Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1503
KARAR NO: 2022/1630
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2022
NUMARASI: 2020/450 Esas – 2022/318 Karar
DAVA: Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı)
KARAR TARİHİ:10/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile … Tic. A.Ş. arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirketten mal satın alan … Tic. A.Ş.’nin buna karşılık lehtarı olduğu … Bankası Bursa İnegöl Şubesi’ne ait … çek seri numaralı, 02.07.2020 düzenleme tarihli, 27.400 TL bedelli, keşidecesi … olan çeki ciro ederek müvekkili şirkette verdiğini, müvekkili şirketin aynı zamanda … San. ve Tic. A.Ş. ile ticari ilişki içinde olduğunu ve çeki borçlarına karşılık olmak üzere kargo ile bu şirkete gönderdiğini, kargonun … A.Ş. çalışanına teslim edildiğini ancak içinden çek çıkmadığını, kargo şirketi tarafından müvekkiline böyle olayların yaşanabildiği bilgisinin verildiğini, müvekkili tarafından çekin rıza dışı elden çıkmış olması sebebiyle ödeme yasağı talepli olarak Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/298 Esas sayılı dosya ile “Kıymetli Evrakın İptali” davası açıldığını, açılan davada mahkemece çekin ödenmemesi konusunda tedbir kararı verildiğini, davalı tarafından çek ödeme gününde bankaya ibraz edilmiş olup banka tarafından tedbir kararı uyarınca çek bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine davalının Konya 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/298 Esas sayılı dosyasına beyanda bulunmak suretiyle, kendisinin iyiniyetli meşru hamil olduğunu iddia ederek ödeme yasağının kaldırılmasını talep ettiğini, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce müvekkiline istirdat davası açmak üzere süre verildiğini, bu nedenle iş bu davanın açıldığını, çek incelendiğinde, kargo paketinin içinden alınıp önce çek arkasındaki müvekkili şirketin tam cirosu karalanıp iptal edildiğinin görüleceğini, müvekkilin tam cirosu iptal edilerek çek sanki … firmasından kendilerine geçmiş gibi bir izlenim yaratılmaya ve ciro zincirindeki kopukluğun giderilmeye çalışıldığını, davalının iyiniyet iddialarının hiç bir şekilde kabul edilemeyeceğini, kötüniyetli yahut ağır kusurlu olduğunu beyanla çekin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin alacaklısı ve hamili olduğu, … Bankası A.Ş., İnegöl/Bursa Şubesine ait, 02.07.2020 keşide tarihli, … seri numaralı 27.400.00-TL’lik, hesap sahibi … tarafından keşide edilmiş çek hakkında davacının istirdat davası açtığını, müvekkilinin belirtilen çekin iyiniyetli meşru hamili olduğunu, çeki nakit para alacağına karşılık 3. kişi olan Tevfik Milli’den ciroyla aldığını, çekin bankaya ibrazında ödenmeyip arkasının yazıldığını, çekte, ilk cironun … Tic. A.Ş.’ye sonraki cironun …’ye, ondan sonraki cironun ise müvekkiline ait olduğunu, davacının dava açmadan önce dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili iyi niyetli meşru hamil olduğundan, davacı kötüniyetli olduğundan işbu istirdat davasının reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine davaya konu çekin miktarı üzerinden %20 icra inkar/kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi nin 13/04/2022 tarih 2020/450 Esas 2022/318 Karar sayılı kararında;”…Somut olayda davacı, davaya konu çekin rızası hilafında elinden çıktığını, davalı ise çekin yetkili ve meşru hamili olduğunu ileri sürmektedir. Davalının söz konusu çek nedeniyle davacıya borçlu olup olmadığının belirlenmesini gerektiren hukuki uyuşmazlığın yukarıda yer verilen açıklamalar ve içtihatlar ışığında huzurdaki davanın zorunlu arabuluculuk koşuluna tabi olduğu anlaşılmış ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.” gerekçesi ile davanın zorunlu arabuluculuk şartı yerine getirilmeden açıldığı anlaşıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verildiğini, davaya konu çek ile ilgili olarak talepleri üzerine 25.11.2020 tarihli ara karar ile davanın kesinleşmesine kadar verilen ihtiyati tedbir kararının da gerekçeli karar ile anlaşılmayacak şekilde kaldırıldığını, tedbir kararının kaldırılması üzerine davalı tarafından çekin ibraz edildiğini ve çek bedelinin tahsil edildiğini, müvekkilinin dava konusu olaydan mağdur olduğunu ve davalı hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığında soruşturma devam ederken, tedbir kararının kaldırılmasının ve davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu gerekçe gösterilerek usulden reddine karar verilmesinin taraflarınca anlaşılamadığını, uygulamada “çek istirdatı” adı altında tanımlanan davada ilk derece mahkemesi tarafından, işbu davaların arabuluculuk dava şartına tabi olduğu gerekçe gösterilerek “usulden ret” kararı verildiğini, söz konusu kararın açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerleşik içtihatlar ile çek istirdadı davalarında arabuluculuğun dava şartı olmadığının kabul edildiğini, bu itibarla, ilk derece mahkemesinin çek istirdadı davasında arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı olduğu yönündeki değerlendirmesinin yerinde olmadığını, ayrıca yerel mahkemenin gerekçeli kararında dava konusu çek istirdatı davalarının neden zorunlu arabulculuk kurumuna tabi olduğu ile ilgili hiçbir hukuki görüşe, açıklamaya, karara ve görüşe yer verilmediğini, kararda menfi tespit davalarının arabuluculuk müessesine tabi olduğu konusu üzerine açıklamalarda bulunduğunu, davanın menfi tespit davasıyla hiçbir ilgisi ve alakasının bulunmadığını, kaldı ki dava ile ilgisi olmasa dahi güncel Yargıtay kararlarında menfi tespit davalarında arabulucuya başvurmanın zorunlu olmadığının ifade edildiğini beyanla İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/450 Esas 2022/318 Karar sayılı kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, çek istirdadı talebine ilişkindir. Mahkemece, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20.maddesi ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddeye göre; “(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartıdır. Görüldüğü üzere, 6102 Sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda arabuluculuk, dava şartı olarak belirlenmiştir. Madde gerekçesi “Maddeyle, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurma zorunluluğu getirilerek bu uyuşmazlıkların temelinden, çok daha kısa süre içinde, daha az masrafla ve tarafların iradelerine uygun bir şekilde çözülmesi amaçlanmaktadır.” şeklindedir. Yukarıda belirtildiği üzere gerekçede amaçlanan, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların, arabuluculukda çözümlenmesi olup, madde metninde konusu …”bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava…” denilmek suretiyle dava türleri ayrımı belirtilmemiştir. TTK’nın 792. maddesi hükmü “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” şeklindedir. Anılan madde hükmüne göre açılan davada davacının talebi, bir miktar paranın ödenmesi, alacak veya tazminat değil kıymetli evrak olarak çeki haksız olarak elinde bulundurduğu iddia edilen hamilden çekin iadesidir. Bu itibarla TTK’nın 792. maddesi kapsamında açılan çek istirdadı davasında arabuluculuğa başvurmak dava şartı değildir. (Bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2020 tarih ve 2019/3048 E. – 2020/1093 K. sayılı ilamı) İstinaf aşamasında çekin bedelinin davalı tarafça tahsil edilmesi nedeniyle davanın çek bedelinin istirdatına dönüşmesinde de durum değişmeyecektir. Bu nedenle Mahkemece davacının, davadan önce arabuluculuğa başvurmamış olması sebebiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2022 tarih ve 2020/450 Esas -2022/318 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.