Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1777 E. 2023/1340 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1777 Esas
KARAR NO: 2023/1340 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 01/06/2022
DOSYA NUMARASI: 2021/809 Esas – 2022/539 Karar
DAVA: Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı arasında akdedilen 24/12/2019 tarihli satış sözleşmesi uyarınca … İli … İlçesi … Mah. … ada … Parselde kain 38.032,65 m2’ lik taşınmazın, 09/01/2020 tarihinde müvekkil şirkete devir ve tescil edilmiş olduğunu, söz konusu taşınmazın belirtilen tarih itibari ile mülkiyeti müvekkil şirkete ait olmakla birlikte karşı tarafın taşınmazda bulunan makinelerini tahliye etmesi için 28/02/2020 tarihine kadar süre verildiğini ve bu hususta Büyükçekmece …. Noterliği onaylı taahhütnamenin imzalanmış olduğunu, ancak satışın gerçekleştirildiği tarihten sonraki süreçte satış sözleşmesi ile müvekkil şirkete satışı hususunda anlaşıldığını ve 4721 s. TMK’ nun 684 ve 686. maddeleri uyarınca taşınmazın satışı ile birlikte kanunda belirtilen mahiyette olan taşınırların da mülkiyetinin müvekkile geçmesi gereken eşyaların taşınmazından sökülmeye ve çıkartılmaya başlandığının öğrenildiğini, bunun üzerine Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/15D. İş. sayılı dosyası ile taşınmazda bulunan eklenti ve bütünleyici parçaların tespiti amacıyla delil tespiti mahiyetinde dosya ikmal edilmiş olduğunu, söz konusu dosya uyarınca bilirkişiler tarafından hazırlanan 11/05/2020 tarihli raporun taraflara tebliğ edildiğini, ancak söz konusu raporda açıkça eklenti ve bütünleyici parça niteliğinde olduğu belirtilen eşyalara karşılık davalı tarafça söz konusu eşyaların taşınmazdan söküldüğünü ve götürüldüğünü, Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi nezaretinde gerçekleştirilen 21/02/2020 tarihli keşif neticesinde taşınmazda üzerinde bulunan muhtelif yapılar, makine ve ekipmanların incelenmiş olduğunu, söz konusu inceleme neticesinde 11/05/2020 tarihli bilirkişi raporu ile taşınmazda bulunan eklenti ve bütünleyici parçaların hangileri olduğunun açıkça tespit edildiğini, tespit edilen eklenti ve bütünleyici parçaların söküldüğü veya sökülmek üzre olunduğunun açıkça belirtilmiş olduğunu, Makine mühendisi bilirkişinin tespitlerinde “Yangın Hidrant Sistemi Pompaları Ve Pompa Ekipmanları” bütünleyici parça ve değerinin 80.000,00 TL olduğu ve “İdari Bina, Büro Isıtma, Soğutma Klima Sistemleri” tamamlayıcı parça ve değerinin 60.000,00 TL olduğunun açıkça yazıldığını, söz konusu parçaların sökülmüş ve sökülmeye başlandığının da belirtildiğini, söz konusu eklenti ve bütünleyici parçaların toplam değerinin 140.000,00 TL olarak belirtilmekte olduğunu, Elektrik Mühendisi bilirkişi tarafından gerçekleştirilen tespitlerde ise 9 madde altında sıralanan elektrik ekipmanlarının söküldüğü veya söküleceği beyan edilen eşyaların tamamının bütünleyici parça olduğunun açıkça belirtilmiş olduğunu, söz konusu bütünleyici parçaların değerinin ise toplam 320.000,00 TL olduğunun görülmekte olduğunu, Söz konusu eşyalar haricinde dilekçeleri ekindeki fotoğraflardan da keşif tarihinden sonra da eklenti ve bütünleyici parça niteliğinde birçok eşya söküldüğünün görülebileceğini, bu hususun harici bir bilirkişi raporu ile tespit edilebilecek nitelikte olduğunu, Taşınmazın satışı ile mülkiyetinin de müvekkil şirkete geçmesi gerekli olan eşyaların kanuna ve sözleşmeye aykırı bir şekilde sökülmüş olduğunu, Dilekçeleri ekindeki satış sözleşmesinden ve 4721 s. TMK’ nun 684 ile 686. maddelerinde tanımlanan eklenti ve bütünleyici parça kavramında da bahsetmek gerektiğini, 24/12/2019 tarihli taşınmaz satış sözleşmesinin 1. maddesinde fabrika niteliğindeki taşınmazın “tüm taşınmaz ve ayrılmaz mülkleri ile birlikte tamamını 23.000.000 TL bedelle satışı hususunda alıcı ile anlaşmışlardır” şeklinde devir ve tescili hususunda anlaştıklarını, yine anılı sözleşmenin 6. maddesinde “satıcı tarafından satışa söz konusu olan gayrimenkul BOŞ ve KULLANILABİLİR olarak” teslim edileceğinin açıkça yazılmış olduğunu, belirtilen sözleşme maddelerinden tarafların taşınmaz üzerinde bulunan eklenti ve bütünleyici parça niteliğinde malları tek