Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1573 E. 2022/1220 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1573
KARAR NO: 2022/1220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/187 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TALEP: İhtiyati Tedbire İtirazın Reddi Kararının Kaldırılması
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, UYAP sistemi üzerinden elektronik olarak dairemize gönderilen dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili 28/02/2022 tarihli dilekçesi ile; hali hazırda müvekkilinin davalı şirketteki pay oranının bilirkişilerce hesaplanmış olduğunu, bu durumda davaya konu edilen pay tespiti noktasında müvekkilinin haklılığının yaklaşık olarak ispatlandığını, HMK’nın 389 ve 390. Maddeleri uyarınca hakkın elde edilmesinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği durumlarda ihtiyati tedbir kararı verilmesinin elzem olduğunu, bilirkişilerce raporda sehven bir hesaplama hatası yapıldığını beyanla buna yönden rapora itirazları baki kalmak üzere itiraz dilekçelerinde sundukları hesaplama neticesinde davalı … adına kayıtlı 10.885,803 adet davalı şirket hissesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için HMK’nın 389 vd maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 08/03/2022 tarih 2019/187 Esas sayılı ara kararında; “Davacı vekilinin 28/02/2022 tarihli dilekçesi ile davalı … adına kayıtlı 10.885.803 adet hissenin 3. kişilere devrinin engellenmesinin talep ettiği, davaya konu payların elden çıkarılması halinde davacının zarara uğrayabileceği gözetilerek takdiren 100.000 TL mukabilinde davalı … adına kayıtlı 10.885.803 adet hissenin 3.kişilere devrinin engellenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ” karar vermiştir. Davalılar vekili 28/03/2022 tarihli dilekçesinde; 14.02.2022 tarihli bilirkişi raporu son derece eksik ve hatalı bir rapor olup, bu rapor temel alınarak verilen tedbir kararına itiraz ettiklerini, 14.02.2022 tarihli bilirkişi raporunun, dosyada mevcut deliller yok sayılarak sadece şirket esas sözleşmesi baz alınarak tanzim edildiğini, dosyada mevcut hazirun cetvelleri, genel kurul tutanakları, toplantı tutanaklarının hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmadığını ve eksik inceleme ile hatalı sonuca varıldığını, bilirkişilerin incelemelerini davacı şirketin kurulduğu 1985 tarihi ile davacının babası … ve annesi …’nin vefat ettikleri 1998 yılı sonuyla sınırlı tuttuklarını, bu tarihten sonra yapılan devirler, şirket birleşmeleri, sermaye artırımlarının dikkate alınmadığını, sanki … ve … tarafından şirkette pay miktarlarını değiştiren hiçbir işlem olmamış gibi ve davacı …’nın da babası … ve annesi …’nin 1998 yılındaki vefatlarından sonra anne ve babasından şirket payları da dahil kendisine miras kalan mal varlığıyla ilgili veraset ve intikal vergi beyannamesi verilmesi, tapularda intikal ve devir işlemleri yapılması vs şekilde, hiçbir işlem yapmamış gibi gerçeğe aykırı şekilde rapor tanzim edildiğini, …’den ve …’dan 1996’da yapılan pay devirlerinin raporda yok sayıldığını, davacı … tarafından oğulları … ve …’ya devredilen payların hesaba katılmadığını, dava dosyası içerisinde de yer alan, davacı …’nın Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak imzaladığı 15.09.2017 tarihli birleşme sözleşmesi, birleşme sözleşmesinin onaylanmasına ilişkin davacı …’nın Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak imzaladığı 11.12.2017 tarihli yönetim kurulu kararı ve nihayet davacı …’nın kabul oyu verdiği 18.12.2017 tarihli genel kurul kararı/toplantı tutanağı ile şirket esas sözleşmesinin sermaye ve pay senetleri başlıklı 3. maddesinin değiştirilerek, davacı …’nın dava tarihi itibarıyla payının 7.661.618 adet olduğu, … Sanayi ve Ticaret AŞ’nin toplam pay adedinin de 63.237.033 adet olduğunun, davacı … tarafından kabul oyuyla beyan edildiğini, bu belgelerin dikkate alınmadığını ve davacı …’nın kendi payına ilişkin irade açıklamalarının da yok sayıldığını, tüm bu hususlar