Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1608 E. 2022/1242 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1608 Esas
KARAR NO: 2022/1242 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/384 Esas – 2021/645 Karar
TARİH: 16/09/2021
DAVA: Şirket İhyası
KARAR TARİHİ: 21/09/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı şirket aleyhine Bakırköy 8. İş Mahkemesi nezdinde 2008/ 1332 Esas sayılı dosya ile 01.12.2008 tarihinde hizmet tespitine ilişkin dava açılarak davanın kabul edildiğini, mahkeme kararının davalı tarafından temyiz edildiğini ve Yargıtay 21.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2013/19353 esas 2014/17090 karar sayılı 11/09/2014 tarihli ilamı ile hükmün Onanmasına karar verilmiş olmakla hükmün, 11/09/2014 tarihinde kesinleştiğini, davacı tarafından bu kez tazminat alacaklarını nedeni ile Bakırköy 24.İş Mahkemesi nezdinde açılan 2013/35 Esas sayılı dosya da 27.10.2017 tarihinde karara çıktığını ve 14.02.2018 tarihinde kesinleştiğini, davalı şirket yetkililerinden biri olan … iş bu karara istinaden de 16.06.2015 tarihinde şirketi tasfiye sürecine soktuğunu, dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları İTO kayıtlarından da görüleceği üzere 16.06.2015 tarihinde tasfiye süreci başlamış 28.12.2018 tarihinde tasfiye sonu tescil işlemleri yapıldıktan sonra süre sonu olan 04.01.2019 tarihinde tasfiye tamamlanmış olduğunu, davalı şirket yetkilisinin aynı adreste çalışmaya devam ederek tasfiye sürecinde de davacı müvekkili ödeme yapacağım bahanesi ile beklettiğini ve bu süreçte icrai işlemlerin beklenti nedeniyle başlatılmadığını, bu kez icra takibi başlatılmak istendiğinde ise davalı şirketin aynı yerde aynı işi ve aynı personel ile farklı isim ile işlettiğinin tespit edildiğini ve şirketin de tasfiye sürecini tamamladığının görüldüğünü, davacıya ait hak ve alacakların tazmini nedeni ile icra takibi başlatabilmek ve gerekli işlemleri yapabilmek için şirketin tasfiyesinin gerekmekte olup mahkememiz nezdinde iş bu davaya açma yükümlülüğü doğduğunu belirterek açıklanan nedenler ile …’nde kayıtlı … Sicil No, … Mersis Nolu -Tasfiye Halindeki … San. Ve Tic. Ltd.Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 2020/648 esas, 2021/156 karar sayılı kararı ile ; ” Davacı tarafından İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın Kabülüne, bu sebeple halen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil no ile kayıtlı bulunan ve sicilden terkin edilen Tasfiye halindeki … San . Ve Tic. Ltd. . Şti’nin Bakırköy 8. İş Mahkemesinin 2008/1332 ve Bakırköy 24. İş Mahkemesinin 2013/35 E. Sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, Tasfiye memuru olarak şirket ortaklarından ortaklarında …’in TC:… tayinine, ” karar verilmiştir.
KARARIN İSTİNAFI ÜZERİNE İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ’ NİN 2021/758 ESAS, 2021/810 KARAR SAYILI KARARI İLE; davacı dava dilekçesinde doğru hasım göstererek ticaret sicil müdürlüğü ile şirketin son tasfiye memuruna karşı dava açmış ise de, dava dilekçesinin kaydı sırasında ön büroca Uyap’a davalıların yanlış kaydedildiğinden, dava dilekçesinde davalı olarak yer almayan Ticaret İl Müdürlüğü ile esasen ihyası talep edilen şirket davalı olarak kaydedildiğinden, taraf teşkilinin dava şartı olup, doğru taraf kaydının yapılıp yapılmadığının (tarafların doğru gösterilip gösterilmediğinin) mahkemece resen kontrolü gerektiğinden, mahkemece dava dilekçesinin kaydı sırasında yapılan bu yanlışlık fark edilmediğinden ve gerekçeli kararda haklarında dava açılmamış olan Ticaret İl Müdürlüğü ile ihyası istenen şirket davalı gösterilmek suretiyle karar oluşturulduğundan, uyapta kayıtların düzeltilerek dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen doğru hasımların kaydı yapılarak ve dava dilekçesinde davalı olarak gösterilenlere dava dilekçesi tebliği ile usul işlemleri tamamlanarak, toplanacak deliler sonucu hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiş, dosyanın mahkememizin 2021/384 esasına kaydı yapılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/09/2021 tarih ve 2021/384 Esas – 2021/645 Karar sayılı kararında; “Somut olayda, ihyası istenen şirketin tasfiye sonucunda ticaret sicilden kaydının silindiği, şirketin ticaret sicilden terkininden önce hakkında açılmış davanın bulunduğu, buna göre tasfiye işlemlerinin tamamlandığından bahsedilemeyeceği, ilgili davaların görülüp sonuçlandırılması ve verilen kararların infazı için şirketin ihyasının gerektiği anlaşılmaktadır. Ticaret sicili müdürlükleri, ihya davalarında yasal hasım konumunda olduğundan, sicilden terkin işlemlerini yasa ve tüzük hükümlerine uygun yapmış olan sicil müdürlüğü yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Yargıtayın