Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1621 E. 2022/1301 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1621
KARAR NO: 2022/1301
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2022 ( Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2022/496 Esas
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, mobilya imalatı ve muhtelif dekorasyon işleriyle iştigal ettiğini, davalının, müvekkili şirkette ortak ve 08/03/2022 tarihine kadar genel müdürlük görevini yaptığını, müvekkili şirketin, iştigal konusu kapsamında yabancı uyruklu müşterisi … için 2021 yılında mobilya üretimi yaptığını, imalat bedelinin ödenmemesi üzerine müşteriyle görüşüldüğünü, müşteri tarafından gönderilen ekli banka swift mesajından, müvekkili tarafından yapılan mobilya imalatı nedeniyle yabancı uyruklu müşteriden yine müvekkili şirketçe tahsil edilmesi gereken 96.000USD’nin 01/07/2021 tarihinde davalı tarafça kendi şahsi hesabına tahsil edildiğinin görüldüğünü, davalının müvekkili şirketin ortağı ve genel müdürü olmasının, davalıya kendi şahsi hesabına şirketin parasını tahsil etmesine ve yine bu tutarı başkasına havale etmesine cevaz vermediğini, bu hususa müvekkilinin onayı, rızası olmadığından dolayı, davalıdan bu tutarın şirkete iade etmesini istediğini, yapılan şifahi görüşmelere rağmen davalının, müşteriden tahsil ettiği bu tutarı müvekkiline ödemediğini, davalının paranın tahsil edilmeliğine ilişkin hiçbir itirazı olmadığını, paranın müvekkilinin hesaplarına gönderildiğine ilişkin olarak da herhangi bir iddiası veya beyanı olmadığını, aksine bunun yerine bir takım dolambaçlı iddialarda bulunduğunu, söz konusu tutarın davalı tarafça müvekkiline iade edilmemesi sonucunda müvekkilinin finansman kaynaklarının son derece kısıtlandığını, istihdam ettiği işçi ücretlerini dahi ödemede zorluk yaşadığını, bu bedelin tahsili için başlatılan icra takibine de davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalının söz konusu dönemde daire satın aldığını ve bunun ortaya çıkmasıyla birlikte mal varlığını kaçırma girişimlerinin bulunduğunu, bu nedenle takip konusu alacağın semeresiz kalma ihtimalinin söz konusu olduğunu belirterek, davalının itirazının iptaline, icra inkâr tazminatına; müvekkilinin alacağı, banka swif mesajı, davalının vekil vasıtasıyla gönderdiği ihtarnamelerdeki beyanları, banka kayıtları ve müvekkili şirket defter ve kayıtları ile sabit olup, yaklaşık ispat gerçekleştiğinden takip tutarı borç kadar 100.657,97USD karşılığı 1USD=16.5310TL (dava tarihi itibariyle TCMB efektif satış döviz kuru üzerinden) 1.663.976,90TL tutar kadar borçlunun menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için ihtiyati haciz/ ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/06/2022 tarih ve 2022/496 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” …Davacılar vekili alacağına teminen İİK ‘nun 257 md ve devamı uyarınca davalılar yönünden ihtiyati haciz talep etmiş ise de borçlunun taşınmaz, taşınır malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacakları için ihtiyati haciz kararı verebilmek için hakimin somut sebepler göstermesi ve ihtiyati haciz kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirilmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup davacı vekilinin dosyaya sunduğu denetim raporunun fotokopisi sureti incelendiğinde somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması gözönünde alınarak ihtiyati haciz talebinin reddi gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının ihtiyati haciz talebinin talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; davalı ile yapılan şifahi görüşmelere rağmen davalının, müşteriden tahsil ettiği tutarı müvekkiline ödemediğini, iade etmediğini, bunun üzerine Büyükçekmece … Noterliği’nden keşide edilen 16/02/2022 tarihli ihtarnameye davalı tarafça verilen cevapta “İhtarnameniz gereği talep edilen bedele ilişkin firmanıza müvekkilin borcu veya iade yükümlülüğü bulunmamaktadır.” denmek suretiyle davalı tarafın, bu parayı tahsil ettiğini açıkça kabul ettiğini (Davalının söz konusu tutarı iade yükümlülüğü bulunmadığına ilişkin beyanlarının ise hiçbir maddi ve hukuki mesnedi olmadığını, bunların tamamına itiraz ettiklerini), Davalının müvekkili şirketin ortağı ve genel müdürü olması nedeniyle tekrar Büyükçekmece … Noterliği’ nin 25/02/2022 tarihli ihtarının tebliğ edilerek, tahsil