Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1591 E. 2023/997 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1591 Esas
KARAR NO: 2023/997 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/124 Esas – 2021/1166 Karar
TARİHİ: 08/12/2021
DAVA: Kayyımlık (Ticari Şirkete Yönetim Kayyımı Atanması Talebi)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile diğer davalı ortaklar arasında şirketin temsil ve ilzamı ve devamı iradesinin ortadan kalktığını, müvekkilinin %50 hissedarı olduğu şirkette 23.06.2015 tescil tarihinden itibaren diğer ortak davalı … ile şirket kaşesi üzerine vaz edecekleri müşterek imzaları ile şirketi müştereken temsil ve ilzama yetkili olarak 5 yıllığına müdür olarak atandıklarını, müvekkili ile diğer ortaklar arasında husumetin çok öncesinden itibaren mevcut olduğunu, 2014 yılında şirketin yönetim zaafına düşmemesi için, birlikte karar almak ve şirketi yönetme ihtimali de kalmadığından, müvekkili tarafından İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1445 esas sayılı dosyası ile şirkete kayyım atanmasının talep edildiğini, ancak şirketin tek mal varlığı olan taşınmazın müteahhit firma ile anlaşılarak Kentsel dönüşüm / 6306 sayılı yasa hükümlerine binaen tekrar inşası söz konusu olduğundan ortaklar kurulu kararı alınarak kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalanması için 23.06.2015 tarihinde tescil ve ilan ile müdürlük ve müştereken şirketi temsil ve ilzam süresinin 5 yıllığına uzatıldığını, bu süreç dahilinde ilgili mahkemece tarafların şirketi yönetme iradesi gösterdiği var sayılarak davanın reddedildiğini ancak şirkete ait gayrimenkulün ve müvekkilinin şirket hisselerin haczedilmesi üzerine, şirketin cari hesap alacağı bulunmadığı halde tek başına şirketi temsil ve ilzama yetkisi bulunmayan diğer ortak …’ın bizzat İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasında alacaklının İİK 89/1. hükmü gereği yolladığı 1. ve 2. haciz ihbarnamelerini tebellüğ edip, borçlu şirket adına borcu kabul ettiğini beyanla davalı ortaklar ile müvekkili arasında ticari ve hukuki uyuşmazlığın bulunması, davalıların müvekkili ve davalı şirketin zararına işlemlerde bulunmaları, şirketi müştereken atacakları imza ile temsil ve ilzam sürelerinin de 23.06.2020 tarihinde dolması ve yeniden karar alınamaması sebebi davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davacının 30/03/2005 tarihinde … Cad., … Sok., No:3/1 Çiftehavuzlar/Kadıköy adresinde restoran olarak ticari faaliyet gösteren davalı şirketin %50 hissesini 01/04/2005 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde … isimli şahıstan satın alarak şirkete ortak olduğunu, şirket paylarının %25’inin kardeşi …’a, %25’inin kendisine, kalan %50’sinin de …’e ait olduğunu, söz konusu şirketin aynı adreste et lokantası olarak ticaretle iştigal ettiğini, bu ortaklığın ticaret siciline tescil edildiğini ve davacının atadığı … isimli şahsın restoranı müdür olarak işletmesine karar verildiğini, ticari faaliyetine devam ettikleri sürede şirket ortağı davacının bilgileri dışında 2007 yılı Ağustos ayında sahip olduğu şirket hissini noterden sattığını, ancak yapılan hisse devri noter satışı ile yapılmış olsa da davacının o yıllarda ortağı olduğu başka şirketlerdeki avukatı …’a şahsi borcundan dolayı, dava konusu davalı şirketteki hissesine haciz konulması sebebiyle ticaret sicilinde tescil edilemediğini, mafya olarak da bilinen Saralların öneri ve tekliflerini kabul etmemeleri nedeniyle de 20 Ağustos 2007 tarihinde iş yerini kapattıklarını, o günden beri dava konusu şirketin herhangi bir ticari faaliyetinin söz konusu olmadığını, davacının kolluk güçlerinin düzenlediği bir operasyonla hisselerini yine noterden yapılan bir devir sözleşmesiyle geri aldığını, ancak kapatılan iş yerinin tekrar ticari faaliyete başlamadığını, şirketin ani bir şekilde kapatılması nedeniyle büyük bir borç altına girdiğini, ortağı olan davacının adresinin belli olmaması nedeniyle müvekkilinin tüm alacaklılarla muhatap olmak zorunda kaldığını, şirketin sigorta ve vergi borçlarından dolayı taşınmazın tapu kaydına da hacizler konulduğu, 14 yıldır kapalı olan ticari faaliyeti olmayan şirketin temsil ve ilzamında herhangi bir hukuki sıkıntı ve boşluğun olmadığını beyanla haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 08/12/2021 tarih ve 2021/124 Esas – 2021/1166 Karar sayılı kararında; “Dava, müdürlük süresinin dolması nedeniyle davalı şirketin yönetimsiz kalmaması talebi için yönetim kayyımı atanması talebidir. TTK 630 maddesi uyarınca önceki temsilcilerin görev süresi sona ermesi nedeniyle davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talebidir. Dosya içine davalı şirketin Ticaret Sicil Kaydı alınmış ve incelenmesi sonucu 3 ortaklı olduğu ,yetkililerin … ile … olduğu, göreve başlama tarihinin 19.06.2015 ,görev bitim tarihinin 19.06.2020 olduğu tespit edilmiştir. 