Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1651 E. 2023/351 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1651
KARAR NO: 2023/351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/990 Esas 2018/229 Karar
TARİH: 13/03/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
Dairemizden verilen 20/11/2019 tarih ve 2018/1288 Esas – 2019/1631 sayılı kararı, Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 26/05/2022 tarih ve 2022/2255 Esas – 2022/4130 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosya incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirket ile aralarında 26/01/2012 tarihli Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi imzalandığını, ticari ilişki devam ederken sözleşmenin teminatı olarak davalı şirkete davaya konu 150.000,00 TL tutarlı banka teminat mektubunu verdiklerini, sözleşme ilişkisi devam ederken davalı tarafça 14/02/2014 tarihinde teminat mektubunu paraya çevrilerek tahsil edildiğini, oysa davalıya cari hesaptan kaynaklanan bir borçlarının bulunmadığını, haksız yere paraya çevrilen teminat mektubu bedelinin iadesi için icra takibi başlattıklarını ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; aradaki sözleşme ve ticari ilişkiyi kabul etmekle birlikte, belirtilen teminat mektubunu davacının vermiş olduğu alım taahhüdüne uymaması nedeniyle cezai şart maksatlı olarak paraya çevirdiklerini, davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/03/2018 tarih 2014/990 Esas 2018/229 Karar sayılı kararında; “Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve her iki taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. İncelenen taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutuldukları, sahibi lehine delil niteliği taşıdıkları anlaşılmıştır. Dosyada mevcut ve denetime elverişli ve gerekli veriler içeren ve bu yönüyle üstünlük tanınarak itibar edilen 08/01/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu uyarınca; taraflar arasında 26/01/2012 tarihli bayilik sözleşmesinin bulunduğu, sözleşme ve ekindeki protokoller kapsamında davacı tarafından davalıya 150.000,00 TL tutarlı (… Bankası Didim Şubesi’nden verilme) teminat mektubunun verildiği, incelenen defter ve belgeler uyarınca davacının davalıya cari hesaptan kaynaklanan herhangi bakiye borcunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalının “Teminat mektubunun davacının sözleşme kapsamında vermiş olduğu tonaj alım taahhüdüne uymaması nedeniyle cezai şart maksadıyla paraya çevrildiği” yönünde beyanda bulunulmuş olduğu görülmüş ise de, alımlardaki muhtemel eksik tonaj farkının “cezai şart” niteliğinde olması sebebiyle teminat mektubu ile ilişkilendirilemeyeceği, verilen teminat mektubunun eksik tonaj halinde bozulması yönünde herhangi bir kayıt veya belgenin bulunmadığı ve bu sözleşmede ve ekindeki protokollerde buna izin verecek bir düzenlemeye yer verilmediği ve bu nedenlerle davalının teminat mektubunu paraya çevirmesi yönündeki işleminin hukuka aykırı olduğu kanaatiyle…” gerekçesiyle; Davanın kabulü ile; davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 150.144,86 TL üzerinden devamına, Alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, Alacak likit olmadığından ve alacak hesabı yargılamayı gerektirdiğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; İlk derece mahkemesinin eksik inceleme ile karar verdiğini, Müvekkili şirkete verilen teminat mektubunun, davacı bayinin sözleşmeden ve taraflar arasındaki ilişkiden doğan tüm borçlarının teminatı olduğunu, Müvekkili şirket tarafından teminat mektubunun davacının müvekkili şirkete ödemekle yükümlü olduğu 19.710,00 USD bedelinde cezai şart alacağını ödememesi ve akabinde haksız yere sözleşmeyi feshetmesinden kaynaklanan 111.000,00.USD cezai şartı ödememesi sebebiyle nakde çevrildiğini, Teminat mektubunun nakde çevrildiği tarih olan 14/02/2014 itibariyle müvekkili şirketin muaccel olan cezai şart alacağının teminat mektubundan tahsil edilen meblağa mahsup edildiğinde davacı şirketin müvekkili şirketten 106.490,18.TL ana para ve 137,12 