Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1808 E. 2022/1440 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1808 Esas
KARAR NO: 2022/1440 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/08/2022
DOSYA NUMARASI: 2022/1019 D.İş – 2022/1092 Karar
TALEP: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep edenler vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili şirketler … A.Ş., … A.Ş, … A.Ş., … A.Ş ve … A.Ş.’nin Almanya kökenli … ve Türk kökenli …’nun müştereken sahip olduğu, Türkiye’de tanınan ve toplumda itibarı yüksek bir şirketler topluluğu olduğunu, müvekkili şirketlerin merkez iş yerleri İstanbul’da olup faaliyetlerini yerine getirirken ihtiyaç duyulan sarf malzemeleri, kırtasiye, temizlik, personel taşıma hizmetleri ve tadilat onarım hizmetlerinin dışarıdan satın alma yöntemiyle tedarik edildiğini, dışarıdan temin edilen mal ve hizmetlerin fatura bedellerinin, ilgili hizmet sağlayıcı veya tedarikçi tarafından düzenlenen fatura mukabilinde ilgili … grup şirketi tarafından ödendiğini, tüm bu satın alma sürecinin Nisan 2022’ye kadar İnsan Kaynakları ve İdari İşler Departmanı tarafından yürütüldüğünü, müvekkili şirketin satın almalarını Nisan 2022’ye kadar borçlulardan …’nun gerçekleştirdiğini, 08.04.2022 tarihinde müvekkili şirketler nezdinde gerçekleşen organizasyonel yapılanma çerçevesinde, satın alma fonksiyonunu da içeren idari işler yetki ve sorumluluklarının kredi takip ve müşteri ilişkileri departmanına devredildiğini, idari işleri devralan kredi takip ve müşteri ilişkileri departmanı yöneticisinin dava dışı …’in geçmiş satın alma işlemlerinde olağan dışı hareketler tespit ettiğini, bunlar arasında ihtiyacın çok üzerinde miktarlarda yapılan satın almalar, müvekkili şirketler tarafından hiçbir zaman teslim alınmayan satın almalar, rayiç bedelin çok üzerinde miktarlarda yapılan satışların yer aldığını, olağan dışı bu işlemlerden şüphelenen dava dışı çalışan …’in işlemleri gerçekleştiren borçlu … ile birlikte yüksek miktarlarda ürün tedarik edilen … iş yerini 12.04.2022 tarihinde ziyaret ettiğini, … unvanlı tedarikçinin borçlulardan …’a ait olduğunu, yapılan bu ziyaret sırasında …’e ait iş yerinin uzun süredir kapalı olduğunu ve kapısına sıkıştırılmış 2021 tarihli faturalar olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine dava dışı çalışan … tarafından … sahibi davalı borçlu …’ın telefonla arandığını, ancak borçluya ulaşılamadığını, …’ten alınan ürünlerin bedelinin ödendiğini ancak ürünlerin teslim edilmediğini, bunun üzerine müvekkili şirketler bünyesinde bir iç denetim başlatıldığını, bu denetim kapsamında borçlu …’nun sözlü ve yazılı savunmalarının alındığını, iç denetim sonucu hazırlanan raporun sunulduğunu, yapılan denetim ve ulaşılan sonuçlar neticesinde borçlu …’nun gerek ilgili mevzuat gerekse işyeri iç düzenlemelerine aykırı olacak şekilde yolsuzluk yaptığının ortaya çıktığını, sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, müvekkili şirketler tarafından adı geçen hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilinin hiçbir zaman teslim alınmayan satın almalar nedeniyle 1.156.715,54 TL zarara uğradığını, ihtiyati haciz kararı verilmesinin zaruri hale geldiğini, yaklaşık ispat koşullarının sağlandığını beyanla fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla taleplerinin kabulü ile tebligat ve duruşma yapılmaksızın müvekkilin borçluların hukuka aykırı işlemleri sonucu uğradığı toplam 1.280.836,60 TL tutarındaki alacağı hakkında 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257.maddesi gereğince borçluların hak ve alacaklarının taşınır ve taşınmaz mallarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/08/2022 tarih ve 2022/1019 D.