Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1490 E. 2023/414 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1490 Esas
KARAR NO: 2023/414 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/446 Esas – 2021/916 Karar
TARİHİ:10/12/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil … İthalat İhracat Limited Şirketi, … Mah. … Sok. … Apt No:… D:… Ulus-Beşiktaş İstanbul adresinde faaliyet yürüttüğünü, şirketin faaliyet konusu, madencilik ve tabii kaynakların işletilmesi, satın alınması, kiraya verilmesi ve anasözleşmesinde yazılı diğer işler olup şirket ağırlıklı olarak mermer ihracatı ile iştigal ettiğini, …’ın şirketin tek ortağı olduğu, şirketi temsil ve ilzam konusunda tek yetkili … olup şirket çalışanlarına ya da üçüncü kişilere şirketi temsil ve ilzam konusunda herhangi bir yetki devri söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi, davacı İntemar tarafından verilen siparişlere ilişkin avans ödemelerine karşılık davalı tarafın yaptığı mermer teslimatı şeklinde işlendiğini, müvekkil … İthalat İhracat Limited Şirketi ile davalı şirket arasında devam eden ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap ilişkisine göre; müvekkilce bu zamana kadar yapılan ödemelerden, davalı şirketçe teslim edilen mermer emtia bedelleri mahsup edildiğinde, kayıtlarına göre 21.174,80USD alacağının temerrüt tarihi olan takip tarihinden itibaren kamu bankalarının bir yıl vadeli USD cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini müzakereler sonucu 28/06/2021 tarihinde tarafların anlaşamaması ile sonuçlandığını, davalı taraf her ne kadar yetki itirazında bulunmuş ise de; taraflar arasındaki akdi ilişkiyi inkâr etmemiş olup, taraflar arasında mermer satışından kaynaklanan bir sözleşmesel ilişkinin varlığı noktasında da uyuşmazlık bulunmadığını, başlatılan icra takibinde bu sözleşme ilişkisi nedeniyle doğan ve tahsil edilemeyen bir kısım para alacağının tahsilini talep edildiğini, karşı taraf tarafından para borcunun ifa yeri bakımından müvekkilin ikametgahından başka bir yer kararlaştırıldığı iddia ve ispat olunmadığını, borçlunun yaptığı haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına , asıl alacak bölümüne takip tarihinden itibaren kamu bankalarının bir yıl vadeli USD cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, Likit olan alacak nedeniyle borçlunun haksız itirazı sabit olduğundan takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı şirketin uhdesinde bulunan Burdur ili Yeşilova ilçesi … Ruhsat, … Erişim numaralı maden sahasında ürettiği ve üretecek olduğu blok mermer/mermerlerin davacı (alıcı) şirket tarafından markalanması, markalanan blok mermerin satışı ve teslimi, ödeme koşulları ile Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve Maden Kanunu hükümleri gereğince tarafların hak ve yükümlülüklerinin saptanması hususunda 19.12.2016 tarihli “Mermer Alım Satım Sözleşmesi” akdedildiğini, davacı şirket genel kurulunun, 02.11.2016 tarih ve 33199 sayılı kararıyla;şirket müdürlüğüne 10 seneliğine … Mah. … Sok. No:… Beşiktaş İSTANBUL” adresinde ikamet eden … T.C. Kimlik numaralı …’nin atanmasına karar verilmiş ve şirket müdürüne şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere yetki verildiği belirtildiği, İşbu karar 14.11.2016 tarihli ve 9197 sayılı ticaret sicil gazetesiyle ilan edildiği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin imza tarihinde …’nin şirket müdürü olduğu ve münferit imzasıyla şirketi her hususta temsil ve ilzam etmeye yetkili olduğu görüldüğü, her ne kadar davacı şirket, şirketin temsil ve ilzam hususunda tek yetkilisinin … olduğunu iddia etmiş ise de işbu iddia asılsız olmasının yanısıra hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğundan itibar edilmemesini, bununla birlikte devam eden zamanlarda …, şirketi fiilen yönetmiş olup, davacı şirketin amaç ve konusuna giren mermer ihracatına dair mermer blokların seçimi,pazarlanması, mermer sahalarında markalanacak blok mermerin bedeli, kalitesi,rengi ve ölçüsü hususunda karar vermeye yetkili tek kişi olduğunu, tarafların tacir olduğunu, öncelikle sözleşmedeki yetki şartının geçerli olduğunu, sözleşmeye yetkili kılınan Antalya Mahkemelerinin kesin yetkili olduğu dikkate alındığında dava şartı yokluğu oluşmadığından davanın yetki yönünden usulden reddine karar verilmesine, sunulan sözleşme hükümleri gereğince davalı şirketin, davacı