Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1921 E. 2023/769 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1921 Esas
KARAR NO: 2023/769 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/137 Esas – 2022/373 Karar
TARİH: 27/04/2022
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin kurulduğu günden bugüne faaliyetlerine aralıksız devam etmekte olan ve aktif malvarlığı bulunan bir şirket olduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce yapılan terkin işleminin usule uygun olmadığını, davaya konu şirketin davalı/ davacı sıfatını haiz olduğu davaların mevcut olduğunu, bu nedenlerle 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun geçici 7 maddesi uyarınca kanuna aykırı şekilde sicilden terkin edilen … Ticaret A.Ş.’nin ihyasına karar verilmesi ile müvekkili şirketin ticaret siciline yeniden tescil edilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalıya dava dilekçesi ve tensip tutanağı usulüne uygun tebliğ edilmiş, ancak yasal süresi içinde davaya karşı cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 27/04/2022 tarih 2022/137 Esas 2022/373 Karar sayılı kararında;”…….Mahkememizce İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak ihyası istenen şirketin terkini öncesi, şirkete ve yetkilisine gönderilen ihtara ve tebliğine ilişkin kayıtların gönderilmesi istenmiş, ihyası istenen şirketin, ticaret sicilindeki kayıtlı son adresine ihtar yollanacağına ilişkin TTK’nın geçici 7. maddesindeki düzenlemeye uygun işlem yapıldığının davalı tarafça ispat edilemediği belirlenmiştir. Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/4039 esas ve 2022/1829 karar sayılı 14/03/2022 tarihli ilamında, terkin işleminin TTK’nın geçici 7. maddesinde belirtilen prosedüre uygun olarak yapılmadığından usulsüz terkin işlemi sebebiyle dava tarihi itibarıyla 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunun gözetilemeyeceği kanaatinin temyizen incelenmesinde kararın onanmasına dair karar verildiği belirlenmiştir.Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/7099 esas ve 2022/1350 karar sayılı 28/02/2022 tarihli ilamında da, ilk derece mahkemesince tebliğin şirketin kayıtlı son adresine ve temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılması gerektiğinden bahisle, bir yargılamaya hasren, kısmen ihya kararı verildiği, kararın istinaf incelemesinde, tebliğdeki eksiklik nedeniyle şirketin ticaret sicilinden re’sen terkininin yasa maddesine açıkça aykırı olduğu gibi terkin işlemlerinin aynı maddenin 4/a maddesindeki usule aykırı olarak gerçekleştirildiği gerekçesi ile ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak ram ihya kararı verildiği ve bu kararın da temyizen onanmasına dair karar verildiği belirlenmiştir. Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelere, anılan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi içtihatlarına ve davalı tarafın, terkin öncesi tebliğe yönelik eksikliğe ilişkin yazı cevabının bütün olarak değerlendirilmesi neticesinde, yasaya uygun terkin işlemi yapılmadığı belirlenmekle … Anonim Şti’nin ihyasına karar verilmesi gerektiği ve Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK geçici 7.maddesine aykırı eylemi nedeniyle dava açılmasına neden olduğu, dolayısıyla davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmakla, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-Davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken terkin edilen Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi’nin ticaret siciline kayıt ve tesciline, Kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına, tescil ve ilan için davacıya yetki verilmesine, Karar kesinleştiğinde keyfiyetin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı ile bildirilmesine,2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineyi irat kaydına, 3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 139,65‬ TL posta yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili ticari sicil müdürlüğünün dava konusu işleminin hukuka uygun olduğu halde yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkemece bölge adliye mahkemesi kaldırma kararına uygun şekilde hüküm kurulmadığını, Kaldırma kararının kapsamı da gözetilerek yargılamanın; dava konusu şirketin, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/386 E. sayılı dosyası kapsamında ihyasına karar verilip verilemeyeceğiyle sınırlı olması gerekirken hüküm kuran ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan hatalı ve/veya eksik değerlendirmesinin yanı sıra ihtar ve tebliğe ilişkin hususlar da gözetilerek müvekkili müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararının neticesinde yargılamanın ancak, “terkin tarihinde şirketin taraf olduğu görülmekte olan bir dava/davalar bulunup bulunmadığı, TTK geçici 7. madde 15. fıkrası hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilme”sinden ibaret olarak yürütülmesi gerektiğini ancak yerel mahkemece bu hususa riayet edilmediğini, söz konusu dava re’sen tarihinde de mevcut ve derdest olmadığını, 15.03.2022 tarihli dilekçede belirtildiği üzere, kaldırma kararı doğrultusunda re’sen terkin tarihinden sonra ikame edilen davayla ilgili olarak dava konusu şirketin ek tasfiyesine karar verilmesi hususu mahkemenin takdirinde olmakla birlikte, müvekkili Müdürlüğe herhangi bir kusur veya sorumluluk izafe edilemeyeceğinden aleyhe yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı kapsamında; davanın konusunu oluşturmayan ihtara/tebliğe ilişkin hususa dayalı olarak aleyhe hüküm kurulmasının da hukuka aykırı olduğunu, dava konusu şirketin İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/386 E. sayılı dosyası kapsamında ihyasına karar verilemeyeceğini,Dava konusu şirketin 18.02.2015 tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edilmiş olmasına, ihya (ek tasfiye) talebine dayanak teşkil eden davanın ise 2016 yılında hatta ve hatta açıklandığı üzere 2019 yılında, yani re’sen terkin işleminden sonra ikame edilmesi karşısında müvekkili müdürlükçe TTK Geçici 7. madde fıkra 2’ye aykırı bir işlem tesis edilmediği açıktır. Buna göre ve aşağıda yer alan emsal içtihatlar karşısında da müvekkil Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli, E. 2017/3184 K. 2021/1107 sayılı ilâmı.) (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.10.2020 tarihli, 2020/2299 E., 2020/4113 K. sayılı ilâmı.) