Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1655 E. 2022/1406 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1655 Esas
KARAR NO: 2022/1406 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/409 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 18/07/2022 (Ara Karar)
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalı şirket …’nın, 22.04.2008 tarihinde kurulduğunu ve faaliyet alanının gıda ihracatı olduğunu, Müvekkilleri … ve …’in, davalı şirket …’nin (…) sırasıyla %40 ve %10 hissesine sahip ortakları olduklarını, davalı şirkette toplam %50 payı temsil ettiklerini, … 12.01.2010 tarihinde, …’in ise, 12.11.2014 tarihinde hisse devri yoluyla şirkete ortak olduklarını, müvekkillerinin uzun süredir yurt dışında yaşadıklarını, müvekkillerinin dışındaki diğer %50 hissenin, şirket müdürü de olan dava dışı …’ya ait olduğunu, müvekkillerinin ortağı oldukları davalı şirkette yapıldığı iddia olunan, ancak usulüne uygun çağrı yapılmayan genel kurul kararlarından müvekkillerinin haberlerinin dahi olmadığını ve müvekkillerinin yurt dışında bulundukları sırada sahte imzalarla tutanak tanzim edilerek gerçekleştirildiğini iddia ettiği 06.10.2011, 29.11.2012, 21.12.2015, 30.03.2016, 04.04.2017, 21.11.2017, 31.07.2019, 03.08.2020 tarihli genel kurul kararlarının ve mahkememizce yapılacak incelemede re’sen tespit edilecek diğer hükümsüz genel kurul kararlarının yokluğunun tespitini ve işbu dava süresince şirkete tedbiren kayyım atanmasına, karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi 01/07/2022 tarih 2022/409 Esas sayılı ara kararında; “1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; HMK 389.vd maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir yoluyla davalı şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile tarafların ortağı olduğu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı “… Mah. … Sit. … Cad. No:.. İÇK:.. Beylikdüzü/İstanbul” adresinde faaliyet gösteren …’ne DENETİM VE ONAY KAYYIMI olarak bilirkişi listesinden kayyım olarak …’in re’sen tayinine, 2-…’nin her türlü karar ve tasarruf işlemlerinin (şirket malvarlığı üzerinde tasarruf etme, şirkete ait banka hesaplarından para çekme, kambiyo evrakı düzenleme ve şirket adına harcama yapma dahil her türlü işleminin) geçerliliğinin mahkememizce atanan KAYYIMIN ONAYINA BAĞLANMASINA, 3-Kayyımın denetim ve onay görevini yaparken, ortakların hak ve menfaatini ve şirketin menfaatlerini gözetmesine,” karar verilmiştir. Davalı tarafın 05.07.2022 tarihli dilekçesi ile, Mahkememiz 01.07.2022 tarihli ara kararı ile verilen tedbire yönelik itiraz ettiği, davacı tarafın 15.07.2022 tarihinde davalı tarafın beyan dilekçesine karşı dilekçe sunduğu ve yönetim kayyımı atanması taleplerini yineledikleri, Mahkememiz aksi kanaatte ise dava konusu şirkete denetim ve onay kayyımına işbu davada şirketi temsil yetkisi verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/07/2022 tarih 2022/409 Esas sayılı ara kararında; “Somut olayda davacı ortak tarafından ileri sürülen iddialar dilekçe ekinde sunulan belgeler dikkate alınmış yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde sunulan kayıtlar incelenmiştir. Şirketin dava süresince bu şekilde yönetilmesi davacı açısından önemli zararlara sebebiyet verileceği endişesi yaratmaktadır. Tarafların hak ve sorumluluk dengesinin korunması gerekir. Yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığı kesin olarak kanıtlanamamakla birlikte, buna ilişkin bazı belge ve deliller sunulmuştur. Ortaklar arasındaki karşılıklı güvenin zedelendiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple şirketin yönetimi ile ilgili olarak geçici hukuki korunma sağlanması için şartların bulunduğu kanaati oluşmuştur. Geçici hukuki koruma önlemi alınırken tarafların ve şirketin menfaatlerinin korunması gerekir. Halihazırdaki temsil yetkisine sahip şirket yöneticisinin temsil yetkisinin tedbiren tamamen kaldırılması halinde, şirket yönetimindeki süreklilik aksayacak, şirketin menfaatlerinin tam anlamıyla sağlanması güçleşebilecektir. Halihazırdaki yöneticinin temsil ve ilzam yetkisi muhafaza edilmek suretiyle temsil ilzam yetkisinin kısıtlanması yönündeki tedbir talebi kabul edilerek, temsil ve ilzam yetkisinin kullanılmasının mahkememizce atanacak bir denetim ve onay kayyımınnı onayına bağlanmak suretiyle gerekli hukuki korumanın sağlanabileceği kanaatine varılmıştır. Kayyım mahkememizce bilirkişi listesinden