Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1695 E. 2023/417 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1695 Esas
KARAR NO: 2023/417 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/234 Esas – 2022/427 Karar
TARİHİ: 28/06/2022
DAVA: Tazminat (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirkete … no’lu Nakliyat Emtia Blok Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … Tic, A.Ş.’ye ait Cam emteası, davalı şirketin taşıyıcı olduğu Türkiye’den Avusturya’ya deniz yolu ile nakliyesi esnasında hasara uğradığı tespit edildiğini, meydana gelen hasar sebebiyle; müvekkil sigorta şirketi tarafından yaptırılan araştırma ve ekspertiz çalışması sonucu sigortalı emtiada 234,81-EURO hasar tazminatı tespit edildiğini, Bu nedenle; müvekkili şirketçe, 30/12/2021 tarihinde 234,81-EURO hasar tazminatı ödendiğini, müvekkil şirket yaptığı ödeme ile halef sıfatıyla davalı şirkete karşı rücu hakkı doğduğunu belirterek 234,81 EURO tazminatın ödenme tarihi olan 30/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek Devlet Bankalarının Euro ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiz oranıyla faiz, yargılama gideri, avukatlık ücretiyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın zamanaşımına uğradığını, gerek TTK gerek CMR Konvansiyonuna göre 1 yıllık zamanaşamı süresine tabi olduğunu, davanın 16/02/2022 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın esasına ilişkin olarak emtianın hasara uğramasında taşıyıcının sorumluluğunun bulunmadığını, söz konusu hasarın taşıtanın yükleme, istifleme ve yetersiz ambalajlama hatasından ileri gelmesine rağmen davacının yeterli inceleme ve ekspertiz raporu almadan sigorta bedelini ödediğini beyanla davanın öncelikle zamanaşımı nedeni ile reddine ve nihayetinde davanın esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/06/2022 tarih 2022/234 Esas – 2022/427 Karar sayılı kararında; “Dava davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödemiş olduğu sigorta tazminatının davalıdan talepli alacak davasıdır.Dava halefiyete istinaden açılmış olup bu kapsamda TTK 1188/1 maddesi gereğince eşyanın zıyaı ve hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat isteminin bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşeceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse malın teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar. TTK 1188/3 maddesi ile, sorumlu tutulun kişinin rücu davasının, bir yıllık hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabileceği; ancak, rücu davası açma hakkının, bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılun tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşeceği hüküm altına alınmıştır. Burada taşıyanlar arasındaki rücu davası göz önünde tutularak düzenleme getirilmiş olup, sigortacının açacağı halefıyete dayanan rücu davası bu kapsamda değerlendirilemez. Zira sigortacının halefiyetinde kendisine intikal eden hakkın kullanılma süresi, esas borç münasebetine göre sigorta ettiren bakımından başlaması gereken tarihten itibaren başlar. Bu dava bakımından TTK 1188 maddesi gereğince hak düşürücü sürenin dolacağı tarih 21/01/2022’dir. Zira davaya konu edilen emtiaların alıcısına teslim ile hasar tespit tarihi 21/01/2021olarak kayıtlıdır. Davacı vekilince bu talebi bakımından Arabuluculuk süresinin başvuru tarihi ise 14/01/2022 tarihi olup arabuluculuk süreci 09/02/2022 tarihide sonlamıştır. Bu tarihten itibaren 6325 Sayılı yasa 18A/15 maddesi gereğince duran süre yeniden işlemeye başlamış ve davacının dava açma süresi ise 16/02/2022 tarihinde dolmuştur. Oysa ki davanın 21/02/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmakla, davanın TTK 1188 maddesi gereğince yasal 1 yıllık süre içerisinde açılmadığı mahkemece kabul edilmiştir.”gerekçesi ile, Hak düşürücü süre itirazının kabulü ile davanın USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Yerel Mahkeme’nin; yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilamı ile müvekkili şirket tarafından açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle usulden reddine karar verdiğini; Yerel Mahkeme’nin red kararının usul hukukuna aykırı olup kararın kaldırılması gerektiğini, Müvekkili şirketin, işbu dosyadaki dava açılmadan önce dava konusu olay için Arabuluculuk Kanun Yoluna başvurduğunu; müvekkili şirketin Arabuluculuk Kanun Yoluna başvurarak hak düşürücü süreyi kestiğini, müvekkili şirketin Arabuluculuk Kanun Yoluna bşavururak dava konusu olaydan doğan hakkının peşinde olduğunu, hakkını elde