Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1592 E. 2022/1379 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1592 Esas
KARAR NO: 2022/1379 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/95 Esas – 2019/905 Karar
TARİH: 17/07/2019
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … Bankası A.Ş nezdinden … numaralı USD hesabı ile … numaralı TL hesabı bulunduğunu, işbu hesapların … ve … adi ortaklığına ait hesaplar olduğunu, ortaklığa ait hesaplardan para çekme yetkisi her iki ortağın müşterek imzası ile mümkün olduğunu; müvekkilinin yaptığı incelemeler sonucunda bilgisi ve onayı dışında her iki hesabından imzası taklit edilerek sahte talimatlar ile para çekildiğini, müvekkilinin durumu tespit etmesi üzerine davalı bankaya sahte talimatlar ile hesabından çekilen paranın iadesi ve zararlarının tazmini için ihtarname çekildiğini ancak olumlu sonuç alamadığını, davalı banka nezdinde bulunan hesapları adi ortaklık adına açılmış hesaplar olup her iki ortağın da aynı anda bankaya gelerek müşterek imza işlemi ile para çekmesi gerektiğini, müvekkilinin imzası taklit edilerek sahte para çekme talimatları düzenlendiğini ve banka tarafından gerekli inceleme ve denetleme yapılmadığını, paraların yetkisiz kişilere ödendiğini, çekilen paraların müvekkilinin yapmış olduğu tespitlerle sınırlı olup bu tutarlar üzerinden çekilen miktar olup olmadığı banka dökümlerinin incelenmesi üzere çıkacağını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, müvekkilinin davalı banka nezdinde bulunan iki hesabından imzasının taklit edilmesi suretiyle oluşturulan sahte talimatlarla çekilerek yetkisiz kişilere ödenen meblağlar sebebiyle oluşan zararı TL hesabı bakımından 1.000.TL USD hesabı bakımından 1.000 USD olmak üzere toplamda 4.784,40.TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek TL alacağı bakımından bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz ile USD alacağı bakımından devlet bankalarının Amerikan Doları ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığını, dava konusu işlemlerin dava dışı adi ortaklığın talimatı ile dava dışı …’e yapılan ödemeler olduğunu, dava dışı adi ortaklık internet bankacılığı aracılığıyla hesaplarını takip etmekte olup dava konusu işlemlerin yer aldığı hesap hareketlerini ve dekontları görüntülediği tespit edilen adi ortaklığı dava konusu işlemlere icazet verdiğinin kabulü gerektiğini, dava dışı adi ortaklık hesaplarından dava konusu işlemden sonra ATM aracığıyla hesaplarından para çekildiğini hesapların görüntülendiğini ve hesap bakiyelerinden haberdar olunduğunu, adi ortaklık hesabından bilgisi dışında işlem yapıldığını iddia eden davacı diğer ortak … hakkında herhangi bir dava açmadığı gibi herhangi bir suç duyurusunda bulunmadığını, emsal yüksek mahkeme ve bölge adliye mahkemesi kararları ve dava konusu hesaptan gerçekleşen işlemlerin dava dışı firmanın ve davacının dava konusu işlemden bilgi sahibi olduğunu ve icazet verdiğini açıkça ortaya koyduğunu, davanın aktif dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine talebin kabul edilmemesi taraf teşkili bulunması halinde husumet itirazları ve esasa ilişkin cevaplar doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 17/07/2019 tarih ve 2018/95 Esas – 2019/905 Karar sayılı kararı ile;” İş bu dava 02/04/2019 tarihinde Harçlar Kanunu 30 ve 32. Maddeleri gereğince eksik harç tamamlanmadığından işlemden kaldırıldığı, yasal süre içerisinde yenilenmediğinden davanın HMK 150 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına,” karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, dilekçeler aşamasının tamamlandıktan sonra 13/12/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında ara karar tesis edilerek harcın tamamlatılması için müvekkiline süre verildiğini, 21/12/2018 tarihli beyan dilekçesi ile davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, adi ortaklığa ait söz konusu hesaplardan para çekme yetkisinin her iki ortağın müşterek imzası ile mümkün olması durumuna karşın müvekkilinin onayı ve bilgisi dışında diğer ortak tarafından hesaptan bir çok defa para çekilmiş olduğunu, bu sebeple talep edilen tutarın belirlenemediği, iş bu hususun ancak davalı bankaya yazılan müzekkere sonucu talimat evraklarının istenilmesi ve gelen talimat evrakları üzerinde yapılan imza incelemesi sonucu belirlenebileceği, dolayısıyla bu aşamada eksik harç tamamlatılması yönündeki ara kararın hatalı olduğunu, ara karardan rücu edilmesi gerektiğini, müvekkilinin maddi durumunun kötü olduğunu, dosyaya sunulan fakirlik belgesinin esas alınmak suretiyle, mahkeme tarafından yapılacak inceleme sonucu adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep ettiğini ancak reddine karar verildiğini, yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde eksik harç tamamlanmadığından dosyanın işlemden kaldırıldığı yasal süre içerisinde harcın yatırılmadığı ve yenilemediğinden davanın HMK madde 150 gereği açılmamış sayılmasına karar verildiğini, yerel mahkeme kararının eksik ve hatalı olduğunu, Davanın belirsiz alacak davası olduğunu, yerel mahkeme tarafından eksik harcın tamamlatılması yönünden kurulan kararın hatalı olduğunu,Adli yardım talebinin ne sebeple reddedildiğinin açıklanmaksızın reddedildiğini, müvekkilinin maddi durumu yetersiz olması sebebiyle hak arama özgürlüğünden mahrum bırakıldığını, adli yardım talebinin reddine ilişkin verilen karara itirazı değerlendirilen mahkemenin de geçersiz bir karar verdiğini,Müvekkili ile … Bankası A.