şirkete herhangi bir şekilde borcu bulunmadığını, Davalı şirket uhdesinde bulunan mermer sahasında ihracata elverişli blok mermer üretildiğini, diğer birçok ihracattan farklı olarak blok mermer ihracatlarında davacı şirket gibi alıcılar bizzat mermer ocaklarından taş markalamak sureti ile alım yapmakta olduğunu, Blok mermerlerin markalanması ile diğer alıcı şirketler, markalanan blokları inceleyememekte ve satın alamamakta , öte yandan blok mermerin markalanması sırasında kullanılan boyalar, mermer yüzeyinden çıkartılamadığını, Mermer sektöründe, “…” ifadesi, blok mermerin incelendiği ve alıcı firma tarafından satın alındığı anlamını taşıdığını, mermer sahasında yerinde inceleme yapılarak alıcı şirketin görevlendirdiği blok eksperi tarafından incelenen blok mermer ölçüleri alınarak markalanır,markalamada blok ölçüleri,istendiği takdirde tonaj,firmanın logosu ve bloğun numarası boyayla eksper tarafından yazıldığını, alıcı firma sıfatında bulunan davacı şirket , davalı şirketin işletmekte olduğu mermer ocağında gerekli incelemeleri yaparak avans bedelinin üzerinde blok mermer markalamış olup sözleşme hükümleri gereğince mermer blokların markalanması ile birlikte mülkiyetin ve zilyetliğinin de davacı şirkete geçtiği, davalı şirketin teslim yükümlülüğünün olmadığı, avans bedelinin üzerinde blok mermerin markalandığı, görüldüğünden davalı şirketin, davacı şirkete hiçbir şekil ve şartta borcunun olmadığını davalı şirketin işletmeci sıfatında bulunduğu maden sahasından avans bedelinin üzerinde blok mermer markalayan davacı şirket, blok mermerleri satın almış olmasına rağmen haksız ve kötüniyetli olarak müvekkil şirket aleyhine icra takibi başlatmış bulunduğunu, davacı şirket tarafından kabul edildiğinden davacının iddia ve taleplerini kabul etmemek kaydıyla ve yukarıda yer alan beyanları tekrarla her halükarda davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirket tarafından markalanan mermer blokların ağırlık,hacim ve yükseklikleri hesaplanarak düzenlenen çeki listeleri davacı şirket çalışanı tarafından kontrol edilerek imzalanmış bulunduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve çeki listesi dikkate alındığında davacı şirketin avans bedeli iadesi isteminde tamamen haksız olduğu ve müvekkil şirket sözleşme ile tarafına yüklenen tüm edimleri yerine getirmiş olup ;haksız ve kötüniyetli olarak alacak iddiasında bulunan karşı taraf şirketin sözleşme hükümlerini ihlali ve müvekkil şirket aleyhine icra takibi başlatılmasından dolayı müvekkil şirketin uğradığı zararlar, banka ve kredi kurumları nezdinde uğradığı itibar kaybı ve sözleşmede yer alan cezai şart bedeli istemi hususunda fazlaya ilişkin nedenlerle davanın ve davacının tüm istemlerinin reddine karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli olarak iş bu davayı açan davacının asıl alacağın %20’si üzerinden tazminata mahkum edilmesini talep ediyoruz.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 10/12/2021 tarih 2021/446 Esas – 2021/916 Karar sayılı kararında;”Davanın; 21.174,80 USD alacağa ilişkin İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili delil ve belgelerini ibraz etmiş, davada; Hasar faturaları, tespit tutanağı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, arabuluculuk son tutanağı,cari hesap kayıtları, ticari defter kayıtları, tanık, bilirkişi incelemesi,keşif ,yemin ve sair her türlü yasal delillere dayanmışlardır. Davaya dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyasında; alacaklı … İTHALAT İHRACAT LİMİTED ŞİRKETİ tarafından borçlu … GIDA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ aleyhine toplam 21.174,80-USD alacağın tahsili için 04/06/2021 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takibe girişildiği, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği, 11/06/2021 tarihinde süresinde borca, yetkiye ve faize itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 19/12/2016 tarihinde Mermer Alım Satım Sözleşmesi akdedildiği, alıcının … İthalat İhracat Lmited Şirketi adına … ile satıcı … Nakliyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına … tarafından ilgili sözleşmenin imza altına alındığı, dosya kapsamında 14 Kasım 2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin … İthalat İhracat Limited Şirketinin, şirket müdürlüğü pozisyonuna …’nin atandığı, her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzama yetkili olduğunun