Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/164
KARAR NO: 2022/163
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 10/01/2020
DOSYA NUMARASI: 2019/1057 Esas – 2020/11 Karar
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kefil olduğu kredi sözleşmesinin 10/09/2015 tanzim 11/09/2015 tahsis tarihli olup, ilk ödeme tarihinin 15/05/2016 tarihli olduğunu, bu kredi sözleşmesine istinaden …’in 18.000 TL kredi kullandığını, bunu 5 sene süre içerisinde yılda bir defa ödemek üzere aldığını, 15/08/2016 tarihinde 5.887,32 TL, 14/08/2017 tarihinde 5.87,32 tutarlı taksidini 10/11/2017 tarihinde ödediğini, 2018 yılındaki ödemelerini ekonomik zorluk nedeni ile ödeyemediğini, bunun sonucunda yeniden bir kredi kullandırıldığını, 10/09/2015 tarihinde alınan kredinin kalan kısmının tamamının 08/10/2018 tarihinde ödetildiğini ve müvekkillerinin kefaletinin de sona erdiğini, bu işlemlerin banka resmi evraklarında mevcut olduğunu, buna rağmen davalı bankanın yasal olmayan bir şekilde müvekkilleri aleyhine icra takibinde bulunduğunu, müvekkillerinin ekonomik ve ticari işlemleri de iş bu icra takibi nedeni ile aksadığını belirterek, müvekkillerinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası nedeni ile davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitini, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/01/2020 tarih ve 2019/1057 Esas – 2020/11 Karar sayılı kararı ile; “Dava; davacılar ile davalı banka arasında mevcut kredi kefalet sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir… Dava şartı arabuluculuğun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. Maddesinin 2. Fıkrası çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hallerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi tamamlanabilen bir dava şartı eksikliği olarak düzenlenmediği görülmektedir. Bir başka ifade ile, dava şartı noksanlığının giderilmesi ve arabulucuya başvurması için mahkemece davacıya sonradan süre verilemeyecektir. Aksinin kabulü yasa koyucunun amacına aykırı dava şartı arabuluculuk müessesesinin işlevsiz kılınması sonucunu doğuracaktır. Yukarıda izah edilen nedenler doğrultusunda; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile; ” 1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Menfi tespit davalarında, dava açılmadan önce arabuluculuk kurumuna başvurulmasının dava koşulu olmadığını, bu konu ile ilgili mahkemeler ve bölge adliye mahkemeleri kararları arasında farklılık ve çelişki bulunduğunu, bu farklılıkların giderilmesi ve karar birliği sağlanması için Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin içtihadı birleştirme kararı verdiğini, buna göre menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuk kurumuna gidilmesinin dava koşulu olmaktan çıktığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti (menfi tespit) istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın dava şartı olan arabuluculuk kapsamında olduğu kabul edilerek, davacının dava açılmadan önce arabulucuya başvurmadığı gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 13.02.2020 T.2020/85-454 E.K. sayılı kararı ile, Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri arasındaki ticari mahiyetteki menfi tespit davalarının arabuluculuk dava şartına tabi olup-olmadığına ilişkin farklı kararların verilmesine yönelik uyuşmazlık giderilmiştir. Söz konusu Yargıtay 19.HD.’nin kararı, uygulamada birliğin sağlanması için Dairemizce de benimsenmiştir. Buna göre ticari nitelikteki menfi tespit davalarında TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesi zorunlu olmadığından, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu hali ile, görülmekte olan menfi tespit davası yönünden, taraf delilleri toplanılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a4 maddesi uyarınca kaldırılmasına davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/01/2020 tarih ve 2019/1057 Esas – 2020/11 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.