Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1499 E. 2022/1376 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1499 Esas
KARAR NO: 2022/1376 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/197 Esas – 2022/497 Karar
TARİH: 25/05/2022
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin, akışkan ve atık madde transferinde kullanılan pompa, hidrofor ve yedek parça imalatı; her türlü filtre, arıtma, çevre koruma sistemleri, ekipmanları imalatı; sıhhi tesisat, kalorifer, klima ve havalandırma tesisatı; paslanmaz boru, fittings ekipmanları alım-satımı; doğalgaz tesisatı; kimyasal akışkan tesisleri, gıda tesisleri, petrol ve türevleri ile ilgili her türlü ekipman imalatı; endüstriyel ve bina sistemleri ile ilgili otomasyon sistemleri kurma; her türlü kontrol, ölçüm cihazları, laboratuvar ekipmanları ve kalite kontrol cihazlarının alım-satımı; her türlü metal ve metal dışı malzemelerin makine parçalarının bakımı, onarımı, alımı-satımı; her türlü metalürji malzemeleri, elektrik malzemeleri, emniyet cihazları, jeneratör güvenlik sistemleri, motorlu taşıt, basınçlı kap, hava ve sistemleri alım-satımı alanında hizmet vermek üzere 17.03.2005 yılında kurulduğunu ve 24.04.2005’te resmi olarak Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, müvekkil şirketin, kurulduğu günden bugüne dek kendi iş alanı içerisinde yapmış olduğu üretim ve hizmetlerle de piyasasının öncü firmalarından biri haline geldiğini, büyüyen ve gelişen üretim ve hizmet alanında genişleyen pazara cevap verebilmek adına müvekkili şirketin üretim ve hizmet alanından 20 kadar personel çalıştığını, bu personellerden; … ve … Satış Mühendisi pozisyonunda çalıştıklarını, daha sonra müvekkili şirket bünyesinden ayrılarak … Tic. Ltd. Şti’yi kurarak haksız rekabet içeren eylemleri birden fazla sürekli bir biçimde gerçekleştirdiklerini, ek olarak sunulan belirsiz iş sözleşmeleri incelendiği takdirde, müvekkili şirket bünyesinde Satış Mühendisi pozisyonunda çalışan … ile akdedilen 06.02.2014 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 3.6. Maddesinde; “İş görevi nedeniyle sahip olacağı, işverenin veya işverenin sırlarını üçüncü şahıs ve kurumlara vermemeyi ve hizmet akdinin sona ermesini izleyen bir (1) yıllık süre içerisinde işveren ve iştiraklerinin faaliyet gösterdiği coğrafi bölgelerde ve faaliyet sahalarında herhangi bir şirkette/işyerinde görev almamayı, aksi halde işteki son bir yıllık brüt ücreti tutarında ceza-i şart nakden ve defaten ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” denilerek aynı faaliyet sahasında dahi bir (1) yıl süre ile görev yapmamayı taahhüt ettikleri halde, aynı alanda faaliyet gösteren şirket kurarak bu şirketin yetkilileri olarak da görev aldıklarını, dolayısıyla öncelikli olarak davalı şirket yetkilileri, müvekkili şirket ile akdettikleri iş sözleşmesinin hükümlerini dahi dikkate almadıklarını ve ticari hayatın gerektirdiği etik anlayıştan uzaklaşarak aynı alanda hizmet veren bir şirket kurduklarını, ceza-i şart anlamında tüm hakları ayrıca saklı tuttuklarını, davalı şirketin yetkilileri … ve … kendi görevi ile alakası olan veya olmayan evrakları, müvekkili şirketin tüm satış ve pazarlama tekniklerini, Ar-Ge çalışmalarını kısacası tüm know-how’ını müvekkili şirketten temin ettiğini ve bu evrakları kullanarak kurduğu davalı şirkete alt yapı sağladıklarını, neticede müvekkili şirketin müşteri kaybı yaşamasına ve sipariş üzerine hazırladıkları ürünün satılmamasına sebep olduklarını iddia ederek davalının davranışının haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tespitini, haksız rekabet halinin durdurulmasını, haksız rekabet konusu malların ve bunların üretiminde kullanılan araçların imhasını, kusuru da göz önüne alarak zararın TBK 58 ve TTK 56/1.d,e yönünden tazminini talep ettiklerini, yukarıda izah edilen ve re’sen göz önüne alınacak nedenlerle; öncelikle müvekkil şirketin zararının artmasını önlemek için dosya üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının fiilinin haksız rekabet olduğunun tespitine, davalının haksız rekabetinin önlenmesine, mevcut malların toplatılarak imha edilmesine, davalının kusurundan dolayı oluşan maddi zararın bilirkişi yoluyla hesaplanarak tazminine dolayısıyla fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL maddi tazminatın tazminine, kararın kesinleşmesinden sonra haksız rekabetin önlenmesi hususunun masrafı davalıya ait olmak üzere Türkiye’nin en yüksek tirajlı gazetesinde ilan ettirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteği uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte olduğundan öncelikle reddine, davanın reddi ile mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/05/2022 tarih ve 2022/197 Esas – 2022/497 Karar sayılı kararında;”…Dosyanın incelenmesinde, dosyanın taraflarının tacir olduğu, dava