Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1632 E. 2022/1896 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1632 Esas
KARAR NO: 2022/1896 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/233 Esas – 2021/607 Karar
TARİH: 17/06/2021
DAVA: Alacak (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/12/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili tarafından davalı …’nin kredi çekebilmesi için 15.03.2019 tarihinde ”… mah. … Başakşehir/İstanbul” adresindeki gayrimenkulü üstüne … Bankası Büyükçekmece şubesinde ipotek verildiğini, davalı şirketin bu sayede 282.250,00-TL tutarında kredi çekebildiğini, bunun yanı sıra müvekkilinin davalı şirkete 15.03.2019 tarihinde 310.500-TL üzerinden müteselsilen kefil olduğunu, ayrıca 15.03.2019 tarihinde … ile müvekkili arasında bir sözleşme yapıldığını ve bu sözleşmede bankadan alınan kredinin 31.12.2019 tarihinde … tarafından ödenip, tapunun 31.01.2020 tarihinde temiz ve borçsuz bir şekle getirileceği, ipoteğin fek edileceğinin imza altına alındığını, davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemiş ve borcu ödemediğini, davalı tarafın ödemesi gereken borcunun müvekkili kredi ödemesine mahsuben davalı şirketin hesabına gönderdiğini, davalı şirketin hesabına gönderilen meblağ 78.205,00- TL olduğu, davalı tarafın bu meblağı müvekkiline geri ödemediğini, bunun üzerine müvekkilinin 16/11/2020 tarihinde Küçükçekmece … İcra Dairesi … esas numaralı dosyası ile 78.205,00-TL tutarında ilamsız icra takibi başlatmak zorunda kaldığını, davalılar tarafından 28/12/2020 tarihinde, yasal süresi içinde itiraz edildiğini ve bu itirazın takibi durdurduğunu, davalıların bu itirazı haksız, yersiz ve kötüniyetli olduğunu, davalılar tarafından somut bir itiraz sebebi de bildirilmediğini, itiraz yalnızca müvekkilinin alacağına ulaşmasını engellemek, geciktirmek amacıyla yapıldığını, davalı-borçlunun haksız yere itiraz ettiği alacağın varlığı su götürmez bir gerçek olduğunu, davalının itirazı haksız ve kötüniyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, davalıların, Küçükçekmece … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibine yaptığı haksız ve yersiz itirazın iptaline ve takibin devamına, takibe haksız, mesnetsiz ve yersiz itiraz eden davalı-borçlunun, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, … Ltd. Şti yetkilisi … olduğunu, diğer davalı …’ün eşi olduğunu, şöyle ki; müvekkili, …’ün davacı …’ın eşi … ile tanışıklığı bulunmadığını, …’in maddi olarak zor durumda olmasından ötürü geçmişte bir çok kez maddi anlamda destek olduğunu, müvekkils … ve şirket yetkilisi …, … sayesinde davacı … ile tanıştıklarını, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi bahsi geçen kredi, müvekkili … için değil tam tersi davacının eşi … için çekilerek para …’e teslim edildiğini, zira … Bankası A.Ş’den çekilen kredi 2019’da çekilmediğini, kredi tarihi 2015-2016 yılları olduğunu, bahsi geçen kredi 2019 yılında revize edildiğini, müvekkili şirketin, uzun yıllardır ticari hayatına devam etmekte olup, halihazırda kredileri bulunmakta ve kredi puanı pandemi dönemine rağmen yeni bir ticari krediye çekmeye yetecek kadar yüksek olduğunu, müvekkili şirketin kredi kullanamaması için herhangi bir engel olmadığını, müvekkili şirketin kredi çekecek olsaydı da şirket yetkilisinin kendi malvarlığını ipotek vermesi hayatın olağan akışına uygun düşeceğini, zaten davacı …’ın müvekkili şirketle ticari veya herhangi bir şekilde alışverişi veya ortaklığı da olmadığını, anılan isimler ve davacı birlik halinde müvekkillerini zarara uğratmaya çalıştığını, zaten müvekkilleri davacı ve ailesinden alacaklı konumunda olduğunu, bu nedenle de dayanaksız icra takibine itiraz edildiğini, müvekkili borcu olmamasına rağmen şirketin faal olarak ticaretine devam etmesi ve ticari itibarının sarsılmaması için dava ve icra takibi hakları saklı kalmak kaydıyla dava dilekçesinin temelinde yer alan 78.205,00 -TL’nin 20.000-TL’sini dava tarihinden önce 11.03.2021, 20.000-TL’sini ise dava dilekçesi tebliğ edilmeden yani davadan haberi olmadan önce 02.04.2021 de toplamda 40.000-TL olmak üzere davacının hesabına gönderdiğini, iş bu sebeple dava değerine de itirazlarının bulunduğunu, öncelikle davacı tarafa isticvap delilini sağlaması amacıyla davetiyesi gönderilmesini, mahkeme aksi kanaatte olması halinde yemin deliline dayanmaları sebebiyle davacıya yemin ettirilmesine, davacının %20’den az olmamak üzere talep ettiği kötü niyet tazminatının ve dolayısıyla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/06/2021 tarih 2021/233 Esas 2021/607 Karar sayılı kararında;”Dava itirazın iptali davasıdır.Davaya son veren taraf işlemlerinden olan davadan feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.