ilan edildiği, 22 Mart 2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin ilgili firmanın şirket müdürü …’nin müdürlükten istifa edildiği, istifanın kabulüne karar verildiği, müdürlüğünün sona erdiği, şirket müdürü olarakta …’in şirket müdürü olarak atandığı ilan edilmiştir. İİK 67 maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davalarında yetkili icra dairelerinde açılan takibin yapılması dava şartı olup, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması şartı ile mahkemece bu hususun re’sen dikkate alınması gerekir, bilindiği üzere İİK 50 maddesinde icra dairesinin yetkili belirlenmesine HMK hükümlerine atıfta bulunmaktadır. (BAM 12. HD. 03/06/2021 Tarih 2021/672 – 2021/334 E.K.sayılı ilamı) İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin yetkisine hemde mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi durumunda İİK 50 maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenmesi gerekmektedir. (BAM 13 HD. 27/09/2021 Tarih 2021/847 – 2021/1347 E.K.sayılı ilamı) Mahkememizce yapılan yargılama, tarafların beyanları, 19/12/2016 tarihli Mermer Alım Satım Sözleşmesi içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; sözleşmenin uyuşmazlıkların çözümü ve yetkili merci bölümünde 7. maddesinde ihtilafların çözümü için Antalya Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkisinin kabul edildiği, dolayısıyla usulüne uygun icra dairesine yapılmış icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile, Usulüne uygun icra dairesine yapılmış icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 10.12.2022 tarihli gerekçeli karara dayanak teşkil eden 19.12.2016 tarihli sözleşmenin, sahte olarak düzenlenmiş olup geçersiz olduğunu; işbu sahte sözleşmenin dosya kapsamına sunulmasının akabinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/205431 Soruşturma numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını; soruşturmanın bilirkişi incelemesi aşamasında olduğunu, Karşı tarafça yapılan yetkiye itirazın durumunun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/205431 Soruşturma dosyasının neticesine bağlı olduğu halde işbu dosyanın bekletici mesele yapılmaksızın gerekçeli karara dayanak sözleşmenin geçerli olduğundan bahisle icra dairesine yapılan itirazın usulüne uygun olduğu kabul edilerek davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğinden taraflarınca istinaf kanun yoluna başvurma zaruretinin hasıl olduğunu; işbu savcılık dosyasının bilirkişi incelemesi aşamasında olup tüm imzaların toplandığını, ihtilaf konusu sözleşmenin aslının celp edildiğini, Müvekkili şirket çalışanı …’nin müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı dönemde şirket zararına iş ve işlemlerde bulunduğunun tespit edildiğini, işten çıkarılmasından sonra da müvekkili şirketin çok sayıda borçlusuyla işbirliği yaparak geçmiş tarihli sahte belgeler düzenlediğini, müvekkili şirketin alacaklı olduğu şirketlerle ve bu şirketlerin ortaklarıyla menfaat ilişkilerine girdiğini, müvekkili zararına geçmiş tarihli kambiyo taahhüdünde bulunduğunu, haksız kazanç elde ettiğini, şirketi dolandırdığının anlaşılmış olup, şikayetleri üzerine … hakkında da İstanbul C.Başsavcılığı 2021/205431 Soruşturma numaralı dosyası kapsamında soruşturma başlatıldığını, Gerekçeli karara dayanak sahte sözleşmenin, davalı şirket hakkında icra takibine girişilince eski tarihli olarak düzenlenip alacağı eritmek üzere cevap dilekçesine eklendiğini; dava konusu uyuşmazlıkla ilgili yukarıda sözü edilen sahte belgeye cevap dilekçesiyle muttali olduklarından bu sahtecilikle ilgili olarak davalı şirket yetkilileri ve … hakkında ayrıca suç duyurusunda bulunulduğunu, işbu 2021/205431 Soruşturma numaralı dosya akıbeti beklenilmeden davada sahte sözleşmenin geçerli kabul edilerek hüküm tesis edildiğini, … tarafından, müvekkili şirketin daha önce ticari ilişki ve alacaklı olduğu birden fazla şirket ile ilgili de aynı yöntem ile geçmiş tarihli sözleşme hazırlayarak müvekkili şirketi ticari hayatında zor duruma düşürmeye çalıştığını ve şirket aleyhine hareket ettiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/86297 Sayılı soruşturmasında yine … tarafından geriye dönük ve sahte yetkiye dayanan imza ile 03/01/2017 tarihli Mermer Alım Satım sözleşmesi düzenlendiğini ve müvekkili şirketi, … Madencilik Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketine karşı borçlu konuma