TL faiz alacağı olduğuna bilirkişi heyeti tarafından kanaat getirildiğini, fakat heyetin Kartal … Noterliğince 19/02/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek, davacı şirketin 26.01.2012 tarihli bayilik sözleşmesini feshettiğini incelemesine rağmen, tek taraflı ve haksız olarak feshedilen sözleşme sonucu müvekkili şirketin muaccel olan diğer alacak kalemlerini değerlendirmeye almadığını, Sonuç olarak 14.02.2014 tarihinde nakde çevrilen teminat mektubunun bu alacakları karşılamadığını, Davacının ticari defterlerinin lehine delil vasfını taşımamasına rağmen Mahkeme tarafından bu yönde bir hüküm kurulması hatalı olduğunu, ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 20/11/2019 tarih ve 2018/1288 Esas – 2019/1631 Karar sayılı ilk kararı ile; “Dava akaryakıt bayilik sözleşmesi gereğince verilen teminat mektubunun haksız nakde çevrildiğinden bahisle bedelinin istirdadı için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Davacı, taraflar arasında 26/01/2012 tarihli bayilik sözleşmesi kurulduğunu, bu sözleşme kapsamında 150.000 TL bedelli teminat mektubunun davalıya verildiğini, müvekkilinin ticari ilişki nedeniyle davalıya herhangi bir borcu olmamasına rağmen sözleşme ilişkisi devam ederken 14/02/2014 tarihinde haksız olarak nakde çevrildiğini, teminat mektubu bedelinin iadesi için yaptıkları talebe rağmen bedelin iade edilmediğini, tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı sözleşme ile davacının alım taahhüdünde bulunduğunu, bu taahhüdüne uymadığı için cezai şart alacakları doğduğunu, ayrıca sözleşmenin davacı tarafça haksız olarak feshedildiğini, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle haksız fesih cezai şart alacakları ile kar mahrumiyeti alacakları bulunduğunu, teminat mektubunun cezai şart alacakları için nakde çevrildiğini belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece “davalının -Teminat mektubunun davacının sözleşme kapsamında vermiş olduğu tonaj alım taahhüdüne uymaması nedeniyle cezai şart maksadıyla paraya çevrildiği- yönünde beyanda bulunulmuş olduğu görülmüş ise de, alımlardaki muhtemel eksik tonaj farkının ‘cezai şart’ niteliğinde olması sebebiyle teminat mektubu ile ilişkilendirilemeyeceği, verilen teminat mektubunun eksik tonaj halinde bozulması yönünde herhangi bir kayıt veya belgenin bulunmadığı ve bu sözleşmede ve ekindeki protokollerde buna izin verecek bir düzenlemeye yer verilmediği bu nedenlerle davalının teminat mektubunu paraya çevirmesi yönündeki işleminin hukuka aykırı olduğu” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosyada bulunan taraflar arasında imzalandığı uyuşmazlık konusu olmayan 26/01/2012 tarihli Akaryakıt bayilik sözleşmesinin 4. maddesinde bayinin sözleşme çerçevesinde davalı şirketçe üretilen ve dağıtılan beyaz ürün cinsi akaryakıt ile madeni yağı ve müstahzarlarını senelik satış taahhüdüne uygun olarak satmayı kabul ve taahhüt ettiği, devamında senelik satış taahhüdünde bulunacağı, ihlali halinde sözleşmenin 6,8 ve 9, madde hükümlerinin uygulanacağı, taraflar arasında imzalanan 26/01/2012 tarihli bayilik protokolün 6. maddesinde bayinin senelik 1600 m3 beyaz akaryakıt türü ürünler satın alacağını taahhüt ettiği, taahhüdüne uymaması halinde akaryakıtta m3 başına 30 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği, yine 05/09/2012 tarihli ek protokolde senelik beyaz akaryakıt alım taahhüdünün 1200 m3 olarak belirlendiği, taahhüde uyulmaması halinde akaryakıtta m3 başına 30 USD cezai şart ödeneceğinin kabul edildiği görülmüştür. 