Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/198 E. 2022/706 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/198 Esas
KARAR NO: 2022/706 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/245 Esas – 2021/932 Karar
TARİH: 26/10/2021
DAVA: Tespit-Men-Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının 19/07/2017 tarihinde müvekkili bünyesinde çalışmaya başladığını ve 31/12/2020 tarihinde istifasını vererek başka bir kurumda çalışma talebinde bulunmasına istinaden işten çıkış işlemlerinin yapıldığını, davalının 05/12/2018 tarihli iş sözleşmesinde hem de mevzuat kapsamında işverene sadakat borcu kapsamında sır saklama ve rekabet etmeme borcu altında olduğunu, davalının müvekkiline ait iş sırlarını TBK 440. Vd hükümlerine aykırı olarak açıkça kullandığını, davalının çalıştığı sırada yapmış olduğu görev nedeniyle işverenin müşterilerini ve bağlantılarını tanıma, iş geliştirme yöntemlerine haiz olma ve iş sırlarını öğrenme imkânına sahip olduğunu, davalının müvekkilinin zararına olmamak üzere aynı sektörde faaliyet gösteren başka bir şirkette çalışmasının mümkün olduğunu, ancak davalının rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranarak, haksız rekabet eylemleri çerçevesinde müvekkili bünyesindeki çalışanları ayartmaya ve bu çalışanları yeni çalıştığı şirket bünyesinde istihdam ettirmeye çalışmakta olduğunu, bir kısım personelin müvekkilinin çabaları sonucu ikna edildiğini, ancak bir çalışanın ikna edilemediğini ve davalının zorlaması sonucu müvekkili bünyesinden ayrıldığını, davalının bünyesinde çalıştığı şirket üzerinden müvekkilinin müşterilerine fatura kesmekte olduğunu, dolayısıyla davalının çalıştığı şirket ile bağlı ortaklıklarının haksız rekabete konu eylemlerinde davalıyı desteklemekte olduğunu ve davalının çalıştığı şirketi de gizlemekte olduğunu, davalının müşterilerini çalmaya çalışırken müvekkili şirket uzantılı epostaları yazışmalarda tutarak müşteriler nezdinde şirketler arasında bir bağ olduğu kanısını uyandırmaya çalıştığını, müvekkilinin bu nedenle zarara uğradığını, her ne kadar taraflar arasındaki iş akdi sona ermiş olsa da rekabet yasağına ilişkin sürenin bu sürede işverenin yasak süresinin devamlılığına olan menfaati ile ölçüleceğini, davalının iş akdini haklı bir neden olmaksızın feshettiğini ileri sürerek davalının rekabet yasağı ihlali teşkil eden eylemlerinin tespitine, davalının bu işlem ve fiillerinin men’ine, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 2.500,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın müvekkilinin iş akdi devam ederken iş sözleşmesinden kaynaklı sadakat borcuna, sır saklama ve rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasıyla açıldığını, dolayısıyla görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, iş akdini haklı nedenle feshedilmesi nedeniyle rekabet yasağı hükümlerinin sona erdiğini, dolayısıyla Ticaret Mahkemelerinin görevli olamayacağını, ayrıca müvekkilinin yeni çalışmaya başladığı firmada çalışmasına davacı tarafından açıkça yazılı olarak muvafakat edildiğini, taraflar arasındaki iş sözleşmesine dayanılarak bu davanın açılamayacağını, sözleşmenin zorla imzalatıldığını ve rekabet etmeme yükümlülüğü ile sır saklama yükümlülüğüne ilişkin hükümlerin geçersiz olduğunu, kaldı ki müvekkilinin rekabet etmeme yasağına aykırı bir davranışının olmadığını, davacının müşterisine müvekkili vasıtasıyla fatura kesilmek suretiyle haksız rekabette bulunulduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, ayrıca müvekkilinin davacı çalışanlarını müvekkilinin yeni çalıştığı firmada istihdam ettirmeye çalıştığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/10/2021 tarih ve 2021/245 Esas 2021/932 Karar sayılı Kararı ile; “Dosyanın incelenmesinde; Taraflar arasındaki davaya konu sözleşmesinin iş sözleşmesinden kaynaklı akdedildiği anlaşılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 1/2. Maddesinde ” Bu Kanun, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.” hükmüne yer verildiği, buna göre bir davanın İş Mahkemesinde görülebilmesi için taraflar arasında işçi ve işveren ilişkisinin bulunması ve uyuşmazlığın bu ilişkiden kaynaklanması gerektiği, dolayısıyla taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu ve taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesi ve iş ilişkisine dayalı olarak açılmış bir tazminat davası olduğu da göz önünde tutularak davacının dava dilekçesinin göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.” gerekçeleri ile; “1-Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi İş mahkemesine gönderilmesine,2-HMK 20. Maddesi gereğince dosya kesinleştikten sonra 2 hafta içinde Görevli Mahkemeye gönderilmesi için başvuruda bulunulmaz ise Davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğinin ihtaratına, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bu davanın iş akdi devam ederken işçinin sahip olduğu rekabet etmeme borcunun ihlalinden değil, iş akdi sona erdikten sonra TBK 444 ve TTK m. 4 kapsamında açıldığını, Yargıtay HGK’nun son kararında iş sözleşmesinin feshinden sonrasına ilişkin rekabet etmeme ile ilgili uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceğinin belirtildiğini, uyuşmazlık TBK m.444 vd. kaynaklı olarak işçinin rekabet etmememe borcundan doğduğundan hem TBK hem TTK’ nın 4. maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olmakla, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taraflar arasında akdedilen iş sözleşmesinden kaynaklı rekabet yasağının ve sır saklama yükümlülüğünün ihlali iddiasıyla uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Davacı, istifa ederek davacı işyerinden ayrılan davalının kendisine ait sır sırlarını kullandığını ve rekabet yasağına aykırı eylemlerde bulunduğunu ileri sürmüş ise de, bu eylemlerin, “davalının işten ayrıldıktan sonra davacı bünyesindeki çalışanları ayartması ve yeni çalıştığı şirket bünyesinde istihdam ettirmeye çalışması, davacı müşterilerini çalmaya çalışması ve bunu yaparken davacı şirket uzantılı e-postaları yazışmalarda tutarak müşteriler nezdinde şirketler arasında bir bağ olduğu kanısını uyandırmaya çalışması” şeklinde gerçekleştiğini açıklamıştır. Hukuki nitelendirme hakime ait olup davacı iddiasına göre davalının eylemleri TBK’unda düzenlenen rekabet etmeme yasağının veya sır saklama yükümlülüğünün ihlali değil, TTK 54 vd m. düzenlenen haksız rekabet niteliğindedir.Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması halinde mutlak ticari dava söz konusu olup, dava Ticaret Mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. Bu itibarla mahkemece bu hususlar gözetilerek işin esasına girilip yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği gibi, mahkemenin kabulüne göre hükmün gerekçe kısmında mahkemenin görevsiz olduğundan söz edildiği halde hüküm kısmında “yetkisizliğine” ifadesinin kullanılması da hatalıdır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a3 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2021 tarih ve 2021/245 Esas – 2021/932 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.