Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/2048 E. 2022/1967 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2048 Esas
KARAR NO: 2022/1967 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ (1 NOLU KALEM)
NUMARASI: 2021/361 Esas – 2022/327 Karar
TARİHİ: 30/03/2022
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı tarafından konkordato talebiyle Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde 2018/936 Esas sayılı dosya ile dava ikame edildiğini, işbu davanın yapılan yargılaması neticesinde, 13/11/2020 tarihinde konkordatonun tasdiki kararı verildiğini, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, dosyanın istinaf incelemesine gönderilmesinin beklenildiğini, huzurdaki davada TTK m. 5/A kapsamında arabuluculuk süreci işletildiğini, sonucunun olumsuz sonuçlandığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu mal satış bedelinin döviz ile kararlaştırıldığını, müvekkili olan şirketin davalıdan alacak dayanağının 02/03/2018 tarih, … fatura nolu, 25.467,67-Euro bedelli e-fatura olduğunu, 16/10/2018 tarihinde Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne müdahillik talebi sunulduğunu, neticesinde konkordato davasına müdahil olduklarını, dava süreci içerisinde komiser tarafından alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet ilanı tebliğ edildiğini, ilan içeriği ile dövizli alacakların alacak bildirimi yapıldığı tarihteki TCMB efektif satış kuru karşılığının esas alınacağının belirtildiğini, müvekkili adına 29/05/2019 tarihinde iadeli taahhütlü olarak dilekçe ile alacağın kaydına yönelik komisere yazılı beyanda bulunduklarını, bu beyanda dilekçe tarihi olan 29/05/2019 tarihi itibarıyla Euro efektif satış kuru yerine sehven Amerikan Dolar Kuru baz alınarak alacağın 153.699,94 TL olarak bildirildiğini, yabancı para alacaklısı tüm alacaklılar için; doktrinde ortak tarih olarak İİK m.299’da öngörülen on beş günlük alacak bildirim süresinin son günü esas alınarak, yabancı para alacaklısının alacağını yabancı para olarak bildirimde bulunacağını, komiserin on beş günlük alacak bildirim süresinin sonunda bütün yabancı para alacaklarını o tarihteki kur üzerinden Türk Lirasına çevirmesi gerekeceğini, somut olayda ise bu usulün takip edilmediğini, konkordato davasını gören ilgili mahkeme tarafından da bir karar oluşturulmayarak müvekkili olan şirketin yabancı para alacağının TL karşılığının muallak şekilde kalmasına sebebiyet verildiğini, müvekkili şirketin 25.467,67 Euro bedelli fatura alacağının İİK m. 299’daki 15 günlük sürenin sona erme tarihi göz önünde bulundurularak, 30/04/2019 itibarıyla TL karşılığının 169.028,93 TL olduğunun tespit edildiği, davalı yanın 118.646,23 TL haricindeki tutarı kabul etmediğini, bu nedenle 50.382,70 TL bakiyenin çekişmeli hale geldiğini beyanla çekişmeli bakiyenin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine ve konkordato projesine müvekkilinin toplam alacağının 169.028,93 TL olarak kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; konkordato davası kapsamında davalı olan müvekkilinin, 30/10/2020 tarihinde alacaklılar toplantısı yapıldığını, davacı bankanın bu toplantıda adi alacaklı olarak oy kullandığını, davacının oylamaya sunulan adi alacaklılar listesinde 118.646,23 TL alacağına ilişkin red oyu kullandığını, davalı olan müvekkilinin davacıya karşı iddia edildiği gibi bir borcunun bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 31/03/2022 tarih ve 2021/361 Esas 2022/327 Karar sayılı kararında; “…Davacı vekili, davalı şirket yönünden konkordatonun tasdiki hakkında verilen karar çerçevesinde çekişmeli alacak haline gelen davacı şirketin alacak tutarının 169.028,93-TL olarak tespiti ile çekişmeli alacak olan 50.382,00-TL fark alacağının davalıdan tahsilini istemiş olup yargılama devam ederken davalı hakkında verilen konkordatonun tasdikine dair kararın Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmış olup konkordatonun tasdiki sonrası çekişmeli olan aacağın tespitine ilişkin davada konkordatonun tasdikine yönelik kararın bulunmasının dava şartı olduğu , yargılama devam ederken bu şart yönünden eksiklik meydana geldiği anlaşılmakla davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; işbu davanın açılmasına sebebiyet verenin davalı yan olduğunu, Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/936 Esas sayılı dosyası ile görülen konkordato davası sırasında davalı yanın, müvekkili şirketin yabancı para alacak tutarındaki kur artışından kaynaklı güncel tutar üzerinden alacak talebini kabul etmediğini, yalnızca 02.03.2018 tarihindeki kur üzerinden TL karşılığı olan 118.646,23 TL’yi kabul ettiğini ve bu tutarı aşan kısma itiraz ettiğine dair işbu dosyaya beyanda bulunduğunu, davalı yanın beyanı neticesinde, müvekkili şirketin alacağının çekişmeli hale geldiğini ve yasal süresi içerisinde istinafa konu edilen işbu davanın ikamesinin zorunlu hale geldiğini, istinafa konu davanın Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/6 Esas sayılı dosyası ile 11.01.2021 tarihinde açıldığını, Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/12 Esas sayılı dosyası üzerinden görülmeye devam ettiğini, yasal düzenlemeler neticesinde dosyanın Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiğini ve yargılamanın bu mahkemede tamamlandığını, Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/936 Esas sayılı dosyasından verilen konkordato kararının istinafa konu edilmesi akabinde, İstanbul BAM 17. HD’nin 23.09.2021 tarih, 2021/811 Esas ve 2021/1017 Karar sayılı kararı ile Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/936 