Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1661 E. 2022/1304 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1661
KARAR NO: 2022/1304
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/07/2022 (İhtiyati Tedbire İtirazın Reddine İlişkin Ara Karar)
DOSYA NUMARASI: 2021/829 Esas
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri … ve …’ın, diğer müvekkili olan … A.Ş.’nin ortağı ve müşterek imza ile temsil-ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olduğunu, hiçbir zaman … A.Ş. Firmasının tek imza ile temsil ilzam edilmediğini, bu durumun … ve icraya koyan avukat tarafından bilindiğini, …, … ve … arasında vaki “Kat karşılığı İnşaat sözleşmesi ” gereği, müvekkili …’nın hem inşaatı yaptığını hem de sözleşme gereği aylık taksitler halinde … ve …’e ödemeler yaptığını, kat karşılığı sözleşme yapılırken … ve …’in önce teminat senedi talep ettiklerini, avukat …’in senedi bizzat kendisinin yazdığını, müvekkili …’a imzalattıklarını, diğer müvekkili … imzalamadığından senetin ortada ve bedelsiz kaldığını ve …’in eline geçtiğini, senet teminatından karşılıklı olarak vazgeçildiği için de, müvekkillerinin karşılıklı güven esasına dayanarak senedin peşine düşmediklerini, 2 yıldır kısa COVID Salgın dönemi hariç düzenli ödeme yaptıklarını, senedin sadece … açısından değil, müvekkili … açısından da geçersiz olduğunu, …’ün imzasının olmadığını, aleyhine tespit istenenin bu hususu ve senedi geçersiz kılan diğer hususları bilmemesinin mümkün olmadığını, evrakın kambiyo senedi olarak takibe konulduğunu, ancak 6102 sayılı TTK’nın 776.maddesinde yazılı unsurların mevcut olmadığını, senet evrakının aslı geçersiz olduğundan aval ya da kefaletin de geçersiz olduğunu, tarihsiz olan geçersiz senet belgesinin 21.01.2019 tarihinden sonraki 1 yıllık süre olan 20.01.2020 tarihinde geçersiz hale dönüştüğünü, icra müdürünün de hata yaparak icra talebini tensip ettiğini, şikayet yoluna gidilip, İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi nin 2021/1381 E sayılı dosyasında İcranın durdurulmasına karar verildiğini, senedin üzerinde kurucu unsurlardan “malen ya da nakden, ya da teminat ifadesi” yazılması gerektiğini, bu senedin üzerinde böyle bir ibare olmadığını, müvekkili firma …’nın çift imza ile temsil ve ilzam edilebilirken, çift imzanın olmamasının ve müvekkili …’ün de senette imzası olmaması sonucu senedin “yasal unsurlarının oluşmadığını, TBK 13 gereğince senedin geçersiz olduğunu, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2021/720 D.İş sayılı dosyasında 18.11.2021 günlü celsede, … açısından ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına rağmen, hukuki hata ile müvekkili … ve müvekkili … hakkında ihtiyati haciz kararının kaldırılmadığını, kararı istinaf edeceklerini belirterek; HMK 208 ve 209 (Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.) uyarınca senetle ilgili her türlü işlemin (İhtiyati haciz, icra, vd) dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına, İstanbul … İcra Müdürlüğü nezdinde … sayılı dosyada bulunan 10.000.000.-TL bedelli senedin her müvekkili için ayrı ayrı “geçerli senet olmadığı”nın tespitine, senet üzerindeki yazıların müvekkillerine ait olmadığının tespitine ve davalı taraf hakkında %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …, dava dışı alacaklı … ve … arasında; “İstanbul, Bağcılar, … Mahallesine kain, … pafta, … Ada … Parsel Sayılı” gayrimenkul ile ilgili olarak Beyoğlu … Noterliği’nin 02.09.2015 tarih ve … yevmiye numarası ile “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” tanzim edildiğini, … ile …ün hem … adına hem de kendi adlarına ilgili sözleşmeyi imzaladığını, akabinde, davacılar tarafından ödemelerin düzenli yapılmaması üzerine, aynı taraflar arasında Beşiktaş … Noterliği’nin 18.01.2019 tarih ve … yevmiye numarası ile düzenleme şeklinde tadil sözleşmesi akdedildiğini, 18.01.2019 tarihli tadil sözleşmesinin 2.1. Maddesinde; borçlu …’nın tadil sözleşmesinin