Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1818 E. 2023/1328 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1818 Esas
KARAR NO: 2023/1328 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/1015 Esas – 2022/332 Karar
TARİHİ: 31/03/2022
DAVA: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan), İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan), İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkiline ait iş yerinde hırsızlık olayı meydana geldiğini, bu olayda on adet müşteri çeki ve boş çek koçanlarının çalındığının tespit edildiğini, çalınan çeklerin iptali talebi ile İstanbul 4. ATM’nin 2014/96 esas sayılı dosyası ile çek iptali davasının açıldığını, bu davada müdahale isteminde bulunan davalı şirketin ödeme yasağı bulunan çalıntı çeklerden dava konusu çekin zayi olmadığını, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu belirterek davanın reddini talep ettiğini, bunun üzerine Mahkemece davalı aleyhine dava açmak üzere taraflarına süre verildiğini, bunun üzerine huzurdaki davanın açıldığını, çekte bulunan müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, çekin hırsızlık sonucu ele geçirilerek sahte imzalarla işlem yapıldığını, davalının çeki iktisap ederken gerekli araştırmaları yapmadığını, çekin kötü niyetli veya ağır kusurlu hamili durumunda olduğunu beyanla davalının çek üzerinde hak sahibi olmadığının ve müvekkilinin çeklerin meşru ve yetkili hamili olduğunun tespitine, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının çekin çalındığına ilişkin iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin meşru ve iyi niyetli hamil olduğunu, müvekkilinin çeki faktoring ödemesi kapsamında fatura karşılığı aldığını, yasal düzenlemeye aykırı bir işlem yapılmadığını, lehdar veya hamillerin şahsi defileri iyi niyetli hamil olan faktoring şirketine karşı ileri süremeyeceklerini, davacının çekteki hak sahipliğini ispat etmesi gerektiğini, çekler ile ilgili ödeme yasağı kararını öğrendikten sonra müdahale talebinde bulunduklarını, tedbir kararında taraf olmayan müvekkilinin tedbir kararı olan çeki takibe koymasında bir bahis bulunmayacağını beyanla davanın reddine, davacının tazminata mahkum edilmesine, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarih ve 2014/1015 Esas – 2022/332 Karar sayılı kararında;” Dava niteliği itibariyle davalının tahsil ettiği çek bedelinin istirdadı talebine ilişkin olup davacı vekili … T.A.Ş. Yıldız Tabya şubesine ait keşidecisi …, 24/05/2014 keşide tarihli … seri nolu 9.500,00 TL bedelli çekin de aralarında bulunduğu başkaca çekler ile birlikte davacı şirket kasasının patlatılarak çalındığını, bunun üzerine İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/96 E. sayılı dosyası ile çeklerin iptali ve ödeme yasağı talebinde bulunduklarını, bu esnada davalı şirketin davaya müdahale talebinde bulunarak yukarıda ayrıntısı belirtilen 9.500,00 TL bedelli çekin ellerinde olduğunu bildirmesi üzerine Mahkeme tarafından davalıya karşı dava açılması için süre verilmesi üzerine işbu davanın açıldığını, çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, davalının çeke kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak hamil olduğunu, kanunda öngörülen kriterlere uygun olmayan şeklide çekin iktisap edildiğini iddia ederek dava konusu çekin meşru ve yetkili hamilinin müvekkili olduğunun tespitini ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiş, davalı taraf da cevap dilekçesi ile çeklerin faktoring sözleşmesi kapsamında temlik alındığını ve iyiniyetli hamil olduğunu iddia ederek davanın esastan reddini talep etmiştir.Somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde talebin dayanağının Türk Ticaret Kanunu(TTK) m.792’de düzenlendiği anlaşılmıştır. İstirdat davası olarak nitelenen iş bu dava, esas itibariyle menkullerin