Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1722 E. 2023/483 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1722 Esas
KARAR NO: 2023/483 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/777 Esas – 2022/312 Karar
TARİHİ: 14/04/2022
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin …Sanayi ve Ticaret AŞ.’nin hissedarı olduğunu, 02.07.2018 tarihinde yapılan Genel Kurulda Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçildiğini, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında Genel Kurul yapılamadığından görevini devredemediğini ancak gerek yaşı gerekse pandemi nedeniyle bu görevi yerine getiremediğinden bahisle Aralık 2020 ayı içinde istifa ettiğini, Ticaret Kanunun 409. Maddesinde yer alan “(1) Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda, organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılır, karar alınır.” şeklindeki hüküm gereği, 2018 yılı, 2019 yılı ve 2020 yılı hesaplarına ilişkin yönetim kurulunun ibraları hususunda yapılması gereken olağan genel kurulu, şirketin yönetim kurulunda bulunan üyelerin, aralarındaki husumet nedeniyle zamanında yapılmadığını, yönetim kurulunda bulunan diğer şirket ortaklarının şirkete zarar verdiği, şirket sermayesinin şahsi ihtiyaçlar için kullanıldığına yönelik bazı şüphe yaratan faturaların bulunduğunu, çekilen kredilerin harcanmasında ve kullanılmasında açıklanmayan hesap hareketlerinin bulunduğunu, bazı evraklarda müvekkili adına habersiz imza atılmış olduğunu, şirket sermayesinden alınan borçların uzun zamandır kapatılmayarak şirketin zarara uğratıldığı gibi usulsüz tasarrufları mevcut olduğuna yönelik bazı tespitlerin bulunduğunu, … Sanayi ve Ticaret AŞ. Yönetim Kurulu’na TTK’nun 410’ncu maddesi uyarınca Genel Kurulu toplantıya çağrılması ve gündeme TTK’nun 438/1’nci maddesi uyarınca “özel denetim yapılması” maddesinin konulması yönünde Ankara … Noterliğini 09.06.2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkili adına yapmış oldukları ihtara rağmen uzunca süre genel kurulun toplanmadığını, 23.03.2021 tarihinde yapılan Genel Kurulun ise usule aykırılık nedeniyle onaylanmadığını, dilekçe ekinde sunulan Genel Kurul Toplantı tutanağında da görüleceği üzere, Genel Kurulun 14.09.2021 tarihinde çağrılı olarak yeniden toplandığını, müvekkili yerine vekil olarak atadığı …’un müvekkilini temsilen toplantıya katıldığını, müvekkilinin, şirket hesaplarında şaibeli işlemler olduğunu düşündüğünden 2018 ve 2019 yılı hesaplarının özel denetimden geçmesini talepli ihtarnameyi yönetim kuruluna gönderdiğini ancak yönetim kurulu tarafından bu konuda bir karar verilmediğini, 14.09.2021 tarihinde yapılan dava konusu Genel Kurulda hesaplarının ibra edilmesinin gündeme alındığını ve 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ait faaliyet raporu okunmuş ise de bu yıllara ait denetim raporları olmadığından bahisle okunmadığını, hesapların özel denetime tabi tutulmasını isteyen müvekkilinin, normal denetimin de yapılmaması nedeniyle finansal tablolara itiraz edildiğini ve Yönetim Kurulunun ibra edilmediğini, müvekkili ile birlikte, …, …, …, … ve … tarafından da yönetim kurulu ibra edilmediğini, ayrıca genel kurul gündeminde olan bağımsız özel denetim yoluyla şirket hesaplarının denetlenmesi yönündeki talebin oy çokluğu ile reddedildiğini, usule aykırı olan diğer bir hususun genel kurul gündeminde şirketin faaliyetine son verilmesi hususunun görüşülmesi bulunmasına rağmen bakanlık temsilcisinin çağrılmadığını, özel denetim yapılması hususunda da ayrıca dava açıldığını belirterek …nin 14.09.2021 tarihli Genel Kurulunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından dava açılmadan evvel arabuluculuğa başvurulmadığını, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin Türk Ticaret Kanunu’na göre her faaliyet dönemi sonundan itibaren 3 ay içerisinde yapılması gereken olağan genel kurul toplantılarının 2018, 2019 ve 2020 yıllarında içerisinde yönetim kurulu üyelerinin yaşları, sağlık problemleri, pandemi koşulları ve