutarının olan 114.859,11-Euro’nun USD cinsinden değeri olan (114.859,11 x 1.0448) = 120.004,68-USD’nin, dairemizce tespit edilen 290.372,20-USD üst sorumluluk limitinin altında kaldığı, CMR’nin 27 maddesi uyarınca, davacının davalıdan 11/06/2013 tazmin talep yazısı tarihinden itibaren yıllık %5 oranında faiz talep edebileceği, bilirkişi heyeti tarafından takip tarihine dek işlemiş faiz tutarının doğru hesaplandığı, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 114.859,11-Euro asıl alacak ve 4.389,82-Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 119.248,93-Euro alacaklı olduğu yönündeki kabulünde isabetsizlik bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, kamu düzenine aykırılık tespit edilmediği anlaşılmış olup, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 22.565,76 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 5.641,7 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.924,06 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 18/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.