tek belirtmek yerine bir bütün ve kullanılabilir olarak fabrika binasının satışı hususunda anlaştıklarının görülebileceğini, bu durumda taşınmazın ve özellikle de fabrikanın satış amacı doğrultusunda gerekli ve olmazsa olmazı olan eşyaların da satıcı tarafından alıcıya kullanılabilir olarak devir edildiğinin kabulü gerektiğini, gerek satış sözleşmesinden gerekse tapunun devir ve tescilinden müvekkilin farika ve zeminini satın aldığını yani yalnızca arsa mahiyetinde bir yer satın almadığının açıkça anlaşılmakta olduğunu, bu hususta dikkate alınması gereken ilk hukuk kuralının iyi niyet ve dürüstlük olduğunu, davalının satış sözleşmesine aykırı davranışlarının aynı zamanda açık kanun hükümlerini de ihlal etmekte olduğunu, TMK’ nun 684. maddesinin; “Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.”, TMK’ nun 686. maddesinin; “Bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar.Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel adetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.” şeklinde olduğunu, TMK’ nun ilgili maddeleri, 24/12/2019 tarihli satış sözleşmesi ve 11/05/2020 tarihli Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde tutulan delil tespiti mahiyetindeki bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafın haksız olarak eklenti ve bütünleyici parça niteliğindeki eşyaları söktüğünün görülmekte olduğunu, bu durumun aynı zamanda davalı tarafın haksız fiil niteliğindeki davranışları olarak değerlendirilebilmekte olduğunu, zira davalının müvekkile ait eşyaları hakkı olmaksızın söktüğünü ve müvekkile kedi kusurlu davranışları ile zarar vermiş olduğunu, Davalının dava konusu taşınmazı tahliye edeceğini taahhüt ettiği tarih olan 28/02/2020 tarihinde dava konusu taşınmazın 28/02/2020 tarihli tutanak ile teslim alındığını, davalı şirket temsilcisi …’ nın da imzasını taşıyan tutanak ile birlikte taşınmazın teslim anındaki durumunun da gerek kendileri tarafından gerekse de davalı şirket yetkilisi tarafından fotoğraf ve kamera görüntüleri ile kayıt altına alınmış olduğunu, yine dilekçeleri ekinde sunmuş oldukları fotoğraflardan da eklenti ve bütünleyici parça niteliğindeki eşyaların söküldüğü görülmekte olduğunu, Davalı tarafa delil tespiti dosyasında tespit edilen eşyaların değerlerinin ödenmesi amacıyla Çorlu … Noterliği’ nin 17/06/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edilmiş olduğunu, ancak söz konusu ihtarlarına cevap olarak davalı tarafça Bakırköy …. Noterliği’ nin 25/06/2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile zararlarının karşılanmayacağının cevaben bildirilmiş olduğunu, bunun üzerine taşınmaz satışının ticari nitelikte olması dolayısıyla Çorlu Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu, gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde olumlu sonuç alınamadığını, Yukarıda açıklanan fiili ve hukuki gerekçeler doğrultusunda davalı tarafça haksız ve hukuksuz olarak sökülen eklenti ve bütünleyici parçaların bedelinin kendilerine ödenmesi amacıyla dava açılması zarureti hasıl olduğunu beyanla; Açıklanan ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle; – Alacaklarının miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere şimdilik 460.000,00 TL’ nin olay tarihi olan 28/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak kendilerine verilmesine, – 6100 s. HMK’ nun 323. maddesi uyarınca Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/15D.İş dosyasında gerçekleştirilen masraflar ve Çorlu …. Noterliğinden keşide edilen ihtarname masrafları da dahil olmak üzere yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/06/2022 tarih ve 2021/809 Esas – 2022/539 Karar sayılı kararı ile; ” Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/10/2021 tarih 2020/226 Esas 2021/357 Karar sayılı gönderme kararı dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmakla;