aralarında yaşanan anlaşmazlıklar sebepleriyle vaktinde gerçekleştirilemediğini, yönetim kurulu üyelerinden … uzun bir süredir böbrekleriyle alakalı yaşadığı kritik sağlık problemleri nedeniyle halihazırda hala böbrek nakli beklediğini, davacının her ne kadar müvekkili şirket nezdinde pay sahibi sıfatına sahip olsa da “toplantıda hazır bulunma” ve “muhalefeti toplantı tutanına şerh ettirme” şartlarını sağlamamış olduğu için iptal davası açma hakkını haiz olmadığını, …’un bahsi geçen toplantıya davacıya vekaleten katılım sağlaması, dava dilekçesi ekinde sunulmuş olan vekaletname çerçevesinde mümkün olmadığını, davacının “toplantıda hazır bulunma” şartını yerine getirmiş olduğundan bahsedilemeyeceğini, vekaletnamenin incelenmesi ile “şirket unvanı”, “genel kurul toplantı tarihi” ve “pay sahibinin pay adedi” unsurlarına ilişkin herhangi bir bilginin bahsi geçen vekaletnamede yer almadığını, davacının yönetmeliğe aykırı bir şekilde düzenlenmiş vekaletname ile toplantıda hazır bulunma şartını sağlamış olduğu kabul edilse dahi, genel kurul kararının iptali davasını ikame etmek bakımından öngörülmüş bir diğer şart olan “muhalefeti toplantı tutanağına şerh ettirme” şartının sağlanmamış olduğunu, geçmiş dönemlere dair gerçekleştirilememiş olağan genel kurul toplantılarının gerçekleştirilememe nedeninin pandemi, hissedarların yaşlı olması ve sağlık durumlarının iyi bir halde bulunmamasından kaynaklandığını, genel kurul toplantı tutanağı incelenmesi ile bazı kararların genel kurulun oybirliği ile alınmış olduğunu, bu hususa rağmen bütün tutanağın iptali bakımından karar verilmesinin talep edilmesi, kendi içerisinde çelişki barındırarak kanun hükmüne açık bir aykırılık teşkil ettiğini beliterek eldeki davanın dava şartı olan zorunlu arabuluculuk müessessine tabi olduğu ve yine davacı tarafın herhangi bir arabuluculuk başvurusunda bulunmadığı sebepleriyle davanın usulden reddine, Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesinin 1. fıkrası ile tasarlanmış ve iptal davasının ikame edilebilmesi bakımından dava şartı niteliğinde olan “toplantıda hazır bulunma” ve “muhalefeti toplantı tutanağına şerh ettirme” hususlarının davacı tarafından sağlanmamış olduğu ortada olduğundan dava şartlarının oluşmadığı gözetilerek işbu haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 14/04/2022 tarih 2021/777 Esas – 2022/312 Karar sayılı kararında;” Dava, davalı şirketin 14/09/2021 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Mahkememizin 14/02/2022 tarihli başkan inceleme tutanağının 1 nolu ara kararı uyarınca “Dava dilekçesinin sonuç kısmında 14/09/2021 tarihli genel kurul kararının iptali istenilmiş ise de, açıklamalar kısmında bazı maddelerden bahsedildiği görülmekle davacı vekiline iş bu tutanak ekinde ve 14/09/2021 tarihli genel kurul toplantı tutanağı da eklenerek tebligat çıkartılarak , tebligatın alındığı tarihten itibaren 2 hafta içerisinde, dava dilekçesi dışına çıkmamak koşuluyla , ilgili genel kurulda alınan bazı maddelerin mi yoksa genel kurulda alınan tüm maddelerin mi iptalinin talep edildiği belirtilerek iptali istenen maddelere göre genel kurulda ne kadar çıktığı, davacının buna muhalif olup olmadığı, muhalefetini tutanağa geçirtip geçirmediği hususlarının HMK 31. Maddesi kapsamında açıklanmasının istenilmesine” şeklinde karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından mahkememize ibraz edilen 01/03/2022 tarihli dilekçesi ile; Genel Kurulda alınan kararların 3. Maddesinde; müvekkilinin bu oylamada aleyhe oy kullandığını ve rapor içeriğine katılmadığını beyan ettiğini, genel kurul tarafından oy nisapları ile olumlu oylar ve olumsuz oylara yönelik bir açıklama yer almadığını ve ne yönde bir karar çıktığını bilmediklerini, finansal tabloların gerçeği yansıtmadığı için iptalini talep ettiklerini, gündemin 5. Maddesinde; müvekkilinin bu oylamada aleyhe oy kullandığını ve rapor içeriğine katılmadıklarını ve gerekçesini beyan ettiklerini, genel kurul başkanı tarafından oy nisapları ile olumlu oylar