Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1828 E. 2022/1442 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1828
KARAR NO: 2022/1442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2022
KARAR TARİHİ : 18/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili dava dilekçesi ile; dava dilekçesinin ekinde sundukları teftiş raporunda müvekkili müflis bankanın leasing müşterisi … A.Ş. tarafından leasing ilişkisi kapsamında bankaya ödenmesi gereken taksitlerin 100.00 USD eksik ödendiği, buna rağmen 2005 yılında borcun tamamı ödenmiş gibi müşterinin borç kaydının kapatıldığı, borç kapatılmış göründüğünden projeye konu gayrimenkulün müşteriye devrinin gerçekleştirildiği, daha sonra 2010 yılında müşteriden eksik tahsilat yapıldığının tespit edildiği ve 2010 tarihli aynı teftiş raporu ile bu eksikliğin raporlaştırıldığını, teftiş raporunda eksik tahsilatın müşteriden tahsil edilememesi durumunda yasal süreç başlatılmasının önerildiğini, 2010-2012 döneminde denetim komitesi üyesi olan davalıların riskin tahsili ve yasal süreç başlatılması yönünde banka yönetim kuruluna ve genel müdürlüğün ilgili birimlerine bilgi vermediklerini, bu durumun 5411 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelikte banka denetim komitesine yüklenen yükümlülüklere aykırı olduğunu, aradan geçen süreçte ilgili şirketin KHK kapsamında kapatıldığını, mal varlığının Hazineye devredildiğini, bu nedenle banka alacağının tahsil imkanının kalmadığını, zarardan davalıların sorumlu olduklarını beyanla alacağın semeresiz kalmaması için davalıların menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/07/2022 tarih ve 2022/346 Esas sayılı ara kararı ile; ” Dava, denetim görevinin yerine getirilmemesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup davalıların mal varlıklarının devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesi talep edillmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır. Somut talep açısından denetimin yapıldığı ve zararın oluştuğu iddia edilen tarih itibari ile davalı denetçilerin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği, zararın varlığı ve miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği , davanın esası yönünden haklılığın yaklaşık olarak henüz ispat edilemediği dikkate alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili müflis banka müşterisi olan … A.Ş.’nin, kamuoyunda … olarak bilinen okulların sahibi olduğunu, firma ve kurucu ortakları hakkında çok sayıda FETÖ/PDY örgüt üyeliğine ilişkin habere rastlandığını, firmanın kurucularından …, … ve …’in aynı zamanda müvekkili bankanın kurucu ortaklarından olduklarını, İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 11.02.2016 tarih ve 2016/1315 sayılı kararı ile … A.Ş.’ye kayyum atandığını ve 667 Sayılı KHK kapsamında firmanın mal varlığı Maliye Hazinesine devredilerek sicil kaydının kapatıldığını, davalıların banka denetim komitesi üyesi oldukları dönemde banka teftiş kurulu tarafından hazırlanmış olan raporda … firmasının bankaya olan borcunu eksik ödediği ve eksik tahsilatla borcun tamamen kapatıldığının tespit edildiğini, raporun davalılara banka sistemi üzerinden sunulduğunu, davalıların ilgili mevzuat gereğinde bu raporu banka yönetim kurulu gündemine getirmekle görevli oldukları halde, bu görevlerini yerine getirmeyerek bankanın zararına sebep olduklarını, açıklanan olayların tamamının banka kayıtları ile sabit olan ve teftiş raporunda ekleri ile birlikte denetime elverişli şekilde somutlaştırılmış olan olgular olduğunu, oluşan banka zararının kredi müşterisi … firmasından da tahsili imkanının bulunmadığını, zira, … A.Ş.’nin KHK ile kapatılmış, mal varlıkları hazineye devredilmiş, firma borçlarının teminatı için banka lehine tesis edilen gayrimenkul ipoteklerinin KHK Maliye Hazinesi lehine terkin edilmiş olduğunu, bu nedenle banka zararının firmadan tahsili imkanının kalmadığını, bu şekilde kesinleşen banka zararının dava tarihi itibariyle 6 milyon TL civarında olduğunu, banka zararının likid(muayyen) olduğunun apaçık ortada olduğunu, davalılar FETÖ/PDY iltisaklı eski banka yönetim kurulu üyeleri olup, ne arabuluculuk sürecinde ne de dava ikamesinden sonra davalılara tebligat yapılamamış ve mahkemece davalılar hakkında ilanen tebligat süreci yürütülmüş olduğunu, bu durum 6 milyon TL tutarındaki alacağın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaştığının göstergesi olup, açıklanan tüm bu nedenlerle ihtiyati tedbirin koşullarının oluştuğunu, Mahkemenin dayandığı gerekçenin dosya kapsamına aykırı olduğunu, zira, bankanın zararının likit(muayyen) olduğu, davalıların zarardan sorumlu oldukları, zararın başka türlü tahsili imkanının kalmadığının dosya kapsamında somut saptamalarla ortaya konulduğunu, denetim komitesi üyelerinin hukuki sorumluluğuna ilişkin değerlendirme hukuki bir değerlendirme olduğundan bu konuda bilirkişi raporu alınması usul ve yasaya aykırı olacağı gibi, rapor düzenlenene kadar tedbirin bekletilmesinin alacağın tahsili imkanını ortadan kaldıracağını, Mahkemenin gerekçesinin dosya kapsamına aykırı olmasının yanı sıra aynı mahkemenin farklı dosyalarında teftiş raporuna dayanılarak daha önce verilmiş olan tedbir kararları ile de çeliştiğini beyanla İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.07.2022 tarihli tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep banka denetim komitesi üyelerinin sorumluluğu kapsamında geri ödemesi yapılmayan kredi nedeniyle oluşan zararın tazmini talebi ile açılan davada ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece davalıların sorumluluğuna gidilip gidilmeyeceği, zararın varlığı ve miktarının yargılamaya muhtaç olduğu, yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı gerekçesi talebin reddine karar verilmiş, verilen ara karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 390. maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut talep yönünden yapılan değerlendirmede, davacının ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği davalılara ait gayrimenkul, menkul mallar ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklar dava konusu olmadığı gibi, davanın esası ve alacağın varlığı yönünden davacı tarafından sunulan denetim raporu dışında bir delil bulunmadığından bu aşamada yaklaşık ispat koşulları sağlanmamıştır. Değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati tedbir talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan, istinaf harçlarının tahsiline yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/10/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.