düşürdüğünü, ayrıca taraflarınca cari hesapta alacaklı oldukları sabit olması nedeniyle icra takibi başlatmalarına müteakip yine geriye dönük olarak 30.07.2021 vade tarihli birde senet düzenlediğinin ortaya çıktığını ve bu hususta yukarıda belirtmiş oldukları 2022/86297 sayılı soruşturmaya konu şikayetin taraflarınca … ile şirket yetkilileri … ve …’a karşı yapıldığını; bahse konu soruşturmada delillerden büyük bir kısmının toplandığını ve dosyanın imza incelemesi ve mürekkep yaş tespiti yapılması hususunda bilirkişiye tevdi aşamasına geldiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/32759 sayılı soruşturmasında yine … tarafından geriye dönük ve sahte yetkiye dayanan imza ile 03/01/2017 tarihli Mermer Alım Satım sözleşmesinin düzenlendiğini ve müvekkili şirketi … Nakliye Sanayive Ticaret Limited Şirketine karşı borçlu konuma düşürdüğünü; iş bu soruşturmada Cumhuriyet Başsavcılığınca sahte yetkiye dayanan imza ile düzenlenen sözleşme celp edildiğini, imza ve yazı örneklerinin alındığını ve dosyanın bilirkişiye imza incelemesi için tevdi edilme aşamasına geldiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/206676 sayılı soruşturmasında yine … tarafından geriye dönük ve sahte yetkiye dayanan imza ile 09/01/2017 tarihli Mermer Alım Satım sözleşmesinin düzenlendiğini ve müvekkili şirketi, … Nak. Mad. San ve Tic. A.Ş İle … San ve Tic. A.Ş şirketlerine karşı borçlu konuma düşürdüğünü; bu hususta yukarıda belirtmiş oldukları 2021/206676 sayılı soruşturmaya konu şikayetin taraflarınca … ile her iki şirket yetkilisi olan …’ya karşı yapıldığını; bahse konu soruşturmada delillerden büyük bir kısmının toplandığını, eksikliklerin giderilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığınca titizlikle ilgili yerlere müzekkere yazıldığını ve soruşturma dosyasının bilirkişiye tevdi aşamasına geldiğini, Yukarıda 3 (üç) madde de belirtmiş oldukları soruşturmaların hepsinin şüphelisi … ve ortak hareket ettiği şirket yetkilileri olduğunu; görüldüğü üzere …’nin düzenlemiş olduğu sahte ve geriye dönük eski tarihli sözleşmeler ile müvekkili aleyhine hareket ettiğini; soruşturma dosyalarının geldiği aşamalar gözetildiğinde yerel mahkemece davalı aleyhine açmış oldukları davada sahte olarak ve eski tarihli düzenlenmiş Mermer Alım Satım sözleşmesinde geçen yetki hususunun dikkate alınmasından ve usule uygun icra takibi yapılmadığından davalarının usulden reddine karar vermenin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Konu İle İlgili; Emsal Yüksek Mahkeme Kararlarının, “…. sözleşmenin inkar edildiği, bu haliyle İİK’nın 50. maddesi gereğince ‘akdin yapıldığı icra dairesinin yetkili olacağı’ düzenlemesinin uygulanma olanağı bulunmadığı…”(Yargıtay 11. HD.nin 2020/1922 esas-09.03.2021 tarihli 2021/2228 sayılı kararı), “… belgelerdeki imzaları inkar eden davacıdan yetki şartının da yer aldığı ……..tarihli genel kredi sözleşmesindeki imzalar konusunda kendisine ait olup olmadığına yönelik açıklama istenmeksizin ve yetki şartını düzenleyen sözleşmenin de sahte imzalarla kurulup kurulmadığı açıklığa kavuşturulmaksızın yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir….hükmün davacı yararına BOZULMASINA…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2014/11869E-2014/13956K sayılı 17/09/2014 tarihli kararı), “…sözleşmedeki imza inkâr edildiğinden …dayanılan sözleşme altındaki imzanın davalıya ait olup olmadığı yönünden imza incelemesi yaptırılarak icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz hadise şeklinde incelenip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir….hükmün davacı yararına BOZULMASINA…”(Yargıtay 19. HD.nin 2015/4987E-2015/8623K sayılı, 11.06.2015 tarihli karar), şeklinde olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 205. Maddesi’nin; “(1) Adi bir Senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” hükmüne amir olduğunu; gerekçeli kararın dayanağı sözleşmeye ilişkin sahtecilik iddiaları sonuçlanmadan sözleşmenin hiç bir işleme esas alınmamasının gerektiğini, Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2017/34948 E. Ve 2018/9152 K. Sayılı ilamında da bu hususa işaret edildiğini, Sözleşmeye ilişkin sahtecilik iddiaları sonuçlanmadan sözleşmenin hiç bir işleme esas alınmaması gerekirken hüküm tesis edilmesinin bozmayı gerektirdiğini, İleri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile asıl ve karşı davaya ilişkin yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, sözü edilen ve diğer eksiklerin ikmalinden sonra karar verilmesi bakımından dosyanın yerel mahkemeye iadesine, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki açık hesaba dayalı yürütülen mermer satış ilişkisi kapsamında, davalıya yapılan avans ödemelerinden, teslim edilen mermer bedellerinin mahsubu sonucu bakiye avans ödemelerinin iadesi amacıyla başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, takibin yetkili icra dairesinde yapılmadığından bahisle, davanın özel dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilince karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı tarafından, dava konusu icra takibine yasal sürede vaki itirazda, taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda Antalya mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığı ileri sürülerek, yetkiye ve borca itiraz edildiği, yine süresinde sunulan cevap dilekçesi ile aynı sözleşmeye dayanılarak mahkemenin yetkisine de itiraz edildiği anlaşılmıştır. İtirazın iptali davalarında yetkili icra dairesi; İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre belirlenir. HMK’nın 17. maddesinde; tacirler veya kamu tüzel kişilerinin, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı hükmüne yer verilmiştir. İtirazın iptali davalarında takibin yetkili icra dairesinde başlatılmış olması dava şartı mahiyetinde olduğundan, icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz HMK’nun 117/2 fıkrası uyarınca öncelikle incelenmek durumundadır. Yetki itirazının dayanağı olan 19/12/2016 tarihli sözleşmenin 7.maddesinde, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda Antalya mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduklarının kararlaştırıldığı, sözleşmeyi davacı şirket adına …’nin imzaladığı, mahkemece celbedilen ticaret sicil kayıtları kapsamından, sözleşmenin imza tarihi itibariyle …’nin şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdür olduğunun tespit edildiği, davacı şirketin14/03/2017 tarihli olağan genel kurul kararında, …’nin şirket müdürlüğünden istifa etmesi nedeniyle istifasının kabulüne, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin sona ermesine, …’in şirket müdürlüğü görevinin devamına karar verildiği, kararın 22 Mart 2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından cevap dilekçesine karşı sunulan beyan dilekçesi ile, cevap dilekçesi ekinde sunulan sözleşmenin geçmiş tarihli ve sahte olarak …’nin istifasından sonra düzenlendiği, bu konuda suç duyurusunda bulunulacağı, sahtelik nedeniyle geçersiz olan sözleşmedeki yetki kaydının da geçersiz olduğu ileri sürülerek yetki itirazının reddine karar verilmesi talep edilmiş, istinaf dilekçesinde ise sahtecilik suçundan … aleyhine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/205431 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığı, dosyanın derdest ve bilirkişi aşamasında olduğu, bu dosya bekletici mesele yapılmaksızın verilen usulden red kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşmenin imza tarihi itibariyle, davacı şirket adına sözleşmeyi imzalayan …’nin şirketi münferiden temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu, ticaret sicil kayıtlarından anlaşılmış olup, davacı tarafından …’nin işten çıkarılmasından sonra müvekkili şirketin borçlularıyla işbirliği yaparak geçmiş tarihli sahte belgeler düzenlediği, davaya dayanak sözleşmenin de bu kapsamda sonradan geçmiş tarihli olarak düzenlendiği ileri sürülmüş ise de; karar tarihi itibariyle bu mahkeme dosyasına bu hususta somut bir delil sunulmadığı, öte yandan taraflar arasında mermer bloğu alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğunun davacının da kabulünde olduğu, davalının takibe itiraz dilekçesinde de yetki itirazını anılan sözleşmeye dayandırmış olduğu, buna karşılık davacının dava dilekçesinde bu sözleşmenin sahteliğine dair herhangi bir itiraz ileri sürmediği, ilk derece mahkemesinde delil olarak ileri sürülmeyen dosyasının HMK’nun 357/1 maddesi uyarınca istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği, bu itibarla ilk derece mahkemesi tarafından 19/12/2016 tarihli sözleşmenin 7 maddesinde düzenlenen yetki kaydına dayalı olarak, takibin yetkisiz icra dairesinde başlatılması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının istinaf başvurusunun yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.