iadesini sağlamak için açılan menkul davası mahiyetindedir. Medeni Hukukta bu dava gasp, çalınma veya ziyaa hallerinde sadece kötüniyetli değil, iyiniyetli hamile karşı da açılır. Oysa hukuki işlemlerde emniyeti korumak gerekçesiyle, kambiyo senetleri yönünden bir sınırlama yapılmış ve ayni haklardaki genel prensipten ayrı olarak söz konusu davanın yalnızca kötüniyetli veya senedi iktisabında ağır kusuru bulunan kimselere karşı açılabileceği esası benimsenmiştir. Bu davada davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran şahsın kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir. Yargıtay 11. HD nin 2016/354 esas, 2017/3234 karar sayılı 31.05.2017 tarihli , 2011 /7496 esas, 505 karar sayılı 24.01.2011 tarihli, 2011/6075 esas 16057 karar sayılı 29.11.2011 tarihli ve birçok emsal kararında belirtildiği üzere ticari ilişki kapsamında davacının aldığı çek ciro edilmiş hali ile çalınmış olup, çekin son hamili 6.sıradaki davalı ciranta olduğu, davacının cirosunun sahte olduğu kabul edilse dahi sonrasında çekin sırası ile …, ….Tic. Ltd. Şti., … Tic. Ltd.Şti. tarafından ciro edildiği ve muntazam ciro silsilesine göre son olarak davalının elinde bulunduğu anlaşılmıştır. Dava konusu çekin davalı … şirketine, dava dışı …Tic. Ltd.Şti. tarafından faktoring sözleşmesi kapsamında temlik edildiği, davalı vekilince delil olarak dava dosyasına sunulan … Tic. Ltd.Şti. ile yapılan faktoring sözleşmesi, temlike konu alacağa ilişkin fatura ve ödeme alacakları tevdi bordrosu incelendiğinde fatura ile çek bedelinin de uyumlu bulunduğu anlaşılmıştır.Davacı tarafından çekin çalındığından bahisle Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet ve İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/96 E. sayılı dosyası ile çek iptali davası açılmış olması tek başına davalının çeki kötüniyetle iktisap ettiği sonucunu doğurmayacaktır. Bu açıklamalardan davalının kötüniyetli olduğunu ispat yükünün davacıda olduğu, ancak davacı tarafından bu hususun ispat edilemediği anlaşıldığından, davalının meşru hamil olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; 09.03.2014 tarihli hırsızlık olayında müvekkilinin çok sayıda müşteri çeki ve boş çek koçanının çalındığını, davaya konu çekinde içinde bulunduğu çalıntı çeklere ait bilgilerin olayın şoku atlatılamadan çok kısa sürede büyük özveri ile tespit edilerek aynı gün içinde en yakın karakola olay intikalinin sağlandığını, bununla beraber dava konusu müşteri çekinin de içinde bulunduğu tüm muhattapların ve ilgili bankaların durumdan haberdar edilerek yasal evrakların bankalara ulaşmasına değin yaşanabilecek mağduriyetlerin önüne geçilmesinin istendiğini, davalının cevap dilekçesinde iddia ettiğinin aksine hırsızlık olayının akabinde henüz çeki kimse iktisap etmeden yasal evrakların hırsızlık çetelerince kötüniyet iddialarının bertarafı için, çeklerin çok kısa süreler içerisinde elden çıkarıldığı da dikkate alındığında bankaya intikalinin sağlanmasının neredeyse imkansız ve hayali olduğunu;Davalı şirket tarafından çekin iktisabına dayanak kılınan ve dosyaya delil olarak sunulan faturanın 10.03.2014 tarihli olduğunun görüldüğünü, müvekkili şirket ile faturayı düzenleyen ciranta arasına bu bir günlük kısa süre içerisinde isim ve ünvanları …, …, …, …. San. Tic. Ltd. Şti. olan dört cirantanın daha girdiğini, hayatın ve ticaretin olağan akışına aykırılık teşkil eden kötüniyetli iktisapların önüne davalının ifade ettiği şekilde geçilmesinin mümkün olmadığını, TTK madde 792 ve ilgili diğer kanun maddelerince iktisap anında hamilin kötüniyet veya ağır kusurlu davranıp davranmadığının önem arzettiğini, davalının çeki istanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi ve Gaziosmanpaşa Savcılığının tedbir kararından önce iktisap etmesinin mutlak surette iyi niyetli veya kusursuz olduğu