Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1810 E. 2023/1500 K. 12.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1810 Esas
KARAR NO: 2023/1500 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/880 Esas – 2022/617 Karar
TARİHİ: 16/06/2022
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 12/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin davalı … Limited Şirketi’nin azlık hissedarları olduğunu, davalı şirketin 28.09.2020 tarihinde yapılan ve 23.10.2020 tarihinde tescil edilen genel kurul kararında 500.000 TL olan şirket sermayesinin 1.500.000 TL ye çıkarıldığını, Sermaye artırımı sonrasında davacıların hissedarlık oranlarının ciddi oranda düştüğünü, şirket yöneticisi … ve birlikte hareket ettiği hissedarların oranı korunduğunu, davalı şirket tarafından, sermaye artırımına ilişkin yapılacak olan genel kurul için herhangi bir çağrı kağıdının gönderilmediğini ve bu hususun ilan edilmediğini, müvekkillerinin sermaye artırımından haberdar edilmediğini, yapılan sermaye artırımı ve genel kurulun kötü niyetli olarak yapıldığını, davalı şirketin en büyük hissedarı ve münferit imza yetkilisi olan …’ın şirket müdürü sıfatıyla kanunun yüklediği özen ve bağlılık yükümlülüklerini yerine getirmediğini, şirketin esas sözleşmesine aykırı hareket ettiğini ve şirket ortaklarının haklarını zedeleyici nitelikte hareket ettiği için TTK 630 uyarınca yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin sınırlandırılması ve davalı şirkete Yönetici Kayyım atanması talebiyle Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/628 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını beyan ederek Kanunun emredici hükümlerine, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı yollarla alınan, ayrıca yokluk ve butlan sebebiyle hükümsüz olan 28.09.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararının yok hükmünde olduğunun tespitini, mahkeme butlan sebeplerinin oluşmadığı kanaatine varması halinde, 28.09.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararının TTK 446 hükmü uyarınca iptaline ve ticaret sicil kayıtlarından kaldırılmasına, anılan Genel Kurul kararlarına dayanılarak yapılan tüm işlemlerin geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müdürler kurulu kararı, 21.05.2020 Tarih ve 2020/1 Sayı ile müdürler kurulu kararı alındığını, alınan kararın genel kurul toplantısına ilişkin olduğunu ve kararın PTT yoluyla davacılara gönderildiğini, akabinde bu hususun Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, davacıların; şirket ortakları ile yaşamış olduğu ihtilaf sebebiyle en yüksek pay sahibi vasfına haiz olan …’a husumet beslediklerini, açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, kanundan doğan hakların kişisel menfaatler amacı ile hakkın kötüye kullanımı şeklinde ifa edildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/06/2022 tarih 2020/880 Esas – 2022/617 Karar sayılı kararında;”Dava, Olağanüstü Genel Kurul Kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, TTK 446 hükmü uyarınca iptaline ve ticaret sicil kayıtlarından kaldırılması taleplerinden ibarettir. Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.Mahkememizce aldırılan 28/03/2022 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır. Davalı … Ltd.Şti’ nin. incelemeye sunulan Karar Defteri incelemesinde; 25.03.2015.tarih 43 nolu karar ile Sınırsız süreli Müdür olarak tescil edilen … 06.05.2020 tarih 52 nolu karar ile hissesinin tamamını …’a devir ederek ortaklık ve müdürlük görevini sona erdiği 10087 sayılı 01.10.2020 tarihli Ticaret sicili gazetesinde ilan edilerek tescil edilmiştir. 27.12.02012 tarihinden itibaren Ortak müdür olarak görevi devam eden …’ ın 25.06.2021 tarih 2020/02 kararı ile görev süresinin uzatılmasına, 08.09.2021 tarih 2021/55 sayılı kararı ile görev süresinin sonlandırılmasına, 08.09.2021 tarih 2021/55 sayılı karar ile ortak dışı … ve … ile ortak …’ ın müdür olarak tescil edildikleri tespit edilmiştir. 21.05.2020 tarih 2020/01 nolu Müdürler Kurulu kararı ile Müdürler kurulu başkanı … ve Müdür …. imzalı aşağıdaki gündemli, 1- 12.06.2020 tarih saat 14.00 te Şirket Ana sözleşmesinin Sermaye başlıklı 6. Maddesinde mevcut 500.000,00 TL sermayenin 1.500,000,00 TL nakdi artışla çıkarılmasına karar vermek, 2- Şirketin 2020 yılı kazancının 30.04.2021 yılına kadar dağıtılmamasına kararı vermek, Karar 28.05.2020 tarih 10085 sayı ile ticaret sicil gazetesinde tescil edilmiştir.Celp edilen Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/628 Esas sayılı dosyasının tetkikinde, davacılar tarafından davalı aleyhine, TTK 630/2 uyarınca haklı sebeplerle yöneticinin azli talepli dava açıldığı, mahkemece verilen 25/11/2021 tarihli karar ile, davanın konusuz kalması nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Limited Şirketlerde genel kurul sürekli toplanarak karar alan bir organ değildir. Limited şirket genel kurullarının da Anonim Şirketler gibi yılda en az bir kez toplanması gerekmektedir. TTK 617/1. Md. “ Genel Kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. Olağan Genel kurul toplantısı her yıl hesap dönemi sona ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır. Şirket Sözleşmesi uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır.25.06.2020 tarihinde Şirket merkezinde yapılan Olağan Genel Kurula, 45 pay sahibi … , 25 pay sahibi …, 25 Pay sahibi … ve 20 Pay sahibi … TOPLAM 105 Pay olarak dört ortak toplantıya katılmadıkları görülmüştür. Gündem maddesi gereği Şirket Ana sözleşmesinin 6. Maddesinde mevcut 500.000,00 TL sermayenin 1.500,000,00 TL nakdi artış ile çıkarılmasına müzakere edilerek itirazların olmadığından yapılan oylamada sermayenin nakdi artışla 1.500.000,00 TL çıkartılması oy birliği ile kabul edildiği, – Gündemin diğer maddesi gereği oluşur ise 2020 yılı kar’ ının 30.0.42021 tarihine kadar dağıtılmaması maddesi müzakere edilerek itiraz olmadığından yapılan oylamada Şirketin 2020 oluşur ise 2020 yılı karının30.04.2021 tarihine kadar dağıtılmaması oy birliği ile kabul edildiği, Gündemin 5 maddesi gereği 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait Yönetim Kurulu faaliyet raporları, Bilanço kar/ Zarar tabloları ile Müdürler Kurulu ibraları ayrı ayrı okunarak itiraz eden olmadığından oylamada oy birliği ile kabul edildiği, Gündemin diğer maddeleri de oy birliği ile kabul edilerek toplantıya katılan beş ortak tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. TTK m. 589’a göre limited şirketlerde, aksi şirket sözleşmesinde öngörülmediği takdirde, esas sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla değiştirilebilir.Yapılan toplantıda ortaklardan toplantıya katılmayan veya sermaye artırımı için olumsuz oy kullanan ortak olur ise TTK 461’inci maddesi uyarınca rüçhan hakkı için yönetim kurulu kararı alınır ve bu karar ticaret siciline tescil edilir. Bu kararda asgari 15 gün süre ile rüçhan haklarının kullanılması için süre tanınır. 