Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/194 E. 2022/266 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/194
KARAR NO: 2022/266
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/780 Esas – 2021/779 Karar
DAVA:Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; genel müdür statüsünde müvekkili işletmesi … Alış veriş merkezinde çalışmakta olan davalı … ‘nin, muhasebe birimine … Taah. Aş yönetimiyle AVM de kiraya verilen her bir dükkanın kiralanmasında komisyon bedeli olarak bir aylık kira bedeli tutarında komisyon alacağı hususunda anlaştığını ifade ederek, 2016-2021 haziran ayı tarih aralığında komisyon bedeli adı altında lakin, müvekkilinin bilgisi ve onayı olmaksızın müvekkili şirket lehine nama keşide edilmiş veya müvekkili Şirket lehine ciro edilmiş dava konusu çek ve senetleri genel müdür sıfatıyla muhasebe biriminden alıp müvekkili şirket adına imza / ciro yetkisi olmadığı halde ve ayrıca müvekkili adına alacak tahsil yetkisi olmadığı halde davalı …’nin şirket kaşesi üzerine şahsen imzasıyla imzalayarak bankalara tahsil için gönderildiğini, tahsil edilen çek/senet bedellerini kurucu ortağı olduğu şirket hesabına yatırılmasını sağlamak suretiyle güveni kötüye kullandığını, davalı …’nin müvekkili adına hiçbir kimseden ve hiç bir şekilde nakit para veya müvekkili lehine/namına düzenlenmiş çek ve senet bedellerini tahsil etmek veya çek ve senetleri ciro etmek gibi bir görev ve yetkisinin olmadığını, davalılar tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde tahsil edilen toplam çek bedelinin 975.327,61-TL, davalılar tarafından haksız ve hukuka aykırı şekilde tahsil edilen toplam senet bedelinin ise 62.450,00-TL olduğunu, yine toplam 48.000.TL.tutarında müvekkili adına faturalar düzenlendiğini ve bedelinin müvekkilinden haksız yere tahsil edildiğini, faturaların açıklama kısmında ‘”araç kiralama bedeli” yazılı olduğunu, bu firmaların müvekkiline ait alışveriş merkezinde müvekkilinin kiracısı olduğunu, davalı …’nin de bu firmaların resmi veya gayrı resmi ortağı olduğunu belirterek, kiralama komisyon bedeli adı altında tahsil edilen çek toplam bedeli 975.375,61-TL ve senet toplam bedeli 62.450,00-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen fatura tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ticari avans faiziyle birlikte davalılardan alınmasına, araç kiralama bedeli adı altında 38.000-TL haksız tahsili sağlayan …’den fatura ödeme tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ticari avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça cevap dilekçesi ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 22/09/2021 tarih ve 2021/780 Esas – 2021/779 Karar sayılı kararı ile; ” ….davacı vekili,alacak istemiyle huzurdaki davayı açmış ise de; dava konusunun, bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olup davacı vekilinin dava açmadan önce arabulucuya başvurduğuna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı ,arabuluculuğa görevsizlik kararı verildikten sonra başvurmuştur.Yukarıda anılan maddenin son fıkrasında açıkça “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde..” denilmekte olup somut olayda da davacı vekili Mahkemece karar verildikten sonra arabulucuya başvurduğunu beyan ederek ilgili tutanağı sunmuş olup arabuluculuğa ilişkin dava şartı tamamlanabilir bir dava şartı olmayıp davanın ilk açılmasından önce arabuluculuğa başvurulması zorunludur. Bu nedenlerle davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” Davacının görevsiz mahkeme tarafından görevsizlik kararı verildikten sonra arabuluculuğa ilişkin dava şartını yerine getirdiği, söz konusu dava şartının sonradan tamamlanabilen dava şartlarından olmadığı, davanın açıldığı sırada arabuluculuğa ilişkin dava şartının yerine getirilmesi gerektiğinden davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK.’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesine ibraz ettikleri 28/06/2021 tarihli beyan dilekçelerinde, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmekle birlikte beyan dilekçeleri ekinde Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/3105 dosya nolu 10/08/2021 tarihli Ticaret Hukuku uyuşmazlıklarında dava şartı arabuluculuk son tutanağının Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasına ibraz edildiğini, bu şekilde arabuluculuğa başvuru dava şartının, dosya Asliye Ticaret Mahkemesine tevdi edilmeden önce gerçekleştirildiğini, Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’nce, görevsizlik kararıyla kendisine gelen dosyada taraflara tebligat yapılmadan ve davanın esasına girilmeden 23/09/2021 tarihli tensip kararı ile istinafa konu kararın verildiğini, kararın adil yargılanma hakkına, arabuluculuk müessesinin getiriliş amacına ve usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden ve dosya görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmeden önce arabuluculuk son tutanağının asliye Hukuk Mahkemesine ibraz edilmesi nedeniyle arabuluculuk dava şartının gerçekleştiğini (T.C Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E :2020/3187 K:2021/762 T: 04/02/2021 – T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi E. 2021/321 K. 2021/797 T. 17.6.2021 – T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi E. 2021/124 K. 2021/860 T. 24.6.2021 ), Mahkemenin gerekçeli kararının iddia başlığı altında ‘’Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verilen 27/10/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle‘’ ifadesi yer almış ise de, bunun sehven yazıldığı kanaatinde olduklarını, dava dilekçelerinin 22/06/2021 tarihli olup Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine verildiğini, görevsizlik kararı ile dosyanın mahkemeye gönderildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, çek, senet ve fatura karşılığı yapılan ödemelerin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK.’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dava, 22/06/2021 tarihinde Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/239 Esas 2021/191 Karar sayılı dosyası ile açılmış, mahkemece 30/06/2021 tarihinde görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosya istinafa konu kararı veren Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliği gereği davanın TTK 4-f maddesi uyarınca mutlak ticari dava olduğu ve bir miktar paranın ödenmesi talep edildiğinden TTK 5/A maddesine göre zorunlu arabuluculuk dava şartına tabi olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, davanın açıldığı 22/06/2021 tarihinden önce arabulucuya başvurulmamıştır. Her ne kadar davacı tarafça Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın görev yönünden reddine dair verilen karardan sonra ve dosya henüz ticaret mahkemesine gönderilmeden önce 10/08/2021 tarihli arabuluculuk son tutanağı ibraz edilmiş ise de, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine dair emredici ve özel nitelikteki düzenleme dikkate alındığında, emredici ve özel nitelikteki bu düzenleme karşısında genel nitelikteki HMK m.115/2 hükmünün uygulanma yeri bulunmadığından mahkemece davanın, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.