imza tarihi itibarıyla 7.500.000,00- USD bakiye ana para borcu olduğu, bu borcun 5.500.000,00- USD tutarının nakden, 2.000.000,00- USD tutarının daire verilmek suretiyle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, tadil sözleşmesinin 2.1. maddesinde belirtilen nakit alacak tutarı olan 5.500.000,00- USD’nin ödenmesi için 30.000.000,00- TL tutarında ipoteğin tapu nezdinde tesis edildiğini, yine 5.500.000,00- USD alacak için davacılar tarafından 10.000.000,00- TL meblağlı 2 (iki) adet senet düzenlendiğini, senet bordrosu tanzim edildiğini, … tarafından ödemelerin sözleşmeye uygun bir şekilde gerçekleştirilmemesi sebebi ile müvekkilinin muaccel olan 1.750.000,00- USD ana para borcunun ve borca işleyen gecikme tazminatının ödenmesine yönelik 23.10.2020 tarihli, Beşiktaş … Noterliğinin … Yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, bu ihtarname sürecinden netice alınamaması ve davacı / borçlular tarafından muaccel borcun ödenmemesi sebebi ile; ilgili sözleşme kapsamında bu defa müvekkili …’in kardeşi … tarafından tekrar Beşiktaş … Noterliği, … Yevmiye numaralı, 11.12.2020 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini ve 1.750.000,00- USD ana para borcunun ve borca işleyen gecikme tazminatının ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiğini, ise de borçlular tarafından keşide edilen ihtarnameye cevap verilmediğini, keşide edilen ihtarnamelere rağmen 18.09.2019 tarihli tadil sözleşmesinde yer alan ödeme planına uygun bir şekilde ödemelerin gerçekleştirilmemesi ve muaccel borçların ödenmemesi sebebi ile 02.09.2015 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin diğer alacaklısı dava dışı … tarafından tekrar; 1.650.000,00- USD ana para borcunun ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesini 03.09.2021 tarihinde Beşiktaş … Noterliği, … Yevmiye numaralı ihtarname ile talep edildiğini, Keşide edilen ihtarnameye … tarafından 24.09.2021 tarihli, Samsun … Noterliği, … yevmiye numaralı ihtarname ile cevap verildiğini ve … tarafından “Salgın hastalık döneminde devlet dahi icraları durdurmuş iken, ticari faaliyet felç olmuş iken, firmalar satış yapamamış iken ve ciro yapamamış iken, bu dönem (18 ay) ile ilgili olarak faiz tahakkuku yapılmaması ve yeni ödeme planı ile devam edilmesi” talep edildiğini, …, … ve … borçlarını ve temerrüde düştüklerini inkar etmediklerini, aksine, borçlarını süresi içerisinde, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olarak ödemediklerini ikrar ettiklerini, senedin geçersiz olduğu iddiasının yersiz olduğunu, ihtilafa konu senedin TTK m.776’da yer alan tüm şekil şartlarını taşıyan bono niteliğine haiz olduğunu belirterek, mahkemenin 24.12.2021 tarihli tensip zaptının 12 (dört) no’lu ara kararından rücu edilmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili Av. … 26/04/2022 tarihli dilekçesi ile dava konusu senet hakkında teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, talebin kabul mümkün olmaması halinde mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilerek senede ilişkin her türlü işlemin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 28/04/2022 tarih ve 2021/829 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” 1-Davacı vekilinin teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine 2-Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin, İİK72/3 maddesi gereğince mahkememiz dosyasına %15, icra dosyasına senet bedelinin %100 teminatın yatırılması veya kesin ve süresiz teminat mektubunun ibrazı ve dekontun mahkememiz dosyasına ibraz edilmesi halinde kabulü ile İİK’nun 72/3 maddesi gereğince icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için İİK 72/3 uyarınca İHTİYATİ TEDBİR verilmesine, 3-Mahkememiz dosyasına teminat yatırıldıktan sonra ihtiyati tedbir konusunda ara karar oluşturulmasına, ” karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 05/05/2022 tarih ve 2021/829 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” Dava