anlamını taşımayacağını, davalı şirketin çeki iktisap ettiği tarihte çeklerin sorunlu olduğu bilgisinin bankalara ulaştırıldığını ve bankalardan bu bilginin kolaylıkla öğrenebilecek olmasına karşın Yerel Mahkemenin davalı şirketin iyi niyetli olduğuna karar verdiğini, davalının meşru hamil kabul edilmesi yönündeki karara karşı istinafa başvurduklarını;Davalı iktisap anında kötü niyetli olmasına rağmen Yerel Mahkemenin aksi yönde karar tesis ettiğini, davalı şirketin kıymetli evrakın mücerretliği ilkesi gereğince ciro silsilesi muntazam olan çekleri araştırma gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, çekin tahsil ve güven kabiliyetinin zayıflaması nedeniyle uygulamada önceden beri var olan çekin teslim alınmasından önce bankalardan sorulmasının keyfiyetten ziyade zorunluluk haline geldiğini, basiretli bir tacirin ticari örf ve ilkelerine aykırı şekilde hareket ederek göstermesi gereken asgari özen ve yükümlülüğü ihlal etmesinin ağır kusur olarak kabul edilmesi gerektiğini, söz konusu davalı şirketin alalade bir şirket değil bir faktoring şirketi olduğunu, Yerel mahkemenin eksik inceleme ve araştırmaya dayanarak faktoring şirketinin iyi niyetli olduğuna ilişkin hukuka aykırı karar tesis ettiğini;Uygulamada çeklerin kırdırılarak nakde çevirmenin en kolay ve cazip yolu olarak görülen faktoring şirketlerinin hasasiyetinin hat düzeyde olması gerektiğini, bu amaçla ilgili kanun ve yönetmeliklerle faktoring şirketlerine normal bir tacirden beklenilenden daha fazla araştırma ve inceleme yetkisi verildiğini ve de bu nisbette sorumluluk yüklendiğini, davalı şirketin, iktisap anında sadece çekin Ticaret Sicil Gazetesinde ilan kaydının bulunup bulunmadığını dikkate alarak başkaca bir araştırma yapmadan çeki iktisap ettiğini, davalı şirketin basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne binaen bankadan dava konusu çeki sorarak bilgi almasının mümkün olduğunu, bu yükümlülüğe aykırı şekilde davranan davalı şirketin kötüniyetli veya diğer ihtimalde ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekmekteyse de Yerel Mahkemenin aksi yönde hüküm tesis ettiğini;Dava konusu çek üzerindeki imzanın müvekkili … Tic. Ltd. Şti. yetkilisine ait olmadığının tespit edildiğini, müvekkilin 1.ciranta olarak imzasının şirket yetkililerine ait olmaması sebebiyle sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini beyanla istinaf incelemesi neticelenene kadar, çekler hakkında ödeme yasağının devam etmesi için tedbir kararının devamına, istinaf başvurusunun kabulüne,, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın 792. maddesi kapsamında çek (bedeli) istirdadı talebine ilişkindir.Davacı taraf, işyerinde 09.03.2014 tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiği ve çok sayıda çekin çalındığı, bu çekler arasında bulunan … bank’a ait 24.05.2014 tarihli, … çek numaralı, 9.500 TL bedelli, keşidecisi … olan çekin iptali istemiyle dava açıldığı, ayrıca hırsızlık olayının olduğu gün ilgili emniyete şikayet başvurusunda bulunulduğu, açılan davada çek bedelinin ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, davalının çek iptali davasına müdahalede bulunarak çekin kendilerinde olduğunu beyan ettiği, bu nedenle Mahkemece taraflarına iş bu davayı açmak üzere süre verildiği, davalının çekin iktisabında ağır kusurlu/kötü niyetli olduğu iddiası ile çekin istirdadına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf çeki faktoring sözleşmesine binaen ve faturaya dayalı olarak aldığını, çek bedelini ödediğini, yapılan işlemlerde herhangi bir usulsüzlük olmadığını, çekin temlik alındığı tarihte herhangi bir tedbir kararının bulunmadığını ve iyi niyetli hamil olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuş, alınan teknik bilirkişi raporu ile çek üzerinde davacı kaşesi üzerine atılı imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiş, Mahkemece davalının çekin yetkili hamili olduğu ve çekin iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.6102 Sayılı TTK’nın 792. maddesi uyarınca; çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür. Anılan yasal düzenlemeye göre; çek istirdadı davasında davacı istirdadını talep ettiği çekin yetkili ve meşru hamili olduğunu, çekin elinden rızası hilafına çıktığını ve çeki eline geçirmiş bulunan yeni hamilin çekin iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispatla yükümlüdür. 