26/01/2012 tarihli bayilik protokolünün 3. maddesinin alt bentlerinde bayi adayının, davalıya 150.000 TL bedelli kati ve süresiz banka teminat mektubu vereceği, davalının, bayi adayından vadeli mal alışları riskini karşılayamaz ise ek teminatlar isteyebileceği kararlaştırılmıştır. Akaryakıt bayilik sözleşmesinin 6. maddesinin f bendinde “bayinin sözleşme kapsamında aldığı petrol ürünlerinin bedellerini belirlenen vadelerde ödememesi, eksik veya geç ödemesi halinde faiz tahakkuk ettirileceği, her türlü takipte bulunulabileceği, teminatların nakde çevrilebileceği, bayinin petrol ürünleri bedelini ödemesi için davalı tarafça vade tanınması halinde bayi vade içinde borcunu ödemezse davalının sözleşmeyi feshedebileceği veya fesih hakkını kullanmadan mal teslimini durdurabileceği ve bayi tarafından verilen tüm teminatları ve teminat mektuplarının nakde çevrilebileceği, teminatların nakde çevrilmesinde cezai şart ve kar mahrumiyetinden kaynaklanan alacaklarında dahil olduğu, 8. maddede fesih halleri ve 9. maddede muacceliyet hali “işbu sözleşmenin yukardaki 8-a) fıkrasına göre …’ca feshi veya …’ın işbu sözleşmenin 6-f) fıkrasındaki hakkını kullanması halinde, herhangi bir ihtar ve hükme lüzum olmaksızın bayinin …’a olan vadeli, vadesiz, vadesi hulul etmemiş her türlü kıymetli evraka dayalı, … faturasından doğan, cezai şarta dayanan, taksitli, taksitsiz ve mahiyeti ne olursa olsun bütün borçları muacceliyet kesbedecek” şeklinde ve teminatların nakde çevrileceği düzenlenmiştir. Dosyada bulunan ihtarnamelerden, davalının 24/01/2014 tarihli noter ihtarnamesi ile davacı tarafa, 2013 yılıhda 657 m3 eksik alım yaptığı, sözleşme ile belirlenen 19.710 USD cezai şart alacaklarının doğduğu, ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren cezai şart alacak hakları saklı kalmak kaydıyla, yıllık satış taahhüdünü sağlayacak oranda akaryakıt alımı yapılması veya cezai şart bedelinin ödenmesi, aksi halde sözleşmeden doğan tüm hakları ile diğer her türlü dava, talep ve şikayet haklarının kullanılacağı, cezai şart alacağının talep olunacağı ihtar edilmiştir. Söz konusu ihtarnamenin davacıya 28/01/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davaya konu teminat mektubunun ise 14/02/104 tarihinde nakde çevrildiği anlaşılmaktadır. Davalı 2013 yılı için eksik alımdan kaynaklanan cezai şart alacağı için ihtarname göndermiş ise de, ihtarnamede eksik alım taahhüdünün yerine getirilmesi veya cezai şartın ödenmesi yönünde seçimlik edim öngörüldüğü, davalıca yerine getirilmesi istenen seçimlik edimler için süre verilmediği, uyulmaması halinde cezai şart alacağının tahsili için dava ve takip haklarının kullanılacağının belirtildiği, sözleşmenin feshedilmediği ve cezai şart alacağının teminat mektubunun nakde çevrilmesi yoluyla tahsilinden bahsedilmediği görülmektedir. Buna göre eksik alım nedeniyle cezai şart alacağı muaccel hale gelmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ihtarname tarihi itibarıyla henüz feshedilmediğinden ve ihtarnamede davacı bayiye eksik alım taahhüdünü karşılamak üzere akaryakıt alımı yapma seçeneği sunulduğundan davacı bayinin eksik alım taahhüdünü tamamlaması imkanı bulunmaktadır. Ayrıca bu davadan sonra taraflar arasında gerek eksik alım nedeniyle cezai şart gerekse sözleşmeyi ihlal nedeniyle cezai şart ve kar mahrumiyeti alacakları konusunda davalar açılmış olup bu davalar derdesttir.Mahkemece her ne kadar gerekçede, eksik alım nedeniyle cezai şart alacağının teminat mektubu ile ilişkilendirilemeyeceği, verilen teminat mektubunun eksik alımdan kaynaklanan cezai şart alacağı nedeniyle nakde çevrileceğine ilişkin kayıt ve belge bulunmadığı, sözleşmede ve ekindeki protokollerde buna izin verecek bir düzenleme bulunmadığından bahisle teminat mektubunun nakde çevrilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilmiş ise de, sözleşmede teminat mektubunun cezai şart alacağı nedeniyle nakde çevrilebileceğine dair hüküm bulunmaktadır. Mahkemenin gerekçesi yerinde değil ise de eksik alım nedeniyle cezai şart alacağı teminat mektubunun nakde çevrildiği tarihte muaccel olmadığından, ihtarname ile giderilmesi istenen eksik alım miktarının davalı tarafça yerine getirilmesi olanağı bulunulduğundan ve teminat mektubunun nakde çevrildiği tarihte davacının sözleşme ilişkisi kapsamında davalıya her hangi bir borcu bulunmadığından nakde çevrilmesi hukuka aykırı olup tahsil edilen bedelin iadesi gerektiğinden HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince gerekçenin düzeltilerek yeniden esas hakkında davanın kabulüne dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; “Davalının istinaf talebinin KISMEN KABULÜ ile;