İİK 72 gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu 10.000.000,00 TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı vekilinin talebi incelendiğinde, menfi tespit davasının icra takibi yapıldıktan sonra açılmış olduğu bu nedenle ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceği, ihtiyati tedbir talebinin İİK72/3 maddesi gereğince kabulüne, mahkememiz dosyasına %15, icra dosyasına senet bedelinin %100 teminatın yatırılması veya kesin ve süresiz teminat mektubunun ibrazı ve dekontun mahkememiz dosyasına ibraz edilmesi halinde ihtiyati tedbir verilmesine, karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafından 20/04/2022 tarihli dilekçesi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına senet bedelinin %100’ünü teminat altına alır teminat mektubu sunulacağını bildirmiş, teminat mektubu örneğini dilekçesi ekinde mahkemenize sunulmuştur. Ayrıca mahkememiz 28/04/2022 tarihli ara kararı gereğince senet miktarının %15’ini teminat altına alır 29/04/2022 tarihli … tarafından düzenlenen … seri numaralı 1.500.000,00 TL bedelli teminat mektubunu da mahkememiz dosyasında ibraz etmiştir. ” gerekçeleri ile; “İhtiyati tedbir talebinin İİK 72/3 maddesi gereğince KABULÜNE, mahkememiz dosyasına %15, icra dosyasına senet bedelinin %100 teminatın yatırılması veya kesin ve süresiz teminat mektubunun ibrazı ve dekontun mahkememiz dosyasına ibraz edilmesi halinde İİK’nun 72/3 maddesi gereğince icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için İİK 72/3 uyarınca İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı … Vekili Av … 18/05/2022 Tarihli Dilekçesinde Özetle: Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; davacıların talebi üzerine her ne kadar teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de davacılar iddialarını yaklaşık ispat kuralı doğrultusunda ispat edemediklerini, HMK m.389 ve m.390 kapsamında ihtiyati tedbir şartları oluşmadığından ara karardan rücu edilmesi gerektiğini, davacıların dava konu senedin kambiyo vasfını haiz olmadığına yönelik iddialarının mesnetsiz olduğunu, uyuşmazlık konusu bononun, TTK m.776 ile aranan tüm şartları haiz olup senedin bono niteliğini haiz olması için senet üzerinde düzenleyenenin imzasının bulunmasının yeterli görüldüğünü, çift imza kuralının temsile ilişkin olup çift imza yetkililerinden yalnızca birinin senedin üzerinde imzasının bulunmasının senedin geçersizliğine sebep olmadığını, davacılar tarafından davacı şirket …’nın çift imza ile temsil edildiği ancak senet üzerinde yalnız …’ın imzasının yer aldığı iddia edilmiş ise de davacılar tarafından eylemli bir şekilde …’ın …’yı münferiden temsil etmeye yetkili kılındığı vekaletnamesinin mevcut olduğunun belirtildiğini, …’ın bu yönde verilmiş bir vekaletnamesinin olup olmadığı araştırılmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bononun, süresi içerisinde takibe konulduğunu, senedin zaman aşımına uğradığı iddiasının yersiz olduğunu, uyuşmazlık yargılamayı gerektirir nitelikte ise de, …’ın dava konusu bonoyu imzaladığını ikrar ettiği, bu hali ile senetten sorumlu olduğunun göz ardı edilerek … yönünden de ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesinin hukuka ve hakkaniyete ayrılık teşkil ettiğini belirterek; 05.05.2022 tarihli ara karardan rücu edilmesine, senet miktarı üzerinden %115 esası ile verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve icra dosyası kapak hesabı üzerinden tüm fer’ileri ile birlikte hesaplanacak tutar üzerinden %115’i tutarındaki miktarın depo edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davacı …’ın senetteki imzasını ikrar etmiş olması çerçevesinde menfi tespit isteminde hukuki bir gerekçesi olmaması sebebiyle işbu davacı yönünden ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/07/2022 tarih ve 2021/829 Karar sayılı kararı ile; ” ….Somut olayda; Davacı vekilinin dava dilekçesi ile birlikte ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Huzurdaki