etmek için süresi içerisinde hukuki yollara başvurduğunu ortaya koyduğunu; bu nedenle; hak düşürücü sürenin kanunlarda düzenlenmesinin asıl amacının borçluyu ilelebet hukuki tehdit altına tutmadan hak sahibinin/alacaklının belirli bir süre içinde hakkını aramasını sağlamak olduğunu; dosyalarında da müvekkili şirketin Arabuluculuk yoluna başvurarak yasal süresi içerisinde hakkını/alacağını borçludan talep ettiğini ortaya koyduğunu; bu nedenle; arabuluculuk yoluna başvurulduğundan hak düşürücü sürelerin kesildiğini, Müvekkili şirketin dosya alacağı için arabuluculuk yoluna başvurma tarihi olan 14.01.2022 tarihinde hak düşürücü süre kesilmiş olduğundan ve hak düşürücü sürenin kesilmesi ile yeniden başlayacağından yeni hak düşürücü sürenin başlayacağı tarih 14.01.2022 tarihi ve yeni hak düşürücü sürenin biteceği tarihin 14.01.2023 tarihi olduğunu; bu nedenle; işbu dava 21.02.2022 tarihinde açıldığından davanın hak düşürücü süre içinde açıldığının kabulü gerektiğini; bu nedenle; müvekkili şirket tarafından işbu dava hak düşürücü süresi içinde açılmış olduğundan yerel mahkeme kararının hak düşürücü süre sebebiyle verdiği usulden red kararının kaldırılmasının gerektiğini, Mahkemenin arabuluculuk altenatif çözüm yoluna başvurulması hak düşürücü süreyi kestiği ve hak düşürücü sürenin yeniden başladığı kanaatinde değilse; Arabuluculuk görüşmeleri süresinde geçen süreyi zamanaşımı süresine eklemek gerektiğini; bu durumda; işbu dosyadaki olay bakımından hak düşürücü sürenin dolduğu tarihin 21.01.2022 tarihi olduğunu ancak müvekkili şirket tarafından arabuluculuk yoluna bu tarihten önce 14.01.2022 tarihinde başvurulduğunu; arabuluculuk sürecinin ise 09.02.2022 tarihinde sona erdiğini; arabuluculuk sürecinin 25 gün devam etmiş olduğundan ve hak düşürücü süreye arabuluculuk sürecinin bitimi tarihinden itibaren bu 25 günü daha eklemek gerektiğinden hak düşürücü sürenin bu durumda 04.03.2022 tarihinde dolduğunu; bu nedenle; işbu dava 21.02.2022 tarihinde açıldığından dava hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulü gerektiğini; bu nedenle; arabuluculuk alternatif çözüm yoluna başvurulmasının hak düşürücü süreyi durdurduğundan işbu davanın hak düşürücü süre içinde açılmış olduğundan yerel mahkemenin hak düşürücü süre nedeniyle usulden red kararının kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah edilen ve dairemiz tarafından re’sen dikkate alınacak gerekçelerle; usul ve yasaya aykırı İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/234 E., 2022/427 K. sayılı 28.06.2022 tarihli usulden red kararının istinaf incelemesi ile KALDIRILMASINA, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, deniz taşıması sırasında meydana geldiği iddia olunan hasar nedeniyle davacının sigortalısına yaptığı ödemenin taşıyandan rücuen tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından karara karşı süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Deniz taşımalarında tazminat istemlerinin tabi olduğu hak düşürücü süreyi düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nun 1188/1 fıkrası uyarınca; eşyanın ziya ve hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat isteme hakkı bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşecektir. Aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca, hak düşürücü nitelikteki bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, davacının sigortalısına ait emtianın alıcısına 21/01/2021 tarihinde hasarlı olarak teslim edildiği, sigortalısının haklarına halef olduğu iddiası ile eldeki davayı ikame eden davacı bakımından da bir yıllık hak düşürücü sürenin 21/01/2021 tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, bir yıllık hak düşürücü sürenin 21/01/2022 tarihi itibariyle dolacağı, davacının hak düşürücü sürenin dolmasına 7 gün kala 14/01/2022 tarihinde ticari davalarda dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurduğu, başvuru tarihi itibariyle 6325 Sayılı Kanunun 18/A-15 fıkrası uyarınca hak düşürücüsü sürenin durduğu, arabuluculuk sürecinin 09/02/2022 tarihinde sonra erdiği, hak düşürücü sürenin bu tarihten itibaren tekrar işlemeye başladığı, 6253 Sayılı süresini 16/2 fıkrası uyarınca sürenin işlemeye başladığı 09/02/2021 tarihine 7 gün ilave edildiğinde, hak düşürücü sürenin son gününün 16/02/2022 tarihi olduğu, davacı yanın 21/02/2022 tarihinde hak düşürücü süre dolduktan sonra eldeki davayı ikame ettiği, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu anlaşılmış olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.