Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/204 E. 2022/1041 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/204 Esas
KARAR NO: 2022/1041 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/681 Esas – 2021/1004 Karar
TARİH: 03/11/2021
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetli; müvekkili şirketin 2013 yılından bu yana gıda ve gıda dışı ambalaj konusunda geniş yelpazeli ürün çeşitliliği ile üretim yaptığını, bu kapsamda 26.03.2020 tarihinde Esenyurt/İstanbul’dan Litvanya’ya taşınması için davalı ile full tır anlaşması yapıldığını, bir full tır karşılığı olarak da 3.950 Euro + 75 Euro navlun ücreti ödenmesi hususunda anlaşıldığını, müvekkili şirketin anlaşma konusu meblağları ödediğini ve taşınacak olan malları davalı şirkete eksiksiz ve hasarsız olarak teslim ettiğini, ancak ton aşımı olduğu gerekçesiyle müvekkili tarafından kiralanan tırın Muratbey/Kapıkule gümrüğünde incelenmeye alındığını, bu inceleme sonucunda tarafların anlaşmasına konu bir full tır parası verilmesine rağmen müvekkiline ait olmayan ve … firmasına ait bir takım malların da kiralanmış olan tır ile taşındığının ortaya çıktığını, yaşanan bu aksaklık nedeniyle tırın gecikmeli olarak hareket ettiğini ve müvekkiline fazladan ardiye ücreti tahakkuk ettirildiğini, ayrıca gecikme nedeniyle müvekkilinin müşterisine karşı zor durumda kaldığını ve ticari itibarının zedelendiğini belirterek, şimdilik müvekkilinden fazla alınan navlun bedeli olarak 1.000 Euro ile davalının kusuru nedeniyle gerçekleşen bekleme maliyeti 2.242 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin ticari itiban zedelenmiş olduğundan 1.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafından iddia edilen gecikmenin meydana gelmesinde müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını, dolayısıyla gecikmeden doğan masraflardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı dava dilekçesinde her ne kadar müvekkili şirketten tam tır kiraladığı, ancak gümrükte taşıma aracında başka firmaya ait ürünlerin yer aldığının tespit edildiği; bu sebeple de fazla navlun ödediğini iddia etmişse de bu iddianın gerçeği yansıtmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/11/2021 tarih 2020/681 Esas – 2021/1004 Karar sayılı kararında; “…Taraflarca takip edilmeyen dosyanın 14/07/2021 tarihinde işlemden kaldırıldığı, davacının 2. Kez 03.11.2021 tarihinde davayı takipsiz bırkatığı, her ne kadar mahkememize vermiş olduğu 15.11.2021 tarihli dilekçesinde dosyanın yeniden işleme konulması talebinde bulunmuş ise de, davacıya yapılan tebliğ zarfında duruşma günün 03.11.2021 günü 10:13 olduğu açıkça yazılmış ve bu tebliğ zarfı 11.08.2021 tarihinde davacı tarafından açılmıştır, dolayısıyla davacının 03.11.2021 tarihli duruşmanın kendisine tebliğ edilmediği yönünde durulma sonrasında dosyaya sunduğu dilekçe bakımından dosyanın yeninden işleme konulması talebinin değerlendirilmesi mümkün olmaksızın davanın 03.11.2021 tarihi itibari ileyle açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, 1-HMK 150/6 uyarınca dosyanın 2. Kez takipsiz bırakılmış olması nedeniyle davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme gerekçeli kararında dosyanın 2. kez takipsiz bırakılmış olması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermiş ise de bu kararın hukuka aykırı olduğunu, taraflarına gönderilen 19.08.2021 tebliğ tarihli yenileme tensip tutağında duruşmanın 11.11.2020 günü saat 10.13’e bırakılmasına karar verildiğinin açıkça yazıldığını, kaldı ki yenileme tensip tutanağının düzenlenme tarihinin de 19.08.2021 olduğunu, açıkça görüleceği üzere mahkeme tarafından yanlış bir duruşma günü tayin edildiğini ve bunu taraflarına tebliğ ettiğini, hatanın mahkeme tarafından yapıldığını, taraflarının olay kapsamında hiçbir kusurunun bulunmadığını, dolayısıyla mahkeme tarafından bu hatanın giderilmesi gerekirken taraflarına başkaca hiç bir tebligat ve bildirim yapılmaksızın dava takipsiz bırakılmış gibi gösterilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin yerinde olmadığını,Yerel mahkeme gerekçeli kararında her ne kadar ” davacıya yapılan tebliğ zarfında duruşma günün 03.11.2021 günü 10:13 olduğu açıkça yazılmış ve bu tebliğ zarfı 11.08.2021 tarihinde