25.06.2020 tarih 2020/04 Kararında 25.06.2020 tarihli Genel Kurul kararı ile mevcut 500.000,00 TL sermayenin 1.500.000,00 TL nakdi olarak çıkarılması ¼ ‘ ü tescil tarihinden önce diğer kısmı 6 ay içinde ödenecektir. Yapılacak nakdi sermaye artışında sermaye artırımına katılmayan hissedarların artırılacak kısmını diğer ortaklar hissesi oranında ilgili pay tamamlama hakkına sahip olur bu durumda da hisse payı tamamlama işlemi gerçekleşmezse ortaklardan herhangi biri artırılan kısmı tamamlama hakkına sahiptir. Kararın devamına şirketin … iban nosu yazılarak hissedarlara satın alması konusunda tescil tarihinden itibaren 15 gün süre verilir. Kararı Müdürler Kurulu … ve … tarafından imzalanmıştır. Somut olayda, Hissedarlardan …’un % 5 hisse payının 25.000,00 TL tamamını diğer hissedar …’a devrederek ortaklıktan ayrıldığı ve Ticaret sicil de ilan ve tescil edilmiş olduğu görülmüştür.Şirket Ortaklık dağılım 28.09.2020 tarihinde 2020/53 sayılı kararı ile Hissedarlardan … hissesinin tamamını diğer hissedar …’ a devretmiş, devir sonrası 8 kişi olarak değişen ortaklık yapısı katılan ortaklardan … imzalamış şirket hisse ve ortaklık yapısının tablo da görüldüğü şekilde Sermaye artırımına katılmayan … ten oluşan davacı ortaklarında hisse oranlarının azalması şeklinde değişmiş olduğu bu kararın Ticaret sicil gazetesinde 23.10.2020 tarihinde … sayı ile tescil ve ilan edildiği görülmüştür. Şirket Hissedarlarından … 06.05.2020 tarih 2020/52 sayılı karar ile devrettiği ve müdürlük görevini sona erdiği 10087 sayılı 01.10.2020 tarihli Ticaret sicili gazetesinde ilan edilerek tescil edilen ortaklı devir ve müdürlük görenin sona erdiği toplantı kararının Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/638 Esas sayılı ve 2020/52 karar no su ile iptal edilmesi nedeniyle tekraren 02.02.2021 tarih 54 sayılı kararı ile hisse satış ve müdürlük görevinin sona ermesi kararı alınarak Toplantıya Davacı ortakların katılmadığı toplantıya katılan 5 ortak … imzaladıkları görülmüştür. HMK Madde 115-(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. 6102 sayılı TTK m. 445 uyarınca: “446’ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” Her kanuna aykırılık, genel kurul kararlarının iptali kurumuna tabi değildir. Mutlak emredici hükümlere yani kamu düzenine aykırı bir boyuttaki kanuna aykırılık var ise burada genel kurul kararının butlanı gündeme gelecektir. Ancak kamu düzenine aykırı olmayan, daha çok şirket pay sahiplerini ilgilendiren kanuna aykırılıklar ise nispi emredici olarak kabul edilecektir ve bu durumda ise genel kurul kararlarının iptali gündeme gelecektir. Dürüstlük kuralına aykırı kararlar da iptal edilebilirlik kurumuna bağlıdır.Sonucu etkileyebilecek oranda bir oy hakkı hesaba katılmaksızın alınan bir genel kurul kararı iptal edilebilir; halka kapalı ortaklıkta, o yılın karının tamamının sermaye artırımında kullanılmasına dair karar iptal edilebilir; TTK. 437’de öngörülen ve bazı belgelerin genel kurulun olağan toplantısından önce incelemeye açık tutulmasına dair hükme uyulmadan alınan finansal tablolar ve kar dağıtımı ile ilgili karar iptal edilebilir, davetin toplantıdan en az iki hafta önce yapılmasına dair TTK. 414/1 nisbi emredici olup, toplantıdan on gün önceki davetle toplantı yapılmış ise alınan karar iptal edilebilir; gündemin açıklanmasına ilişkin m. 413, 414’e uyulmaksızın alınan karar iptal edilebilir; TTK. 436 uyarınca oydan yoksun kişilerin de katılımı ile alınan karar iptal edilebilir; her payın kural olarak en az bir oy hakkı sağlayacağını öngören m. 434’e aykırı olarak bir ortağın oy kullanması engellenir veya asgari oy hakki çiğnenirse, yine alınan karar iptal edilebilir niteliktedir. İptal davası açılmasının maddi hukuka ilişkin şartlarından ilki ise ortada bir genel kurul kararının bulunmasıdır. Ortada şeklen dahi geçerli bir genel kurul kararı yok ise bu halde yokluk yaptırımı ile karşılaşılır. İkinci olarak kararın kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık taşıması iptal için gerekli bir diğer maddi hukuk şartıdır (TK. 445). Üçüncü olarak aranacak şart ise karar ile aykırılık arasında illiyet bağı bulunmasıdır.Konu ile ilgili olarak, Yargıtay 11. H.D. 2016-5401 E. 2017-4832 K. sayılı kararında da “bilgi alma ve inceleme hakkının TTK’nın 437. maddesi gereğince dava konusu yapılabileceği ancak bilgi alma hakkının ihlali nedeniyle genel kurul toplantısında yanlış bir karar alınmış olması bir başka deyişle bilgi vermeme ile alınan kararlar arasında illiyet bağının bulunması halinde kararların iptalinin söz konusu olabileceği,” belirtilmiştir.Pay sahibinin talebi üzerine verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır (TK m. 437/2, 3. cümle). Maddenin gerekçesinde, “özenli” kavramının, baştan savma olmayan, sorunun karşılığı niteliğini taşıyan, ilgisiz konuları içermeyen anlamında olduğu; “gerçeğe uygunluk” ile gerçeği aynen yansıtan doğru, yalan ve aldatıcı olmayan bilgiler kastedildiği; “hesap verme ilkesine uygun olma” kavramıyla da, hesap verme konumunda bir kişinin hesap vereceği, yani sorumlu olduğu kişiye vermekle yükümlü olduğu kapsamlı, içerikli ve (belgelere dayanan somut) bilgilerin kastedildiği belirtilmektedir.Genel kurul kararları aleyhine iptal davası açma hakkına sahip kişiler pay sahipleri, organ olarak yönetim kurulu üyeleri ve yönetim kurulu üyelerinden her birisidir (TTK. m.446).TTK. m.446/1(a) uyarınca genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için toplantı tutanağına mutlaka muhalefet şerhinin geçirilmesi gereklidir. Bununla beraber, muhalefet şerhinin toplantı tutanağında bulunması dışında, toplantı tutanağına ekli bir belge ile toplantı başkanlığına sunulabileceği ve toplantı tutanağında bu hususa yer verilebileceği de kabul edilmektedir.TTK’nın 408. maddesinin ikinci fıkrası emredici bir düzenleme içermekte olup, bu hükme aykırı işlemler TTK’nın 391. maddesinin (d) bendi uyarınca batıldır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, genel kurul toplantısından önce “genel kurulu toplantıya çağrıya yetkili organ tarafından” genel kurulun usulüne uygun olarak genel kurul toplantısına davet edilmesi gerekmektedir. Genel kurula çağrı konusunda kural olarak yönetim kurulu yetkilidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesi (b) bendi uyarınca, toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilân edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını ve genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ileri süren pay sahipleri, genel kurul kararlarının iptali davası açabilirler.Ayrıca, TTK’nın 414’üncü maddesi kapsamında genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, ticaret sicil kayıtları, alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına binaen; davacılar tarafından her ne kadar 28.09.2020 tarihli olağanüstü Genel Kurul Kararının yok hükmünde olduğunun tespitini, olmadığı takdirde TTK 446. hükmü uyarınca iptaline ve ticaret sicil kayıtlarından kaldırılmasını talep etmiş ise de, gerçekleştirilen Genel Kurul Toplantısının TTK 589’uncu maddede belirlenen toplanma yeter sayısına uygun olduğu, davacıların da yararlanabileceği şekilde Rüçhan hakkının sicile tescil ve ilan edilmiş olduğu, davaya konu edilen 28.09.2020 tarihli olağanüstü Genel Kurul toplantısının yapılacağının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 11/09/2020 tarihli, 637 sayfasında yayınlandığı, bu haliyle TTK. 414/1 maddesine uygun olarak davetin toplantıdan en az iki hafta önce yapıldığı, toplantı usul hükümlerinin kanuna uygun şekilde tatbik edilmiş olduğu, Sermaye artış ve diğer konuların ele alındığı son Genel Kurulda TTK hükümleri gereği ortakların üçte ikisinin kararlara katıldıkları diğer ortakların yasal 15 günlük sürede kararlaştırılan rüçhan haklarını kullanmadıklarından Genel Kurulun iptalinin gerekmediği, Usulüne uygun olarak toplantıya davet edildikleri halde toplantıya katılmayan davacıların TTK. m. 446 hükmü ve HMK 115/1-2 maddeleri uyarınca iptal davası açma haklarının da bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, “TTK 446 ve HMK 115/1-2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine,” karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, Müvekkili davacıların İstabul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarasıyla kayıtlı … Mah. … Cad. No:… … Esenyurt / İstanbul adresinde kayıtlı … Limited Şirketi’nin azlık hissedarları olduğunu, Davalı şirketin 28.09.2020 tarihli olağanüstü genel kurul öncesindeki ortaklık yapısının aşağıdaki gibi olduğunu, Şirketin sermayesinin 500.000 TL olup her biri 1000 TL’den 500 paya ayrıldıklarını, – 200.000 TL sermayeye karşılık 200 adet pay …. (%40)- 105.000 TL sermayeye karşılık 105 adet pay … (%21)- 45.000 TL sermayeye karşılık 45 adet pay … (%9)- 35.000 TL sermayeye karşılık 35 adet pay … (%7)- 30.000 TL sermayeye karşılık 30 adet pay … (%6)- 25.000 TL sermayeye karşılık 25 adet pay … (%5)- 25.000 TL sermayeye karşılık 25 adet pay … (%5)- 20.000 TL sermayeye karşılık 20 adet pay … (%4)- 15.000 TL sermayeye karşılık 15 adet pay … (%3)Davalı şirketin 28.09.2020 tarihinde yapılan ve 23.10.2020 tarihinde tescil edilen genel kurul kararına göre önce şirket hissedarlarından …ın sahibi olduğu payları …’a devrettiğini; sonrasında ise 500.000 TL olan şirket sermayesinin 1.000.000 TL artırılarak 1.500.000 TL’ye çıkartıldığını; bu sermayenin her biri 1000 TL olan 1500 paya bölündüğünü; sermaye artırımı sonrasında şirketin hissedarlık yapısının değiştğini,- 630.000 TL sermayeye karşılık 630 adet pay … (%42)- 540.000 TL sermayeye karşılık 540 adet pay … (%36)- 45.000 TL sermayeye karşılık 45 adet pay … (%3)- 105.000 TL sermayeye karşılık 105 adet pay … (%7)- 90.000 TL sermayeye karşılık 90 adet pay … (%6)- 25.000 TL sermayeye karşılık 25 adet pay … (%1,66)- 20.000 TL sermayeye karşılık 20 adet pay … (%1,33)- 45.000 TL sermayeye karşılık 45 adet pay … (%3)Davalı müvekkillerin hissedarlık oranlarının sermaye artırımı sonrasında ciddi oranda düştüğünü; buna karşılık şirketin en büyük hissedarı ve yıllardır şirketin münferiden imza yetkilisi olan şirket yöneticisi … ve birlikte hareket ettiği hissedarların oranlarının korunduğunu; yapılan sermaye artırımı ve genel kurulun kanuna, kamu düzenine, ve dürüstlük kuralına aykırı olup, hakim ortaklar tarafından azlık hissedarların haklarını kullanmasını engelleyici nitelikte kötü niyetli olarak yapıldığından butlanla malul olan Genel Kurul kararının baştan itibaren YOK hükmünde olduğunun tespiti gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak verilen ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiğini,Türk Ticaret Kanunu’nun Limited Şirketlerin Genel Kurulun Toplanma usulünü düzenleyen 617.maddesinin 3.fıkrasına göre; “Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir.” şeklinde ifade edildiğini,Türk Ticaret Kanunu’nun Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarına Çağrı usulünü düzenleyen 414.maddesine göre; “Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir” şeklinde ifade edildiğini, Dolayısıyla genel kurul toplantı gündeminin sadece ticaret sicil gazetesinde ilanının yeterli olmayıp, pay sahiplerine bu durumun iadeli taahhütlü mektupla bildirilmesinin gerektiğini; bu hususun yerel mahkeme tarafından göz ardı edilerek sadece ticaret sicil gazetesinde ilanın yapılmasının yeterli görülmesinin kanuna açıkça aykırılık oluşturduğundan söz konusu kararın istinaf suretiyle bozulmasının gerektiğini,Türk Ticaret Kanunu’nun Genel Kurul kararlarının butlanını