6102 sayılı TTK nın 630/2 maddesi ” Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir” 6102 sayılı TTK nın 617/3 maddesi “Toplantıya çağrı ve öneri hakkı gündem ,öneriler ,çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri ,tutanak ,yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler ,Bakanlık temsilcisi olanlar hariç ,kıyas yolu ile uygulanır ” maddesi uyarınca TTK 410 maddesin atıf yapılmıştır. TTK ‘nın 410/1 maddesi” Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. “şeklinde düzenlenmiştir. TMK’nin 427/4. maddesine göre bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka bir yoldan sağlanamamış ise vesayet makamınca yönetim kayyımı atanması gerekmektedir. Anılan düzenlemeye göre yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan sözetmek mümkün olmadığı gibi, mevcut yönetim kurulunun, çalışamaz halde olması da TTK’nin sistematiği içinde giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur. (Yargıtay 11 HD 2016/7714 E 2018/1804 K 08.03.2018 tarih ) TTK.nun 617/3 maddesi yollamasıyla limited şirketler yönünden de uygulama alanı bulan TTK.410 maddesi gereği, davacı görev süresi dolsa bile, genel kurulu toplantıya çağırarak şirkete temsilci seçilmesine veya şirketin tasfiyesine ilişkin hususların karara bağlanmasını sağlayabilecektir. Şirketin münferit temsilci müdürlerin görev süresinin dolması, davacının genel kurulu toplantıya cağırmasına engel teşkil etmeyecektir. Davacının öncelikle TTK 410 . Maddesi uyarınca genel kurulu toplantıya çağırmadan kayyım atanması talepli iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. (İstanbul BAM 12 HD 2019/2164 E 2019/1644 K) Somut olayda şirketi temsile münferiden yetkili davacı ortağın ve davalılardan …’ın sorumlu müdür olarak 23.06.2015 tarihinde 5 yıllığına atandıkları ,sürelerinin 23.06.2020 tarihinde dolması nedeniyle, ortaklar arasında anlaşmazlık bulunması ,derdest davaların olması, yönetimin imkansız hale gelmesi nedeniyle şirkete yönetim kayyımı atanması talep edilmiş ise de TTK 617/3 maddesinin atfı ile TTK 410 maddesi uyarınca görev süresi dolan müdürlerin, genel kurulu toplantıya çağırma yetkileri halen devam ettiğinden ,TMK 427/4 maddesi uyarınca yönetim kayyımı atanmasını gerektirir bir organ boşluğu olmadığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Şirkete kayyım atanması talebi yönünden Yargıtay yerleşik içtihatları gereğince davanın sadeci davalı şirkete açılması yeterli olduğundan diğer ortaklara karşı açılan davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. (Benzer nitelikte Yargıtay 11 HD 2020/2171 E 2021/2208 K 09.03.2021 t ) “gerekçesi ile davanın davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğundan, davalı … Ltd. Şti. yönünden esastan karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemenin gerekçeli kararında dosya içine davalı şirketin ticaret sicil kaydının alındığını ve incelenmesi sonucu 3 ortaklı olduğu, yetkililerin … ile … olduğu, göreve başlama tarihinin 19.06.2015, görev bitim tarihinin 19.06.2020 olduğunu tespit ettiğini, TTK’nın 617/3. maddesinin göndermesiyle “…. limited şirketler yönünden de uygulama alanı bulan TTK.410 maddesi gereği, davacı görev süresi dolsa bile, genel kurulu toplantıya çağırarak şirkete temsilci seçilmesine veya şirketin tasfiyesine ilişkin hususların karara bağlanmasını sağlayabilecektir. Şirketin münferit temsilci müdürlerin görev süresinin dolması, davacının genel kurulu toplantıya cağırmasına engel teşkil etmeyecektir. Davacının öncelikle TTK 410 . Maddesi uyarınca genel kurulu toplantıya çağırmadan kayyım atanması talepli iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır…” diyerek davayı reddettiğini; Somut olayda şirketi temsile münferiden yetkili davacı ortağın ve davalılardan …’ın sorumlu müdür olarak 23.06.2015 tarihinde 5 yıllığına atandıklarını, sürelerinin 23.06.2020 tarihinde dolması, ortaklar arasında hukuki