6361 Sayılı Kanunun 9/2. fıkrası “faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez.” hükmünü amirdir.Aynı Kanunun 9/2. fıkrası ise; “bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri halinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” hükmünü içermektedir. Somut dosyada; her ne kadar Mahkemece davalının, çeki iktisabında kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği ve çekin meşru hamili olduğu kabul edilmiş ise de, davacı tarafından çekin, 09.03.2014 tarihinde çalındığı ve bu tarihte ilgili yerlere bilgi verildiği beyan edilmiş olup Mahkemece, çekin bağlı olduğu bankadan çek iptali davasında verilen ihtiyati tedbir kararından ayrı olarak, davacı tarafından çekin çalındığına dair yapılmış bir bildirimin bulunup bulunmadığı sorulmadığı gibi, davacının, çek iktisabına dayanak yapılan faturanın gerçek bir fatura olmadığı, gerçek bir fatura olması halinde de kapalı fatura olduğu yönündeki iddiaları yönünden de herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Dosyada mübrez araç kiralama sözleşmesi davalı ile davalının savunmasına dayanak faktoring sözleşmesini imzalayan ve çeki temlik aldığı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. arasında yapılmış bir sözleşme olmayıp önceki cirantalar arasında yapılmış bir sözleşme olduğundan, davalının çeki iktisabında kötü niyetli olup olmadığı hususunda tek başına delil olma özelliği bulunmamaktadır. Bu minvalde Mahkemece, davalının Faktoring Şirketi olması nedeniyle, çeklerin iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olup olmadığı araştırılırken 6361 Sayılı Kanunun 9/2. fıkrası da nazara alınarak, davalı şirketin kendi müşterisinin beyanı ile yetinip yetinmediği, çeklere dayanak gösterilen ticari ilişkinin gerçekliği hususunda herhangi bir istihbari araştırma yapıp yapmadığı, maruz kalması muhtemel risklerin önlenmesi için gerekli tedbirleri alıp almadığı hususlarında inceleme yapılması, çekin bağlı olduğu bankadan davacı tarafından yapılan bir bildirim olup olmadığının sorulması, gerekli görülmesi halinde davalı müşterisinin dayanak faturalarına ilişkin BA-BS formları getirtilip davalı şirketin ve müşterisinin ticari defter ve kayıtları da incelerek, faturanın niteliği (kapalı-açık) ile davacının yetkili hamili olduğunu iddia ettiği çeklerin rızası hilafına elinden çıktığı iddiası bakımından devam eden savcılık soruşturması sonucunun TBK’nın 74. maddesi çerçevesinde bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediğinin de değerlendirilmesi ile ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yalnızca dosyaya sunulan faktoring sözleşmesi ve faturaya dayalı olarak sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. ( bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2425 Esas, 22017/7242 Karar Sayılı, 2019/1215 Esas, 2019/2720 Karar sayılı ilamları). Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, davacının ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesine yönelik talebinin de ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarih ve 2014/1015 Esas – 2022/332 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Davacının ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesine yönelik talebinin ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.