GEREKÇE: Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimler Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarihli 608 sayılı kararına istinaden 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçmek üzere kurulmuştur. İlgili kararda Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin yetki çevresi, Tekirdağ ilinin tüm mülki sınırları olarak belirlenmiştir. Mahkemenin kurulması ve faaliyetine geçmesine binaen Tekirdağ il ve ilçelerinin Asliye Hukuk Mahkemelerinde ticari sıfatla görülmekte olan derdest dosyalar Yüksek Yargıtay’ın aşağıda belirtilen içtihatlarına binaen mahkememize gönderilmiştir. (Bkz. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16/01/2020 tarih 2016/8699 Esas ve 2020/164 Karar, 06/12/2018 tarih 2018/2293 esas 2018/5694 karar, 08/10/2018 tarih 2016/968 esas 2018/4574 karar ve 16/10/2017 tarih 2016/881 esas 2017/2697 karar sayılı ilamları , Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/19086 Esas ve 2015/1163 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/19086 Esas ve 2015/1163 Karar)Mahkememizce Yargıtay kararlarına istinaden dosyalar esasa kayıt edilmiş, yargılamalarına devam edilmiştir. Ancak Hakimler ve Savcılar Kurulunun yukarıda anılı Genel Kurul Kararı ile birlikte kurulan veya Yargı çevresi genişletilen muhtelif Asliye Ticaret Mahkemelerince ilçe Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından gönderilen dosyalara karşı görevsizlik kararı verilmiş ve kararlara karşı ilgililerce İstinaf Yargı yoluna başvurulmuştur.Bunun üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 2021/2301 Esas 2021/2088 Karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nca 2022/12 sayılı gibi karar ile Anayasa’da yer bulan doğal hakim ilkesinin aksine kurulun kararı ile derdest davaların istenilen mahkemede görülmesi sonucuna yol açacak bir uygulamaya sebep olacağından bahisle derdest ticari davaların yeni kurulan veya yetki çevresi genişletilen Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilemeyeceğine dair karar verilmiştir. Bu kararların aksine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/1672 Esas, 2021/1483 Karar sayılı ilamı ile bir yerde Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulması ile birlikte Asliye Hukuk Mahkemelerinin Ticari davaları Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla yargılama yetkisi ortadan kalkacağından bahisle dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğine dair karar verilmiş, bu karar nedeniyle de Bölge Adliye Mahkemeleri arasında içtihat aykırılığı ortaya çıkmıştır. Bölge Adliye Mahkemeleri arasında çıkan içtihat aykırılığı giderilmesi için uyuşmazlık konularının çözümü amacıyla dosyalar Yargıtay 5. Hukuk Dairesi ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmiştir. Bunun üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi aşağıdaki gerekçeler ile ilçe Asliye Hukuk Mahkemelerinde Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla görülen derdest dosyaların yeni kurulan veya yetki çevresi genişletilen ASliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmemesi gerektiğine dair içtihat oluşturulmuştur.(…O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararı yerinde değildir. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu çerçevede giderilmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerektiği; şeklinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairelerinin kesin kararları arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlıklarının bu şekilde giderilmesine,5235 sayılı Kanun m.35/1-(3) bendi uyarınca, kesin olarak YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 21/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.)Aynı zamanda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda anılı içtihatına paralel şekilde ilçe Asliye Hukuk Mahkemelerinde Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla görülen derdest dosyaların yeni kurulan veya yargı çevresi genişletilen Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmemesi gerektiğine dair aşağıdaki gerekçeler ile karar vermiştir. (…Yeni uzman mahkemenin kurulmasıyla birlikte işin, başka bir deyişle derdest dava dosyalarının devrine veya görevsizlik kararıyla gönderileceğine ilişkin özel hüküm bulunmaması halinde, dava tarihi itibariyle görevli mahkemelerin elindeki dosyaları göndermeksizin esastan karara bağlaması T.C. Anayasası’nın 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim ilkesinin doğal bir sonucudur. Açıklanan nedenlerle, davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinin, derdest