Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1622 E. 2022/1232 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1622 Esas
KARAR NO: 2022/1232 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/431 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 09/06/2022 (Ara Karar)
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili … A.Ş. (“…”)’nin dava dışı 3.kişi … Ticaret Ltd. Şti. (”…”) ‘nden kiraladığı … isimli duba ile dava dışı 3.kişi … Adi Ortaklığı (”… & …”) ile yaptığı sözleşmeye istinaden … Projesini yürüttüğünü, projenin yürütülmesi esnasında Martaş Limanında tamamen davalının kusuru ile müvekkilin kiraladığı dubanın hasar gördüğünü, dubanın hasarlanması neticesinde her ne kadar davalı tarafından onarım yaptırılmış ise de; 03.07.2021-10.07.2021 tarihleri arasında müvekkilinin, dubanın …’la imzalanan sözleşme kapsamında yürütülen projede kullanılamaması nedeniyle bu günlere ait günlük kira bedellerini tahsil edemediğini, 05.07.2021 tarihli Beşiktaş …Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalıya söz konusu hasar nedeniyle uğrayabilecekleri tüm zararların ve hukuki, idari cezai yaptırımların davalıya rücu edileceğinin ihtar edildiğini, davalı tarafından ihtarnameye cevap verilmediğini, müvekkili tarafından, dava dışı 3.kişi …’dan günlük 6.500 USD bedelden 8 günlük 52.000 USD kazanç sağlanacakken; davalının kusuru ile hasara neden olması nedeniyle müvekkilin kazanç kaybına uğradığını, dava dışı … şirketinin söz konusu 8 güne ilişkin ödeme yapmayacaklarını beyan ettikleri mailin ekte olduğunu, akabinde davalı ile iletişime geçilerek kazanç kaybına ilişkin taleplerin iletildiğini, olumlu bir yanıt alınamaması davalı aleyhine, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı ilamsız takibinin başlatıldığını, davalının söz konusu takibe kötüniyetle itiraz ettiğini, Liman işletmesi olan davalı …’ın, yanaşma hizmeti verdiği esnada … isimli romörk ile dubaya bağladığı halatın kopması nedeniyle dubanın rıhtım betonuna çarpmasına sebep olduğunu, dubanın limana yanaşması esnasında davalıya ait … isimli römorkörün hatasından dolayı, davalının kusuru ile hasarın meydana geldiğini, onarım işin, kusurlu davalı tarafından üstlenildiğini, duba yeniden projede kullanıma hazır hale gelene kadar 8 gün kullanılamadığından müvekkilinin kazanç kaybına uğradığını ileri sürerek, itirazın iptaline, müvekkil şirketin aleyhinde gelişen ve müvekkilin telafisi imkansız şekilde ızrarına sebep olabilecek itiraz ve takibin durması nedeniyle müvekkil şirketin uğraması muhtemel zararların önlenebilmesi amacıyla davalı şirketin menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının 3. şahıslara devir ve temliğinin önlenebilmesi maksadıyla ihtiyati tedbir (haciz) konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, denizde yüzer haldeyken iskeleye çarpmak suretiyle gerçekleşen kaza nedeniyle oluştuğu iddia edilen bu alacağa ilişkin yargılamanın deniz ticaret mahkemesinde görülmesinin gerektiğini, davaya konu edilen transservıce dubasının iskeleye çarpması neticesinde oluşan hasarın, dubanın işlevselliğini ve hareket kabiliyetini etkilemediğini, bu nedenle; söz konusu kaza ile tahsili talep edilen kira kaybına ilişkin zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, liman işletmesi olan davalı müvekkili firmanın, yanaşma hizmeti verdiği esnada … isimli romörk ile dubaya bağlandığı halatın kopması nedeniyle dubanın rıhtım betonuna çarptığının doğru olduğunu, davacı firma tarafından dava dosyasına sunulan, … Hizm. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 05.07.2021 tarihli transservice duba hasar tespit raporu’nda, hasarın dubanın sancak baş omuzluğunda meydana geldiğinin belirtildiğini, fakat bunun yanında yine aynı raporda; ” hasarlı bölge yakınında bulunan karinada deformasyon olduğu görülmüş, deforme bölge ile beton iskeleye çarpma arasında bir bağ kurulamamıştır. duba sorumlusu sn. …’dan edinilen şifahi bilgiye istinaden karina sacında mevcut deformasyon eski bir hasara aittir.’ denildiğini, ayrıca; raporun devamında, söz konusu hasarın yüzer vaziyette 2-3 gün gibi bir sürede tamir edilebileceği görüş ve kanaatine varılmıştır.” tespitinin yer aldığını, söz konusu dubanın, davalı firmaya ait iskeleye çarpma olayı gerçekleşmeden önce de hasarlı olduğunu, yani; dubadaki tüm hasarın, söz konusu iskeleye çarpma olayı nedeniyle gerçekleşmediğini, dubanın eski hasarlarla da işlevsel ve operasyonel olmaya devam ettiğini, davacı ile dava dışı … Adi Ortaklığı arasındaki e-mail yazışmalarında, dubanın iskeleye çarpması nedeniyle, işlevselliğini ve operasyonelliğini ortadan kaldıran bir sorun olmadığının açıkça belli olduğunu, davacının talep edilen kira gelir kaybı alacağını ispat edemediğini, dava dilekçesi ekleri arasında sunulmuş olan, davacı ve dava dışı … Adi Ortaklığı arasında imzalandığı iddia edilen sözleşme içerisinde imza bulunmadığı gibi, sözleşmenin yürürlük tarihi ve yürürlük tarihine göre süresinin de belirtilmediğini, dava konusu dubanın iskeleye çarpması nedeniyle gerçekleştirilen onarım süresince sözleşmenin yürürlükte olup olmadığının, eğer yürürlükte ise, bu sözleşemeye dayanarak kira bedeline hak kazanıp kazanamayacağı hususlarının somut delillerle ortaya konulmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/06/2022 tarih 2022/431 Esas sayılı ara kararı ile; “dosyanın bulunduğu aşama, teatinin tamamlanmadığı, delillerin toplanmadığı tahkikata geçilmediği gibi, mevcut durum itibariyle, muaccel bir alacağın var olup olmadığı var ise, talep edilen tutar kadar olup olmadığı hususunda yeterli kanaat hasıl olmamakla, ,ihtiyati haciz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile, İhtiyati haciz talebinin reddine karar vermiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkili …A.Ş. (“…”)’nin dava dışı 3.kişi … Ltd. Şti. (”…”) ‘nden kiraladığı … isimli duba ile dava dışı 3.kişi … Adi Ortaklığı (”…”) ile yaptığı sözleşmeye istinaden … Projesini yürüttüğünü, bu projenin yürütülmesi esnasında … Limanında tamamen davalının kusuru ile müvekkilin kiraladığı dubanın hasar gördüğünü, duba davalı tarafça onarılmış ise de; 03.07.2021-10.07.2021 tarihleri arasında müvekkilinin dubanın …’la imzalanan sözleşme kapsamında yürütülen projede kullanılamaması nedeniyle bu günlere ait günlük kira bedellerini tahsil edemediğini, davalı aleyhine kazanç kaybının tahsil amacıyla başlatılan takibe davalının itirazı neticesinde, eldeki itirazın iptali davsının açıldığını, Davalı şirketin menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının 3. şahıslara devir ve temliğinin önlenebilmesi maksadıyla ihtiyati tedbir (haciz) kararı verilmesine yönelik talebin 09.06.2022 tarihli ara karar ile reddedildiğini, dosyaya sunulan mail, bilgi ve belgelerden haksız fiil nedeniyle dubanın müvekkil şirketçe kaç gün kullanılamadığının belli olduğunu; dava dilekçesi ekindeki sözleşmeden dubanın günlük kira getirisinin açık olduğunu, mahkemece muaccel bir alacağın olup olmadığı; olması halinde talep edilen tutar olup olmadığı hususunda yeterli kanaat olmaması gerekçe gösterilerek talebin reddedildiğini, Davalı ile yapılan e-posta yazışmalarından dubaların 8 gün kullanılamadığının açıkça ortaya çıktığını, dava dilekçesi ekinde yer alan dava dışı …. şirketinin bu 8 güne ilişkin müvekkili şirkete dubaların günlük kira ödemesini yapmayacağının; yine dava dilekçesi ekindeki sözleşmede dubaların günlük kirasının talep edilen alacağa ilişkin yeterli kanaat oluşturacak nitelikte olduğunu, İhtiyati tedbirin bir tür hukuki koruma, uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık süresince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla getirilmiş olan bir tür hukuki güvence sistemi olduğunu, 6100 sayılı HMK 389/1 maddesi hükmünde de belirtildiği üzere; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sulh olma, tazminatın ödenmesi vs. gibi durumlar nedeniyle hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimalinin söz konusu olduğunu, yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesinin son derece hatalı olduğunu, İleri sürerek; dilekçede belirtilen ve HMK m. 355 hükmü gereğince re’sen gözetilecek nedenlerle istinaf incelemesi yapılarak İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/431 Esas sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, haksız fiil nedeniyle uğranıldığı iddia olunan kazanç kaybı tazminatı alacağına dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle talebin karar verilmiştir. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. HMK’nun 390/3 fıkrası uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda; davacının akidi bulunan üçüncü kişiye kiraladığı dubanın, davalının kusurlu olduğu dava konusu kaza nedeniyle kullanılamadığı süre boyunca kira gelirinden mahrum kalındığı iddiasının esası bakımından bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı, dubanın kullanılamadığı günler ve bu nedenle oluştuğu iddia olunan kazanç mahrumiyeti alacağının varlığı ve miktarı, bu zarar ile kaza arasında uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususlarının yapılacak yargılama ile tespit edilebileceği, davacının ihtiyati haciz talep ettiği tutarda muaccel ve rehinle temin edilmemiş alacağının varlığının İİK’nun 257/1 ve 258 maddeleri uyarınca bu aşamada yaklaşık düzeyde ispat edilemediği, ilk derece mahkemesi kararında usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.