emsal kararları bu yöndedir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2005/13309 E.2007/837 K. Sayılı kararı; Yargıtay11.Hukuk Dairesinin 2016 / 2926 Esas 2016 / 3585 Karar ve 04.04.2016 tarihli kararı). Ancak davalı tasfiye memuru yasal hasım olmamakla yargılama giderlerinden kural olarak sorumlu tutulmalıdır. Dosyanın incelenmesinde, iş mahkemesinde kesinleşen mahkeme kararlarının infazı ve gereği yerine getirilemeden şirketin terkin edildiğinin anlaşılması nedeniyle ihya davasının açıldığı anlaşılmıştır. TTK.547/2 maddesi uyarınca ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası koşullarının oluşması, tasfiye memurunun iş davalarını bilebilecek konumda olması ve tasfiye sırasında tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından sorumlu olması karşısında davalı tasfiye memuru aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiştir….”gerekçesi ile, 1-Davacı tarafından açılan davanın KABULÜ İLE, 379993-0 sicil no ile kayıtlı bulunan Tasfiye halinde … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca İHYASINA, 2- Tasfiye memuru olarak TC: … kimlik numaralı …’in atanmasına, ücret taktirine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Tasfiye Memuru … vekili istinaf dilekçesi ile, … San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin ihyasına karar verildiğini, bu kararla birlikte müvekkilinin tasfiye memuru olarak tayin edildiğini ancak müvekkilinin rızası alınmadan bu görevin verildiğini ve herhangi bir ücret takdirinde bulunulmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıtır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilmiş şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için TTK 547. maddesine göre ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulü ile, … sicil no ile kayıtlı bulunan Tasfiye halinde … Ticaret Limited Şirketi’ nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca ihyasına, Tasfiye memuru olarak TC: … kimlik numaralı …’in atanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 547. Maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. ” düzenlemesi yer almaktadır. İhyası talep olunun şirket aleyhine davacı tarafça Bakırköy 8. İş Mahkemesi nezdinde 2008/ 1332 Esas sayılı dosya ile 01.12.2008 tarihinde hizmet tespitine ilişkin dava açıldığı, mahkemece verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 2013/19353 esas, 2014/17090 karar sayılı ve 11/09/2014 tarihli ilamı ile mahkemece verilen kararın onanmasına karar verildiği ve kararın 11/09/2014 tarihinde kesinleştiği, yine davacı tarafından ihyası istenilen şirket aleyhine tazminat alacakları nedeni ile Bakırköy 24.İş Mahkemesi nezdinde 2013/35 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın 27.10.2017 tarihinde karara çıktığı ve kararın 14.02.2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Tasfiyenin sona erdirildiği 28/12/2018 tarihinden önce, davacı tarafından açılmış, karara çıkmış ve kesinleşen davalar bulunduğu ve bu kararların infaz edilmediği, infaz işlemleri yapılmadığından, tasfiye işlemlerinin gerçekten tamamlanmamış olduğu ve eksik bırakıldığı, davacı tarafından kesinleşen mahkeme kararları sonucu hak ve alacaklarının tazmini nedeni ile icra takibi başlatabilmek ve gerekli işlemleri yapabilmek için şirketin ihyası gerektiği ve davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır. TTK. 547/2 Maddesinde;” Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir,” hükmü düzenlenmiş olup somut olayda ihyası istenilen şirketin son tasfiye memurunun davalı … olduğu, mahkemece davalı tasfiye memuruna tebligat yapıldığı halde davalı tarafın duruşmalara katılmadığı, yargılama aşamasında davalı tasfiye memurunun tasfiye memuru olmak istemediğine yönelik itirazlarını içerir bir beyanında olmadığı, buna göre mahkemece TTK. 547/2 Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi yerinde olup davalı vekilinin müvekkilinin rızası alınmadan tasfiye memuru olarak atandığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İhyası istenilen şirketin tasfiye aşamasında davalı tasfiye memuruna ücret taktir edildiği ve ücret ödendiğine ilişkin bir iddia olmadığı gibi bu yönde ibraz edilmiş delilde olmadığı, ayrıca davalı tasfiye memuru şirketin tasfiye işlemlerini tamamlamadan eksik bırakarak, tasfiye işlemlerini sonlandırarak şirketin ticaret sicilden terkinine neden olarak bu davanın açılmasına sebep olduğundan ek tasfiye işlemleri için davalı tasfiye memuruna ücret takdir edilmemesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı tasfiye memuru vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı Tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 21/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.