menfi tespit davası icra takibi yapıldıktan sonra açılmış olup; ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyecektir. Ancak icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceği yasa gereğidir. İhtiyati tedbir talebinin İİK 72/3 maddesi gereğince kabulüne, mahkememiz dosyasına %15, icra dosyasına senet bedelinin %100 teminatın yatırılması veya kesin ve süresiz teminat mektubunun ibrazı ve dekontun mahkememiz dosyasına ibraz edilmesi halinde icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda 05/05/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararına karşı davalı tarafça 18/05/2022 tarihli dilekçe ile itiraz edilmiştir. Davalı tarafın ihtiyati tedbire itirazı yasal süre içinde olup değerlendirilmesi için 01/07/2022 tarihinde murafaa duruşması yapılmıştır. Mahkememizin 26/05/2022 tarihli duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlık; İstanbul … İcra Müdürlüğü nün … sayılı dosyasında takibe konan 10.000.000.-TL bedelli 21/01/2019 düzenleme tarihli bononun yasal unsurları -tarihsiz, malen ya da nakden ibaresiz, sirkülerde ve Ticaret Sicil Gazetesinde yazan 2. İmzasız, isim hatalı, süresi geçkin, – taşımaması nedeniyle ve davacı bono avalisti …’ın aval verme ve kambiyo senedi düzenleme özel yetkisi olmaması nedeniyle davacı …, davacı … ve davacı … AŞ için ayrı ayrı “geçerli senet olmadığı” nın tespit edilmesi, senet üzerindeki yazıların davacılara ait olmadığının tespit edilmesi, davacıların borçlu olmadığının tespit edilmesi olarak belirlenmiştir. Bono keşidecisi olan davacıların menfi tespit isteminin gerekçesi; TTK 659 md gereğince alacaklı olan davalı lehdara karşı sahip oldukları şahsi def ‘i ler, senet metninden anlaşılan def’i ler ile icra takibinin dayanağı olan senedin yasal unsurları taşımaması, senet üzerindeki imza ve yazıların inkar edilmesidir. Davalı taraf teminat miktarına itiraz etmiştir. Mahkememizce dava değeri üzerinden İİK 72/3 maddesi gereğince %15 oranında teminat miktarı belirlenmiştir. Davalının diğer itirazlarının davanın esasına yönelik olduğu, yargılamaya bağlı olarak aydınlanacağı görülmüştür. Dosya kapsamı delillere göre ihtiyati tedbir kararında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla itirazın reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” İtirazların reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından huzurdaki dosyaya senet bedelinin %15’i, icra dosyasına senet bedelinin %100’ü tutarındaki teminatın yatırılması ile ihtiyati tedbir uygulanmasına karar verilmesi ve teminat tutarına ilişkin itirazlarının reddine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, teminatın karşı tarafın muhtemel alacağını ve zararın tazminini güvence altına almak amacı ile verildiğini, belirlenen teminat tutarının İİK m.72 maddesine uygun olmadığını, mahkemece verilen 06.05.2022 tarihli ara kararına karşı 18.05.2022 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğunu, ne var ki mahkeme tarafından itirazlarının reddine hükmedildiğini, Mahkemece verilen takip kapsamında yatan paranın müvekkiline ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir uygulanmasına, senet bedelinin %115’i (İcra dosyasına senet bedelinin %100’ü, mahkeme dosyasına senet bedelinin %15’i olmak üzere toplam %115) oranında teminat sunulması karşılığında karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, itirazın reddi ile alacaklarının sürüncemede bırakıldığını ve tamamının güvence altına alınmasının mümkün olmadığını, dosya kapsamında “sadece senet bedeli üzerinden bedelin teminat olarak bloke edilmesi ile” İİK 72/3 e göre ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, verilebilecek tedbirin; “icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin engellenmesine” yönelik olup, hiç kuşkusuz icra veznesinde alacaklıya ödenmesi gereken tutarın salt senet ana para alacağından ibaret olmadığını, tedbir kararının takip dosyasında asıl alacağa işlemiş