düzenleyen 447.maddesine göre; “(1) Genel kurulun, özellikle;a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran,c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” şeklinde olduğunu, Davalı şirket tarafından sermaye artırımına ilişkin müvekkili hissedarlara genel kurula ilişkin herhangi bir çağrı kağıdı gönderilmediği gibi şirketin internet sitesinde de bu durumun ilan edilmediğini; davacı müvekkillerin tüm iletişim bilgilerinin şirkette mevcut olduğunu; hakim hissedarların tamamen kötü niyetli olarak müvekkili davacılar genel kurula katılamasın ve rüçhan haklarını kullanamasınlar diye Genel Kuruldan ve sermaye artırımından haberdar edilmediğini; müvekkili davacıların bu genel kuruldan ve sermaye artırımından sonradan haberdar olduklarını; davacı hissedarlara sermaye artırımına katılma ve şirketteki hisse oranlarını koruyabilme imkanının tanınmadığını; bu nedenle söz konusu Genel Kurul’un butlanla malul olup yok hükmünde olduğunu,Türk Ticaret Kanunu’nun Genel Kurul Kararlarının iptalini düzenleyen 446.maddesinin 1.fıkrasının b bendine göre;”Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, … iptal davası açabilir.” şeklinde olduğunu,Türk Ticaret Kanununun Rüçhan Hakkını düzenleyen 591.maddesine göre;”Şirket sözleşmesinde veya artırma kararında aksi öngörülmemişse, her ortak, esas sermaye payı oranında, esas sermayenin artırılmasına katılmak hakkını haizdir.(2) Genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararıyla, ortakların yeni payları almaya ilişkin rüçhan hakkı, ancak haklı sebeplerin varlığında ve 621 inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde öngörülen nisapla sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle, işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınmaları ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep olarak kabul edilebilir. Rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılması suretiyle hiç kimse haklı görülemeyecek şekilde yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.(3) Rüçhan hakkının kullanılabilmesi için en az onbeş gün süre verilir. ” şeklinde olduğunu,Davalı şirketçe 28.09.2020 tarihinde hukuka aykırı olarak yapılan Genel Kurulda çağrı usulüne uyulmayarak müvekkili davacı hissedarların Genel Kurula katılmasının önlendiğini; Genel Kurulun sadece Ticaret sicil gazetesinde ilan edilmiş olmasının yeterli olmayıp, ortaklara tebligatın yapılmasının gerektiğini; böylece müvekkili davacıların rüçhan hakkını kullanamadığını ve şirkette mevcut hisselerini kaybettiklerini; hakim hissedarlar sermaye artırımının yapıldığı böylesine önemli bir genel kuruldan müvekkili hissedarları haberdar etmediklerini; böylece Genel Kurul çağrı usullerine uyulmadığı gibi müvekkili davacıların rüçhan haklarını kullanmalarının da önüne geçildiğini; bu nedenle hukuka aykırı yollarla alınan 28.09.2020 tarihli Genel Kurul kararının kötüniyetli olarak hissedarların haklarını kullanmasını kısıtlama amacıyla yapılmış olup, usul açısından da kanunun emredici hükümlerine aykırılık oluşturduğundan alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitinin gerektiğini; ayrıca söz konusu Genel Kurul ortaklık hükümlerine ve dürüstlük kurallarına, ahlâk ve adaba aykırı olduğundan, kamu düzeni ve yararı gereği anılan Genel Kurul kararının butlanla malul olduğuna karar vermek gerekeceğini, (POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, N. 721, 722). Türk Ticaret Kanununa göre iptal yaptırımına tabi söz konusu kararın, aynı zamanda yokluk ve butlanla malul olduğundan anılan kararın re’sen (butlanın yargıç tarafından dikkate alınma gerekliliğine binaen) hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozulmasının gerektiğini,Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/4590 Esas sayılı dosyasında verdiği 7.5.2019 tarih ve 2019/3495 sayılı kararına göre; “…Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya baktığımızda, çağrı usulüne uyulmaksızın yapılan genel kurul toplantısında oybirliğiyle ana sözleşmenin 6.maddesinin tadili ile şirketin sermaye arttırım kararı alarak ana sözleşme değişikliğine gittiği, ancak diğer tüm ortaklara eşit oranda sermaye arttırımına iştirak hakkı tanınırken haklı bir gerekçe sunulmaksızın davacı ortağın sermaye artırımına iştirakinin sağlanmamış olduğu, rüçhan hakkının kullandırılmadığı, bu haliyle alınan kararın herşeyden önce dürüstlük ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu anlaşılmıştır. Oysa ki TTK’nın 461.maddesine göre, her pay sahibi yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre alma hakkını haizdir.” şeklinde ifade edildiğini, Davalı şirketin en büyük hissedarı ve şirketin münferiden imza yetkilisi olan …’ın şirketin kuruluşundan bu yana şirketin tek hissedarı gibi hareket etmekte, diğer hissedarları özellikle müvekkili davacıların şirkette herhangi bir hakları yokmuş gibi hareket etmekte olduğunu; müvekkil davacıların şirketin özellikle hesap ve bilançolarına ilişkin olarak hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını; müvekkillerin bilgi talep etmelerine rağmen şirket hesap ve bilançolara ilişkin hiçbir belgenin müvekkile verilmediğini, Nitekim davalı şirket kurulduuğu 2012 yılından bu yana hiçbir zaman Genel Kurul yapmadığını; bu nedenle müvekkili davacıların 2012, 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait olağan genel kurul toplantılarının yapılması için şirkete 15 Mayıs 2020 tarihinde ihtarname çektiğini, ancak davalı şirketin hiçbir zaman yapmadığı Olağan Genel Kurullarını yapmak yerine alelacele davacı hissedarlara haber vermeden Olağanüstü Genel Kurul yaparak şirket sermayesini artırdığını ve azınlık hissedar konumundaki müvekkili davacıların şirket paylarını düşürme yoluna gittiklerini, Ayrıca davalı şirketin en büyük hissedarı ve münferit imza yetkilisi olan …’ın şirketi zarara uğratacak şekilde kendine menfaat sağladığını ve bu yolla zimmetine para geçirdiği müvekkillerce tespit edildiğinden Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına güveni kötüye kullanmak suçundan suç duyurusunda bulunulduğunu; Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca 2020/38473 numarasıyla