Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1852 E. 2023/221 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1852 Esas
KARAR NO: 2023/221 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/638 Esas – 2022/774 Karar
TARİHİ: 18/07/2022
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacının, 16.06.2021 tarihinde vefat eden, … TC kimlik numaralı …’in kızı olduğunu, murisin ölümü ile birlikte geriye mirasçı olarak Murisin eşi …, oğlu … ve kızı (müvekkilem) … kaldığını, davacının ailesi aslen Ardahanlı olduğunu ve eski geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olup, ataerkil aile yapısını halen koruduklarını, davacının babasının ölümünden sonra, veraset ilamına göre davacıya verilmesi gereken miras hak ve hisselerinden feragat etmesi için kendisine çok baskı yapıldığını, feragatname imzalaması için adeta tehdit edildiğini, davalı şirket hissedarları olan diğer aile fertlerinin şirketin yönetiminde bazı suistimaller gerçekleştirduğiğini, baba …’in ölümünden sonra, bir kısım sahte evrak ve sahte imzalarla devir sözleşmeleri imzalanmış ve kararlar alınarak, Şirketin paylarının baba tarafından oğluna satılmış olduğu şeklinde bir oldu bitti ile şirketin hissedarlık yapısının değiştirildiğini, davacının babasının vefat ettiği sırada Şİrketin %25 hissesi Muris adını kayıtlı idi. Murisin ölümünden 58 gün sonra şirketin hisselerinin oğlu …’E satılması-devredilmesi imkansız iken, murisin ölümünden sonra bu işlemler yapıldığını, bu durumun müvekkilem …’nın açtığı miras tespit davasından sonra farkedilince, şirket yönetimindeki diğer aile fertleri olan ortakların cezai yaptırımlardan korkarak, davacının şirketteki hissedarlığını kabul ettiklerini, ancak, bu kez de sermaye arttırımı yoluyla şirketin ortaklık yapısını değiştireceklerini, müvekkilemin şirketteki varlığına sermaye arttırımı yoluyla eriterek son vereceklerini, müvekkilem …’ya kuruş koklatmayacaklarını” her yerde alenen ifade ederek, esasen, tamamen şirkete ait olan mal varlıklarını satıp elde ettikleri gelirleri sanki kendi şahsi varlıklarıymış gibi şirkete sermaye olarak koymayı taahhüt edip, 15.04.2022 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda sermaye artış kararı aldıklarının beyan ederek, öncelikle … SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nde hakim ortakların şirketin mal varlığını kendi şahsi uhdelerine geçirmeleri ve Ticaret Kanunu ve yasal mevzuata aykırı davranış ve faaliyetleri nedeniyle ihtiyati tedbir olarak şirkete yönetim kayyımı atanmasını, Usul ve yasaya aykırı olarak toplanan 15.04.2022 tarihli olağanüstü genel kurulun iptaline karar verilmesini, miras yoluyla şirkette azınlık ortak olan Müvekkilem …’nın hisselerini sermaye arttırımını kullanarak eritmek ve şirketteki ortaklığını bitirmek amacıyla 15.04.2022 tarihli yasadışı olağanüstü genel kurulda kötü niyetli ortaklar tarafından alınan sermaye artışına dair çoğunluk kararlarının iptaline karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin dahi karşı tarafa tahmilini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 18/07/2022 tarih 2022/638 Esas – 2022/774 Karar sayılı kararında;”Dava,davalı şirketin 15/04/2022 tarihli 2022 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445 nci maddesi hükmü “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” şeklinde olup iptal davası açılabilecek mahkeme belirlenmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 14 ncü maddesinin ikinci fıkrası hükmü”Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” şeklinde olup yukarıda sözü geçen madde ile bu madde birlikte değerlendirildiğinde genel kurul kararlarının iptali davalarında şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinin yetkisi kesin yetkidir.İstanbul Ticaret Sicil Odası’nın internet sitesinden alınan davalı şirkete ait sicil kaydı incelendiğinde;davalı şirketin merkez adresinin, “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Arnavutköy/İSTANBUL olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 19 ncu maddesinin birinci fıkrası hükmü “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.” şeklinde olup kesin yetkinin söz konusu olduğu davalarda mahkeme yetkili olup olmadığını kendiliğinden araştırmak zorundadır.Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı vekili, 15/04/2022 tarihli 2022 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemi ile huzurdaki davayı açmış ise de;davalı şirketin merkez adresinin Mahkememiz yargı sınırları dışında olduğu,açılan davada şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinin yetkisinin kesin oluğu ve davalı şirketin merkez adresinin İstanbul Adliyesi yargı sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığından, davanın, kesin yetki kuralına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/1-(ç) ve 115/2. maddesi uyarınca usulden reddine,dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.”gerekçesi ile, “1-Davacının açtığı davanın genel kurul kararlarının iptali davası olduğu , TTK’nun 445. Maddesi uyarınca bu tür davalar da yetkili mahkemenin şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olduğu anlaşıldığından , kesin yetki kuralına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/1-(ç) ve 115/2. maddesi uyarınca davanın usulden reddine, 2-Davacının açtığı