davacı tarafından açılmıştır,” ifadesinde bulunmuşsa da, bu ifadenin tebliğ zarfı ve yenileme tensip tutanağında belirtilen tarihler arasındaki çelişkinin varlığını ortadan kaldırır nitelikte olmadığını, esas olanın hakim kararının yer aldığı yenileme tensip tutanağı olduğunu, tutanakta yazan duruşma tarihinin ise 11.11.2020 olduğunu, bu duruşma tarihini taraflara bildirmek üzere tebliğ zarfını düzenleyenin ise ilgili mahkemenin kalemi olduğunu, bu durumda ilgili mahkeme kaleminin, duruşma tarihini hakimin yeni bir kararı olmadan düzenleme yaparak taraflara ilettiğinin anlaşıldığını, hakimin kararını, yine kendi kararı ile düzeltebilmekte iken kalemin hakimin kararından farklı bir tarih ile tebliğ zarfı düzenlemesinin hukuka ve usule aykırı bir durum oluşturduğunu, yapılan yanlışlığa dayanılarak haberlerinin dahi olmadığı 03.11.2021 tarihinde gerçekleştirilen duruşmada dosyanın ikinci kez takipsiz bırakıldığı belirtilerek haksız olarak davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, fazla ödenen navlun ücretinin iadesi, bekleme maliyetinin tazmini ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece HMK’nın 150/6 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut uyuşmazlıkta dava, 6102 sayılı TTK’nın 4/2 fıkrası uyarınca basit yargılama usulüne tabidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 320/4 bendi; “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır” hükmünü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Anılan hususların uygulanabilmesi için de, her şeyden önce tarafların usulüne uygun davet edilmiş olmaları gerekmektedir. İlk Derece Mahkemesinin14/07/2021 tarihli duruşmasında, takip edilmeyen davanın HMK m.150 uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilince Uyap ortamından 14/07/2021 tarihinde ibraz edilen dilekçe ile davanın yenilenmesinin talep edildiği, mahkemenin 19/08/2021tarihli yenileme tensip tutanağı ile duruşmanın 11/11/2020 günü saat 10:13’a bırakıldığı ve yenileme tensip tutanağının davacı vekiline 24/08/2021 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemenin 03/11/2021 tarihli duruşmasında, HMK 150/6 uyarınca dosyanın 2. kez takipsiz bırakılmış olması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı vekilince Uyap ortamından 12/11/2021 tarihinde ibraz edilen dilekçe ile, tebliğ edilen duruşma gününün 11/11/2020 olduğunu, taraflarına duruşmanın 03/11/2021 tarihinde yapılacağına ilişkin hiçbir tebligat yapılmadığını, dolayısı ile mahkemece sehven yapılan bu hatanın düzeltilerek taraflarına yeni duruşma günü verilerek dosyanın yeniden işleme konulmasının talep edildiği görülmektedir. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, mahkemece 19/08/2021tarihli yenileme tensip tutanağı ile duruşmanın 11/11/2020 tarihinde yapılmasına karar verildiği ve 03/11/2021 tarihinde duruşma yapılarak aynı celse dosyanın 2. kez takipsiz bırakıldığı gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir. Mahkemece davacı vekili adına çıkartılan tebligat zarfı üzerinde duruşmanın 03/11/2021 tarihinde yapılacağının yazılı olduğu, bu nedenle 03/11/2021 tarihli duruşmaya ilişkin tebligat yapılmadığı savunmasının itibar edilmediği belirtilmiş ise de; söz konusu tebligat zarfında 19/08/2021 tarihli yenileme tensip tutanağının ekli olduğunun yazılı olduğu, dolayısıyla tebligat zarfı üzerinde yazılı duruşma tarihi ile tebliğ edilen yenileme tensip tutanağında yazılı olan duruşma tarihi arasında çelişki bulunduğu ayrıca yenileme tensip tutanağı tarihi 19/08/2021 olmasına rağmen duruşma 11/11/2020 tarihine bırakılarak tutanakta hatalı bir tarih belirlemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Yine 19/08/2021 tarihli yenileme tensip tutanağı ile belirlenen duruşma tarihinin 03/11/2021 olarak değiştirildiğine dair bir ara karar da bulunmamaktadır. Bu durumda 03/11/2021 tarihli duruşmanın davacı tarafa usulüne uygun olarak bildirildiğinin kabulü mümkün olmayıp, belirtilen hususlar yukarıda anılan yasal mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/11/2021 tarih ve 2020/681 Esas – 2021/1004 Karar sayılı ilamının HMK’nın 353/1-a5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/06/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.