seçilmiştir. Atanan kayyım denetim ve onay kayyımı olup şirketin mevcut yönetimi el çektirilmediğinden ve dosya kapsamı da dikkate alınarak, HMK’nın 392. maddesi uyarınca, takdiren teminat alınmasına gerek görülmemiştir.” Mahkememiz’in 01.07.2022 tarihli ara kararı yukarıdaki gerekçeler ile tesis edilmiş olup,aynı gerekçeler ile ve de davacının iş bu dava açısından şirketi temsil etmesi için denetim ve onay kayyımına yetki verilmesi yönündeki talep ise ,şirketin yönetim organının temsil yetkisini sınırlayıcı nitelikte tedbir kararı verilmediği anlaşılmakla reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…”gerekçesi ile, Davacılar vekilinin ve davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazlarının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, davalı şirket tarafından yapılan itirazların 18/07/2022 tarihli ara karar ile reddedildiğini, aynı kararla yönetim kayyımı atanması ve bu kabul edilmediğinde denetim kayyımına davada şirketi temsil yetkisi verilmesi taleplerinin de reddedildiğini, Yerel mahkeme tarafından her ne kadar davalı şirkete denetim ve onay kayyımı atanmış ise de mevcut şirket müdürünün denetime tabi olarak dahi olsa görevde kalmasının ihtiyati tedbirden umulan faydanın gerçekleşmesi önünde engel olacağını; şirkete tayin edilen kayyıma doğrudan yönetim görevi verilmesi gerektiğini, şirket müdürünün her tür eylem ve işleminde şirketin zararına ve kendi çıkarlarına göre hareket ettiğini, müdürün şirketi idare etmeye ve bu davada şirketi temsil etmeye devam etmesi müvekkillerin ve şirketin haklarının korunmasını önemli ölçüde zorlaştırarak imkansız hale getireceğini, şirketin hak ve menfaatlerinin korunmadığını alacak ve borçları takip edilmediğini, şirkette bir yönetim boşluğu olduğunu, yerel mahkemenin denetim ve onay kayyımı kararı şirkete yönetim kayyımı tayin edilerek değiştirilmesi gerektiği, bu kabul edilmediği takdirde denetim kayyımına ayrıca şirketi eldeki davada temsil yetkisi verilmesi gerektiğini, İleri sürerek 18/07/2022 tarihli ara kararın müvekkiller lehine kaldırılmasını, 6100 sayılı HMK’nın 389 vd. maddeleri gereğince şirket ve ortakları ile şirket müdürü arasındaki menfaat çatışması ve şirket ile ortaklarının haklarının şirket müdürüne karşı korunması, davada kullanılacak defter ve belgelerin sıhhatinin korunması gerekliliği dikkate alınarak şirkete yönetim kayyımı tayinine, aksi kanaatte ise 01/07/2022 ara karar tayin edilen denetim kayyımına işbu davada şirketi temsil yetkisi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin ara kararında TTK m.630f.2 dayanak gösterildiğini, tarafların hak ve sorumluluk dengesinin korunmasının gerekçe gösterildiğini, tedbir kararının davanın konusuyla ilgili olmadığını, hukuki dayanağının bulunmadığını, Dava konusu genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti olduğundan, dava konusunun elde edilmesinin zorlaşacağı, tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğacağından bahsetmenin mümkün olmadığını, davacılar tarafından sunulan belgeler ile yaklaşık olarak ispat edilemediğini, ihtiyati tedbir şartlarının mevcut olmadığını, Şirketin kötü yönetilmesinin söz konusu olmadığını ve bu hususun dava ile ilgisinin bulunmadığını, davacıların geçici hukuki koruma talep etmekte ve şirkete kayyım atanması hususunda bir hukuki yararlarının da bulunmadığını, Davacıların fesih, tasfiye, ortaklıktan çıkma, yöneticilerin azli gibi taleplerinin bulunmadığını, şirket yönetimi ile ilgili tüm hususların davacıların bilgisi dahilinde olduğunu, denetim kayyımının 18.07.2022 tarihli kayyım raporunda belirttiği üzere davacıların 07.11.2019 tarihli genel kurulda şirketin sermayesinin 6.500.000-TL’den 9.500.000-TL’ye artırılması yönündeki genel kurula dair bir hukuksuzluk iddiası bulunmadığını, Yargıtay 11. HD 2017/1702 E.