soruşturmanın devam etmekte olduğunu, Bunun yanında davalı şirketin en büyük hissedarı ve münferit imza yetkilisi olan …’ın davacı müvekkillere haber vermeden, hissedarlar arasındaki pay devrinin onaylanmasına ilişkin olarak 05.06.2020 tarih ve 52 sayılı Ortaklar Kurulu Kararı aldığını; Bu kararın Bakırköy …Noterliğinin 21/05/2020 tarih ve … yevmiye numarasıyla tasdik edilmiş ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 01/06/2020 tarih ve 10087 sayılı nüshasının 808.sayfasında ilan edildiğini ancak davacı müvekkillerin böyle bir toplantıdan haberleri dahi olmamasına rağmen söz konusu ortaklar kurulu kararına katılmışlar gibi toplantı tutanağında imzalarının bulunduğunu; dolayısıyla …’ın toplantı tutanaklarında müvekkilleri adına sahte imza attıklarını; bu nedenle Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına resmi evrakta sahtecilik ve özel evrakta sahtecilik suçlarından suç duyurusunda bulunulmuş olup soruşturma 2020/38452 soruşturma numarasıyla devam etmekte olduğunu; ayrıca söz konusu ortaklar kurulu kararının butlanla malul olduğundan yokluğuna karar verilmesi amacıyla davacı müvekkillerce Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/638 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını,Davanın 03/12/2020 tarihinde yapılan duruşmasında, 06/05/2020 tarihli genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine karar verildiğini; dolayısıyla bu genel kuruldan sonra yapılan ve işbu dava konusu 28/09/2020 tarihli genel kurul dahil tüm işlemlerin hukuken batıl hale gelmiş olup alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitinin gerektiğini,Yine davalı şirketin en büyük hissedarı ve münferit imza yetkilisi olan …’ın, şirketin mali hesaplarında usulsüzlük yaparak şirketin gerçek mali durumunu gizleyebilmek için gerçeğe aykırı beyan ve işlemlerde bulunduğunu; Vergi Memurlarınca yapılan incelemede şirket hesaplarında naylon fatura diye tabir edilen hiçbir mal ve hizmet alınmamış olmasına rağmen muhteviyatı itibariyle sahte ve yanıltıcı belge alındığının tespit edildiğini; bu hususun Vergi Denetim Raporlarınca da sabit olduğunu; bu suça ilişkin olarak Gaziosmanpaşa 6.Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/146 Esas sayılı dosyasında davalı şirket yöneticilerine ilişkin yargılamanın devam ettiğini, Ayrıca davalı şirketin en büyük hissedarı ve münferit imza yetkilisi olan …’ın şirket müdürü sıfatıyla kanunun yüklediği özen ve bağlılık yükümlülüklerini yerine getirmediğini, şirket esas sözleşmesine aykırı hareket ettiği ve şirket ortaklarının haklarını zedeleyici nitelikte hareket ettiği için TTK 630 uyarınca yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin sınırlandırılması ve davalı şirkete Yönetici Kayyım atanması talebiyle Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/628 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, Tüm bu nedenlerle davalı şirketin 28.09.2020 tarihli Genel Kurul kararı ortaklık hükümlerine ve dürüstlük kurallarına, kanunun emredici hükümlerine, çağrı usulüne uygun düzenlenmediğinden ve azlık hissedarların sermaye artırımına katılma hakları engellendiğinden, ahlâk ve adaba aykırı olduğundan, kamu düzeni ve yararı gereği anılan Genel Kurul kararının butlanla malul olduğunu; bu nedenle butlanla malul olan Genel Kurul toplantısında alınan kararların YOK hükmünde olduğunun tespitine, mahkeme butlan sebeplerinin oluşmadığına kanaat getirirse TTK 446 hükmü gereğince Genel Kurul kararının iptaline karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak davanın reddine karar verilmiş olup istinaf suretiyle bozulmasının gerektiğini, Ayrıca hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunun eksik ve hatalı hazırlanmış olup bu haliyle hükme esas teşkil etmeye elverişli olmadığını; bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davalı şirket Müdürler Kurulu tarafından 21.05.2020 tarih ve 2020/01 nolu Müdürler Kararına göre şirket ortaklar kurulunun 12.06.2020 tarihinde sermaye artırımı gündemiyle toplanmasına karar verilmiş olup bu genel kurula ilişkin ortaklara yapılması gereken bildirimlerin ortaklara yapılmadığını; bu hususun bilirkişi heyetince de tespit edildiğini, Ancak bilirkişi heyeti büyük bir hata yaparak müvekkili davacılar vekilinin Bakırköy ..0.Noterliği’nden 15.05.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyi keşide ettiğini ve 12.06.2020 tarihinde yapılacak genel kurula eklenecek maddeleri bildirdiğini iddia ettiğini; bu hususun büyük bir teknik hata içermekte olduğunu; nitekim bilirkişi heyetince tespit edildiği üzere Müdürler Kurulu kararı 21.05.2020 tarihinde alınmış olmasına rağmen müvekkili vekilince çekilen ihtarname tarihinin 15.05.202 olduğunu; bilirkişi heyetinin bir önceki ifadesinde Müdürler Kurulunca alınan kararların ortaklara bildirilmediğini tespit etmesine rağmen bir sonraki ifadesinde müvekkillerin yapılmayan tebligata karşılık hem de önceki tarihli bir ihtarnameyle cevap verdiğini iddia ettiğini; bu hususun bilirkişi heyetinin yaptığı bariz hatayı açık bir şekilde ortaya koyduğunu; müvekkiller vekilince çekilen ihtarnameye bakıldığında, bu ihtarname cevabi nitelikte bir ihtarname olmayıp ilk defa çekilmiş bir ihtarname olduğunun görüleceğini; bilirkişi heyetinin bu hususta fahiş bir hata yapmış olup oluşturulan raporun hükme esas teşkil etmesi mümkün değilken ilk derece mahkemesince rapor doğrultusunda karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Yine hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda bilirkişi heyetinin 25.06.2020 tarihli Olağan Genel Kurul öncesi ve sonrası ortaklık yapısını verdiğini ancak daha önceden 12.06.2020 tarihinde yapılacağı tescil ve ilan edildiği iddia edilen genel kurulun neden 25.06.2020 tarihinde yapıldığını bunun hukuken mümkün olup olmadığına ilişkin en ufak bir değerlendirme yapmadıklarını; bilirkişi heyetinin eksik ve hatalı bir inceleme yaptığını, olayların kronolojik sırasını ve tarihleri birbirine karıştırdığını ve hatta göz ardı ederek rapor oluşturduğunu; bu nedenle söz konusu raporun baştan sona hatalı, eksik, yanıltıcı bilgi ve değerlendirmelerle dolu olup hükme esas teşkil etmeye