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2018 tarih ve 2014/990 Esas 2018/229 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle; 1-DAVANIN KABULÜ ile, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 150.144,86.TL üzerinden devamına, 2-Alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 3-Alacak likit olmadığından ve alacak hesabı yargılamayı gerektirdiğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, ” … karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 26/05/2022 tarih ve 2022/2255 Esas – 2022/4130 Karar sayılı ilamı ile; “Dava, taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesinde yer alan asgari alım taahhüdüne uyulmamasından kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkin olarak teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle bu bedelin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında 26.01.2012 tarihinde akdedilen Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi’nin 4.maddesinde ‘‘ Bayi, bu sözleşme çerçevesinde … tarafından üretilen ve dağıtılan beyaz ürün cinsi akaryakıt ile madeni yağ ve müstahzarlarını senelik satış taahhüdüne uygun olarak satmayı kabul ve taahhüt eder. Bayi; bu sözleşme uyarınca, sözleşmenin imzalanmasını müteakip yapılacak ticari değerlendirme neticesinde … tarafından üretilen ve dağıtılan beyaz ürün cinsi akaryakıt müstahzarlarına ilişkin senelik satış taahhüdünde bulunacaktır. Bu bendin ihlali halinde iş bu sözleşmenin 6, 8 ve 9. madde hükümleri uygulnır….’’, 6. maddenin f bendinde ‘‘Bayi, işbu sözleşme uyarınca satın aldığı petrol ürünlerinin bedellerini, …’ın belirlediği şekilde sözleşme, fatura, senet veya çeklerde gösterilen vadelerde ödeyecektir. Ödememe, eksik ödeme veya geç ödeme hallerinde … alacakları için aylık %10 gecikme faizi tahakkuk ettirmeye, her türlü takipte bulunmaya ve verilmiş olan teminatları paraya çevirmeye yetkilidir. Bayi’nin petrol mahsulleri bedelini ödememesi için … bir vade tanındığı halde, Bayi borcunu bu vade içinde ödemez ise … arzu ederse işbu sözleşmeyi feshedebilir veya dilerse fesih hakkını kullanmayarak alacakları için her türlü takipte bulunabilir, mal teslimatını süresiz durdurabilir ve bayi tarafından verilen tüm teminatları paraya çevrilebilir, teminat mektuplarını nakde çevirerek tahsilat yapabilir. Teminatların paraya çevrilerek tahsilatına, cezai şart ve kar mahrumiyetinden kaynaklanan alacaklar da dahildir. …, bu hakları tek tek kullanabileceği gibi, tamamını da kullanabilir…’’, 9. maddesinde ‘‘iş bu sözleşmenin yukarıda 8-a) fıkrasına göre, …’ca feshi veya …’ın iş bu sözleşmenin 6-f) fıkrasındaki hakkını kullanması halinde, herhangi bir ihtar ve hükme lüzum olmaksızın Bayi’nin …’a olan vadeli, vadesiz hulul etmemiş her türlü kıymetli evraka dayalı, … faturasından doğan, cezai şarta dayanan, taksitli, taksitsiz ve mahiyeti ne olursa olsun bütün borçları muacceliyet kesbedecek ve mevcut teminatlar kayıtsız, şartsız, Bayi’nin rızası aranmaksızın şirkete irat kaydedilmek üzere nakde çevrilecektir.’’, yine taraflar arasında akdedilen 26.01.2012 tarihli Bayilik Protokolü’nün 3. maddesinde ‘‘ Bayi adayı, …’a 150.000 TL (Yüzellibin Türk Lirası) bedelli kat’i ve süresiz banka teminat mektubu verecektir.’’, 6. maddesinde ‘‘…her sene en az 1600 m3 beyaz akaryakıt türü ürünler satın alınacağını, bu taahhüdünü Bayilik Sözleşmesinde de aynen tekrar edeceğini kabul ve taahhüt eder .Yapmış olduğu taahhütlerini yerine getirmez ise akaryakıtta m3 başına 30 USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder.’’, taraflar arasında akdedilen 05.09.2012 tarihli Ek Protokol ile ‘‘26.01.2012 Tarihli mün’akit prokolün 6. maddesi ;…. her sene en az 1200 m3 beyaz akaryakıt satın alacağını bu taahhüdünü Bayilik Sözleşmesinde de aynen tekrar edeceğini kabul ve taahhüt eder…’’ şeklinde hükümler mevcut olup, davalı tarafından davacıya 24.01.2014 tarihinde senelik satış taahhüdünün ihlaline yönelik keşide edilen ihtarname