Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1515 E. 2022/1186 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1515 Esas
KARAR NO: 2022/1186 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/168 D.İş 2022/385 Esas
TARİHİ: 04/03/2022
DAVA TÜRÜ: İhtiyati Haciz (Finans)
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili, müvekkilinin 2016 yılında, … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin, güncel değeri 1.000.000,00-TL civarında olduğu tahmin edilen 568.107 adet hissesini satın aldığını, şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’ın ceza evine girmesi sonrasında yönetimde doğan boşluğun kardeşleri ve annesi tarafından doldurulduğunu, zaman içinde bir kısım yönetim kurulu üyelerinin usulsüz iş ve işlemler yaptıklarının, şirketin altın stoklarını şirketten çıkarıp uhdelerine alarak tasarruf etmeye başladıklarının ortaya çıktığını, yatırımcı olan müvekkilinin alacağının tahsil edilemez bir noktaya getirilmek üzere olunduğunu, ivedi olarak (zorunlu arabuluculuk sürecinde muhtemelen üzerinde haciz bulunamayan mallar kaçırılacağından) tedbir talepli işbu başvurunun yapıldığını, şirket içindeki usulsüzlükler nedeniyle SPK tarafından şikayetçi olunduğunu ve karşı taraf …’ın İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/2074 Esas, 2019/255 Karar Sayılı, 07.02.2019 tarihli kararıyla Sermaye Piyasası Kanununun 111/1 maddesi (Bilgi ve Belge Vermeme, Denetimin Engellenmesi) uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını, şirketin 2015 yılında denetimlerini yapan … firmasının sınırlı denetim raporunda stoklara ilişkin fiziki tespit yapılamadığının ifade edildiğini, 31/12/2016 tarihli bağımsız denetim raporunda “şirket stoklarının fiziki tespitinin yapılamaması nedeniyle” görüş vermekten kaçınıldığını, karşı taraf … ve …’in … hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle el konulan bir kısım şirket altınların 28/11/2016 tarihinde, … halen ceza evindeyken iadesini talep ettiklerini ve 24/03/2017 tarihinde bu altınların kendilerine imza karşılığında iade edildiğini, bu süreçte şirkete birçok değerli maden girişi olmasına rağmen denetime elverişli bir ortam bulunmadığından stokların nerede olduğu veya olup olmadığının yatırımcılar tarafından bilinmediğini, vekil edenin hisse sahibi olduğu şirketin içinin bir kısım yönetim kurulu üyeleri tarafından boşaltıldığını, denetim yapılmasına izin vermediklerini kaybın büyüklüğünün taraflarınca net olarak bilinemediğini, karşı tarafın birden fazla bankaya borçlu olduklarını, haklarında icra takiplerine devam edildiğini, ikamet ettikleri evi icra yoluyla kanunu dolanarak elden çıkardıklarını, şirketin mali durumu nedeniyle her geçen gün daha da fazla para kaybeden müvekkilinin teminatı karşılamasının mümkün olmadığını ileri sürerek; teminatsız olarak karşı tarafın tüm taşınır ve taşınmaz mal varlıkları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz uygulanmasına, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/03/2022 tarih 2022/168 D. İş, 2022/385 Karar kararında; “ihtiyati haciz niteliği itibariyle bir ihtiyati tedbir olup, İİK’de hüküm bulunmayan hallerde HMK’daki ihtiyati tedbire ilişkin maddelerin uygulanması gerekmektedir. İİK ve HMK’nın hükümleri bir arada değerlendirildiğinde ihtiyati talebinde ihtiyati haciz talep miktarının açıkça belirtilmesi gerekir. İhtiyati haciz talep dilekçesi incelendiğinde ihtiyati haciz talebinde bulunan miktar açıkça belirtilmemiştir. Mahkememizce infazda tereddüt olacak şekilde aleyhine ihtiyati haciz istenilenlerin bütün malvarlıkları üzerinde miktar belirtilmeksizin ihtiyati haciz kararı verilmesi orantılık ve ölçülülük ilkeleri de gözetilerek usul ve yasaya aykırı olacaktır. Bu nedenle de koşulları oluşmayan ihtiyati haciz isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” Gerekçeleri ile ihtiyati haciz isteminin reddine karar verimiş, verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, Müvekkilinin 2016 yılında, … Ticaret Anonim Şirketinin şu an değerinin ne kadar olduğu tam olarak bilinemeyen ancak 1.000.000,00 TL civarında olduğu tahmin edilen 568.107 adet hissesini satın aldığını, şirketin mali değeri her gün değiştiğinden yalnızca müvekkilinin değil hiç kimsenin net bir değer belirtebilmesi mümkün değilse de vekil edenin alacağının 1.000.000,00 TL civarında olduğuna dilekçede açıkça yer verildiğini, Talep dilekçesinde karşı taraf şirketin mali durumu, şirketin içinin boşaltıldığı ve hisse sahibi kişilerin yakın bir gelecekte alacaklarını tahsil edemeyecek duruma gelecekleri hususlarının ayrıntılı bir şekilde açıklandığını, buna rağmen karşı taraf malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmamasının orantılık ve ölçülülük ilkeleri nazara alındığında hakkaniyetli olmadığını, Şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’ın ceza evine girmesi sonrasında yönetimde doğan boşluk kardeşleri ve annesi tarafından doldurulmuşsa da zaman içinde bir kısım yönetim kurulu üyelerinin usulsüz iş ve işlemler yaptıklarını, şirket altın stoklarını şirketten çıkarıp uhdelerine alarak tasarruf etmeye başladıklarının ortaya çıktığını, yatırımcı olan müvekkilinin alacağının tahsil edilemez bir noktaya getirilmek üzere olduğunu, (zorunlu arabuluculuk sürecinde muhtemelen üzerinde haciz bulunamayan mallar kaçırılacağından) tedbir talepli işbu istinaf incelemesine konu başvurunun yapıldığını, Karşı taraf şirketin mali durumunu gösteren en güncel veri olan … A.