(HMK.307/1) Feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (HMK.309/1) Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (HMK.309/2) Davacı 17 /06/2021 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği beyan etmiş, vekilin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmış olmakla davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın feragat nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 17/06/2021 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiğini, protokol gereği karşılıklı vekalet ücreti taleplerinin olmadığının beyan edildiğini ancak yerel mahkemenin kararında; “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan vekalet ücretinin ½’si oranı olan 5.483,33-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” şeklinde karar verdiğini, Dosyaya sunulan feragat dilekçesi ve ekli protokolde tarafların karşılıklı olarak vekalet ücretinden feragat ettiği, birbirlerinden herhangi bir talepleri olmadığının açıkça belirtildiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının 5 nolu hükmünün tavzihini aksi halde istinaf mahkemesine gönderilmesini kararın bozulmasını veya düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava itirazın iptali davası olup, mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş, davacı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden sunulan 17/06/2021 tarihli dilekçenin ” Mahkemenizin yukarıda dosya numarasını bildirdiğimiz dava dosyasından davalı taraflar … ve … ile dava konusu hukuki ihtilaf üzerinde anlaşmış olmamız sebebiyle vazgeçiyoruz. Ekte sunduğumuz protokol gereğince tarafların vekalet ücreti ve yargı masrafı talebi olmayıp bu yönde feragat nedeniyle karşı tarafa herhangi bir vekalet ücreti kararına hükmedilmemesi ve davadan feragat dilekçemiz nedeniyle gereğinin yapılmasını tensip ve görüşlerinize arz ederiz.” ifadelerini içerdiği, dilekçe ekinde 01/06/2021 tarihli “sulh ve ödeme protokolü” başlıklı belgenin sunulduğu, protokol altında davalılar vekili olarak Av. …, davacı vekili olarak Av. …’in imzalarının bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin vekaletnamesinde, davacı adına davadan ve kanun yollarından feragate, feragati kabule, allernatif çözüm yollarına başvurmaya, arabuluculuk yoluna başvurmaya, arabuluculuk sırasında davacıyı temsile, karşı tarafı ibraya veya davayı kabule yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır. Her iki davalı adına sulh protokolüne imza atan davalılar vekili Av. …’ün vekaletnamelerinde; davalılar adına davadan ve kanun yollarından feragate, feragati kabule, alternatif çözüm yollarına başvurmaya, arabuluculuk yoluna başvurmaya, arabuluculuk sırasında davacıyı temsile, karşı tarafı ibraya veya davayı kabule yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davalılar vekilince 03/07/2022 tarihinde vekillikten çekilme dilekçesi verilmiş ise de; protokolün imza tarihinde vekalet görevinin devam ettiği anlaşılmıştır. Dilekçe ekinde sunulan protokolün 6.maddesinde; tarafların iş bu dava kapsamında yaptıkları yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin kendileri üzerinde bırakılacağı yazılı ise de; davacı vekili tarafından dosyaya mübrez dilekçe sulh nedeniyle karar verilmesi talebine ilişkin olmayıp, davadan feragat edilmiştir. Diğer değişle sulh protokol feragatin konusunu teşkil etmemektedir. Dosyaya, davalılar vekilince feragat nedeniyle davanın reddedilmesi halinde davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığına dair bir beyan da sunulmamıştır. Şu halde mahkemece; davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olması ve davadan ön inceleme celsesinden önce feragat edilmiş olması nedeniyle, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 fıkrasına göre hesaplanan 10.966,65-TL nispi vekalet ücretinin, yine tarifenin 6/1 maddesine göre yarısı olan 5.483,33-TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik mevcut olmayıp, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/12/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.