ettiği tutarın müvekkiline iadesinin istendiğini, ihtarlarının tebliği üzerine davalı tarafın Beyoğlu … Noterliği’ nin 04/03/2022 tarih ve … yevmiye no.lu cevabi yazısında bu defa, söz konusu tutarı bir işçinin adına bankadan havale ettirdiğini ifade ettiğini, buradan da görüleceği üzere bu tutarın hiçbir surette müvekkili şirkete iade edilmediğini, davalının bu tutarı doğrudan müvekkili şirkete havale yoluyla göndermesi gerekirken, bu tutarı başka birinin hesabına göndermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve hiçbir şekilde müvekkilinin kabulünde olmadığını, bütün bunların, davacının haksız, kötü niyetli ve yaptığı işlemlerin kasıtlı olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, davalı tarafça keşide edilen cevabi yazıların dosyada mübrez olduğunu, Her ne sebeple olursa olsun, şirketin parası kendi hesabına gelse dahi, davalı tarafın çok basit bir havale işlemiyle bu parayı doğrudan hak sahibi müvekkiline havale etmesi gerektiği, mevcut ihtilafta davalı tarafın müşteriden gelen ödemeyi kendi şahsi hesabına tahsil ettiği gibi, bununla kalmayıp bir takıp dolambaçlı yollarda bu parayı elden çıkardığını, İşbu dava tarihi itibariyle yaptıkları araştırmada söz konusu tutarın tahsilinden sonraki süreçte davalının daire satın aldığının haricen öğrenildiğini ve bunun ortaya çıkmasıyla birlikte mal varlığını kaçırma girişimlerinin olduğunu, diğer yandan müvekkili şirketin halihazırda maddi olarak zorluk içinde olduğunu, söz konusu tutarın davalı taraça müvekkiline iade edilmemesi sonucunda müvekkilinin finansman kaynaklarının son derece kısıtlandığını, bu nedenle ödeme zorluğu içine giren müvekkilinin iş imkanları kısıtlandığı gibi istihdam ettiği işçi ücretlerini ödemede zorluk yaşadığını, Müvekkilinin alacağının, banka swif mesajı, davalının vekil vasıtasıyla gönderdiği ihtarnamelerdeki beyanları, banka kayıtları ve müvekkili şirket defter ve kayıtları ile sabit olduğunu, buna göre yaklaşık ispatın gerçekleştiğini, ayrıca davalının paranın tahsil edilmediğine ilişkin hiçbir itirazı olmadığını, paranın müvekkilinin hesaplarına gönderildiğine ilişkin olarak da herhangi bir iddiası veya beyanı olmadığını, davalının itirazının haksız, kötü niyetli ve müvekkili alacağının tahsilini geciktirmeye, sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, takip konusu alacağın semeresiz kalma ihtimali bulunduğunu, tedbir taleplerinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece mahkemesince 07/06/2022 tarihli tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbir/ haciz taleplerinin kabulüne, öncelikle teminatsız olarak, olmadığı takdirde münasip bir teminat karşılığında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, takip tutarı borç kadar 96.000USD karşılığı 1USD=16.5310TL (dava tarihi itibariyle TCMB efektif satış döviz kuru üzerinden) 1.586.976TL tutar kadar borçlunun menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczi için ihtiyati haciz/ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, itirazın iptali davasında ihtiyati haciz/ tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İİK’nun 257/1.maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmü, İİK’nın 258/1.maddesinde ise; “Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” hükmü yer almaktadır.Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbir HMK’nın 389. maddesinde düzenlenmiş olup, bu hüküm uyarınca ancak taraflar arasında çekişmeli olan uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir. Somut uyuşmazlıkta, davalının menkul, gayrimenkul malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları davanın konusunu teşkil etmediğinden, talep gibi ihtiyati tedbir karar verilmesi mümkün değildir. Somut uyuşmazlıkta, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, henüz delillerin toplanmadığı, davacı tarafça iddia edilen alacağın bulunup bulunmadığı, karşı taraftan talepte bulunulabilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığının ancak yargılama ile belirlenebileceği, yargılamanın bulunduğu aşamaya göre karar tarihi itibariyle mübrez delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, dolayısıyla muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği gibi, borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir nitelikte delil de bulunmadığı dikkate alındığında, ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.