ve olumsuz oylara yönelik bir açıklama yer almadığını, hazirun cetvelinde yer alan paylara ilişkin açıklamanın gerçeği yansıtmadığı için ne yönde karar çıktığını da bilmediklerini, bu nedenle gerçeği yansıtmayan bilançoların ve finansal tabloların ibrazının iptalini talep ettiklerini, gündemin 6. Maddesinde; yönetim kurulunun ibrasının oylandığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği için oylama sırasında yönetim kurulu üyesi olmadığını, yönetim kurulu üyesi …’a vekaleten … ile …’ın yönetim kurulu üyesi olmalarına rağmen kendilerinin ibrası yönünde oy kullandığını, kurul başkanı tarafından ibra lehine kullanılan oy nisabı ile olumsuz oyların nisabındın ne olduğu hesaplanarak tutanağa geçirilmesi gerekirken geçirilmediğini, sanki yönetim kurulu ibra edilmiş gibi bir algı yaratıldığını, genel kurulda sunulan pay oranlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığının belli olmadığını, herhangi bir denetimden geçmeyen faaliyetlerin ibrasına yönelik maddenin iptalini talep ettiklerini, Gündemin 4 ve 7. Maddesinde; yönetim kurulu tarafından yapılan usulsüzlükler denetlenmediği için bu maddelerin de iptalini talep ettiklerini, Gündemin 12. Maddesinde; somut bir şekilde usulsüzlüklerin ortaya konulmasına rağmen yönetim kurulu üyelerinin ve birinci derece yakınlarının, pay çoğunluğu gücünü kullanarak denetimden kaçmasını sağlayan, diğer pay sahiplerinin zarara uğratacak şekilde alınan bu kararın da dürüstlük kurallarına , esas sözleşmeye , usule ve hukuka aykırı olduğundan iptalini talep ettiklerini belirterek …A.Ş’nin 14/09/2021 tarihli Genel Kurulunda alınan 3- 4- 5- 6- 7 ve 12. Maddelerinin esas sözleşmeye, dürüstlük kuralına ve kanuna aykırı olduğundan iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, tavzih dilekçesine dair yapmış olduğu 18/03/2022 tarihli beyan ve itiraz dilekçesinde; TTK 446. Maddesinin 1. Fıkrası ile tasarlanmış ve iptal davasının ikame edilmesi bakımından dava şartı niteliğinden olan “toplantıda hazır bulunma” ve “muhalefeti toplantı tutanağına şerh ettirme” hususlarının davacı tarafından sağlanmamış olduğunu, dava şartlarının oluşmadığı gözetilerek haksız davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın iddialarının tamamen hukuki mesnetten yoksun ve soyut nitelikte olduğunu, iddialardan hiçbirinin tutarlı bir delille ortaya konulmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. İptal sebepleri başlıklı TTK’nın 445. Maddesinde “(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” denilmektedir. İptal davası açabilecek kişiler başlıklı TTK’nın 446. Maddesinde “(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” denilmektedir. İptali talep edilen genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde, 1. Maddesinde toplantı başkanının seçilmesi ve yazman seçimi için görüşüldüğü ve oy birliğiyle toplantı başkanı ve yazmanın belirlendiği, 2 nolu kararda genel kurul toplantı başkanına oy birliğiyle tutanakları imzalama yetkisinin verildiği, 2 nolu karar ile 2018-2019-2020 yıllarını kapsayan yönetim kurulu faaaliyet raporlarının okunması ve müzakeresine geçildiği hemen akabinde yönetim kurulu üyesi sıfatıyla yetkili …’ın 30/12/2020 tarihli istifa beyanının okunduğu ve kabul edildiği, daha sonra da teker teker 2018-2019-2020 yılı faaliyet raporlarının okunduğu ancak genel kurul toplantı tutanağında bazı paydaşların rapor içeriğine katılmadıkları ve raporun hazırlanmasında da dahili olmadıkları belirtilerek itiraz ettikleri ve ibra etmemekle oldukları şeklinde not düşüldüğü, 4 nolu gündem maddesinde denetçi raporlarının okunması ve müzakeresine geçildiği, denetçi raporu sunulmadığı anlaşıldığından müzakere edilmesi ve oylama işleminin gerçekleştirilemediği şeklinde tutanağa geçirildiği, 5 nolu kararda finansal tabloların okunması ve müzakereye geçildiği, yine bazı paydaşların finansal tablolar içeriğine katılmadıkları ve bu sebeple itiraz ettmekte oldukları şeklinde karara geçirildiği, 6 nolu kararda yönetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşüldüğü ve bazı paydaşların yönetim kurulu üyelerini ibra etmemekte oldukları bazılarının ise ibra etmekte oldukları şeklinde karara geçirildiği, 7 nolu gündem maddesinde denetçinin ibrasının görüşüldüğü ve denetçi raporu bulunmadığından bu hususun karara bağlanamadığı şeklinde tutanağa yazıldığı, 8 nolu gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin seçiminin yapıldığı ve seçimin oy birliğiyle karar bağlandığı, 9 nolu gündem maddesinde denetçinin oy birliğiyle seçildiği, 10 nolu gündem maddesinde yönetici ve denetçiye oy birliğiyle ücret ödenmemesi yönünde karar alındığı, 11 nolu gündem maddesinin oy birliğiyle alındığı, 12 nolu gündem maddesinini denetçi tayini istemine ilişkin olduğu ve olumlu – olumsuz oy verenlerin yazılarak denetçi talebinin reddedildiği, 13 nolu gündem maddesinde şirketin ticari faaliyetine son vermesi ve şirketin tasfiye konusunun görüşüldüğü ve davacının olumsuz oy kullandığı ve yapılan oylamada yeterli çoğunluk sağlanmadığından tasfiye kararı alınması talebinin reddedildiği, 14 nolu gündem maddesinin oy birliğiyle alındığı görülmüştür.Genel kurul toplantı tutanağı incelendiğinde 1,2,8,9,10,11,14 nolu kararların oy birliğiyle alındığı dolayısıyla davacının da bu maddelerin görüşülerek alınan kararlarda olumlu oy kullandığı anlaşıldığından iptali için dava açılmasında davacının hukuki yararı yoktur. 3 nolu gündem maddesinde sadece itiraz edenlerin isimlerinin yazılı olduğu alınan bir karar bulunmadığı, 4 nolu gündem maddesinde alınan bir karar bulunmadığı yine 5 nolu gündem maddesinde alınan bir karar bulunmadığı, 6 nolu yönetim kurulunun ibrasıyla ilgili gündem maddesi incelendiğinde sadece olumlu oy verenlerin ve olmusuz oy verenlerin yazılı olduğu hali hazırdaki yöneticilerin de oylamada oy kullandığı ancak yöneticilerin ibra mı edildiği yoksa ibra edilmediği mi , ibra edilmiş ise oy birliğiyle mi oy çokluğuyla mı yönünde hiç bir ibare bulunmadığı dolayısıyla ibra ile ilgili alınmış bir karar olmadığı, 7 nolu gündem maddesinde herhangi bir karar alınmadığı, 13 nolu gündem maddesinde davacının da olumsuz oy kullandığı ve davacının talebi gibi tasfiye kararı alınması talebinin reddedildiği görüldüğünden, davacının; bazı gündem maddelerinde alınan bir karar bulunmaması bazılarında ise davacının da istediği gibi karar çıkması nedeniyle davacının bu maddelerin iptali istemine ilişkin hukuki yararının bulunmadığı, 12 nolu gündem maddesi açısından denetçi tayini talep edilmiş talep reddedilmiş ise de burada izlenmesi gereken yöntem TTK 437. Maddesi kapsamında bilgi alma ve inceleme hakkı kulllanıldıktan sonra şartları oluşmuş ise TTK 438 ve 439. Maddeleri gereğince yine şartları oluşmuş ise Asliye Ticaret Mahkemesine müracaat edilerek özel denetçi atanmasının talep edilmesi gerekmekte olup,12 nolu gündem maddesi aleyhine iptal davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davacının davasının hukuki yararı bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine aşağıdaki şeklide karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile, Davacının davası hukuki yararı bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, …nin 14.09.2021 tarihli Genel Kurulunda alınan 3 – 4 – 5 – 6 – 7 ve 12. maddelerinin, esas sözleşmeye, dürüstlük kuralına ve kanuna aykırı olduğunu, iptaline karar verilmesi talebiyle açtıkları davada mahkemece davanın reddine karar verildiğini, bu karara itiraz ettiklerini, Mahkeme, Yönetim Faaliyet raporlarının okunduğu 3. Madde, Denetçi Raporlarının okunduğu 4. Madde , Finansal tabloların okunduğu 5. Madde ile Denetçinin ibrasının görüşüldüğü 7. Madede alınmış bir karar bulunmadığı, bu nedenle iptalinin de söz konusu olamayacağı, bu bağlamda dava açmak için hukuki yararın bulunmadığını kabul etmiş ise de, mahkemenin bu kabulünün yerinde olmadığını, Mahkemenin bu maddelerin usule aykırı olduğunun tespitini yaptığını ancak usule aykırı olarak bırakmakta olduğunu; mahkemenin talebi üzerine ticaret sicilinden söz konusu genel kurul kararlarının