Mahkeme tarafından görmezden gelinerek hukuka aykırı şekilde ve müvekkil şirketin ticari itibarına da zarar veren mahiyette tedbir kararı verilmiş olduğunu, mahkeme tarafından belirlenen 100.000 TL tutarındaki teminatın da son derece düşük olduğunu beyan ederek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/07/2022 tarih 2019/187 Esas sayılı ara kararında; “08/03/2022 tarihli ara karar ile 100.000 TL teminat mukabilinde davalı … adına kayıtlı 10.885.803 adet hissenin 3.kişilere devrinin engellenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmiş, verilen kararın HMK 389 ve 390.maddelerinde düzenlenen yaklaşık ispat şartı ile mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale gelebileceği ihtimaline dayalı olarak verildiği gözetilerek davalılar vekilinin ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmiş…”gerekçesi ile ihtiyati tedbire ilişkin itirazının REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, ihtiyati tedbir kararına itirazlarının dikkate alınmadığını, 14.02.2022 tarihli bilirkişi raporu son derece eksik ve hatalı bir rapor olup, eksik ve hatalı olmasına rağmen rapor doğrultusunda karar verildiğini, davacı vekilinin, rapora beyan dilekçesinde, raporda hesap hatası yapıldığını belirterek davacının payının toplam 8.000 pay üzerinden 2.346,66 olduğunu ileri sürdüğünü, davacı tarafından dava tarihi itibariyle …’ın toplam pay adedi olan 63.237.033 üzerinden oran kurularak, olması gereken payının 18.547.421,5 olduğunun iddia edildiğini ve … adına kayıtlı 10.885.803 adet hisseye tedbir konulmasının talep edildiğini, bilirkişi raporunda ve davacı tarafından yapılan hesaplamaların gerçeğe aykırı ve yanlış hesaplamalar olduğunu,Yerel mahkemece dava tarihine kadar davacı tarafından imzalanan pay miktarını gösteren belgelerin yok sayıldığını, ihtiyati tedbir kararının müvekkili şirketin ticari itibarına zarar verdiğini, müvekkili …’nin 10.885.803 TL nominal değerde 10.885.803 adet hissesine sadece 100.000 TL teminat karşılığında tedbir konulduğunu, yerel mahkemece belirlenen teminat tutarının, tedbir konulan payların nominal değerlerinin %1’inden az olduğunu, teminat tutarının bu kadar düşük olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişi ek raporu ve yeni alınan uzman görüşünün, tedbire dayanak alınan raporun hatalı olduğunu ortaya çıkarttığını beyan ederek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 08/03/2022 ve 04/07/2022 tarihli ara kararlarının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. Maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davacıya ait şirket hisselerinin hukuka aykırı şekilde azaltıldığı iddiası ile hisse addedinin tespiti talebiyle açılan davada, davalı üzerinde kayıtlı bir kısım şirket hissesinin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz üzerine verilen red kararının kaldırılmasına ilişkindir. Yerel mahkemece, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin güçleşeceği ve dava ile ileri sürülen iddiaların haklılığı konusunda yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı gerekçesiyle, davalı …’ye ait bir kısım şirket hissesinin üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. Somut dosya yönünden yapılan değerlendirmede; mevcut deliller, alınan bilirkişi kök ve ek raporu ve dosya kapsamına göre, her ne kadar taraflarca ek rapor alınması talep edilmiş ise de, HMK’nın 390/3. maddesi hükmü uyarınca, ihtiyati tedbir talep edenin davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi yeterli olup davada bu koşulun sağlandığı ve davanın niteliği itibariyle hisselerin yargılama süresince üçüncü kişilere devir ve temlik edilmesi halinde hakkın elde edilmesinin imkansız hale geleceği konusunda bir sakınca bulunduğu, dosyada hisselerin değerinin tespiti yönünden yapılmış bir değerlendirme raporu bulunmadığı ve yerel mahkemece takdiren hükmedilen teminat miktarının da dosya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/09/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.