ile taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince her yıl 1200 m3 akaryakıt cinsi beyaz ürün satın almayı beyan, kabul ve taahhüt etmekle beraber taahhüde uygun davranılmadığı cihetle, eksik alınan her 1 m3 akaryakıt için 30 USD cezai şart ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiği, 2013 yılında 543 m3 akaryakıt alımı yapıldığı ve taahhüde uyulmadığı bu nedenle sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacaklarının bulunduğu, eksik alım yapılan akaryakıt için 19710 USD cezai şartın ödenmesi gerektiği, ihtarnamenin tebliğine müteakip, cezai şart alacak hakkı saklı kalmak kaydıyla; yıllık satış taahhüdünü sağlayacak oranda akaryakıt alımı yapılması veya cezai şart bedelinin ödenmesini, aksi halde, Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesinden doğan tüm haklar ile diğer her türlü dava, talep ve şikayet haklarının kullanılacağının, cezai şart alacaklarının talep olunacağı, müvekkilinin haklarının temin ve tahsili için dava ve icrai takibe başvurulacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin davacı tarafa 28.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkeme gerekçesinde ihtarnamede eksik alım taahhüdünün yerine getirilmesi veya cezai şartın ödenmesi yönünde seçimlik edim öngörüldüğü, davalıca yerine getirilmesi istenen seçimlik edimler için süre verilmediği, uyulmaması halinde cezai şart alacağının tahsili için dava ve takip haklarının kullanılacağının belirtildiği, sözleşmenin feshedilmediği ve cezai şart alacağının teminat mektubunun nakde çevrilmesi yoluyla tahsilinden bahsedilmediği, buna göre eksik alım nedeniyle cezai şart alacağının muaccel hale gelmediği, taraflar arasındaki sözleşme ihtarname tarihi itibarıyla henüz feshedilmediğinden ve ihtarnamede davacı bayiye eksik alım taahhüdünü karşılamak üzere akaryakıt alımı yapma seçeneği sunulduğundan davacı bayinin eksik alım taahhüdünü tamamlaması imkanı bulunduğu belirtilmiş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin yukarıda belirtilen mevcut hükümleri birlikte değerlendirildiğinde bu belirlemenin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki söz konusu ihtarnamenin davacıya 28.01.2014 tarihinde tebliğ edilmesi, teminat mektubunun ise 14.02.2014 tarihinde nakde çevrilmiş olması karşısında makul bir sürenin geçtiği de açıktır. Ayrıca, dosya içeriğinden davacının 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarında mal alımında bulunduğu görülmektedir. Her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Somut olay bakımından malalım tarihi tam olarak belirlenmek suretiyle bu husus yönünden de inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir kadosya içeriğinden davacının 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarında mal alımında bulunduğu görülmektedir. Her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Somut olay bakımından malalım tarihi tam olarak belirlenmek suretiyle bu husus yönünden de inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçeleri ile; “Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, … ” oy çokluğuyla karar verilmiş olup; Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesinde yer alan asgari alım taahhüdüne uyulmamasından kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkin olarak teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle bu bedelin iadesi için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında 26/01/2012 tarihli bayilik sözleşmesi kurulduğunu, bu sözleşme kapsamında 150.000 TL bedelli teminat mektubunun davalıya verildiğini, müvekkilinin ticari ilişki nedeniyle davalıya herhangi bir borcu olmamasına rağmen sözleşme ilişkisi devam ederken 14/02/2014 tarihinde haksız olarak nakde çevrildiğini, teminat mektubu bedelinin iadesi için yaptıkları talebe rağmen bedelin iade edilmediğini, tahsili için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı sözleşme ile davacının alım taahhüdünde bulunduğunu, bu taahhüdüne uymadığı için cezai şart alacakları doğduğunu, ayrıca sözleşmenin davacı tarafça haksız