Esas sayılı dosyasından verilen konkordatonun tasdikine yönelik kararın mahkemenin yetkisizliği nedeniyle ortadan kaldırıldığını, konkordato talep eden tarafından işbu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/936 Esas sayılı konkordato talepli dava dosyası ile huzurdaki davaya konu alacak tutarına itiraz eden davalının, kararın ortadan kaldırılması neticesinde tedbirlerin kaldırılması akabinde, müvekkili adına aynı alacak için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde borca itiraz etmeyip kabul ettiğini, huzurdaki davanın açılmasına davalının sebebiyet verdiğini, çekişmeli alacak davasının İİK m. 308/b hükmü uyarınca, konkordatonun tasdiki kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde açılması gerektiğini, işbu davanın davalı yanın yaklaşımı nedeniyle, yasal süresi içerisinde ikame edilmesinin zorunlu hale geldiğini, Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/936 Esas sayılı dosyasından verilen kararın kesinleşmesi akabinde, davalı tarafından İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/675 Esas sayılı dosyası ile konkordato talepli dava açıldığını, işbu dosyadan yapılan yargılamanın 14.03.2022 tarihli duruşmasında, davalı yana 14.03.2022 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile kesin mühlet verildiğini, huzurdaki davanın açılmasına sebebiyet verenin davalı yanın davranışının olduğunu, yasal süresi içerisinde açılmaması halinde müvekkili yönünden hak kaybına sebebiyet vereceğini, istinafa konu edilen davaya sebebiyet vermeyen müvekkilinin yıllardır mağdur olmasına sebep olduğunu, HMK m. 331/1 hükmü ile “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, Hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder…” şeklinde düzenleme getirildiğini, huzurdaki davanın ikamesinde müvekkilinin haklı olduğunu, aksi takdirde hak kaybına uğrayacağını, bu nedenlerle davanın açılmasına sebebiyet veren davalı yanın vekalet ücreti ve arabuluculuk ücretini ödemesi gerektiğinin açık olduğunu, yerleşik Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, yerel mahkeme gerekçeli kararının 3. Sayfasında karar tarihinin “30.05.2022” olarak yazıldığını, bu tarihin “30.03.2022” olarak düzeltilmesine yönelik talebin kabul görmediğini, karar metninin sonunda karar tarihi yazılması gerektiğini, kararın yazılma tarihi olan “30.05.2022” yerine, kararın verilme tarihi olan “30.03.2022” olarak düzeltilmesi gerektiğini ve hükmün maddi hata içerdiğini beyanla Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.03.2022 tarih, 2021/361 Esas ve 2022/327 Karar sayılı ilamının kaldırılarak vekalet ücreti ile arabuluculuk ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İİK’nın 308/b maddesi gereğince konkordato davasında davalı tarafından itiraz edilen ve çekişmeli hale dönüşen alacağın tespiti ile konkordato nisabına dahil edilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesi ile davacı aleyhine vekalet ücretine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmeli, hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hüküm açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesinde gerek kendi içerisinde, gerekse gerekçe ile hüküm kısmı arasında çelişki olmamalı, mahkeme kararı bütünsellik esasına uygun olmalıdır. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Gerekçe ile hüküm arasında çelişki, açık bir kanuna ve kamu düzenine aykırılık hali olup, istinaf aşamasında re’sen nazara alınması gerekmektedir. Somut davada yapılan değerlendirmede; davalı şirket tarafından Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/936 Esas sayılı dosyası ile açılan konkordato talepli davada Mahkemece, 2018/936 Esas, 2020/1737 Karar sayılı ve 13.11.2020 tarihli karar ile konkordato projesinin tasdikine karar verildiği, kararın istinaf incelemesini yapan İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesi’nin 2021/811 Esas, 2021/1017 Karar sayılı ve 23.09.2021 tarihli kararı ile Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına ve davanın usulden reddine karar verildiği, kararın 26.10.2021 tarihinde kesinleştiği, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 23.12.2021 tarihli dilekçe ile; konkordato projesinin tasdikine dair kararın kaldırıldığı, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalının takip dosyasına sunduğu dilekçe ile borca itiraz etmediği, alacağı kabul ettiği, davalı tarafından İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/675 Esas sayılı dosyası ile yeniden konkordato talepli dava açıldığı, konkordato tasdik kararı kaldırıldığından davanın konusuz kaldığı beyan edilerek, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde, “somut davada, konkordatonun tasdikine yönelik kararın bulunmasının dava şartı olduğu, yargılama devam ederken bu şart yönünden eksiklik meydana geldiği anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verildiği” gerekçesi ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu şekilde kararın gerekçesi ile hüküm kısmı arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla mahkemece öncelikle söz konusu çelişkinin giderilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmadan karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 ve 355. maddesi uyarınca kararın kaldırılması ve dosyanın mahkemesine iadesine, davacı vekilinin sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2022 tarih ve 2021/361 Esas- 2022/327 Karar sayılı kararının HMK’nın 355, 353/1-a-6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/12/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.