İş – 2022/1092 Karar sayılı kararı ile; “Talep dilekçesi ekinde yer alan faturalara konu ürünlerin teslim alınıp alınmadığı, ürünlerin piyasada yüksek fiyata alışının olup olmadığı hususları yargılamayı gerektirmekte olduğundan, talep eden tarafından sunulan bilgi ve belgeler bu aşamada ihtiyati haciz için yaklaşık ispatı sağlamaya yeterli olmadığı, muaccel bir alacaktan söz edilemeyeceğinden İİK 257/1.f. Şartlarının oluşmadığı, borçluların kaçma hazırlığı içinde olduğuna ilişkin delil bulunmadığından İİK 257/2.f şartlarının da oluşmadığı kanaati ile ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesi ile ihtiyati haciz isteminin REDDİNE karar verilmiş ve verilen karara karşı, ihtiyati haciz talep edenler vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep edenler vekili istinaf dilekçesinde özetle; huzurdaki ihtiyati haciz talebine konu olayda, müvekkili şirketlerden …’nin bordrosunda yer alan …’nun, diğer müvekkili şirketlere de hizmet vermekte olduğunu, …’nun, müvekkili şirketlerin satın alma işlemlerini yürüttüğü sırada, kayınbiraderi olan diğer borçlu … üzerinden kurulan şahıs şirketi vasıtasıyla müvekkili şirketlere olağan dışı satışlar yaptığını, satılan bu ürünlerin birçoğunu da müvekkili şirketlerin teslim dahi almadığını, bu hususun fark edilmesi üzerine müvekkili şirketlerin başvurusuyla derhal İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/115864 CBS numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, ardından borçluların kötü niyetli ve suç teşkil eden davranışları sebebiyle ihtiyati haciz kararı talep etme gereği hasıl olduğunu, İİK madde 257/1 hükmünün şartlarının oluştuğunu, yerel Mahkemece gerekçeli kararda, faturalara konu ürünlerin teslim alınıp alınmadığının, ürünlerin piyasadan yüksek fiyata alışının olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, sunulan belgelerin yaklaşık ispata yeterli olmadığı, muaccel bir alacağın söz konusu olmadığı hususlarının belirtilmiş olduğunu, ne var ki, Mahkemece yapılan bu değerlendirmenin dosya içeriği ile bağdaşmamakta olduğunu, zira 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257/1 hükmü uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, para borcunun söz konusu olması, alacağın rehinle temin edilmemiş olması, alacağın muaccel olması gerektiğini, huzurdaki davaya konu olayda ise tüm bu şartların oluşmuş olduğunu, öncelikle dosya borçlularının eylemleriyle müvekkili şirketleri maddi zarara uğrattığı hususu açık olup, bu zararın karşılığının bir miktar para olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketlerin alacağının bir para alacağı olduğunu, ikinci olarak, alacağın sözleşmeden ve haksız fiilden kaynaklanmakta olup hiçbir ayni veya şahsi teminatın söz konusu olmadığını, üçüncü olarak ise, talebe konu alacaklarının muaccel ve talep edilebilir halde olduğunu, zira borçlulardan … ve … ile müvekkili şirketler arasında sözleşmesel bir ilişki olmakla birlikte, ayrıca bu kişilerin davranışlarının haksız fiil de teşkil etmekte olduğunu, zira borçluların kusurlu olarak hukuka aykırı fiillerde bulunduğunu, müvekkili şirketlerin de bundan zarar gördüğünü, bu durumdan borçluların davranışlarının aynı zamanda haksız fiil teşkil ettiği hususunun şüphesiz olduğunu, Somut olayda, borçluların müvekkili şirketlere karşı davranışlarının ihtiyati haciz kararı bakımından haksız fiil hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiğini, zira bu davranışların ihtiyati haciz kararı bakımından haksız fiil olarak kabul edilmesi halinde, eylem tarihinde müvekkili şirketlerin alacaklarının muaccel hale geldiğinin kabul edileceğini, dolayısıyla gelinen noktada, haczin kanuni şartlarının oluştuğu hususu apaçık ortada iken taleplerinin faturalara konu ürünlerin teslim