olarak feshedildiğini, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle haksız fesih cezai şart alacakları ile kar mahrumiyeti alacakları bulunduğunu, teminat mektubunun cezai şart alacakları için nakde çevrildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı tarafından davacıya 24.01.2014 tarihinde senelik satış taahhüdünün ihlaline yönelik keşide edilen ihtarname ile, taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince her yıl 1200 m3 akaryakıt cinsi beyaz ürün satın almayı beyan, kabul ve taahhüt etmekle beraber taahhüde uygun davranılmadığı cihetle, eksik alınan her 1 m3 akaryakıt için 30 USD cezai şart ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiği, 2013 yılında 543 m3 akaryakıt alımı yapıldığı ve taahhüde uyulmadığı bu nedenle sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacaklarının bulunduğu, eksik alım yapılan akaryakıt için 19710 USD cezai şartın ödenmesi gerektiği, ihtarnamenin tebliğine müteakip, cezai şart alacak hakkı saklı kalmak kaydıyla; yıllık satış taahhüdünü sağlayacak oranda akaryakıt alımı yapılması veya cezai şart bedelinin ödenmesini, aksi halde, Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesinden doğan tüm haklar ile diğer her türlü dava, talep ve şikayet haklarının kullanılacağının, cezai şart alacaklarının talep olunacağı, müvekkilinin haklarının temin ve tahsili için dava ve icrai takibe başvurulacağının ihtar edildiği, ihtarnamenin davacı tarafa 28.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.Uyma kararı verilen bozma ilamında;” dosya içeriğinden davacının 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarında mal alımında bulunduğu görülmektedir. Her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Somut olay bakımından malalım tarihi tam olarak belirlenmek suretiyle bu husus yönünden de inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir. Bozma ilamı doğrultusunda 10/11/2022 tarihli duruşmada taraflara, bozma ilamı doğrultusunda 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarından sözleşmenin feshi tarihine kadar mal alımına ilişkin fatura suretlerinin ibrazı için iki haftalık kesin süre verilmesine ve dosyada daha önce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi…aracılığı ile Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususlar dikkate alınarak taraflara ait 2013 yılı ile 2014 yılı Ocak ve Şubat aylarına ilişkin tüm ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde gerektiğinde mahallinde inceleme yapılarak, ihtarname düzenlenmesinden ve tebliğinden sonra, teminat mektubunun nakde çevrilmesinden önce satılan mallar ile 2013 yılı için eksik alım olup olmadığı, eksikliğin tamamlanıp tamamlanmadığı, tamamlanmamış ise eksik miktarın belirlenerek cezai şart karşılığının tespit edilmesi, bu kapsamda teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile davalı alacağının karşılanıp karşılanmadığı, fazlaca tahsilatın söz konusu olup olmadığı hususlarında ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi Mali Müşavir tarafından düzenlenen dosyada mübrez 17/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç bölümünde; davalı şirkete ait 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafından ihtarnamenin tebliğ edildiği 28.01.2014 tarihinden sonra, 14.02.2014 teminat mektubunun paraya çevrilmesi tarihinden önce herhangi bir satış işleminin yapılmadığı, teminat mektubunun nakde çevrilmesi tarihi olan 14.02.2014’ten 3 gün sonra 17.02.2014 tarihinde bir adet KDV dahil 54.954,16 TL tutarlı 12,85 m3 akaryakıt ürünü satışının yapıldığı, davacı şirket tarafından, 26.01.2013-26.01.2014 (Sözleşmenin 2.yılı döneminde) tarihleri arasında, 542,99 m3 akaryakıt ürünü alımı yapıldığı, 1200 m3 taahhüde göre 657,01 m3 taahhüt eksiğinin bulunduğu, eksik alım karşılığı 30 usd/m3 ile çarpılması ile 19.710,30 USD cezai şart hesaplandığı, davalı akaryakıt şirketinin 14.02.2014 tarihinde teminat mektubunu paraya çevrildiği tarihte TCMB efektif satış kuru 2,1917 TL 19.710,30 USD cezai şart tutarı ile çarpıldığında 43.199,06 TL’ye