elverişli olmadığını, Ayrıca bilirkişi heyeti raporunun 4.sayfasında yer verdiği genel kurul tutanağında sermaye artırımı yapılmasına rağmen, sermaye artırımının esas unsuru olan rüçhan hakkının kullanılış biçimine karar verilmemiş olmasına değinmediğini; bu hususun pay sahiplerinin haklarını zedeleyici nitelikte olup olmadığına ilişkin hiçbir değerlendirme de bulunmadığını; bilirkişi raporunun bariz bir şekilde eksik ve hatalı hazırlandığını; buna rağmen ilk derece mahkemesince hükme esas alınarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup bozulmasının gerektiğini,Bilirkişi heyetince oluşturulan raporun 5.sayfasında Müdürler Kurulunun 08.09.2020 tarih ve 2020/05 sayılı kararla yine bir sermaye artışı ve hisse satışı konulu olağanüstü genel kurulun 28.09.2020 tarihinde yapılacağı yönünde karar alındığından bahsedildiğini; dava konusu yok hükmünde ve iptaline karar verilmesini talep ettiğimiz genel kurul toplantısının da bu olduğunu ancak bilirkişi heyetinin bu noktada davalı şirketin bu genel kurula ilişkin olarak tüm ortaklara iadeli taahhütlü mektup gönderildiğini iddia ettiğini; bu hususun gerçeklikle hiçbir alakasının olmadığını; müvekkillere böyle bir tebligatın hiçbir zaman ulaşmadığını; davalı şirket yetkilisinin iddiasına göre;Müvekkil …, Müvekkil …, Müvekkil … numaralı tebligatlarla genel kuruldan haberdar edildiğini, Ancak dosyaya PTT’den gelen müzekkere cevaplarına göre müvekkili … gönderildiği iddia edilen … numaralı tebligatın göndericisinin … AŞ Esenler İstanbul Şubesi olup alıcısının ise … isimli birisi olduğunu, Aynı şekilde müvekkili … gönderildiği iddia edilen … numaralı tebligatın göndericisinin … AŞ Esenler İstanbul Şubesi olup alıcısının ise … isimli birisi olduğunu, Aynı şekilde müvekkil …’e gönderildiği iddia edilen … numaralı tebligatın göndericisinin … AŞ Esenler İstanbul Şubesi olup alıcısının ise … isimli birisi olduğunu, Yine … tarafından dosyaya gönderilen müzekkere cevabında müvekkillerden herhangi birine tebligat yapıldığına dair hiçbir belge, bilginin olmadığını; buna rağmen bilirkişi heyeti hangi bilgi, belgeye dayanarak usulüne uygun tebligatın yapıldığına karar verdiğini; ilk derece mahkemesince bu konuya hiç değinilmeden hüküm kurulduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarına Çağrı usulünü düzenleyen 414.maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; genel kurul toplantı gündeminin sadece ticaret sicil gazetesinde ilanı yeterli olmayıp, pay sahiplerine bu durumun iadeli taahhütlü mektupla bildirilmesinin gerektiğnii; bu hususun yerel mahkeme tarafından göz ardı edilerek sadece ticaret sicil gazetesinde ilanın yapılmasının yeterli görülmesinin kanuna açıkça aykırılık oluşturduğundan söz konusu kararın istinaf suretiyle bozulmasının gerektiğini, Dava dilekçelerinde de bahsedildiğini, davacı müvekkillerin hissedarlık oranları sermaye artırımı sonrasında ciddi oranda düştüğünü; buna karşılık şirketin en büyük hissedarı ve yıllardır şirketin münferiden imza yetkilisi olan şirket yöneticisi … ve birlikte hareket ettiği hissedarların oranlarının korunduğunu; yapılan sermaye artırımı ve genel kurul kanuna, kamu düzenine, ve dürüstlük kuralına aykırı olup, hakim ortaklar tarafından azlık hissedarların haklarını kullanmasını engelleyici nitelikte kötü niyetli olarak yapıldığından butlanla malul olan Genel Kurul kararının baştan itibaren yok hükmünde olduğunun tespitinin gerektiğini,Nitekim yapılacak sermaye artırımından müvekkillerin haberdar olduğu halde genel kurula katılmamalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; akılla izah edilebilir bir tarafının olmadığını; dosyada da müvekkillere tebligat yapıldığına dair hiçbir delil belgenin olmadığını; bu nedenlerle genel kurul toplantı ve karar usulü değerlendirildiğinde kanunun açık düzenlemesine aykırılık bulunduğunu, Dava dilekçelerinde de belirtildiği üzere davalı şirket tarafından sermaye artırımına ilişkin müvekkili hissedarlara genel kurula ilişkin herhangi bir çağrı kağıdı gönderilmediği gibi şirketin internet sitesinde de bu durumun ilan edilmediğini; davacı müvekkillerin tüm iletişim bilgilerinin şirkette mevcut olduğunu; hakim hissedarların tamamen kötü niyetli olarak müvekkili davacılar genel kurula katılamasın ve rüçhan haklarını kullanamasınlar diye Genel Kuruldan ve sermaye artırımından haberdar edilmediğini; müvekkili davacıların bu genel kuruldan ve sermaye artırımından sonradan haberdar olduklarını; davacı hissedarlara sermaye artırımına katılma ve şirketteki hisse oranlarını koruyabilme imkanının tanınmadığını; bu nedenle söz konusu Genel Kurul’un butlanla malul olup yok hükmünde olduğunu, Davalı şirketçe 28.09.2020 tarihinde hukuka aykırı olarak yapılan Genel Kurulda çağrı usulüne uyulmayarak müvekkili davacı hissedarların Genel Kurula katılmasının önlendiğini; böylece müvekkili davacıların rüçhan hakkını kullanamadığını ve şirkette mevcut hisselerini kaybettiklerini; hakim hissedarların sermaye artırımının yapıldığı böylesine önemli bir genel kuruldan müvekkili hissedarları haberdar etmediğini; böylece Genel Kurul çağrı usullerine uyulmadığı gibi müvekkili davacıların rüçhan haklarını kullanmalarının da önüne geçildiğini; bu nedenle hukuka aykırı yollarla alınan 28.09.2020 tarihli Genel Kurul kararının kötüniyetli olarak hissedarların haklarını kullanmasını kısıtlama amacıyla yapılmış olup, usul açısından da kanunun emredici hükümlerine aykırılık oluşturduğundan alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitinin gerektiğini; ayrıca söz konusu Genel Kurul ortaklık hükümlerine ve dürüstlük kurallarına, ahlâk ve adaba aykırı olduğundan, kamu düzeni ve yararı gereği anılan Genel Kurul kararının butlanla malul olduğuna karar vermek gerekeceğini POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, N. 721, 722). Türk Ticaret Kanununa göre iptal yaptırımına tabi söz konusu kararın, aynı zamanda yokluk ve butlanla malul olduğundan anılan kararın re’sen (butlanın yargıç tarafından dikkate alınma gerekliliğine binaen) hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiklerini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/4590 