dava dosyalarını yeni kurulan veya yetki çevresi genişletilen ticaret mahkemelerine devir ya da görevsizlik kararı vererek göndermeden yargılamasını yapması gerektiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle aynı uyuşmazlık konusunda Dairemizin 2022/509 esas ve 2022/2410 karar sayılı ve 25.03.2022 tarihli kararı ile DAVANIN AÇILDIĞI TARİH İTİBARİYLE GÖREVLİ OLAN ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNİN, DERDEST DAVA DOSYALARINI YENİ KURULAN VEYA YETKİ ÇEVRESİ GENİŞLETİLEN TİCARET MAHKEMELERİNE DEVİR YA DA GÖREVSİZLİK KARARI VEREREK GÖNDERMEDEN YARGILAMASINI YAPMASI GEREKTİĞİNE, UYUŞMAZLIĞIN BU ŞEKİLDE GİDERİLMESİNE karar verilmiş olduğundan aynı nitelikteki uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. 5. SONUÇ İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 2022/12 sayılı ve 11.02.2022 tarihli kararı ile talep edilen konuda, Dairemizin 2022/509 esas ve 2022/2410 karar sayılı ve 25.03.2022 tarihli kararı ile DAVANIN AÇILDIĞI TARİH İTİBARİYLE GÖREVLİ OLAN ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNİN, DERDEST DAVA DOSYALARINI YENİ KURULAN VEYA YETKİ ÇEVRESİ GENİŞLETİLEN TİCARET MAHKEMELERİNE DEVİR YA DA GÖREVSİZLİK KARARI VEREREK GÖNDERMEDEN YARGILAMASINI YAPMASI GEREKTİĞİNE, UYUŞMAZLIĞIN BU ŞEKİLDE GİDERİLMESİNE karar verilmiş olduğundan aynı nitelikteki uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına 25.03.2022 gününde oybirliğiyle ve 5235 sayılı Kanun’un 35/4 maddesi gereğince kesin olarak karar verildi. )Yukarıda açıklanan gerekçeler ile Yüksek Yargıtay 5. Hukuk Dairesi ve 11. Hukuk Dairesinin güncel içtihatları gereğince mahkememizin faaliyete geçmesinden önce açılan ve mahkememizin kurulmasına binaen gönderme kararı ile gönderilen dosyaların açıldığı mahkemece çözümlenmesi gerektiği, mahkememizin bu dosyaların yargılamasını yürütmekte görevli olmadığı anlaşılmış, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. ve 115. Maddeleri ile Yüksek Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2022/1073 esas 2022/2686 karar sayılı ilamı gereğince Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev nedeniyle USULDEN REDDİNE, 2-)Görevli Mahkemenin Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, 3-)Kararın kesinleşmesine mütakiben HMK’nın 20. maddesinde belirtilen iki haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi gönderilmesine, 4-)Harç ve yargılama giderleri ve vekalet ücreti konularının 6100 sayılı Yasanın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece karar verilmesi gerektiğinden mahkememizce karar verilmesine yer olmadığına, anılan madde gereğince yasal süre içerisinde başvuru olmaması halinde taraflardan birinin başvurusu halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve yine yargılama giderlerinin böyle bir durumda karar altına alınmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi olmasına rağmen; ilk derece mahkemesinin 01/06/2022 tarih ve 2021/809 E., 2022/539 K. sayılı haksız ve hukuka aykırı olarak vermiş olduğu görevsizlik kararına itiraz etme zarureti hasıl olduğunu, Göreve ilişkin olarak; 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNU’NUN “Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” BAŞLIKLI 5. MADDESİNDE; “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir. (3)Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmünün yer almakta olduğunu, Müvekkil şirket ile davacı şirket arasında Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, … Mah., … ada, … parselde kain arsa ve çıplak fabrika binası satış ve devri için 24/12/2019 tarihli “Satış Sözleşme” başlıklı sözleşme akdedildiğini, bu sözleşmede taraf iradelerine uygun olarak eklentilerin sözleşme kapsamı dışında tutulduğunu, zira eklentinin taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılmasının mümkün olduğunu, bu itibarla müvekkil tarafından salt çıplak fabrika binası satılmasına rağmen, talepte bulunan karşı tarafça haksız ve mesnetsiz iddialarla ortada bir delil olmamasına rağmen alacak iddiasında bulunulduğunu, davacının talep ettiği tüm malların eklenti niteliğinde olup, mülkiyetinin müvekkil şirkete ait olduğunu, Mahkeme huzurundaki