Ş. tarafından hazırlanan 01/04/2018 tarihli bağımsız denetleme raporundaki tespitlere göre; “Ana Ortaklığa Ait …”ın 120.046.169 TL olduğunu, yapılan hesaplamayla müvekkilinin 568.107 adet hissesinin karşılığının 1.072.935-TL’ye tekabül ettiğini, talep dilekçesinde alacaktan fazla ve karşı tarafın mağduriyetine sebebiyet verecek bir talepte bulunmadığını, bir kısım şirket yetkililerinin şirketin içini boşaltarak vekil edenin alacağını tehlikeye düşürdüklerini, biraz daha vakit kaybedilmesi halinde müvekkilinin alacağını hiç tahsil edemeyeceğini, bu nedenle açılacak dava öncesinde malların kaçırılmaması için ihtiyati haciz konulmasının elzem olduğunu, Karşı tarafların usulsüz işlemlerinin somut delillerle sabit olduğunu, Tüm bu usulsüzlükler yanında başvuru dilekçesi mahkemeye sunduktan sonra Sermaye Piyasası Kurulunun ekte sunulan, 2022/13 Sayılı, 17/03/2022 tarihli bülteninin dördüncü sayfasında … hakkında SPK’nın 110 ve 112’nci maddeleri, … hakkında SPK’nın 112’nci maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulduğunun görüldüğünü,Sonuç olarak; müvekkilinin hisse sahibi olduğu şirketin içinin bir kısım yönetim kurulu üyeleri tarafından boşaltıldığını, denetim yapılmasına izin vermedikleri için kaybın büyüklüğünün net olarak bilinemediğini, karşı tarafın birden fazla bankaya borçlu olduklarını, icra takiplerine devam edildiğini, ikamet ettikleri evi icra yoluyla kanunu dolanarak elden çıkardıklarını ileri sürerek; Şirketin ve şirketin içini boşaltan yönetim kurulu üyelerinin (TTK md. 549 ve devamı hükümleri), açılacak dava öncesi zorunlu arabuluculuk sürecinde üzerinde haciz bulunamayan malları kuvvetle muhtemel kaçıracakları göz önünde bulundurularak; Şirketin mali durumu nedeniyle her geçen gün daha da fazla para kaybeden müvekkilinin teminatı karşılaması mümkün olmadığından öncelikle teminatsız, aksi kanaatte olunması halinde uygun bir teminat karşılığında tüm taşınır ve taşınmaz mal varlıkları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz uygulanmasına, bunun kabul edilmemesi halinde 1.000.000,00 TL’yi karşılayacak karşı taraf şirkete ait olduğu tespit edilen taşınmazların ihtiyaten haczine, yargılama giderlerinin karşı taraflara yükletilmesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesince yeniden görülmesi mümkün değilse verilen kararın kaldırılarak dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Talep, bir kısmı halka arzedilmiş ve borsada işlem gören, … San. ve Tic. A.Ş.’nin 568.107 adet hissesini satın alan talep sahibinin, hisse bedeli alacağına dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinde yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir. Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin sicil gazetesinde ilan edilen kayıtları incelendiğinde; İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/826 esas sayılı dosyasında, 14/04/2022 günü saat 13:28 itibariyle şirketin iflasına karar verildiği, iflas tasfiyesinin İstanbul … İflas Dairesi’nin … iflas sayılı dosyasında yürütüldüğü, bu hususun 05/05/2022 tarihinde sicile tescil ve 10/05/2022 tarihinde ilan edildiği anlaşılmıştır. Yine şirket sicil kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde aleyhine ihtiyati haciz talep edilen … ve …’ın iflas öncesinde şirket yönetim kurulu üyesi ve yetkilisi(müşterek imza ile) oldukları anlaşılmıştır. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nun 257/2 fıkrası; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1–Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2–Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa;” düzenlemesini içermektedir. İİK’nun 257/2 fıkrasının 1 ve 2 nolu bentlerinde sayılan sebepler sınırlı sayıda olup, müeccel alacaklar için başka herhangi bir sebebe dayalı ihtiyati haciz kararı verilemez(Bkz. Kuru/BAKİ, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, ikinci bası, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, s. 1039). Örneğin ödeme güçlüğü, aciz veya iflas hali İİK’nun 257/2 fıkrasının 1 ve 2 nolu bentlerinde sınırlı olarak sayılan sebeplerden biri değildir. Müeccel alacaklara dayalı ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için; borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlandığını yahut kaçtığını ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunduğunu yaklaşık düzeyde ispat eder delil bulunması zorunludur. İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. 6100 Sayılı HMK.’nın 390/3 maddesi uyarınca; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut uyuşmazlıkta; ihtiyati haciz talep eden tarafın; aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketten ve şirket eski yöneticilerinden, ortaklık ilişkisine ve yönetici sorumluluğuna dayalı muaccel veya müeccel, rehinle temin edilmemiş alacağının varlığı ve miktarının, dosya kapsamına göre yaklaşık düzeyde ispat olunamadığı, talep dayanağı alacağın varlığı ve miktarının; ancak esas davada toplanacak delillerin değerlendirilmesi ile yapılacak yargılama sonucunda tespit edilebileceği, bu aşamada İİK’nun 257/1,2 fıkraları, 258 maddesi ile HMK’nun 390/3 fıkrasında aranan koşulların oluşmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla mahkemece verilen kararda usul ve kanuna aykırılık bulunmadığından, ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.