Esas sayılı dosyasında verdiği 7.5.2019 tarih ve 2019/3495 sayılı kararına göre; “…Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya baktığımızda, çağrı usulüne uyulmaksızın yapılan genel kurul toplantısında oybirliğiyle ana sözleşmenin 6.maddesinin tadili ile şirketin sermaye arttırım kararı alarak ana sözleşme değişikliğine gittiği, ancak diğer tüm ortaklara eşit oranda sermaye arttırımına iştirak hakkı tanınırken haklı bir gerekçe sunulmaksızın davacı ortağın sermaye artırımına iştirakinin sağlanmamış olduğu, rüçhan hakkının kullandırılmadığı, bu haliyle alınan kararın herşeyden önce dürüstlük ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu anlaşılmıştır. Oysa ki TTK’nın 461.maddesine göre, her pay sahibi yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre alma hakkını haizdir.” şeklinde olduğunu, İleri sürerek, yukarıda izah edilen nedenlerle; istinaf başvurularının kabulü ile usul ve yasaya aykırı olarak verilen Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2022 tarih 2020/880 Esas ve 2022/617 Karar sayılı kararının istinaf suretiyle bozulmasını, kanunun emredici hükümlerine, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı yollarla alınan, ayrıca yokluk ve butlan sebebiyle hükümsüz olan 28.09.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararının yok hükmünde olduğunun tespitine istinaf suretiyle karar verilmesini, mahkeme butlan sebeplerinin oluşmadığı kanaatine varırsa 28.09.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Kararının TTK 446 hükmü uyarınca iptaline ve ticaret sicil kayıtlarından kaldırılmasına istinaf suretiyle karar verilmesini, anılan Genel Kurul kararlarına dayanılarak yapılan tüm işlemlerin geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmasına istinaf suretiyle karar verilmesini, istinaf masrafları, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davalı şirketin 28/09/2020 tarihli ortaklar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti, bunun mümkün görülmemesi halinde kararın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece; usulüne uygun olarak toplantıya davet edildikleri halde toplantıya katılmayan davacıların TTK. m. 446 hükmü ve HMK 115/1-2 maddeleri uyarınca iptal davası açma haklarının bulunmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, kararın davacılar vekili tarafından istinaf edildiği görülmüştür. Dosya istinaf aşamasında iken davacılardan … ve … tarafından ilk derece mahkemesine bizzat sunulan dilekçeler ile davadan feragat edildiği; ancak davacı … tarafından davadan feragat edilmediği anlaşılmıştır. Davalı vekilince, iki davacının feragati nedeniyle azınlık başvuru hakkı kalmadığından davanın usulden reddi talepli beyan dilekçesi sunulmuş ise de; davanın genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olduğu, iptal davası açmak için belli orandaki azlık pay sahibinin dava açmasının yasal zorunluluk olmadığı, bilakis bu davayı açma hakkının her pay sahibine ait olduğu anlaşılmakla, davadan feragat etmeyen davacı yönünden istinaf incelemesine geçilmiştir. Davacılar tarafından dava dilekçesi ile; 28/09/2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların, çağrının usulüne uygun yapılmaması nedeniyle yok hükmünde oldukları, yine bu toplantıda alınan sermaye arttırımı kararının, gerçek ihtiyaca değil, davacıların pay oranlarını azaltma amacına dayandığı ileri sürülerek öncelikle alınan kararların yok hükmünde olduklarının tespiti, mahkeme aksi kanaatte ise kararların iptali talep edilmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesi ile; davalı şirketin 21/05/2020 tarihli müdürler kurulu kararı ile şirket genel kurulunun sermaye arttırımı ve kar dağıtımı yapılmaması gündemleri ile toplanmasına yönelik karar alındığını, bu kararın davacılara tebliğ edildiğini ve sicil gazetesinde ilan edildiğini, davacıların şirkete gönderdikleri ihtarname ile şirketin 2012-2019 yılları arası yapılmayan genel kurul toplantılarının ihtarnamede belirtilen gündemlerle yapılmasını talep ettiklerini, davalı şirketin cevabi ihtarnamesi ile bu talebi kabul ettiğini ve davacıların talep ettikleri gündemler de eklenerek genel kurul toplantısının 25/06/2020 tarihinde yapılmasına karar verildiğini, bu kararın ve yeni gündem ile toplantıya çağrı ilanının ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, anılan tarihte davacıların toplantıya katılmadıklarını, yapılan 2012-2019 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 3 nolu gündem maddesi ile şirket sermayesinin 500.000,00-TL’den 1.500.000,00-TL’ye çıkartılmasına karar verildiğini, toplantı ve nitelikli karar nisabının sağlandığını, akabinde sermaye arttırımına katılma hususunda rüçhan haklarının kullanılması için gerekli ilanların yapıldığını, genel kurul kararının sicile tescil işlemleri sırasında, sermaye artırımı gündeminin ortaklara iadeli taahhütlü posta ile tebliği gerektiği belirtildiğinden, bu kez sermaye artırımı ve pay devirlerinin onaylanması gündemlerini içeren olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına karar verildiğini, gündemin ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, ayrıca toplantı gününün tüm ortaklara iadeli taahhütlü posta ile tebliğ edildiğini, davacıların yapılan ikinci toplantıya da katılmadıklarını, toplantı ve nitelikli karar yeter sayılarının sağlanması nedeniyle 28/09/2020 tarihli ortaklar kurulu kararı ile pay devirlerinin onaylanmasına ve şirket sermayesinin 500.000,00-TL’den 1.500.000,00-TL’ye çıkartılmasına karar verildiğini, dava konusu genel kurul toplantısında çağrının usulüne uygun yapılmadığına yönelik iddiaların doğru olmadığını, yine sermaye arttırımının, şirketin ticari faaliyetinin devamı için zorunlu olduğunu savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından; dava konusu genel kurul toplantısının TTK’nun 589. maddesinde belirlenen toplanma yeter sayısına uygun olduğu, davacıların da yararlanabileceği şekilde rüçhan hakkının sicile tescil ve ilan edilmiş olduğu, dava konusu toplantının yapılacağının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 11/09/2020 tarihli, 637 sayfasında yayınlandığı, TTK. 414/1 maddesine uygun