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 23.09.2021 tarihli, E. 2021/1195 K. 2021/1271 sayılı ilâmı.) Re’sen terkin kapsamına giren dava konusu şirkete mevzuat gereğince ve buna uygun bildirimler gönderildiğini ve şirketin sicil kayıtlarındaki adreslerine gönderilen ihtar yazılarının, 27.11.2014 tarihinde adreste tanınmamaları gerekçesi ile iade edildiğini, mevzuat gereğince yapılması gereken tebligatların eksiksiz yapıldığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli, E. 2020/1551 K. 2020/3396 sayılı ilâmı.) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemizin 2021/1591 esas – 2022/161 karar sayılı 02/02/2022 tarihli kaldırma kararı doğrultusunda İDM. Tarafından yapılan yargılama sonucunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi gereğince sicilden re’sen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü Vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ihyası istenilen şirketin yetkilisi olduğunu, şirketin faal olup aktif malvarlığı bulunan bir şirket olduğunu, davaya konu şirketin davalı/ davacı sıfatını haiz olduğu muhtelif davalar devam etmekte iken davalı tarafından TTK’ nın 7. maddesi uyarınca şirketin sicil kaydının resen silindiğini öğrendiklerini, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce yapılan terkin işleminin usule uygun olmadığını ileri sürerek, şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. Dosya içerisinde bulunan İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazı ve ekleri incelendiğinde; İhyası istenen şirketin ticaret sicil kaydının 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği, eldeki davadan önce İstanbul Anadolu 1 ATM. Nin 27/10/2017 tarih ve 2017/1159 Esas-2017/1427 Karar sayılı kararı ile İstanbul Anadolu 3 Tüketici Mahkemesinin 2014/1503 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihya kararı verildiği,bu kararın 06/03/2018 tarihinde kesinleştiği, yine İstanbul Anadolu 1 ATM. Nin 07/12/2016 tarih ve 2016/954 Esas-2016/1002 Karar sayılı kararı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyası kararı verildiği,bu kararın 07/02/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 17 AHM.’nin 2019/96 Esas sayılı dosyası ile ihyası talep olunan şirket aleyhine 21/03/2019 tarihinde tapu iptal ve tescil davası açıldığı, bu dosyanın İstanbul Anadolu 5 AHM’nin 2016/386 E sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/386 E. Sayılı dava dosyasının ise 18/10/2016 terkin tarihinden sonra açılmış ise de, ihyası istenilen şirket hakkında verilen diğer ihya davalarına konu dava ve icra takibinin ise terkin tarihinden önce açıldığı ve eldeki ihya davasının ise 10/11/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. İhyası istenilen şirket yetkilisi eldeki davayı şirketin faal olup aktif malvarlığı bulunan bir şirket olması, davaya konu şirketin davalı/ davacı sıfatını haiz olduğu muhtelif davalar devam etmekte iken usulsüz terkin yapıldığı belirtilerek ihya davası açıldığı ve eldeki ihya davasının belli bir dosyada taraf teşkili sağlanması için açılmadığı tesbit edilmekle, davalı vekilinin mahkemece belli bir dosyaya özgülenip ihya kararı verilmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının TTK.’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrasına dayalı olarak eldeki davayı açtığı, dosya arasında bulunan Ticaret sicil müdürlüğünden gönderilen belgeler incelendiğinde, davalı sicil müdürlüğü geçici 7. maddeye göre tesis ettiği işleme gerekçe olarak şirket adresinin tesbit edilememesini göstermiş ve TTK’nın geçici 7/4-a maddesi ve gerek tebliğin 6. maddesinde müdürlük tarafından yapılacak tebliğin şirketin kayıtlı son adresine ve temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılması gerektiği açıklanmış olmasına rağmen davalı müdürlük tarafından yapılan işlemler geçici 7. Maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre de yerine getirilmemiş, ticaret sicil müdürlüğü tarafından ihyası istenen şirketin, ticaret sicilindeki kayıtlı son adresine TTK’nın Geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının “a” bendi uyarınca tebligat çıkartılmadığı, ayrıca yukarıda belirtildiği üzere terkin tarihinden önce açılan ve derdest olan dava ve icra takiplerinin olduğu dolayısıyla terkin işleminin yasaya aykırı şekilde yapıldığının kabulü gerektiği, yapılan terkin işlemi, TTK’nun Geçici 7/4 fıkrasındaki usule uygun olmadığından, Geçici 7/15 fıkrasında düzenlenen ve terkinden itibaren işlemeye başlayacağı öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin somut dava yönünden uygulanması mümkün değildir. İhya davasının açılmasına davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasaya aykırı yaptığı re’sen terkin işlemi ile sebep olduğundan, mahkemece yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmesi yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü Vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,6-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.