davada; yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeni ile mahkememizin yetkisizliğine, 3-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin reddine, ” karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkeme huzurunda ikame edilen genel kurul kararının iptali talepli davada davacının; 16.06.2021 tarihinde vefat eden, … TC kimlik numaralı …’in kızı olduğunu, murisin ölümü ile birlikte geriye mirasçı olarak Murisin eşi …, oğlu … ve kendisinin kaldığını, ailesinin aslen Ardahanlı olduğunu ve eski geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olup, ataerkil aile yapısını halen koruduklarını, babasının ölümünden sonra, veraset ilamına göre kendisine verilmesi gereken miras hak ve hisselerinden feragat etmesi için kendisine çok baskı yapıldığını, feragatname imzalaması için adeta tehdit edildiğini, davalı şirket hissedarları olan diğer aile fertlerinin şirketin yönetiminde bazı suistimaller gerçekleştirdiğini, baba …’in ölümünden sonra, bir kısım sahte evrak ve sahte imzalarla devir sözleşmelerinin imzalandığını ve kararlar alınarak, şirketin paylarının baba tarafından oğluna satılarak şirketin hissedarlık yapısının değiştirildiğini; 15.04.2022 tarihli olağanüstü genel kurulun usul ve yasaya aykırı olarak toplandığını ve iptaline karar verilmesini talep ettiğini, Yerel Mahkemece yapılan yargılama neticesinde ise; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 19 ncu maddesinin birinci fıkrası hükmünün “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.” şeklinde olduğunu ve kesin yetkinin söz konusu olduğu davalarda mahkemenin yetkili olup olmadığını kendiliğinden araştırmak zorunda olduğunu, Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacı vekilinin, 15/04/2022 tarihli 2022 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemi ile görülen davayı açmış ise de; davalı şirketin merkez adresinin “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Arnavutköy/İSTANBUL” mahkemenin yargı sınırları dışında olduğu, açılan davada şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinin yetkisinin kesin oluğu ve davalı şirketin merkez adresinin İstanbul Adliyesi yargı sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığı gerekçesi ise davanın usulden reddine, dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiğini; bahse konu kararın usul ve yasaya aykırı olup dosyanın esasına dair her nevi beyan ve talep haklarının saklı kalmak kaydı ile İstinaf Mahkemesince yapılacak inceleme neticesinde söz konusu kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, Davalı şirketin merkezi olan “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Arnavutköy/İSTANBUL” adresinin “Gaziosmanpaşa Adalet Sarayı” yargı sınırları içerisinde olduğunu; yerel mahkemece de değinilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 19’uncu maddesinin birinci fıkrası hükmünün “Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.” şeklinde olduğunu; bu bağlamda yerel mahkemece verilen yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu şeklindeki kararın usul ve yasaya aykırı olup İstinaf Mahkemesince yapılacak inceleme neticesinde bahse konu kararın kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah edilen ayrıca İstinaf Mahkemesince re’sen nazara alınacak sebeplerle; davalı şirket adresinin “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Arnavutköy/İSTANBUL” olduğu dikkate alındığında yerel mahkemece verilen yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu şeklindeki kararın açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu ve bahse konu kararın yapılacak inceleme neticesinde kaldırılmasını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davalı şirketin 15/04/2022 tarihli 2022 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkin olup, mahkemece kesin yetkiye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davalı şirketin adresinin davalı şirketin merkez adresinin “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Arnavutköy/İSTANBUL” olduğunu, şirket adresinin Gaziosmanpaşa Adliyesi yargı çevresi içerisinde kaldığını, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin kesin yetkili olduğuna ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. 6102 sayılı TTK’nun 445 maddesi uyarınca, iptal davası açma hakkı olanların genel kurula kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilecekleri düzenlenmiş olup, burada düzenlenen yetki kesin yetki niteliğindedir. TTK’nun 4 maddesi uyarınca mutlak ticari dava mahiyetindeki uyuşmazlığı çözme görevi asliye ticaret mahkemelerine ait olup, davalı şirketin merkez adresi İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı sınırları içerisindedir. Gaziosmanpaşa Adliyesi’nde ticaret mahkemesi bulunmaktadır. TTK’nun 445 maddesi uyarınca eldeki genel kurul karar iptali davası İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin kesin yetkisi dahilinde bulunmaktadır. Yetkinin kesin olduğu durumlarda mahkemenin yetkili olması 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-ç maddesi uyarınca dava şartıdır. Mahkemece İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin kesin yetkili bulunduğu davada, davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-ç ve 115/2 fıkraları uyarınca usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.