Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1465 E. 2022/1185 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1465 Esas
KARAR NO: 2022/1185 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/271 Esas
TARİH: 29/04/2022 Tarihli Ara Karar
DAVA: İtirazın İptali(Ticari Nitelikte Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan) – İhtiyati Haciz Talebi
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı ile davalı şirket arasında 04/04/2018 tarihli gayrımenkul satış vaadi, kira getirisi taahhüt ve garanti sözleşmesi yapıldığını, satış vaadine konu taşınmazların davacıya devredildiğini, taşınmazların gayrımenkul satış sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren altı ay içerisinde kiraya verilememesi veya belirli bedelin altında kiraya verilmesi halinde, davalı şirketin kira bedelini davacıya ödemeyi taahhüt ettiğini, diğer davalı …’in de aynı sözleşme ile şirketin kira getirisi taahhüdü borcunu garanti ettiğini, devralınan taşınmazların altı aylık süre içerisinde kiraya verilemediğini, sözleşmenin ikinci maddesi uyarınca kira geliri taahhüdü borcunun muaccel olduğunu, bu borçtan davalı …’in de garanti eden sıfatıyla sorumlu olduğunu, davalılar hakkında başlatılan ilamsız takibe haksız olarak itiraz edildiğini, somut olayda İcra İflas Kanununun 257 maddesinde aranan, rehinle temin edilmemiş ve muaccel bir alacağın mevcut olması koşullarının gerçekleştiğini, sözleşmeden doğan alacakla ilgili olarak davalıların yasal bildirim yapılarak temerrüde düşürüldüklerini, davalıların alacağa ilişkin yasal takibe geçildiğinden haberdar olup, mal kaçırma şüphelerinin bulunduğunu, takip ve dava konusu alacağın ödenmediğini, davalıların imzaya itiraz ettiklerini, itiraz dilekçelerinde ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir husus ileri sürmediklerini ödeme iddiası varsa davalıların ispat etmeleri gerektiğini iddia etmiş; öncelikle davalıların borca yeter miktarda menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini karar verilmesini; yine davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalılar tarafından yapılan haksız itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, alacağın varlığı için sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispat etmek durumunda olan davacının bu yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispat edemediği gibi davalıların taahhüdünü ortadan kaldıran/azaltan sebepler dikkate alınarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/04/2022 tarih 2022/271 Esas sayılı ara kararında; mevcut delil durumu, dosyadaki belgeler ve tüm dosya kapsamı ile uyuşmazlığın konusu nazara alındığında yaklaşık ispat şartının bu aşamada henüz gerçekleşmediğinin anlaşıldığı gerekçesi ile davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; ihtiyati haciz şartlarının oluştuğunu, sözleşme hükümlerine göre, hakkında ihtiyati haciz istenen alacağın para alacağı olduğuna dair herhangi bir tereddüt bulunmadığını, sözleşmenin açık hükmü uyarınca dava konusu alacağın vadesinin kolaylıkla tespit edilebildiğini, ihtiyati haciz talebinin dayandığı alacağın vadesinin geldiğini, vadenin gelmesine üzere davalılara ödeme yapılması için yine noter kanalıyla ihtarname çekilerek yasal bildirimde bulunulduğunu, söz konusu yasal bildirim üzerine davalıların herhangi bir ödeme yapmadıkları gibi icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde hiçbir gerekçe ileri sürmeksizin borca itiraz ettiklerini, dahası, davalıların, borca itiraz etmekle yetinmeyip borca itirazın yanı sıra bir de imzaya itiraz ettiklerini, dava ve icra takibinin dayanağı sözleşmenin noter huzurunda düzenleme şeklinde sözleşme olarak akdedildiğini, davalı …’in sözleşmeyi, kendisi ve davalı şirket adına bizzat imzaladığını, davalının davalı şirket yetkilisi olarak attığı imzasına imza sirkülerinin dayanak teşkil ettiğini, noter huzurunda imzalar atılırken pek tabii davalının kimlik kontrolü yapıldığını, davalıların kötü niyetli ve hakkaniyete aykırı şekilde, noter önünde düzenlenmiş belgedeki imzaya itiraz ederek, itiraz haklarını kötüye kullanmak suretiyle borçlarını ifa etmekten imtina ettiklerini, açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz için kanun tarafından aranan şartların gerçekleştiğini, İİK m.257/2 hükmünün vadesi gelmemiş borç nedeniyle ihtiyati haciz taleplerinde aranan şartları düzenlemekte olduğunu, oysa hakkında ihtiyati haciz talep edilen alacağın vadesinin geldiğini ve muaccel olduğunu, hal böyleyken, İİK m.257/2 hükmü ile aranan şartların huzurdaki ihtiyati haciz talebi için aranmayacağını, alacağa ve haciz sebeplerine ilişkin delillerin dosyaya ibraz edildiğini, ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, taraflar arasındaki 04/04/2018 tarihli sözleşmenin kira getirisi taahhüdü başlıklı 2 maddesine dayalı alacağın tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş ve karara karşı talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. İİK’nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre, “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur. Somut olayda, taraflar arasında akdedilen 04/04/2018 tarihli sözleşme hükümlerinin taraflarca yerine getirilip getirilmediği, buna göre davacının kira getirisi taahhüdüne dayalı alacağının varlığı ve miktarı, itirazın iptali davasında iddia ve savunma doğrultusunda toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. İstinafa konu ara karar tarihi itibariyle ve yargılamanın bulunduğu aşama gözetildiğinde henüz delillerin toplanmamış olması, davacı tarafça dosyaya ibraz edilen belgeler, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olduğuna dair yaklaşık olarak ispata yeterli değildir. Karşı tarafın, mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir delil de sunulmamıştır. Bu hali ile, İİK 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği, değişen durum ve şartlara göre de her zaman yeniden talepte bulunulabilecek olup buna göre, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen karar, usul ve yasaya uygun olduğundan talep eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/09/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.