Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1527 E. 2023/1337 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1527 Esas
KARAR NO: 2023/1337 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/522 Esas – 2022/218 Karar
TARİHİ: 28/03/2022
DAVA: Tazminat (Sözleşme Görüşmelerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkete ait … adlı elektronik ticaret ve kargo dağıtım ağında taşıyıcı olarak çalışmak için …’in kendi internet sitesi üzerinden iş başvurusunda bulunduğunu ve …’in müşteri hizmetleri tarafından aranarak yüz yüze iş görüşmesine çağrıldığını, iş görüşmesi randevusuna giden müvekkilinin, birkaç gün sonra olumlu sonuç alan adayların bulunduğu “…” adlı WhatsApp grubuna alındığını, şirket yetkilisi işe alım için gereken belgeler ve araç standartlarını içeren “taşıyıcı evrak listesi” adlı listeyi anılan WhatsApp grubu üzerinden müvekkilin de aralarında olduğu adaylara iletildiğini, bir hafta kadar bir süre tanınarak bu koşulların tamamlanmasının istenildiğini, buna göre adaylardan 2016 model veya üzeri, beyaz renkli, belirli marka modelde (…, …, …, …, …, …), belirli nitelikte (minivan araç olmayan, camlı veya koltuklu olmayan) bir araç edinmeleri; ayrıca kendi adlarına ticari işletme kurup vergi levhasına kaydolmaları, işletme sahibi olarak dört vesikalık fotoğraf, nüfus kâğıdı fotokopisi, sabıka kaydı, nüfus ve ikametgâh sureti, vergi levhası (NACE kodu:531001), imza sirküleri, kaşe, banka hesap cüzdanı fotokopisi, zorunlu trafik sigortası, araç ruhsat fotokopisi (ticari ve yük nakli için kullanıma elverişli), sürücü ehliyet fotokopisi, SRC 4, psikoteknik, araç fotoğrafları gibi birçok belgeyi sunmaları talep edildiğini, davacının bunun üzerine çalışmakta olduğu işinden ayrılmış, şahıs şirketi kurup vergi levhasına kaydolduğunu, istenen standartlara uygun bir araç alabilmek için 50.000,00 Türk Lirası tutarında bireysel kredi çekmek durumunda kaldığını, çektiği kredinin yetersiz kalması nedeniyle, aracın bedelinin geri kalanını ödeyebilmek için 209,65 gram altınını 86.400,00 Türk Lirası bedelle bozdurarak borca girdiğini, ardından satın aldığı ticari aracı teslim almak üzere uçakla Elazığ’dan İstanbul’a gidip, burada 129.900,00 TL ödeyerek 2019 model … ticari aracı satın alıp Elazığ’a döndüğünü, kendisinden istenen belgeleri tamamlayıp bunları sunmak üzere 08.04.2021 tarihinde şubeye gittiğinde bir evrakın eksik olduğu ama git gel yapmasına gerek olmadığını, şubedeki bilgisayarda e-Devlet üzerinden temin edilebileceği söylendiği ancak bu esnada şirket yetkilisinin e-Devlet oturumunda onun izni ve haberi olmaksızın kayıtlarına bakmış ve Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden ihraç edildiğini öğrenildiğini, daha sonra yetkili, bölge sorumlusu ile görüştüğünü ve müvekkilinin kesinlikle işe alınamayacağını bildirdiğini oysa davalı şirket bünyesinde aynı durumda olup halen çalışmakta olan kimseler olduğu bilindiğini, bunun üzerine teslim ettiği ve imzaladığı bütün belgelerin yırtılıp atıldığını, davacının eski işinden ayrılmış olup halen iş aradığını, hâlihazırda düzenli bir geliri olmayıp geçimini ailesi ve yakınlarının yardımıyla sağladığından adli yardımdan yararlandırılmasını, daha sonra artırma hakkı saklı tutularak şimdilik 1.000,00-TL tutarındaki maddi tazminatın, araç kredisinin faizine denk gelen 12.414,08-TL dışında kalan bölümüne dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi eklendikten sonra davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 5.0000,00-TL tutarındaki manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı huzurdaki davada husumeti … Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret Anonim Şirketi’ne yönelterek davalının “…” adlı elektronik ticaret ve kargo dağıtım ağında taşıyıcı olarak faaliyet göstermek adına başvuruda bulunduğunu iddia ederek, davaya konu ihtilaf nedeniyle tazminat talebinin muhatabı olarak … Satış Ticaret Anonim Şirketi’ni göstermiş ise de davalı şirket 12.10.2009 tarihinde kurulmuş olup, ticari faaliyetlerini gerek tüketiciler gerek sektör çapında yüksek bilinirliğe sahip www…com internet sitesi üzerinden sürdürmekte ve ticari faaliyetinin bir parçası olarak ürettiği veya üçüncü kişilerden temin ettiği ürünleri internet sitesi aracılığı ile satışa sunmakta olan “…” ibareli birçok markanın sahibi olup, markalarının kök sözcüğü olan “…” ibaresini içeren www…com alan adının da sahibi olduğunu, … ibareli birçok markanın sahibi