Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1758 E. 2022/1843 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1758 Esas
KARAR NO: 2022/1843 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/733 Esas – 2021/1016 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; ihyasını talep ettikleri Tasfiye Halinde … Şirketi aleyhine İstanbul Anadolu 30. İş Mahkemesi’nin 2020/1353 Esas sayılı dosyasıyla işçi haklarından dolayı dava açtıklarını, dava açıldıktan sonra dava dışı şirketin ticaret sicilinden tasfiye sonunda terkin edildiğini öğrendiklerini, İş Mahkemesi tarafından davaya devam edilebilmesi için şirketin yeniden ticaret siciline tescil edilmesi gerektiği belirlenip, bu davayı açıp ihyayı sağlamak üzere kendilerine yetki verildiğini beyanla şirketin ihya yoluyla ticaret siciline yeniden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin TTK’nın 32. ve Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. maddesi uyarınca işlem yaptığını, tasfiye sürecinin tasfiye memurları tarafından yürütülüp sonuçlandırıldığını, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını gözetmeleri gerektiğini, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tasfiye memuru davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 23/12/2021 tarih 2021/733 Esas 2021/1016 Karar sayılı kararında;”Dava, TTK geçici 7. maddeye göre açılan ihya davasıdır. Davacı, ihyası istenen şirketten İstanbul Anadolu 30. İş Mahkemesi’nin 2020/1353 Esas sayılı dosyasıyla işçi haklarından dolayı dava açmış olup, dava derdesttir. Ancak, getirtilen sicil kayıtlarından ve mahkeme kayıtlarından da anlaşılacağı üzere, tasfiye kararı 26/10/2020 tarihinde alınıp, tasfiye işlemlerinin sonuçlandırılarak tescili 06/11/2020 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacının İş Mahkemesinde açtığı dava ise, 28/12/2020 tarihinde yani ticaret sicilinden terkinden sonra açılmış bir davadır. TTK geçici 7. maddesinde dava açma hukuki menfaati bulunan ” alacaklılar ve ilgili şahıslar ” dendiği için alacaklı olan davacımızın dava hakkı ve hukuki menfaati mevcuttur. Açılmış ve derdest olan davaya devam edebilmek için davadan önce sicilden terkin edilen şirkete yeniden kişilik kazandırmak ve bu amaçla ihya etmek zorunludur. İhyanın bir alacaklı tarafından talep edildiği, alacaklının devam eden derdest dosyası yönünden talep edildiği nazara alınarak, ihyanın bu davayla sınırlı olması gerektiği; öte yandan Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2021/1027 Esas – 2021/3001 sayılı kararında benzer bir olayda vurgulanan ” sınırlı ihyaya karar verilmemesine ” ilişkin hükmü de nazara alınarak, ancak somut olayımızda ihyanın şirketin tüzel kişiliğini yeniden kazanması, işlem ehliyetini yeniden kazanması gibi bir amaçla değil davada taraf ehliyetini kazanması için yapıldığı; iş bu davanın alacaklı tarafından açıldığı, şirketin ortağı ya da yöneticisi tarafından açılan bir dava olmadığı; bahsedilen Yargıtay kararında dava açanın kooperatif ortağı olduğu, bu nedenle ortak sıfatıyla dava açtığı, o yüzden diğer ortakların açabileceği benzer davalar değerlendirilmek suretiyle hüküm oluşturulduğu nazara alınarak; davamızdaki somut olayın bu sebeple içtihat mahkemesindeki olaya göre bir miktar farklılığı bulunduğu nazara alınarak, mahkememizce görevlendirilen tasfiye memuru tarafından yapılacak işlemlerin İş Mahkemesindeki dava süreci ve infaz süreciyle sınırlı ancak bu süre içinde benzer dava ya da icra takipleri olursa onlarında sonuçları beklenmek suretiyle ek tasfiyenin sonuçlandırılması daha uygun bulunarak, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. Ticaret Sicil Müdürlüğünün şirketin kendi kendini tasfiye etmesinde herhangi bir kusuru bulunmadığı, şirket tarafından yapılan tasfiyede tasfiye memurunun şirketçe seçilen tasfiye memuru olup olmadığının ve şirket kayıtlarının karşılaştırılması dışında bir sorumluluğunun da bulunmadığı nazara alınarak, davalı … aleyhine herhangi bir yargılama gideri ya da vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Tasfiye memuru da yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamıştır. Zira, tasfiye kararı ve tasfiye kararı sonunda tasfiye tamamlanarak terkin işlemi davadan önce gerçekleşmiş olup; doğal olarak tasfiye memurunun davacı tarafından İş Mahkemesinde dava açılacağını bilmesi mümkün değildir. Aksi de ispatlanmış değildir. Bu nedenle yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmak suretiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. “gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesi ile; yerel mahkemenin davanın TTK’nın geçici 7. maddesine göre açılan ihya davası olduğu, davacının dava hakkı ve hukuki menfaatinin mevcut olduğu gerekçesiyle Tasfiye Halinde … İnş. Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verdiğini, yerel mahkemenin gerekçesinde belirtildiği üzere şirketin tasfiyesinin 06.11.2020 tarihinde tamamlanarak tescil edildiğini, davacının tasfiye işlemleri tamamladıktan sonra 28.12.2020 tarihinde İstanbul Anadolu 30. İş Mahkemesi’nin 2020/1353 E: sayılı dosyası ile tasfiyeye tabi tutulan şirket ile diğer çalıştığını iddia ettiği şirketler aleyhine işçilik alacaklarına yönelik dava ikame ettiğini, davacının davasını şirketin tasfiyesinden sonra ikame ettiğini ve şirket adına kayıtlı hiçbir mal varlığının bulunmadığını, davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından şirketin adına mal varlığının bulunup bulunmadığı araştırılmadan davacının işbu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğu gerekçesiyle hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.12.2021 tarih, 2021/733 E. 2021/1016 K. sayılı kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri nedeniyle ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde ” tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiye düzenlenmiştir. Tasfiye Halinde … İnşaat Ticaret Limited Şirketi’nin sicil kaydı, 06.11.2020 tarihinde tasfiye neticesinde davalı …’nce terkin edilmiştir. İhyasına karar verilen şirket aleyhine, davacı tarafça İstanbul Anadolu 30. İş Mahkemesi’nin 2020/1353 Esas sayılı dosyası ile açılmış derdest alacak davası bulunduğundan, şirketin tasfiyesinin tamamlanmadığı ve ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi gerektiği anlaşılmakla ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığın gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı Tasfiye Memurunun istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.