olarak davetin toplantıdan en az iki hafta önce yapıldığı, toplantı usul hükümlerinin kanuna uygun şekilde tatbik edilmiş olduğu, sermaye artış ve diğer konuların ele alındığı son genel kurulda TTK hükümleri gereği ortakların üçte ikisinin kararlara katıldıkları, diğer ortakların yasal 15 günlük sürede kararlaştırılan rüçhan haklarını kullanmadıklarından genel kurulun iptalinin gerekmediği, usulüne uygun olarak toplantıya davet edildikleri halde toplantıya katılmayan Davacıların TTK’nun 446 maddesi hükmü ve HMK’nun 115/1-2 maddeleri uyarınca iptal davası açma haklarının da bulunmadığı gerekçeleri, ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.Davadan feragat etmemiş olan davacı yanca ileri sürülen istinaf sebepleri; toplantıya çağrının usulüne uygun yapılmadığı, …’ye yazılan yazı cevabından, davalının davacılara gönderdiğini iddia ettiği postalara ilişkin barkod numaralarının, … bankası Esenler Şubesi tarafından gönderilmiş ve iade edilmiş ilgisiz gönderiler olduğunun anlaşıldığı, buna rağmen iptal davası açma haklarının bulunmadığı yönündeki kabulün hatalı olduğu, yine sermaye artışına yönelik kararın, eşitlik ilkesine ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu yönündedir. Dosyaya mübrez deliller ve sicil kayıtları kapsamından; davalı şirketin dava konusu olmayan 25/06/2020 tarihli 2012-2019 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 3 nolu gündem maddesi ile sermaye artışı kararı alındığı, bu kararların sicile tescil ve ilan edilmedikleri, ancak bu toplantıda alınan sermaye arttırımı kararına ilişkin rüçhan hakkının kullanılmasına yönelik müdürler kurulu kararının sicile tescil ve gazetede ilan edildiği, akabinde yalnızca sermaye arttırımı ve pay devirlerinin onaylanması gündemli olağanüstü genel kurul toplantısının 28/09/2020 tarihinde yapılmasına karar verildiğine ilişkin 11/09/2020 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan yapıldığı, ortaklara aynı tarihte iadeli taahhütlü posta ile davetiye gönderildiği, ancak davetiyelerin tebliğine ilişkin alma haber kağıtlarının davalı tarafından dosyaya sunulmadığı, davacı … gönderilen davetiyenin PTT barkodunun … olduğu, bunun cevap dilekçesi ekinde yer alan posta gönderisi suretlerinden açıkça görüldüğü, buna rağmen mahkemece PTT’ye yazılan yazı cevabında yanlış barkod numarasının bildirildiği, davacıya usulüne uygun şekilde davetiye tebliğ edilip edilmediğinin belli olmadığı anlaşılmıştır. TTK’nun 617/1 ve 2 fıkraları uyarınca limited şirketlerde genel kurulun toplantıya çağrılmasına müdürler yetkili olup, toplantı çağrısının toplantıdan en az 15 gün önce yapılması zorunludur. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre; çağrının usulüne, anonim şirketlere ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır. Yine TTK’nun 622/1 fıkrası uyarınca; anonim şirketlerde genel kurul kararlarının butlanı ve iptaline ilişkin hükümler, limited şirketlerde de kıyas yoluyla uygulanır. TTK’nun; genel kurul toplantılarına çağrının şekline ilişkin 414 maddesi uyarınca; genel kurul toplantıya esas sözleşmede gösterilen şekilde şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Pay defterinde yazılı pay sahiplerine toplantı günü ve gündem ile ilanın çıktığı yahut çıkacağı gazeteler iadeli taahhütlü mektupla bildirilir. TTK’nun 446/1-b bendi uyarınca; toplantıya katılsın yahut katılmasın, olumsuz oy kullanmış olsun yahut olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini ileri süren her pay sahibi genel kurul kararının iptalini dava edebilir. Çağrının usulsüzlüğü tek başına iptal sebebi değilse de; dava hakkının kazanılması için yeterlidir. Somut olayda mahkeme gerekçesinde; çağrının usulüne uygun yapıldığı belirtilmiş ise de; dava konusu 28/09/2020 tarihli toplantıya ilişkin paydaşlara gönderilen iadeli tahhütlü posta gönderilerinin tebliğ edildiğine ilişkin davalı tarafça dosyaya delil sunulmadığı, mahkemece PTT’ye yanlış barkod numarası ile yazı yazıldığından, davetiyenin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin, dolayısıyla TTK’nun 617/3 fıkrası atfı ile TTK’nun 414 maddesinde öngörülen çağrı usulüne uyulup uyulmadığının anlaşılamadığı, buna rağmen usulüne uygun olarak toplantıya davet edildikleri halde toplantıya katılmayan davacıların dava haklarının bulunmadığından ve dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, davadan feragat etmeyen davacının bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Kabule göre de; davadan feragat etmeyen davacının sermaye arttırımına ilişkin kararın, azlığın pay oranını azaltmak amacıyla yapıldığını ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmış olmuş, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde mali bilirkişi tarafından davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunun ve arttırılmamış sermaye taahhütlerinin ödendiğinin bildirilmesi ile yetinildiği, sermaye artışı kararının TTK’nun 445 maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı yönünden mali inceleme yapılmadığı, mahkemenin gerekçe de de bu iddiayı karşılamadığı anlaşılmış, davadan feragat etmeyen davacının bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olduğu görülmüştür. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı … tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın kaldırma kararı doğrultusunda öncelikle çağrının usulüne uygun yapılıp yapılmadığının ve davadan feragat etmeyen davacının iptal davası açma hakkının bulunup bulunmadığının tespiti, çağrı usulüne uygun yapılmamış ise 28/09/2020 tarihli genel kurulda alınan kararların TTK’nun 445 maddesi uyarınca iptali koşullarının oluşup oluşmadığının mali bilirkişi incelemesi de yaptırılarak tespiti amacıyla mahkemesine iadesine, davadan feragat eden davacıların durumunun ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı … istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/06/2022 tarih ve 2020/880 Esas – 2022/617 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2- Davadan feragat eden davacılar … feragat beyanlarının ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacı … iadesine, 5-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.