olan faiz ve feriler dahil etmek suretiyle alınacak güncel kapak hesabı üzerinden, dava neticesinde davacılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi ihtimali de gözetilerek dosya kapak hesabını kapsayacak şekilde karar verilmesi gerekir iken, sadece senet bedelinin %115’i üzerinden teminat gösterilmesi ile icra kasasındaki tutarın alacaklıya ödenmesinin engellenmesi yönünde tedbir kararına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemece tesis edilen teminat tutarı hukuksuz olduğundan, itirazın reddi kararı ve buna bağlı olarak mahkemece tesis edilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, İİK madde 72/3 madde lafzından da görüldüğü üzere teminat tutarının, asıl alacağa ve gecikmeden doğan zararlara (yani ilgili icra dosyasının asıl alacağının faiz ve ferileri ile birlikte, hükmedilmesi muhtemel tazminatlar da dahil olmak üzere güncel tutarına) ek olarak alacağın yüzde on beşinden aşağı olamayacağının açıkça belirlendiğini, bu kapsamda icra dosyası güncel kapak hesabı üzerinden değil de yalnız senet tutarı üzerinden belirlenen toplam %115 oranındaki teminatın hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme tarafından tesis edilen karara karşı sunmuş oldukları itirazları değerlendirilmeksizin, maktu ve gerekçesiz ifadeler ile Anayasa m.141, HMK m.27 ve HMK m.297 gereği tesis edilen kararın bu yönü ile de hukuka aykırı olduğunu, itirazlarının tek tek değerlendirilmeksizin ve herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin, maktu ve genel geçer ifade ile karar tesis edildiğini, kararda yalnız tarafların iddia ve savunmalarına yer verildiğini, hangi delilin ne şekilde değerlendirildiği, kararın hangi delillere ve gerekçeye dayanarak tesis edildiği hususların belirtilmediğini, maktu ve genel geçer ifade ile “dosya kapsamı delillere göre ihtiyati tedbir kararında isabetsizlik bulunmadığı” belirtilerek, hiçbir açıklama yapılmaksızın ve itirazlarının ne şekilde değerlendirildiği belirtilmeksizin hüküm tesis edildiğini, Yargıtay içtihatları ile de mahkemece tesis edilen kararların gerekçeli olması gerektiğinin belirtildiğini (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2006/36990 Esas – 2007/7441 Karar ve 19.03.2007), Davacıların, iddialarını yaklaşık ispat kuralı doğrultusunda ispat edemediklerini, HMK m.389 ve m. 390 kapsamında ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, Davacılar ile müvekkili ve dava dışı … arasında imzalanan sözleşme ve 18.01.2019 tarihli tadil protokolü kapsamında davacıların imza tarihi (18.01.2019) itibarıyla 7.500.000,00- USD bakiye ana para borçlarının olduğunu, bu borcun 5.500.000,00- USD tutarının nakden, 2.000.000,00- USD tutarının daire verilmek sureti ile ödeneceğini kabul ettiklerini ve imza altına aldıklarını, müvekkil ve dava dışı …’in 5.500.000,00-USD nakdi alacağı için davacılar tarafından iki adet 10.000.000,00- TL tutarlı kambiyo senedi ve tapu nezdinde 30.000.000,00- TL tutarında ipotek tesis edildiğini, davacıların ödemelerini aksatması ve uzun bir süre hiç ödeme gerçekleştirmemesi üzerine taraflar arasında ihtarname süreci yaşandığını ve davacıların keşide ettikleri her ihtarname ile borçlu olduklarını defalarca, açıkça ikrar ettiklerini, ne var ki bakiye borçlarına ilişkin ödemeleri gerçekleştirmediklerini, süreçten netice alınamaması üzerine bizzat davacılar tarafından müvekkiline teslim edilen dava konusu kambiyo senedinin takibe konu edildiğini ve davacıların ilgili senedin geçersiz olduğu iddiası ile huzurdaki haksız ve mesnetsiz davayı ikame ettiklerini, Davacılar tarafından her ne kadar borçlu olmadıklarının tespiti talep edilmiş ve dava konusu senedin gerek keşideci …, gerek avalistler … ve … yönünden netice doğuramayacağı iddia edilmiş ise de; davacıların müvekkiline borçlu olduklarını açıkça ikrar ettiklerini, davacıların borçlu olmadıklarına ve dava konusu kambiyo senedinin geçerlilik unsurlarını taşımadığına ilişkin iddialarının tamamı