davanın her iki tarafı tacir olmakla birlikte taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari uyuşmazlıktan kaynaklanmakta olduğunu, işbu nedenle davaya bakmakta görevli mahkemenin yukarıda yazılı olan TTK 5. madde uyarınca Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 Sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değişik 5/3 maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiğini, bir yerde asliye hukuk mahkemesinin, asliye ticaret mahkemesi sıfatı kullanarak ticari davaları görmekle görevli olabilmesi için bu yerde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmaması gerektiğini, dava tarihinde Çorlu’da ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmamakla birlikte dava tarihinden sonra Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Tekirdağ ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesi nedeniyle Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararın yürürlük tarihi olan 01.09.2021 tarihinden itibaren asliye ticaret mahkemesi sıfatını kullanabilmesinin mümkün olmadığını, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine giren bir dava hakkında Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsizlik kararı verip davaya bakmakla görevli olan mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar vermesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, Usul ekonomisi ve makul sürede yargılanma ilkeleri uyarınca ilk derece mahkemesince yanılgılı bir değerlendirme sonucu verilen “Davanın HMK 114. ve 115. Maddeleri gereğince Mahkememizin Görevsizliğine” dair kararının kaldırılarak dosyanın görevli mahkemenin Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi olması sebebiyle Mahkemenin davaya bakmaya devam etmesi gerektiğini beyanla; Açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle; İstinaf başvurularının esastan kabulüne karar verilmesini ve istinaf incelemesi yapılmasını, Akabinde, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin E:2021/809 ve K:2022/539 sayılı “Davanın HMK 114. ve 115. Maddeleri gereğince Mahkememizin Görevsizliğine” dair kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘kaldırılmasını” ve dosyanın ilgili mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki taşınmaz satım sözleşmesi kapsamında davacıya devredilen taşınmazdaki eklenti ve bütünleyici parçaların davalı tarafından sökülüp götürülmesi sebebiyle tazminat talebine ilişkindir. Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 15/10/2021 tarih, 2020/226 esas ve 2021/357 karar sayılı ilamı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Tekirdağ ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ilişkin kararı sonrasında Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine gönderme kararı verildiği ve dosyanın Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği görülmüştür. Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/06/2022 tarih, 2021/809 esas ve 2022/539 karar sayılı ilamı ile görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, görevli Mahkemenin Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6102 sayılı TTK 5/3.m. “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmünü, 5/4 m. ise “Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam eder.” hükmünü haizdir.Somut davada; davanın 09/09/2020 tarihinde Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, iş bu davanın açılmasından sonra, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Tekirdağ ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş, eldeki derdest davaların devri ile ilgili bir düzenleme yapılmamış olduğuna göre Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2022/1574 Esas – 2022/2411 Karar sayılı kararında ve Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2022/13108 esas ve 2022/15376 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinin, derdest dava dosyalarını yeni kurulan veya yetki çevresi genişletilen ticaret mahkemelerine devir ya da görevsizlik kararı vererek göndermeden yargılamasını yapması gerekmekte olup, 01/09/2021 tarihinden önce açılan iş bu davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla; mahkemece verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.