getirtildiğini; bu kararların bu haliyle tescil edildiğini ve şu an geçerli bir karar olarak hüküm ifade ettiklerini; diğer bir ifade ile usule ve hukuka aykırı bir kararın hukuka uygunmuş gibi kabul edildiğini, Ortada alınmış bir karar bulunmadığını, bu nedenle geçerli bir genel kurul olmadığı halde dava konusu genel kurul kararları tescil edildiği için yeni bir genel kurul yapılmasının da mümkün olmadığını; bu durumda sorunun tespit edildiğini ancak hukuken çözüm üretilmemiş bir durumun ortaya çıktığını, Bu nedenle yeni bir genel kurul yapılabilmesi ve usule uygun karar alınabilmesi için usule aykırı kararların kaldırılması gerektiğinden, hukuki yararın bulunduğu kabul edilerek en azından mevcut kararların yok hükmünde olduğuna yönelik bir karar verilmesi gerekirdi diye değerlendirdiklerini, Mahkemenin, Yönetim kurulunun ibrasına yönelik 6. Madde ile ilgili olarak da, sadece olumlu oy verenlerin ve olumsuz oy verenlerin yazılı olduğu, hali hazırdaki yöneticilerin de oylamada oy kullandığı, yöneticilerin ibra mı edildiği yoksa ibra edilmediği hususunda bir ibare olmadığı, ibra edilmiş ise oy birliğiyle mi oy çokluğuyla mı olduğu yönünde hiç bir ibare bulunmadığını belirttikten sonra ibra ile ilgili alınmış bir karar bulunmadığını tespit ettiğini; ibra kararı bulunmadığı gibi yapılan oylama işleminin de hukuka aykırı olduğunun kabul edildiğini, Genel kurul kararının bu haliyle hukuka aykırı olduğunu, birlikte tescil edildiği için geçerli bir karar olarak kabul edildiğini, Mahkeme tarafından yönetim kurulunun ibrası yönünde alınmış bir karar bulunmadığının gerekçenin içinde yazılmış olmasının hukuken bir sonuç doğurmadığını; bu kararın yok hükmünde olduğu şeklinde bir kararın da alınması gerektiğinde bu konuda yeni bir karar alınabilmesi için yeni bir genel kurul yapılabileceğini; bu nedenle bu davanın açılmasında hukuki bir yarar olduğunu, Özel denetçi tayini talep edilmesine yönelik 12. Madde ile ilgili olarak, Asliye ticaret Mahkemesinde dava açılması gerektiğinin mahkeme tarafından gerekçede yer almakta ise de, söz konusu dava yolunun, usule ve hukuka uygun bir genel kurulu kararı bulunması halinde izlenecek bir yol olduğunu, dava dilekçesinde ve ara karar ek beyan dilekçesinde detaylı olarak açıkladıklarını, ortada usule aykırı bir genel kurul kararı bulunduğundan öncelikle genel kurul kararının ortadan kaldırılması ve usule uygun bir karar alındıktan sonra sonra bu yolun izlenmesi gerektiğini düşündüklerinden mahkemenin bu yöndeki gerekçesini ve kararının da yerinde olmadığını değerlendirdiklerini, Hukuki yarar yokuluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin mahkemenin kararının hukuka aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına; davalı şirketin 14.09.2021 tarihli Genel Kurulunda alınan 3, 4, 5, 6, 7 ve 12. maddelerinin, Esas sözleşmeye, dürüstlük kuralına ve Kanuna aykırı olduğunu ve iptaline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davalı şirketin 14/09/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5, 6, 7 ,12 nolu kararların iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Genel kurul toplantısına hazır bulunan pay sahibinin kararların yasa, esas sözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle iptalini talep edebilmesi; 6102 sayılı TTK’nın 446/1-a maddesi ile olumsuz oy kullanılması ve muhalefetin toplantı tutanağına geçirtilmesi şartına bağlanmıştır. Özel dava şartı olan bu husus yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen incelenmeli ve kanun yolu dahil yargılamanın her aşamasında gözetilmelidir. Dosyaya mübrez genel kurul toplantı tutanağı ve hazirun cetveli kapsamından; 700.000,00-TL şirket sermayesini temsil eden paylara sahip tüm ortakların toplantıda hazır bulunduğu anlaşılmıştır. Toplantı tutanağı ve hazirun cetveli birlikte incelendiğinde; gündemin üç nolu maddesinin yönetim kurulu faaliyet raporlarının okunmasına ilişkin olduğu, herhangi bir oylama yapılmadığı ve karar alınmadığı; gündemin dört nolu maddesinin denetçi