konumunda olsa da davacının taşıyıcılık faaliyetine yönelik görüşmeleri yaptığı şirketin davalının taşıma organizatörlüğüne yönelik herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmaması nedeniyle davalı olmadığı, bu nedenle davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere davalının kargo dağıtım ağına yönelik herhangi bir ticari faaliyeti bulunmamakta olduğundan huzurdaki davanın usulden reddinin gerektiğini, manevi tazminat için öncelikle kişinin hayatına, vücut bütünlüğüne yönelik haklarına veya şeref ya da haysiyetine halel getirilmesi, bu eylem sonucunda ise manevi tazminat talebi yöneltilen gerçek veya tüzel kişi tarafından kişiye zarar verilmiş olması ve bu zarar nedeniyle de acı-elem-keder hissetmesi gerektiğini, somut olay değerlendirildiğinde; davacının bu yönde bir zararı olmadığı gibi, taşıyıcılık faaliyetine başlanmaması ve sözleşmenin akdedilmemesi sonucu davacının kanunun söz ettiği kişilik değerlerinde eksilme meydana geldiği iddiasının absürt olarak değerlendirileceği, davacının talep ettiği 5.000-TL tutarındaki manevi tazminat miktarı fahiş olup, kişinin ne maddi kişisel değerlerinde ne de manevi kişisel değerlerinde bir eksilme meydana gelmediği ve bir zenginleşme aracı olarak kullanmayı hedeflendiğini, eldeki davayı ikame etmekteki gayenin yaşanan elem, acı ve kederin giderilmesi değil ve cezalandırmak olduğunu, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/03/2022 tarih 2021/522 Esas 2022/218 Karar sayılı kararında; “Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. (Hukuk Genel Kurulu 2017/657 E. , 2021/491 K.) … Satış Ticaret AŞ. www…com internet sitesi üzerinden online satış yapan bir şirket, … Lojistik A.Ş. ise kargo, posta ve depoloma yapan bir dağıtım şirketidir. Bu açıklamalar ışığında tarafların sunmuş oldukları tüm deliller dosya içerisine alınmış, ticaret sicil ve banka kayıtları mahkememizce incelenmiştir. … Bankası A.Ş. yazı cevabının incelenmesinde; … bank 02.09.2021 tarihli ASK sayılı yazısı ile davacı …’a ait kredi bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Sözleşme; … Bankası A.Ş. 09.12.2021 tarih … sayılı yazı cevabı ile dava dışı …’ın …/Elazığ Şubesi’nden … müşteri numarası ile 06/04/2021 tarihinde 50.000,00-TL tutarında İhtiyaç Kredisi Sözleşmesi ile kredi kullandığı, eşi …’ın kefil olarak yer aldığı görülmüştür. İTO kayıtları; mahkememizce alınan İTO kayıtlarının incelenmesinde davalı … Satış Tic A.Ş.’nin .. sicil nu.ile İstanbul Ticaret Odası’nda perakende ticaret meslek grubunda kayıtlı olduğu görülmüştür. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 18/02/2022 tarih … sayılı yazısı ile ticari sicil fihristinde “…” kaydı bulunmadığı, “… Lojistik A.Ş.” adına .. sic.il numarası ile kargo, posta ve depolama meslek grubunda kayıt bulunduğu, yönetim kurulu ve şirket yetkililerinin bildirildiği görülmüştür. Yasal dayanakları ortaya konularak yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; dava sözleşmenin haksız feshi nedeni ile davacının uğradığı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı tarafından davalı şirket arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Davacı taraflar arasındaki sözleşmenin kurulduğuna ilişkin whatsapp yazışmalarını sunmuş ve kargo dağıtım alanında çalışmak üzere anlaşmanın sağlandığını, … bünyesinde çalışacağını bildirmiştir. …’e ilişkin İTO kayıtlarının incelenmesinde dava dışı … Lojistik A.Ş. kapsamında olduğu anlaşılmıştır. Davalı gösterilen … Ticaret A.Ş. olup iştigal konusu perakende satış yapmaktır. Dava tarihinde dava dışı … A.Ş. ile davalı … A.Ş.’nin ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu ve ayrı tüzel kişilik olarak faaliyet sürdürdükleri açıktır. Bu halde yanlış hasma dava açılması maddi hata veya bir yanılgı olarak değerlendirilemeyecektir. Her iki şirketin ayrı tüzel kişiliği bulunduğundan, somut olayda davalıya husumet düşmediği kabul edilerek davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; …’in internet sitesinde … A.Ş. adında, … adlı alışveriş sitesinin sahibi olan davalı şirketten ayrı bir sahibi olduğu bilgisinin yer almadığını, …’i …’dan ayıran bir bilgi bulunmadığını, … in …’un adını ve logosunu kullanmadığını, ayrı tüzel kişilikleri olduğunu, … markasının ve bu ibareyi taşıyan diğer markaların ve işletmelerin sahibi olduğu bilinen … Tic. A.Ş.’nin … Lojistik A.Ş.’den tamamen bağımsız bir şirket olduğunun düşünülemeyeceğini, … A.