Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1618 E. 2022/1327 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1618
KARAR NO: 2022/1327
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/06/2022 ( İhtiyati Tedbir Talebi Hakkında Karar )
DOSYA NUMARASI: 2022/408 Esas
TALEP: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, temsil kayyımı talep edilen davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin İzmir Aliağa’da uzun yıllar demir çelik sektöründe faaliyet gösterdiğini, şirketin merkezinin Kadıköy olduğunu, İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı, şirketin yönetim kurulu ve başkanının münferiden … olduğunu, şirketin tüm mallarının …k’tan alınan kredi borçlarının ödenememesi nedeniyle ihaleye çıkarıldığını, …’ün kendisine menfaat sağlamak amacıyla açtığı ihalenin feshi davasından bir dizi muvazaalı hareketlerle feragat ettiğini, kendi menfaatini gözeterek … ile yaptığı protokolün reddedildiğini, bu kararın kesinleştiğini, …’ün kazanılması muhtemel bir davadan kendi çıkarları doğrultusunda feragat etmesi nedeniyle reddedildiğini, fabrikanın kendisine geri dönmesi için muvazaalı işlemlerde bulunduğunu, bu muvazaalı hareketlerin İzmir Kapatılan 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/76 Esas sayılı dosyası incelenirken ortaya çıktığını beyanla davalı şirkete tedbiren yönetim kurulu ve 3. şahıslarca gerçekleştirilmiş muvazaalı eylemler neticesinde oluşmuş her türlü zararının giderilmesi amacıyla, münferiden yetkili yönetim kurulu başkanı …’ün bu konudaki temsil yetkisi kaldırılarak/sınırlandırılarak davalı şirkete öncelikle davaların açılması ve avukat tutma yetkisinin verilmesi, her geçen gün artan zararların katlanarak büyümesi ve zamanaşımı riskini bertaraf etmek amacıyla tedbiren temsil kayyımı atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 13/06/2022 tarih ve 2022/408 Esas sayılı İhtiyati Tedbir Talebi Hakkında Karar ile “Davanın konusunu teşkil eden bir hususta ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden talebin REDDİNE” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Şirkete temsil kayyımı atanması taleplerinde öncelikle açılacak dava için tedbiren temsil kayyımı atanması taleplerinin reddedildiğini, şirketin …’a olan kredi borçları nedeniyle, üzerine kayıtlı taşınmazlar ile demir çelik faaliyetinde bulunduğu fabrika içindeki tüm araç ve gereçlerle ile birlikte icra yoluyla ihaleye çıkarıldığını, şirketin o zaman ve halen büyük ortağı ve yönetim kurulu başkanının, önce ihalenin feshi davasını Aliağa’da açtığını ancak daha sonra ihalenin feshi davasından, kendisine menfaat sağlamak adına bir dizi muvazaalı hareketlerle feragat ettiğini, işbu davanın Aliağa İcra Hakimliği’nin … E.ve … K. sayılı kararı ile, şirketin yetkili imzaya sahip olan yönetim kurulu başkanı … tarafından …bankla yaptığı kendi menfaatini gözeten protokol nedeniyle feragati neticesinde reddedildiğini, işbu feragat kararının kesinleştiğini, yönetim kurulu başkanının, kazanılması kuvvetle muhtemel davadan sırf kendi çıkarları için feragat ettiğini, oysaki o yıllarda, fabrikanın mülkünün şirkette kalması kaydıyla borçların yarısının silinip bakiyesinin 10 yıla yayılı olarak ödenmesi anlayışı ile ortaya çıkan İstanbul Yaklaşımının mevcut olduğunu, bu teklifi bankaya götüreceği yerde fabrikanın el değiştirerek kendisine geri dönmesi için muvazaalı işlemlerde bulunduğunu, Tüm bu muvazaalı hareketlerin, İzmir Kapatılan 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/76 Esas sayılı dosyasını incelerken 2010’da ortaya çıktığını, muvazaalı belgeler bu şekilde açığa çıkınca, ortaklar adına İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/486 Esas sayılı dosyasında tazminat davası açtıklarını, davanın yetkisizlikle Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiğini, tazminatın şirketin ortağı olan davacılara ödenmesi istemli açıldığını, neticeten Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/74 Esas sayılı dosyasında verilen esastan red kararının, istinaf incelemesinde usulden red, yani davacıların aktif dava ehliyeti olmadığı şeklinde değiştirildiğini ve bu kararın Yargıtay’dan geçerek onandığını, yerel mahkemenin esastan red kararının, İzmir BAM 11.Hukuk Dairesi tarafından kaldırarak, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince, zarar doğurucu olduğu iddia edilen eylemin vuku bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 309. maddesi uyarınca, sorumluluk davasında asıl dava hakkının, ortaklığa ait olduğu, zarar gören ortakların yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkının bulunmadığı,… davacıların şirket yöneticisine karşı açtığı eldeki sorumluluk davasında tazminatın doğrudan zarara uğrayan şirkete değil de davacılara ödenmesi istediğinden davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığı şeklinde karar verildiğini, istinafın kararında, üçüncü kişilerce şirket aleyhine muvazaalı işlemler kapsamındaki kalan fiil ve eylemler için davayı ortağın değil ancak şirketin açmasının mümkün olduğuna karar verildiğini, şirketin yönetim kurulu başkanı ve halen temsilcisi olan …’ün bugüne kadar bu davayı açmadığını, çünkü şirketin menfaati ile kendi çıkarlarının ters düştüğünü, TMK madde 426 ve devamında düzenlenen kayyım tayinine ilişkin hükümlerin kıyasen şirketlere de uygulanabildiğini, sayın mahkemeden 3. kişilere yönelik sözü edilen davanın açılması için daha fazla mağduriyete yol açmamak adına tedbiren temsil kayyımı atanmasını talep ettiklerini ancak mahkemenin, davanın konusunu teşkil eden bir hususta ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden talebin reddine karar verildiğini, davanın bir an evvel açılması gerekmekte olup, diğer davalı … ile şirket arasında açıkça menfaat çatışması olduğunu, bu hususun hükümle birlikte değerlendirilmesinin hakkaniyete aykırı olacağını beyanla istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı … A.Ş. yönetim kurulu üyesinin yönetim yetkisinin sınırlandırılması/kaldırılması, şirket adına tazminat davası açmak üzere şirkete kayyım atanması talebi ile açılan davada, zamanaşımı iddiasının ve zararın artmasının engellenmesi amacı ile davalı şirkete tedbiren temsil kayyımı atanması talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın konusunu teşkil eden bir hususta ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden talebin reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut talep yönünden; ilk derece mahkemesince, dava konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden bahisle talebin reddine karar verilmişse de, ihtiyati tedbirin ancak dava konusu hakkında verilebileceği, dosyaya sunulan deliller kapsamında karar tarihi itibariyle yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, ihtiyati tedbir kararı ile yargılama sonucunda verilecek nihai hükmün sonuçlarının yaratılamayacağı anlaşılmakla, karar sonucu itibariyle yerinde ise de, gerekçesinin hatalı olduğu kanaatine varıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına ve Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/06/2022 tarih ve 2022/408 Esas sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davacının ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 80,70 TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Artan gider avansı olması halinde, yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2022 tarihinde HMK.nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.