Ş. arasında görülen aynı konulu bir başka davada İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/96 E. 2019/1349 K. Sayılı dava dosyasında yasal süre içerisinde harcın yatırılmadığı ve yenilenmediğinden davanın HMK 150 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bunun üzerine istinaf kanun yoluna başvurulduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/487 E. 2020/1293 K. Sayılı kararı ile; ”Davacı yan, dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açtığından söz etmemesine rağmen, cevaba cevap ve adli yardım talebinde davayı belirsiz alacak davası olarak açtığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece de davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı kabul edilmiş olması ve belirsiz alacak davasının koşullarının da mevcut olması karşısında, mahkemece işin esasına girilerek deliller toplanıp yargılama sonucunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile ilk derece Mahkemesi kararı kaldırıldığını, İleri adli yardım talebinin kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının, davalı bankada bulunan hesaplarından usulsüz işlemlerle çekildiği ileri sürülen paralarının tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, İş bu dava 02/04/2019 tarihinde Harçlar Kanunu 30 ve 32. Maddeleri gereğince eksik harç tamamlanmadığından işlemden kaldırıldığı, yasal süre içerisinde yenilenmediğinden davanın HMK 150 maddesi gereğince Açılmamış sayılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin adi ortak olduğu, ortaklık hesaplarından sahte imzalı talimatlarla para çekildiğini belirterek eldeki davayı açmıştır. Gerek dava dilekçesinde ve gerekse keşide edilen ihtarda, her bir hesaptan ayrı ayrı çekilen miktarlar yazılmıştır. Diğer yandan, hesaplardan yapılan tüm talimat işlemlerindeki imzaların incelenerek tespit edilmeyen zararın bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği belirtilerek, bu yönden fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı tutulmuştur. İlk derece mahkemesince, belirsiz alacak davası olarak açılan davada, miktarın belirli olması nedeniyle belirsiz alacak davası açılamayacağı değerlendirilmiş, eksik harcın tamamlanması için 13/12/2018 tarihli duruşma ara kararı ile 10 günlük kesin süre verilmiştir. Davacı vekili 21/12/2018 tarihli dilekçesi ile, ara karardan rücu talep ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.Mahkemece 02/04/2019 tarihli duruşmanın ara kararı ile;” Davacı vekilinin Adli yardım talebinin HMK 337/1 maddesi gereğince reddine, Harçlar Kanunu 30 ve 32. Maddeleri gereğince eksik harç tamamlanmadığı gözönüne alındığında dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, ” görülmüştür. İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin adli yardım talebinin reddine ilişkin karara Davacı vekili 08/04/2019 tarihli dilekçesi ile itiraz etmiştir.Adli yardım talebinin reddi kararına itiraz üzerine dosyanın İstanbul Anadolu 6 ATM.’ye gönderildiği, 6 ATM.’nin 23/05/2019 tarih ve 2019/401 D.İş Esas – 2019/401 D. İş Karar sayılı kararı ile; Davacı vekilinin adli yardım talebinin reddine ilişkin itirazının reddine kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.İlk Derece Mahkemesi 17/07/2019 tarihli kararı ile, İş bu davanın 02/04/2019 tarihinde Harçlar Kanunu 30 ve 32. Maddeleri gereğince eksik harç tamamlanmadığından işlemden kaldırıldığı, yasal süre içerisinde yenilenmediğinden davanın HMK 150 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.Adli yardım talebinin reddine ilişkin karara itiraz edilmesi üzerine itiraz incelemesi neticesinde verilen karar HMK. 337/2 Maddesi uyarınca kesin karar olup istinaf aşamasında incelenemeyeceğinden bu kapsamda davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin verdiği adli yardım talebinin reddi ve itiraz üzerine itiraz mahkemesince verilen itirazın reddi kararının yerinde olmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak eldeki davayı açmış, gerek istinaf başvuru dilekçesinde gerekse de 21/12/2018 tarihli adli yardım talepli dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirtmiştir. Bu durumda, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı sabit olup, uyuşmazlık belirsiz alacak davası açılıp açılmayacağı noktasındadır.Davacı yanın tüm dilekçe ve beyanlarından, davacıya ait ortak hesaplarından yapılan usulsüz işlemlerinin sayı ve miktarının tam olarak bilinmemesi nedeniyle belirsiz alacak davası açıldığının ileri sürülmesi karşısında, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığının kabulü gerekir. Davacınını iddiasının ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında, dava tarihi itibariyle gerçekleştiği iddia edilen zararın değerinin tam olarak tespit edilmesi davacıdan beklenemeyeceğinden belirsiz alacak davası açılması koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir. Mahkemece de davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı kabul edilmiş olması ve belirsiz alacak davasının koşullarının da mevcut olması karşısında, mahkemece işin esasına girilerek deliller toplanıp yargılama sonucunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemenin kabulüne göre ise, davacı tarafın adli yardım talebinin reddi kararı kesinleşmeden davacı tarafa harç eksikliğinin giderilmesi için süre verilip harç eksikliğinin giderilmemesi sebebiyle davanın işlemden kaldırılıp akabinde de HMK 150.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de hatalı olmuştur. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/07/2019 tarih ve 2018/95 Esas – 2019/905 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.