Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1659 E. 2022/1382 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1659 Esas
KARAR NO: 2022/1382 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/582 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 10/02/2022 Ara Karar
TALEP: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirketin 2020 mali yılı Olağan Genel Kurulu, ertelenen konuları görüşmek üzere, 21 Haziran 2021 tarihinde, (1) Açılış ve toplantı başkanlığının oluşturulması, (2) Yönetim kurulunca hazırlanarı yıllık faaliyet raporunun ve bağımsız denetim raporunun okunması ve müzakeresi, (3) 2020 yılına ait bilanço ve kar/zarar hesaplarının okunması, müzakeresi ve onaylanması, (4) Yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibrası, (5) Yönetim kurulu üyelerinin şirket konusu işlerle iştigal etmelerine, TTK’nın 395. Ve 396. maddeleri gereğince müsaade edilmesi, ve (6) Dilekler ve kapanış maddelerinden oluşan gündemle toplandığını, 21 Haziran 2021 Genel Kurul Toplantısı’nda alınan kararlarının ağır hukuk ihlalleriyle kanuna açıkça aykırı olarak alındığını, yok hükmünde olduklarını, davalı şirket açısından benzer kararların 2019 mali yılından bu yana zarar oluşturduğunu ve bu kararların alınmasında etkili olan kişilerin de davalı şirkete zarar vermeye devam ettiğini ve bunları gizlemeye çalıştıklarını, geçmiş yıllarda aldıkları kararların mahkemelerce iptal edilmesine rağmen davalı şirketin zararlarının giderilmesine yönelik en ufak bir girişimde bulunmadıklarını, zarar verenin bizzat kendileri olduğunu, 21 Haziran 2021 GK Toplantısı’nda alınan kararların da uygulanmaya devam etmesi halinde davalı şirketin zararını arttıracağını belirterek ivedilikle ve karar kesinleşinceye kadar TTK’nın 449 uncu maddesi ve HMK’nın389 uncu ve devamı maddeleri uyarınca yürütmelerinin tedbiren geri bırakılması talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/02/2022 tarih 2021/582 Esas sayılı ara kararında; “…Dava konusu olan ve tedbir istenen genel kurul maddeleri değerlendirildiğinde, HMK 389 maddesine göre, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşma ya da tamamen imkansız hale gelme, ciddi zarar doğma ihtimali bulunmadığı, ayrıca konunun yargılamayı gerektirmesi, henüz bu aşamada ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşullarının oluşmaması nedeniyle tedbir talebinin reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir….”gerekçesi ile, 1-İhtiyati Tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, yürütmenin geri bırakılması talebinin yerel mahkeme tarafından reddedildiğini, uyuşmazlık konusu davalı Şirketin 07/02/2021 tarihli GK toplantısında;3. Gündem maddesi uyarınca finansal tabloların onayı kararına ilişkin olarak bu kararların yürütmesinin geri bırakılmasının talep edildiğini, 4. nolu gündem maddesi ile ilgili talebin ise yönetim kurulu tüzel kişi üyeleri … ve …’nin ibra kararlarında, yönetim kurulu üyesi olan pay sahibi …’ın TTK’nın 436 ncı maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olarak usulsüz şekilde oy kullandığını, sonuca etki ederek ibra kararlarının alınmasına sebep olduğunu bu nedenle yürütmesinin geri bırakılmasının talep edildiğini, 5 no.lu gündem maddesi ile ilgili talebin …’ın dahil olarak … ve …’ye TTK’nın 395 ve 396 ncı maddelerince izinler verilmesi kararlarında, TTK’nın 436 ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı olarak hem kendisi hem de hakimiyeti altındaki sermaye şirketleri lehine usulsüz şekilde oy kullandığını, sonuca etki ederek izin kararlarının alınmasına neden olduğunu, …’ın, 2020 mali yılında … A.Ş. ve … temsilcisi …’ın da … A.Ş. unvanlı şirketler kurduğunun anlaşıldığını, bu şirketlerin davalı Şirket ile işlem yapıp yapmadıklarının, borçlanıp borçlanmadıklarının ve rekabet edip etmediklerinin belli olmadığını, bağlılık ve faaliyet raporları veya finansal tablolarda bu şirketlere ait en ufak bir ize rastlanmadığını, İhtiyati tedbire karar verilebilmesi için aranan yaklaşık ispat ölçütünün sunulan tüm dilekçe ve deliller ile ispatlandığını, dava konusu 21 Haziran 2021 GK Toplantısı’nda alınan kararların tamamının TTK’nın 445 inci maddesi uyarınca kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlüğe aykırı olduğu, ibra ve yönetim kurulu üyelerine izin kararlarının ayrıca TTK’nın 436 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı usulsüzlükler nedeniyle yok hükmünde ya da batıl olduğu veya iptal edilmesi gerektiğini, Şirket’in 2020 mali yılı içerisinde birtakım şüpheli işlemlerle zarara uğratıldığını, bu kararlara dayalı olarak işlemler yapılması veya yeni hukuka aykırı kararlar alınması suretiyle Şirket’in zarara uğratılmaya devam edeceğini, yürütmenin geri bırakılmaması halinde ciddi zararların doğacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı şirketin ertelenen ve 21 Haziran 2021 tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurul toplantısı’nda alınan 3 sayılı, 4 sayılı kararın …’ın ibra edilmemesine ilişin kısmı hariç kalmak üzere diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin kısmı ve 5 sayılı kararın yok hükmünde olduğunun veya butlanının tespiti veya iptali talebiyle açılan davada, dava konusu yapılan kararların TTK’nın 449 ve HMK. 389 maddeleri uyarınca yürütmelerinin geri bırakılması istemine ilişkin ihtiyati tedbir talebidir. Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK 449.maddesine göre, genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 vd. maddelerinden yararlanılması gerekir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre, tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Mahkemece, dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına dair talep değerlendirilmeden önce, TTK.nın 449.m uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmış, olumsuz görüş bildirildiği anlaşılmıştır. Bu hali ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, mevcut delil durumu itibarı ile yaklaşık ispat koşulunun sağlanılmadığı, tedbir kararı verilmemesi ve alınan kararların icra edilmesi halinde davacıların hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden şu aşamada bahsedilmesinin mümkün olmadığı gibi ciddi bir zararın doğacağına dair emare ve delilinde bulunmadığı gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince yürütmenin durdurulması yönünde tedbir talebinin reddi kararı usul ve yasaya uygun olup davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.