anlaşmazlık bulunması, dosyada mübrez derdest davaların olması, yönetimin imkansız hale gelmesi nedeniyle ivedilikle genel kurul toplanmaksızın şirkete yönetim kayyımı atanması zarureti doğduğunu, müvekkili ile diğer davalı ortaklar arasında şirketin temsil ve ilzamı ve devamı iradesinin ortadan kalktığını, müvekkili ile diğer ortaklar arasındaki husumetin çok öncesinden itibaren mevcut olduğunu, 2014 yılında şirketin yönetim zaafına düşmemesi için, birlikte karar almak ve şirketi yönetme ihtimali de kalmadığından müvekkili tarafından İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1445 Esas sayılı davası ile şirkete kayyım atanmasının talep ve dava edildiğini, şirketin tek mal varlığı olan taşınmazın müteahhit firma ile anlaşılarak kentsel dönüşüm / 6306 sayılı yasa hükümlerine binaen tekrar inşası söz konusu olduğundan ortaklar kurulu kararı alınarak kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalanması için 23.06.2015 tarihinde tescil ve ilan ile müdürlük ve müştereken şirketi temsil ve ilzam süresinin 5 yıllığına uzatıldığını, bu süreç dahilinde ilgili mahkemece tarafların şirketi yönetme iradesi gösterdiği var sayılarak davanın reddedildiğini; Davalı şirkete ait gayrimenkulün ve müvekkilinin şirket hisselerinin haczedilmesi üzerine, tek başına şirketi temsil ve ilzama yetkisi bulunmayan diğer ortak davalı …’ın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasında bizzat icra dairesine giderek alacaklının İİK 89/1. hükmü gereği yolladığı 1. ve 2. haciz ihbarnamelerini tebellüğ edip, davalı şirket adına borcu kabul ettiğini, bu hususta İstanbul Anadolu 8. İcra Hukuk Hakimliği’nin 2018/800 E. sayılı şikayetin hala devam ettiğini; Müvekkilinin borçlusu bulunduğu icra takip dosyasından hissedarı bulunduğu davalı şirkete gönderilen 89/1, 2, ve 3, no.lu haciz ihbarnamelerini tek başına tebellüğ edip, bununla da yetinmeyerek icra dairesine gidip ” şirket adına borcu kabul eden ” diğer yönetici ortak ile şirketi yönetmeyi artık kabul etmediğini, müvekkilinin şirkette icra takip borcunu karşılayacak kadar alacağının bulunmadığını, ortak suç işlendiğini, böyle bir durumda müvekkilinin tek başına şirket genel kurulunu toplayabilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin temsile yetkili diğer ortak … ve diğer ortaklara karşı ciddi güven kaybı yaşadığını, temsil ve ilzamı, yönetilmesi imkansız hale gelen, davalı ortaklar ile müvekkili arasında ticari ve hukuki uyuşmazlığın bulunması, davalıların müvekkilinin ve davalı şirketin zararına işlemlerde bulunmaları, yeniden karar alınamaması sebebi ile ivedilikle şirkete kayyım atanmasını talep ettiklerini, Yerel mahkemece verilen kararda; şirketin organsız kalması ile şirketi telafisi imkansız zarara sokacak ortakların haksız fiillerinden dolayı, temsil ve ilzamının yapılamadığı ve yetki alınıp da iptal davaları açılamadığı, genel kurulu davet edene kadar acilen geçici kayyım atanması taleplerinin birbirine karıştırıldığını beyanla Yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, limited şirkete TMK’nın 427/4. maddesi uyarınca yönetim kayyımı atanması talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. TMK’nın 427/4. maddesi ile bir tüzel kişinin gerekli organlarından yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanamaması durumunda yönetim kayyımı atanacağı düzenlenmiştir. Somut dosyada; davalı şirketin davacı ile davalılar … ve …’dan oluşan üç ortaklı limited şirket olduğu, davacı ile davalı …’ın 19.06.2015 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile şirketi müştereken temsile yetkili oldukları, her ne kadar dava tarihi itibariyle davacının görev süresi sona ermiş ise de, Mahkemece de kabul edildiği üzere TTK’nın 617/3. maddesinin atfı ile limited şirketler yönünden de uygulama alanı bulan TTK’nın 410. maddesi gereği davacının genel kurulu toplantıya çağırabileceği, temsilci seçilmesine ilişkin hususların karara bağlanmasını ve bu suretle davalı şirketin yönetimini başka yoldan sağlayabileceği ancak genel kurulu toplantıya çağırmadığı, herhangi bir işlem yapmadığı, daha önce açıldığı beyan edilen dava dosyasının ise aynı şekilde davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talebine ilişkin olduğu, dolayısıyla TMK’nın 427/4. maddesindeki koşullar oluşmadığından Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 08/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.