Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1928 E. 2022/1547 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1928
KARAR NO: 2022/1547
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/08/2022
DOSYA NUMARASI: 2022/686 Esas ( Derdest Dava Dosyası )
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı müvekkilinin davalı şirkette %50 oranında pay sahibi olduğunu, davalı şirketin 18 Haziran 2012 tarihli, 4 sayılı Ortaklar Kurulu Kararı ile dava dışı …’ın şirket ortağı olmaksızın müdür olarak atandığını, davacının, davalı şirketin 01.01.2012 tarihinde başlayıp 31.12.2012 tarihinde sona eren 2012 yılı hesap dönemine ilişkin ticari ve mali durumu ile yaptığı işlemlerin özetini içeren yıllık faaliyet raporunun ve finansal tabloların müzakere ve tasdiki için dava dışı şirket ortağı ve şirket müdürü ile görüşmek istediğini, noter ihtarnameleri ile genel kurul toplantısı yapılması talebinde bulunmuş ise de sonuç alamadığını, davalı şirketin İkitelli … Çarşısı, … Caddei … Blok numara 2, Başakşehir/ İstanbul adresindeki şirket merkezine bağlı olarak Sakarya İli, Karasu İlçesi, … Beldesi,…Mevkii, … pafta … parsel sayılı taşınmazda “Şube” olarak faaliyet gösterdiğini, Sakarya İl Özel İdaresi’nce I ( a ) Grubu Maden İşletme Ruhsatı ile çalışmakta olan kum ocağında, satıma sunulmuş malzeme stoğunun miktarı, Sakarya Nehri’nden 1 günlük çıkarılan kum çakıl malzemesinin miktarı, malzemenin kum ya da tüvenan biçiminde satıma sunuluncaya dek geçen süre boyunca ton bedelinin ne olduğunu öğrenmek istemiş ise de, dava dışı şirket ortağı … ile eşi dava dışı…, oğlu dava dışı … ve kızı şirket müdürü …’ın tehdit ve alenen hakaret suçuna konu eylemleri ile karşılaştığını, davalı şirketin şube olarak faaliyet gösterdiği Sakarya İli, Karasu İlçesi, … Beldesi, … Mevkii, … pafta … parsel sayılı taşınmazdan, kira borcunun ödenmemesi sebebi ile tahliyesine karar verildiği hususunun anlaşıldığını, icra takip dosya alacaklısının talepleri arasında yer alan şirket demirbaşında kayıtlı makine ve ekipmanın değerinin altında satıldığı ya da muvazaalı devirler yolu ile elden çıkartıldığına ilişkin açık talebin de dava dilekçelerinin ekinde yerel Mahkemeye sunulmuş olduğunu, davalı şirketin ödenmeyen kamu borçları sebebi ile davacı müvekkilinin almakta olduğu emekli maaşına, şirket aracına ve taşınmazına da SGK tarafından haciz konulmuş olduğunu, şirket müdürü …’ın örtülü bir sermaye ve kazanç aktarımı yolu ile kendi adına ya da annesi dava dışı şirket ortağı …, ya da babası dava dışı…, ya da kardeşi dava dışı … ‘a mal aktarımı yapması olasılığının söz konusu olduğunu beyanla adı geçenler adına kayıtlı taşınır taşınmaz malvarlığı üzerine devri önleyici biçimde ihtiyati tedbir uygulanmasına ve davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/08/2022 tarih ve 2022/686 Esas sayılı ara kararı ile; ” Davacı vekili tarafından her ne kadar dava dilekçesinde belirttiği dava dışı …, …, …, …’ın malvarlığına ihtiyati tedbir konulması talebinde bulunulmuş ise de; 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” hükmünün düzenlendiği, Yine aynı Kanun’un 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içerdiği, İhtiyati tedbir yasada geçici hukuki korumalardan olup, Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu düzenlendiği, somut olayda davacı vekilinin iddialarının içeriği ve dosya kapsamı göz önüne alındığında, davacı vekilinin dava dilekçesindeki iddiaları ispata muhtaç olduğu ve dava tarihi itibariyle davacının davada haklılığı yönünde yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemesi ve 6100 Sayılı HMK’nun 389/1 maddesi uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği hükmünün düzenlendiği, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talep ettiği dava dışı …, …, …, …’ın malvarlığının uyuşmazlık konusu olmadığı ve bunun yanında bu şahısların şirketin malvarlığından kendilerinin malvarlığına aktarım yaptığı hususu dava tarihi itibariyle davacı vekili tarafından sunulan delillerden yaklaşık olarak ispat edilmediğinden ve bu hususların yargılamayı gerektirmesi sebebiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekili tarafından şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinde bulunulmuş ise de; 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilecektir. ” hükmünün düzenlediği, yine aynı Kanun’un 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içerdiği, İhtiyati tedbir yasada geçici hukuki korumalardan olup, Kanun hükmü, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğununun düzenlendiği, somut olayda davacı vekilinin iddialarının içeriği ve dosya kapsamı göz önüne alındığında, davacı vekilinin dava dilekçesindeki iddiaları ispata muhtaç olduğu ve dava tarihi itibariyle davacının davada haklılığı yönünde yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmemiş ve dava tarihi itibariyle davalı şirket yönetiminde boşluk ve organ eksikliği bulunmadığı da dikkate alındığında, şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığından davacı vekilinin kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve kayyım atanması taleplerinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Dava dilekçelerinin deliller kısmında yer verdikleri delillerin önemli bir kısmının yerel mahkemenin 02.08.2022 tarihli ara kararı ile dosyaya katıldığını, dava dilekçelerine ekledikleri yazılı deliller ile uyuşan deliller arasında yer alan Karasu İcra Müdürlüğü’nün 2021/ 663 Esas sayılı icra takip dosyası içeriğinden, davacı müvekkilinin % 50 oranında pay sahibi olduğu davalı şirketin borca batık olduğu hususunun kanıtlandığını, icra takip dosyası içeriğinden, davalı şirketin şube olarak faaliyet gösterdiği Sakarya İli, Karasu İlçesi, … Beldesi, … Mevkii, … pafta … parsel sayılı taşınmazdan, kira borcunun ödenmemesi sebebi ile tahliyesine karar verildiği hususunun anlaşıldığını, icra takip dosya alacaklısının talepleri arasında yer alan şirket demirbaşında kayıtlı makine ve ekipmanın değerinin altında satıldığı ya da muvazaalı devirler yolu ile elden çıkartıldığına ilişkin açık talebin de dava dilekçelerinin ekinde yerel Mahkemeye sunulmuş olduğunu, davalı şirketin ödenmeyen kamu borçları sebebi ile davacı müvekkilinin almakta olduğu emekli maaşına, şirket aracına ve taşınmazına da SGK tarafından haciz konulduğunu, davalı şirketin, Aralık 2012 yılından bu yana karar almadığını, kâr dağıtmadığını, kuruluş amacının ortadan kalkmış olduğunu, davacı müvekkilinin, davalı şirketin feshi ve tasfiyesini mahkemeden dava yolu ile talep etmekte olduğunu, %50 oranında pay sahibi olduğu davalı şirketin borca batık olmasının, davalı şirketin feshi için bir haklı sebep oluşturduğunu, davalı şirketin, müvekkilinin davacının esas sermaye payının hüküm tarihine en yakın zamandaki gerçek değerine karşılık gelen ayrılma payını dahi ödeyebilme olanağından yoksun durumda olduğunu beyanla Bakırköy 7. Asiye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/686 Esas sayılı, 02.08.2022 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, limited şirket ortaklığından çıkmaya izin ve ayrılma payının tespiti ile tahsili aksi halde şirketin haklı nedenle feshi ve tasfiyesi talebi ile açılan davada şirkete temsil kayyımı atanması ile şirket müdürü ile aile üyelerinin taşınır taşınmaz malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması talebine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Anılan yasa maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı ancak dava konusu hakkında verilebilir. Buna göre dava dışı …, dava dışı …, dava dışı …, dava dışı …’ın taşınır ve taşınmaz mal varlığı değerlerinin dava konusu olmadığı, davacının iddiaları yargılamayı gerektirmekte olup, dosyaya ibraz edilen delilerin şirkete kayyım atanmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispata yeterli olmadığı, şirketlerde asıl olanın, ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu ve davalı şirkette organ boşluğu bulunmadığı ve ilerleyen aşamalarda yeniden talep edilebileceğinden Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Uyuşmazlığı esastan çözecek olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre, ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esasta reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/10/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.