- 2018/8018 K. Sayılı, 18.12.2018 tarihli kararında belirtildiği üzere yokluk gerektiren hususun öğrenilmesinden sonra uzun süre sessiz kalıp dava açmayan ilgililerin dava açma hakkının düşeceğini, davacıların davasının TMK m.2’ye göre dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, Şirketlerin genel kurul tarafından seçilen yöneticiler ile yönetilmesinin esas alınması, şirket yönetimine müdahalenin çok sınırlı olması gerektiğini, TMK m.427/1-4’de “Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa” kayyım atanacağının düzenlendiğini, müvekkili şirkette organ yokluğunun söz konusu olmadığını, şirketin, yasalara uygun ve şeffaf bir şekilde ticari hayatına devam ettiğini, şirkete denetim kayyımı atanması halinde, halihazırda ipoteklerle ve takiplerle mücadele eden şirketin anlık işleyen ticari hayatta stratejik kararların almayacak duruma geleceğini, bankalardaki itibarının sıfırlanacağını, şirketin işleyişi ve manevra kabiliyetinin ağırlaşacağı ve neticede şirketin iflasa sürükleneceğini, ( İstanbul BAM 43. HD, E. 2021/1849, K. 2021/1369, T. 11.11.2021) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi 18/07/2022 kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, denetim kayyımı atanmasına ilişkin arar kararın kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; davalı şirketin 06.10.2011, 29.11.2012, 21.12.2015, 30.03.2016, 04.04.2017, 21.11.2017, 31.07.2019, 03.08.2020 tarihli genel kurul kararlarının ve mahkemece tespit edilecek diğer genel kurul kararlarının yoklukla malul olduklarının, bunun mümkün görülmemesi halinde butlan ile malul olduklarının tespiti talepli davada; dava süresince davalı şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkin olup, mahkemece tedbir talebinin kısmen kabulüne, davalı şirkete tedbiren denetim ve onay kayyımı atanmasına karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerine yapılan itiraz reddedilmiştir. Taraf vekilleri, itirazın reddine ilişkin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı vekili, davanın genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olduğunu, tedbirin konusunun uyuşmazlığın konusunu teşkil etmediğini, genel kurul karar iptali davasında, şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilemeyeceğini ileri sürerek; davacılar vekili ise, dosya kapsamına sunulan deliller çerçevesinde yaklaşık ispat koşulunun oluştuğunu, davalı şirkete denetim ve onay kayyımı değil, yönetim kayyımı atanması gerektiğini ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. 6102 Sayılı TTK’nun 449/1 maddesi, genel kurul kararları aleyhine iptal veya butlan davası açılması durumunda verilebilecek tedbire ilişkin özel bir düzenleme öngörmüş olup; mahkemece; yönetim kurulunun görüşü alındıktan sonra ve 6100 Sayılı HMK’nun 389/1 maddesinde aranana tedbir koşulları ile 390/3 maddesinde aranan yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu kanaatine varılması halinde, butlan veya iptal davasına konu genel kurul kararlarının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına karar verilebilir. TTK’nun 449/1 maddesinde yer alan bu özel düzenleme karşısında ve eldeki dava TTK’nun 630 maddesine dayalı azil davası olmamasına rağmen, mahkemece bu hükme dayalı olarak, davalı şirkete tedbiren denetim ve onay kayyımı atanmasına karar verilmesi yerinde olmamıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; mahkemece ihtiyati tedbire itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi nedeniyle davalı/tedbire itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi ilk derece mahkemesi ek kararının kaldırılarak dairemizce itirazın kabulü yönünde hüküm kurulmasına, davalı vekilnin istinaf başvurusunun kabulü gerekçesi karşısında, konusu kalmayan davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurumuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin konusu kalmayan istinaf başvurusunun REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/07/2022 tarih ve 2022/409 Esas sayılı ihtiyati tedbire itirazın reddine dair ara kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-İtiraz eden davalı vekilinin Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2022 tarih ve 2022/409 Esas sayılı ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazının KABULÜNE, 2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2022 tarih ve 2022/409 Esas sayılı ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA,
İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Yasa gereği ihtiyati tedbire itiraz yönünden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 80,70.TL istinaf karar harcının ihtiyati hacze itiraz eden davalıya iadesine, 7-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında davacı /tedbir talep eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 8-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 105,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere toplam: 326,20-TL’nin ihtiyati tedbir talep edenden alınarak ihtiyati tedbire itiraz edene verilmesine, 9-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.