Ş.nin davalı olarak gösterilen şirkete ait alışveriş sitesindeki siparişleri depolayan, ileten, taşıyan ve dağıtan bir ağ olup alışveriş sitesinin adıyla hareket ettiğini, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davanın 28.03.2022 tarihli üçüncü celsesinde davacı vekilince “davalının husumet itirazının … Lojistik A.Ş.’nin davalının taşıma şirketi olduğu bu halde davalının husumetinin bulunduğu nazara alınarak reddine karar verilsin, mahkeme aksi kanaatte ise davalının rızası alınmaksızın davanın … Lojistik’e yönlendirilmek üzere taraf değişikliği yapılmasına karar verilsin” denildiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 124/3 hükmünde “dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir” düzenlemesine yer verdiğini, bu hükmün emredici nitelikte olduğunu, Hâkim kararıyla iradi taraf değişikliği müessesesinin, kaynağının Anayasa’nın 36’ncı maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz” düzenlenen hak arama hürriyetinden aldığını, …’a ait ad ve logoyu kullanarak faaliyet gösteren … Lojistik A.Ş.’nin bir bağlı şirket olduğunu, hakim şirketin ise … ve iştiraklerinin sahibi olan … Tic. A.Ş. olduğunu, Davanın … yerine …’dan tamamen bağımsız, bambaşka bir şirkete (örneğin Hepsiburada, Gittigidiyor vb. bir şirkete) karşı açılmadığını, duruşmada davalının … Lojistik A.Ş. olarak değiştirilmesi talebinin kayıtlara geçtiğini beyanla; Yukarıda açıklanan nedenlerle; İstinaf başvurusunun kabulünü, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.03.2022 tarihli, 2021/522 esas ve 2022/218 karar sayılı kararının kaldırılmasını ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; sözleşme görüşmelerinin davalı tarafça tek taraflı olarak kesilmesi sebebiyle culpa in contrahendo sorumluluğu kapsamında maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili, davacının … adlı elektronik, ticaret ve kargo dağıtım ağında taşıyıcı olarak çalışmak için internet sitesinde başvuruda bulunduğunu, taraflar arasındaki görüşmelerin olumlu geçmesi sebebiyle sözleşmenin yapılması için davacıdan talep edilen başvuru koşullarının tamamlandığını, ancak davacının KHK ile kamu görevinden ihraç edilmesinin öğrenilmesi üzerine haksız olarak görüşmenin sonlandığını, müvekkilinin sözleşmenin kurulması aşamasında yapmış olduğu işlemler nedeniyle maddi zarara ve görüşmelerin haksız olarak kesilmesi sebebiyle manevi zarara uğradığını ve söz konusu zararlarının tazmini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının iş başvurusu yaptığı ve görüşmeleri gerçekleştirdiği şirketin kendileri olmadığını, iş başvurusu yapılan … elektronik, ticaret ve kargo dağıtım ağının kendilerine ait olmadığını ve kendilerinin taşıma organizatörlüğüne yönelik ticari faaliyetlerinin olmadığını, davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Sıfat, davaya konu subjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü borçlu olan kişidir. (davalı sıfatı, pasif husumet) (Prof. Dr. Baki Kuru Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 2021 bası sahife 118)Somut davada; davacı tarafın … elektronik, ticaret ve kargo dağıtım ağında taşıyıcı olarak çalışmak için iş başvurusunda bulunduğu ve iş görüşmelerinin yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf söz konusu … ağının davalı şirket bünyesinde faaliyet gösterip göstermediğidir. … Lojistik Anonim Şirketinin İTO kayıtları incelendiğinde … ağının bu şirketin bünyesinde faaliyet gösterdiği, ayrıca http://www…com adresine girilip bakıldığında söz konusu ağın … Lojistik Anonim Şirketine ait olduğu görülmüştür. Davacının iş görüşmeleri yaptığı şirketin … Lojistik Anonim Şirketi olmasına rağmen ve bu husus internet sitesine girilip bakılmak suretiyle basit bir araştırma ile tespit edilebilecek nitelikte olmasına rağmen davacı tarafından davada pasif husumeti bulunmayan davalı aleyhine dava yönlendirilmesi yerinde olmamış ve bu yöndeki istinaf sebebine itibar edilmemiştir. Bu sebeple Mahkemenin pasif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi isabetlidir. Bunun yanında davacı vekili HMK’nın 124 maddesi uyarınca taraf değişikliği talebinde bulunmuştur. Ancak husumet eksikliğinin taraf değişikliği yolu ile giderilmesi mümkün olmadığından ve yukarıda belirtildiği şekilde basit bir araştırma ile davada husumeti bulunan kişinin tespiti mümkün olduğundan ve maddi hata söz konusu olmadığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/09/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.