ile borçtan kurtulmaya yönelik, mesnetsiz ve afaki beyanlardan ibaret olduğunu, bu beyanlarını destekleyecek nitelikte herhangi bir delili de mahkemeye sunamadıklarını, Ne var ki mahkeme tarafından, davacıların soyut iddiaları kapsamında, davacıların haklılığını yaklaşık olarak bile ispat edemediği sabiti göz ardı edilerek, hukuka aykırı şekilde tedbir kararı verildiğini, Davacıların dava konu senedin kambiyo vasfını haiz olmadığına yönelik iddialarının mesnetsiz olduğunu, uyuşmazlık konusu bononun TTK m.776 ile aranan tüm şartları haiz olup senedin bono niteliğini haiz olması için senet üzerinde düzenleyenenin imzasının bulunmasının yeterli görüldüğünü, çift imza kuralının temsile ilişkin olup çift imza yetkililerinden yalnızca birinin senedin üzerinde imzasının bulunmasının senedin geçersizliğine sebep olmadığını, davacılar tarafından davacı şirket …’nın çift imza ile temsil edildiği ancak senet üzerinde yalnız …’ın imzasının yer aldığı iddia edilmiş ise de; davacılar tarafından eylemli bir şekilde …’ın …’yı münferiden temsil etmeye yetkili kılındığı vekaletnamesinin mevcut olduğu hususunun belirtildiğini, …’ın bu yönde verilmiş bir vekaletnamesinin olup olmadığı araştırılmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, …’ın …’yı münferiden temsile yetkili kılındığı bir vekaletnamesinin varlığının tespiti ya da …nın keşide ettiği tek imzalı başkaca bir kıymetli evrakın ödendiğinin ortaya çıkması halinde davacıların iddialarını temellendirdikleri imza itirazının yersiz olduğu ve dava açmakta haksız olduklarının ortaya çıkacağını, Bononun, süresi içerisinde takibe konulduğunu, senedin zamanaşımına uğradığı iddiasının yersiz olduğunu, ihtilafa konu bononun düzenleme tarihinin 21.01.2019 olduğu göz önünde bulundurulduğunda görüldüğünde ödenecek işbu bonunun ancak 21.01.2023 tarihinde zaman aşımına uğrayacağını, Yine, davacıların senedin geçersiz olduğu ve bu sebeple avalistler yönünden de sonuç doğurmayacağı yönündeki iddiasının haksız olduğunu, zira senedin TTK m. 776 ile öngörülmüş olan tüm şekil şartlarını taşımakta olup kambiyo (bono) niteliğini haiz olduğundan avalistlerin de senetten doğan borçtan sorumlu olacaklarını, kaldı ki davacıların iddialarının kabulü varsayımında dahi senet üzerinde geçersiz imzaların yer almasının, TTK m. 677 kapsamında diğer imzaların geçerliliğini etkilemeyeceğini, nitekim Yargıtay ilamlarının da bu yönde olup cevap dilekçelerinde sunulmuş olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/12-268 Esas – 2020/729 Karar ve 06.10.2020 tarihli ilamı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/4 Esas – 2018/5 Karar ve 20.04.2018 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı ile aval verenin yalnızca kambiyo senetlerine özgü şekil şartlarının mevcut olmadığını ileri sürmesinin mümkün olduğunu, huzurdaki davaya konu senedin TTK m. 776 kapsamında geçerlilik şartlarını haiz olduğunu, bu kapsamda -kabul etmemekle birlikte- keşidecinin imzasının geçersizliği halinde dahi imzaları kapsamında avalistlerin senette yer alan borçtan sorumlu olmaya devam edeceklerini, Davacıların açıkça borçlu olduklarını ikrar ettiklerini, ancak kelime oyunları ile senede bağlı borçlarının olmadığını iddia ettiklerini, davacıların dava dilekçesinde yer alan “borca istinaden teminat senedi verileceği ancak teminat senetlerinin verilmesinden vazgeçilerek işbu senetler yerine ilgili borca istinaden taşınmazlar üzerine ipotek tesis edildiği” yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, zira taraflar arasında tanzim edilen 18.01.2019 tarihli tadil protokolünün 3.2. maddesi ile öngörüldüğünü ve tadil protokolünde bahsi geçen 24 taşınmaz üzerinde, protokol doğrultusunda 21.01.2019 tarihinde ipotek tesis edildiğini, davacıların öncelikle senet verilmesini kararlaştırdıkları, ancak sonra vazgeçerek ipotek tesis ettikleri iddiasında olmalarına karşın gerek huzurdaki menfi tespit talebine konu kambiyo senedinin -ve