karşılık gelmekte olduğu, tazmin edilen 150 Bin TL mektup tutarından tenzil edildiğinde eksik alım taahhüt ceza şartından sonra davacı lehine kalan tutarın 106.800,94 TL (150.000-43.199,06) olarak hesaplandığı hususlarının tespit edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili ek rapora itiraz ile müvekkillerinin ticari defter ve kayıtları incelenmeden rapor tanzim edildiğini, dava konusu teminat mektubunun nakde çevrilmesinin müvekkilinin mahvına yol açıp açmadığının bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini belirterek bilirkişi kuruluna sektör uzmanının da dahil edilerek yeniden rapor alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili ise bilirkişi raporunda davacının sözleşmeyi haksız ve tek taraflı feshinin incelenmediğini, haksız fesih nedeniyle cezai şart ve cezai şartın yanısıra başkaca alacaklarının da bulunduğunu, bu kapsamda İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1167 Esas sayılı davayı açtıklarını, açtıkları bu davada teminat mektubu tutarını mahsup ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı taraf müvekkilinin ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin rapor tanzim edildiğini ileri sürerek yeniden rapor alınmasını talep etmiş ise de; 10.11.2022 tarihli duruşmadaki beyanında bozma doğrultusunda gerekirse bilirkişi incelemesine karar verilmesini, ancak müvekkilinin ticari defter ve dayanak belgelerinin sel nedeniyle zarar görmesi nedeniyle öncelikle davalı defterleri incelenerek eksik hususların giderilmesi için bilirkişi raporu düzenlenmesini talep ettiği görülmüştür. Mahkememizce bozma doğrultusunda gerektiğinde mahallinde taraf defterleri üzerinde inceleme yapmak suretiyle rapor tanzimi için bilirkişiye yetki verildiği, dosyaya ibraz edilen ek bilirkişi raporu, taraf iddia ve savunmaları , dosyadaki mübrez bilgi belgeler, önceki bilirkişi raporları ile uyumlu olup, Yargıtay bozma ilamında belirtilen eksiklikleri de karşılar mahiyette, denetime elverişli ve karar vermeye yeterli görüldüğünden, tarafların rapora itirazları ve davacı vekilinin yeniden ek rapor alınması talebi mahkememizce kabul edilmemiştir. Yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamı kapsamı dikkate alındığında; taraflar arasında imzalanan 26.01.2012 tarihli Akaryakıt Sözleşmesi ve eki protokollerde belirlenen alım taahhüdüne ilişkin olarak 26.02.2013 / 2014 döneminde davacının 1200 m3 akaryakıt ürün alımı taahhüdünde bulunduğu halde 542,99 m3 ürün aldığı, 657,01 m3 taahhüt eksiği bulunduğu, davalı tarafından sözleşme bitiminden önce Üsküdar … Noterliği’nde 24.02.2014 tarihinde ihtarname tanzim edilerek gelecek dönem için çekince beyan edilerek eksik ürün alım bedelinin ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarname tanzim tarihinden ve sözleşme bitim tarihinden bir gün sonra 27.01.2014 tarihinde davalının davacıya ürün satışı yaptığı, davalının ihtarnamesinin ise 28.01.2014 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bu tarihten dava konusu teminat mektubunun nakde çevrildiği 14.02.2014 tarihine kadar 18 günlük zaman içerisinde taraflar arasında herhangi bir ürün alım ve satışının yapılmadığı, teminat mektubunun nakde çevrilmesinden üç gün sonra davacı tarafın 17.02.2014 tarihinde davaya konu nakde çevrilen teminat mektubunun faizi ile birlikte tahsili için davaya konu icra takibini başlattığı, icra takibinin başladığı gün itibariyle de taraflar arasında ürün alım satışı yapıldığı, davalı tarafın icra takibi başladıktan iki gün sonra 19.02.2014 tarihinde Kartal … Noterliği’nden düzenlediği cevabi ihtarnamede teminat mektubunun haksız yere nakde çevrilmesi nedeniyle 26.01.2012 tarihli sözleşmenin fesih edildiğini, cezai şart taleplerini kabul etmediklerini ve teminat mektubu bedelinin ticari faizi ile birlikte iadesini talep ettiği, ihtarnamenin davalıya 25.