alınıp alınmadığının, ürünlerin piyasadan yüksek fiyata alınmış olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle reddedilmesinin anlaşılabilir olmadığını, talep dilekçesinde sunmuş oldukları bilgi ve belgeler ile yaklaşık ispattan çok daha fazlasının sağlanmış olduğunu, müşterilere ait kimlik bilgilerini kullanarak kredi çekildiği ve bu yolla müvekkili şirketlerin zarara uğradığının müfettiş raporu ile tespit edildiğini, Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminatın haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale geldiğini, alacağın kesin olarak ispat edilmesinin gerekmediğini, kaldı ki dosya içerisinde mevcut 02/10/2015 tarih, 7650 sayılı raporla da bu durumun tespit edildiğini, mahkemenin yanlış kanun maddesini uyguladığını, İİK madde 257’de düzenlenen ihtiyati haczin, birinci ve ikinci fıkralarda iki farklı ihtimal esas alınarak düzenlenmiş olduğunu, bunlardan birincisinin alacağın muaccel olduğu durumu düzenlemekte olduğunu, ikinci fıkranın ise muaccel olmayan ( müeccel ) bir alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesinin koşullarını düzenlemekte olduğunu, Mahkemece ihtiyati haciz taleplerine ilişkin yapılan değerlendirmede ise, İİK madde 257/2 hükmüne dayanarak borcun muaccel olmadığı varsayımından yola çıkıldığını, mahkemece yapılan bu değerlendirmenin, yanlış kanun maddesine dayanılarak gerçekleştirildiğinden, varılan sonucun da hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketlerin alacakları hem sözleşmesel ilişkiden hem de haksız fiilden kaynaklandığından, haksız fiilden doğan alacaklar ise haksız fiil tarihinde muaccel olduğundan müvekkili şirketlerin alacaklarının muaccel olduğunun sabit olduğunu, borçlular hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma başlatıldığını ve borçluların savcılık tarafından ifadeye çağrıldığını, bu durumda borçluların hukuka aykırı faaliyetleri sebebiyle elde ettikleri tüm mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunma olasılığının çok yüksek olduğunu, müvekkil şirketlerin zararı ve borçluların fiilleri konusunda yaklaşık ispattan çok daha fazlası sağlandığından ihtiyati haciz taleplerinin ivedilikle kabul edilmesi gerektiğini beyanla; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/08/2022 tarih ve 2022/1019 D. İş – 2022/1092 K sayılı kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile tebligat ve duruşma yapılmaksızın, müvekkilinin borçluların hukuka aykırı işlemleri sonucu uğradığı toplam 1.280.836,6 TL tutarındaki alacağı hakkında 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesi gereğince borçluların hak ve alacaklarının, taşınır ve taşınmaz mallarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, şirket çalışanı tarafından usulsüz işlemler yapıldığı ve zarara uğranıldığı iddiası ile alacağın tahsilini teminen borçlunun malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle istemin reddine karar verilmiştir. İİK’nın 257. maddesi “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” hükmünü, İİK 258. maddesi ise “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” hükmünü haizdir. Somut talep yönünden yapılan değerlendirmede; ihtiyati haciz talep edenlerce sunulan iç denetim raporu, faturalar, banka hesap ekstreleri kapsamında alacağın varlığına ve muaccel olduğuna yönelik yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, müeccel alacaklara ilişkin İİK’nın 257/2 maddesinde yer alan koşulların mevcut olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu itibarla mahkemece talebin reddi yönünde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Talep edenlerin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında talep edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.