protokol kapsamında düzenlenen ancak davaya konu edilmeyen diğer senet- gerek senet bordrosunun, tadil sözleşmesi ile 18.01.2019 tarihinde ipotek tesis edileceği düzenlendikten sonraki tarihte, 21.01.2019 tarihinde düzenlendiğini, Davacıların özellikle müvekkiline borçları olup olmadığına yönelik beyanda bulunmaktan kaçındıklarını, adeta müvekkile olan borçlarının tamamını ödemişcesine borçlu olmadıklarını ısrarla vurguladıklarını, davaya konu kambiyo senedinin taraflar arasındaki hukuki ilişkiye istinaden verildiği hususunun gerek sözleşmeler gerek senet bordrosu ile açık olup; davacıların senetten kaynaklanan borçlarının mevcut olmadığını ancak taraflar arasındaki 18.01.2019 tarihli tadil protokolünde yer alan tutarların tamamının faiz ve ferileri ile birlikte ödenmesi halinde ileri sürmelerinin mümkün olduğunu, Davacıların menfi tespit talebini temellendirdikleri hususun, bono üzerinde yer alan ve eksik olduğu iddia edilen imzalar olup -davacıların iddialarını kabul etmemekle birlikte- senet üzerinde …’ın imzasının yer aldığı ve …’ın imza itirazında bulunmadığı hususlarının tartışmasız olduğunu, bu noktada …’ın dava konusu bonoyu imzaladığı ve imzaladığını ikrar ettiği, bu hali ile senetten sorumlu olduğu hususlarının sabit olup, bu husus ihtiyati tedbire itirazları kapsamında dile getirilmiş ise de mahkeme tarafından göz ardı edilerek ihtiyati tedbire itirazlarının reddine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesince tesis edilen 01.07.2022 tarihli ihtiyati tedbire itirazların reddi kararının kaldırılmasına ve itirazlarının kabulü ile tesis edilen 05.05.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine dair mahkeme ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında bulunan 10.000.000.-TL bedelli senedin, yasal koşulları taşımaması nedeniyle menfi tespit ile iptaline ve davacıların borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi istemli davada, HMK 208 ve 209 maddeleri uyarınca senetle ilgili her türlü işlemin (İhtiyati haciz, icra, vd) dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, mahkeme dosyasına %15, icra dosyasına senet bedelinin %100’ü oranında teminatın yatırılması veya kesin ve süresiz teminat mektubunun ibrazı ve dekontun mahkeme dosyasına ibraz edilmesi halinde İİK’nın 72/3 maddesi gereğince icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için İİK 72/3 uyarınca ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş; davalının tedbire itirazı ise red edilmiştir. Davalı tarafça itirazın reddine dair verilen ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK 72.m. uyarınca açılan menfi tespit davalarında tedbir talepleri değerlendirilirken İİK 72.m. yanında HMK 389 vd maddelerinin de dikkate alınması gerekir. İİK 72/3 maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir “ hükmü yer almaktadır. HMK’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davanın takipten sonra açıldığı gözetilerek İİK 72/3 maddesinde düzenlendiği şekilde icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmiş olup, ara kararın ilgili kanun maddesindeki düzenlemeye uygun ve dosya kapsamına göre talep ve karar tarihi itibarı ile mübrez delillerin HMK 390/3 maddesinde düzenlenen yaklaşık ispat için yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme takdirine göre belirlenen teminat miktarı ise İİK’nın 72/3 madde hükmüne uygundur. Ayrıca davalının itirazları mahkemece değerlendirilmiş olup, itirazların reddine dair açıklanan gerekçede bir eksiklik bulunmamaktadır. Sair istinaf sebepleri ise, HMK’nın 394. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbire itiraz nedenleri arasında yer almayıp, geçici hukuki koruma tedbirlerinin yargılama sırasında değişen delil durumuna göre her zaman değiştirilmesi veya kaldırılmasının mümkün olduğu gözetildiğinde mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı ve itirazın reddine dair ara karar usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.