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, Yargıtay bozma kararına uyma kararı verildiğinden taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davalının, sözleşme süresinin bitimini beklemeden eksik ürün alım nedeniyle cezai şart alacağı doğması halinde, teminat mektubunun alacağına mahsuben nakde çevirme hakkının bulunduğu sabit hale geldiği, yine bozma doğrultusunda yeniden yapılan yargılamada 2013- 2014 dönemine ilişkin olarak dönem süresi bitmeden davalının noterde ihtarname tanzim ederek bir sonraki dönem için çekince ( ihtirazi kayıt ) koyduğu, eksik ürün alımının tamamlanmadığı, bu doğrultuda davalının bilirkişi raporları ile belirlenen 43.199,06TL eksik ürün cezai şart bedelini talep edebileceği, ancak nakde çevrilen teminat mektubundan davalının takip tarihi itibariyle başkaca borcu bulunduğu kanıtlanamayan davacıdan 106.800,94 TL fazladan tahsil ettiği tespit ve kabul edilerek, icra takibinin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir. İcra takibinden önce davacının davalıyı temerrüde düşürdüğü tespit edilemediğinden davacının işlemiş faiz talebi reddedilmiştir. Her ne kadar davalı taraf, dava açıldıktan sonra sözleşmenin feshinden kaynaklanan cezai şartlar ve alacaklarının tahsili için İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1167 Esas sayılı davayı açtıklarını, açtıkları işbu davada görülen davaya konu teminat mektubu bedelini mahsup ettiklerini ileri sürmüş iseler de; görülen dava itirazın iptali davası olup icra takip talebindeki alacak ile sıkı sıkıya bağlantılı olduğu, derdest davada tarafların hak ve borçlarının icra takip tarihi ve dava tarihine göre belirleneceği, bu doğrultuda davaya konu icra takibinin henüz davacı tarafça sözleşme fesih edilmeden yapılmış olması, takip tarihi itibariyle 2013/2014 dönemi cezai şart alacağından başkaca borcunun bulunmaması ve davalı tarafın davadan sonra açtığı davada alacak hakkı bulunup bulunmadığı ancak o mahkemece yapılan yargılama sonucunda belirlenebileceği gözetildiğinde, davalı tarafın mahsup iddiasının sonuca etkili olmayacağı anlaşıldığından mahkememizce dikkate alınamamıştır. Sonuç itibariyle; Yargıtay bozma ilamında belirtilen eksiklikler yeniden yapılan yargılama ile giderilmiş olmakla; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davanın Kısmen Kabul, Kısmen Reddine, 1-Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile icra takibinin 106.800,94.TL asıl alacağa takip tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile devamına, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Koşulları bulunmadığından tarafların icra inkar ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.296,00 TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.813,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.482,6‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan toplam 1.842,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 316,8 TL tebligat/ posta gideri ile 3.700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere; toplam 4.016,8‬ TL yargılama giderinin davanın kabul/ ret oranına göre hesap ve takdir edilen 2.851,93 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edildiği anlaşılan 85,30 TL tebligat/ posta giderinin davanın kabul/ ret oranına göre hesap ve takdir edilen 24,74 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 17.020,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,10-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan 2.564,09 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 11-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 150,00 TL yargılama gideri olmak üzere; toplam 248,1 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf aşamasında davacı avansından sarf edilen 114,4 TL gider avansı,34,20 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş gideri ile davacı tarafından yatırılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere; toplam 1.648,6‬ TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 13-İstinaf yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. kısım 2. bölüm 17/c maddesine göre hesap ve takdir olunan 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,14-Bakiye gider avansının talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2023