konusunun ticari olduğu, davanın ise 13.05.2019 tarihinde açıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle görevli Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmadığı, gönderme kararına dayanak gösterilen 07.07.2021 tarihli 608 numaralı HSK kararında sadece yargı çevresinin belirlenmesine dair kararın Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi kurulmadan önce açılmış olan ticari davaların yeni kurulan mahkemeye devredilmesine dair bir karar verilmediği, bu kararın yetki çevresinin belirlenmesine yönelik olduğu, ticaret mahkemelerinin kurulması ile birlikte asliye hukuk mahkemelerinde görülmekte olan davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine yönelik 6100 sayılı TTK da dahil olmak üzere, mevzuatta buna yönelik düzenleme bulunmadığı; Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde davaya bakmaya devir kararı veren mahkemenin görevli olduğu, her ne kadar mahkememizce dosyanın esasa kaydedilmesinden sonra duruşma yapılmış ise de bu aşamada Mahkeme heyeti oy çokluğuyla alınmış olan karar nedeniyle yargılamaya başlanmış ise de heyetimizce beklenen 2021/937 esas sayılı dosyada Yargıtay 11. HD tarafından dava açıldığı tarihteki mahkemelerin yargılama yapmaya görevli oldukları yönünde karar verdiği, neticeten içtihat haline gelmiş olan Yargıtay ve İstinaf uygulamaları dikkate alınarak Mahkememizin dava tarihi itibariyle görevsiz olduğu, Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce usulüne uygun görevsizlik kararı verilmemesi nedeniyle görev yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı bulunmadığı kanaatine varılarak davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren ya da kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflarca müracaat edildiğinde dosyanın görevli Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, görevli ve yetkili mahkemenin Çorlu İş Mahkemesi olduğunu ve dosyanın görevli ve yetkili Çorlu iş mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini ancak dosyanın Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, Davacı vekili Av. … 24/03/2022 tarihinde vekillikten çekildiğini, her iki vekilinde vekaletnamesinin süreli olup 31/12/2019 tarihinde dolduğunu, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022 / 197 esas sayılı dava dosyası ile ilgili olarak, 25.05.2022 tarihinde yapılan duruşmada; davacı vekili Av. … ‘ın mazeretinin kabulüne, dosyanın bulunduğu aşama nedeniyle yargılama yapılmasına devam edilmesine, davacı vekili Av. … ‘nun istifa dilekçesinin ve duruşma tutanağının davacı asıla ve vekiline ayrıca tebliğine karar verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, nihai karar verilmeden önce; Av. … ‘nun vekillikten çekilme dilekçesinin davacı şirkete tebliği, davaya devam eden Av. …’a da 31.12.2019 tarihinde süresi dolan vekaletname yerine geçerli bir vekaletname ibraz etmesi için işlem yapılması gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dosyanın Çorlu İş Mahkemesine gönderilmesine, vekillikten çekilme ve süresi dolan vekaletname ile ilgili gerekli kararının verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK. 54-55 Madde hükümleri uyarınca açılan haksız rekabetin tesbiti , önlenmesi, mevcut malların toplatılarak imha edilmesi ve maddi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece, mahkemenin görevsiz olması nedeniyle görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, dosyanın görevli Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2022/1574 Esas – 2022/2411 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinin, derdest dava dosyalarını yeni kurulan veya yetki çevresi genişletilen ticaret mahkemelerine devir ya da görevsizlik kararı vererek göndermeden yargılamasını yapması gerekmektedir.Davalı Vekilinin Çorlu İş Mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde,Hukuki nitelendirme hakime ait olup davacı iddiasına göre davalının eylemleri TTK 54 vd maddelerinde düzenlenen haksız rekabet niteliğindedir. Somut olayda TTK’nın 54 vd. maddeleri kapsamında yer alan haksız rekabet kurallarının uygulanması gerekir. Ticaret mahkemelerinin görev kurallarını düzenleyen TTK’nın 4/1 (a) maddesi uyarınca eldeki dava mutlak ticari davalardan olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticaret mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir (Yargıtay 11. HD sinin 13/02/2017 tarih 2017/339 E. 2017/757 K sayılı ilamı). İş bu davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararı, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin göreve ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davacı tarafın vekaletine ilişkin davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sırasında yerel mahkemece değerlendirilmesi gerektiğinden dairemizce değerlendirilmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.