raporlarının müzakeresine ilişkin olduğu, denetçi raporu sunulmadığından müzakere ve oylama yapılmadığı; gündemin beş nolu maddesinin finansal tabloların müzakeresine ilişkin olduğu, raporların okunup müzakere edildikleri, toplantıda hazır bulunanlardan, davacının da aralarında olduğu sermayenin yarısını temsil eden pay sahiplerinin finansal tablolara itirazlarını tutanağa geçirdikleri, ancak tabloların onaylanmasına dair herhangi bir oylama yapılıp karar alınmadığı; gündemin altı nolu maddesinin yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olduğu, toplantıda hazır bulunanlardan davacının da aralarında olduğu sermayenin yarısını temsil eden pay sahiplerinin ibraya ilişkin olumlu, diğer yarısının ise olumsuz oy kullanıkları, asgari karar nisabının sağlanamamış olduğu, öte yandan yönetim kurulu üyelerin ibra edildiklerine dair bir karar alınmadığı ve tutanağa geçirilmediği; gündemin yedi nolu maddesinin denetçinin ibrasına ilişkin olduğu, denetçi raporu bulunmadığından oylama yapılmadığı ve karar alınmadığı, gündemin 12 nolu maddesinin ise özel denetçi istemine ilişkin olduğu, toplantıda hazır bulunanlardan davacının da aralarında olduğu sermayenin yarısını temsil eden pay sahiplerinin olumlu, diğer yarısının ise olumsuz oy kullanıkları, asgari karar nisabının sağlanamamış olduğu, buna karşılık çoğunluk sağlanamadığından talebin reddedildiğine dair kararın tutanağa geçirildiği, davacının toplantıya vekaleten katıldığı, davacı temsilcisinin iptalini talep ettiği kararlara ilişkin muhalefetini tutanağa geçirtmediği anlaşılmıştır. Bu çerçevede mahkemece, dava konusu genel kurul toplantısında oylama yapılmayan gündemin 3, 4, 5, 7, nolu maddeleri açısından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinde isabetsizlik yok ise de; gündemin 6 ve 12 maddeleri bakımından oylama yapıldığı ve karar alındığı anlaşılmış olup, iptali talep edilen bu iki genel kurul kararına karşı muhalefet şerhini tutanağa geçirtmeyen davacı talebinin; TTK’nun 446/1-a, HMK’nun 114/2 ve 115/2 fıkraları uyarınca özel dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu kararlar yönünden de davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde olmamış, davacı vekilinin istinaf başvurusu usulen yerinde bulunmuştur. (bkz. Yargıtay HGK 2020/11-662 esas, 2022/1551 karar sayılı, 17/11/2022 tarihli ilamı) Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nun 355 ve 353/1-b2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Davalı Şirketin 14/09/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemin 3, 4, 5, 7 nolu maddeleri yönünden ileri sürülen iptal talebinin 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-h ve 115/2 fıkraları uyarınca hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, 6 ve 12 nolu genel kurul kararlarına yönelik iptal talebinin ise TTK’nun 446/1-a, HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca özel dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/04/2022 tarih ve 2021/777 Esas – 2022/312 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 2-Davalı Şirketin 14/09/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemin 3, 4, 5, 7 nolu maddeleri yönünden ileri sürülen iptal talebinin 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-h ve 115/2 fıkraları uyarınca hukuki yarar yokluğundan USULDEN REDDİNE, 3-Davalı Şirketin 14/09/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 6 ve 12 nolu kararların iptali talebinin TTK’nun 446/1-a, HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca özel dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 179,90TL karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Davalı vekil ile temsil olunduğundan, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı yönünden tayin olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 8-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70 TL başvuru harcı, 66,00 TL dosyanın istinafa gidiş dönüş masrafı olmak üzere toplam 286,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.