Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1421 E. 2022/1711 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1421 Esas
KARAR NO: 2022/1711 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2011/28 Esas – 2021/913 Karar
TARİH: 16/12/2021
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkillerinin ortağı bulunduğu … Tic. ve San. A.Ş. yönetim kurulunun kararı uyarınca 07/02/2007 tarihli genel kurul toplantısında tasfiye kararı verildiğini, tasfiye kararı için gerekli toplantı yeter sayısı sağlanmadığını, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1996/365 E. 2003/915 K. sayılı kararı gereğince usulsüz ortaklıktan çıkarılma kararları iptal edilen ortaklar ve paylarının hazirun listesinde yer almadığını ve toplantıya çağrılmadıklarını, TTK’nın 434/9 maddesinin atfı ile 388. maddesi gereği tasfiye kararı için gerekli ağırlaştırılmış nisap sağlanmadan açılan genel kurulun yoklukla malul olduğunu, şirkete ait taşınmazların tümünün haraç-mezat satılmaya çalışıldığını, divana seçilen …’in şirket ortağı olmadığını, tutanakların kapalı kapılar arkasında imzalandığını, iptal kararı uyarınca pay defterinde usulüne uygun şekilde pay ve paydaş tablosu yapılmadan tasfiyeye karar verilemeyeceğini, %36,11’lik pay iptali ile birlikte şirket yönetim kurulunun olağanüstü genel kurulu toplayarak sermaye artışına gittiğini, anılan usulsüzlüklerle ilgili suç duyurusunda bulunulduğunu beyanla yönetim kurulu kararı ile 07/02/2007 tarihli genel kurul kararının iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacıların müvekkili şirketin pay defterine kayıtlı olmadıklarını, TTK 417. son maddesi gereğince müvekkiline karşı ortaklık haklarını savunamayacaklarını, toplantı zaptında açıkça görüldüğü gibi ağırlaştırılmış nisabın temin edildiğini, müvekkili şirktten ihraç edilen kişilerin açtıkları dava neticesinde Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1996/365 E. 2003/915 K. sayılı ilamında, ortaklıktan ihracın usulsüzlüğünün tespitine karar verildiğini, kararın edaya icbar halinin mecvut olmadığını, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1996/365 E. 2003/915 K. sayılı kararıyla Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve … E sayılı dosyaları ile icra takibine girişildiğini, icra takibinin itiraz üzerine durduğunu, durdurma kararının Yargıtay tarafından onandığını ve yine Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1996/365 E. 2003/915 K. Sayılı kararıyla, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip talebinde adları yazılı davacıların paylarının 55.554.000’de toplam 533.000 payla genel kurul kararlarının iptalini gerektirici bir çoklukta olmadığını, şirketin sermayesinin 19/07/2002 tarihinde arttırıldığını, sermaye artırımında davacıların hiç bir şekilde sermaye artırımına iştirak etmeyerek paydaşlık sıfatını kazanmak istemediklerini ve müvekkilini zarara uğrattıklarını beyanla TTK’nın 417 son ve 381. maddeleri gereğince davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/12/2021 tarih ve 2011/28 Esas – 2021/913 Karar sayılı kararında; “Mahkememizde görülmekte olan iş bu davanın öncelikle İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/193 Esasında açıldığı, yargılama devam ederken mevzuatta yapılan değişiklik uyarınca Mahkememize devredildiği, Mahkememizce yapılan 08/04/2013 tarihli ve 18 nolu duruşmada, davacılar vekilinin bir önceki duruşmaya katılmak suretiyle duruşma gününden haberdar olmasına rağmen mazeretsiz olarak gelmemesi ve davalı vekilinin de davayı takip etmeyeceğini beyan etmesi üzerine dosyanın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı, davacılar vekilinin süresi içerisinde sunduğu yenileme dilekçesi üzerine yeni duruşma günü belirlenerek taraflara tebliğ edildiği ve yargılamaya devam olunduğu, davacılar vekilinin 22/09/2016 tarihli 27 nolu duruşmaya mazeret dilekçesi sunarak yeni duruşma gün ve saatini uyaptan öğreneceğini beyan ettiği, Mahkememizce davacılar vekilinin mazeretinin kabulü ile duruşma gün ve saatini uyaptan öğrenmesine karar verildiği, davacılar vekilinin 16/03/2017 tarihli 28 nolu duruşmaya mazeretsiz olarak gelmediği ve davalı vekili de davayı takip etmeyeceğini beyan ettiğinden dosyanın HMK’nın 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacılar vekili tarafından sunulan yenileme dilekçesi ile yeni duruşma günü belirlenerek taraflara tebliğ edildiği ve 18/05/2017 tarihinde yapılan 29 nolu duruşmada, dosyada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyası bekletici mesele yapıldığından işlemlere duruşmasız olarak devam edilmesine karar verildiği, 16/02/2021 tarihli inceleme tutanağı ile yeniden duruşma günü belirlenerek taraflara tebliğ edildiği, 03/06/2021 tarihinde 30 nolu duruşmanın icra edildiği, davacılar vekilinin, davacı …’ün vekilliğinden istifa ettiğine dair dilekçe sunması nedeniyle bu davacıya 16/12/2021 tarihli duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği, davacı … dışındaki davacıların vekili 03/06/2021 tarihli duruşmaya katılmak suretiyle, 16/12/2021 tarihli duruşmadan haberdar olduğu halde bu duruşmaya gelmediği, mazeret bildirmediği, davacı …’ün de usulüne uygun tebligata rağmen gelmediği ve mazeret bildirmediği, davalı şirket vekilinin de davayı takip etmeyeceğini beyan ettiği anlaşılmakla, basit yargılama usulüne tabi olan davanın, HMK’nın 320/4. maddesi uyarınca birden fazla kere işlemsiz bırakılamayacağı gerekçesi ile açılmamış sayılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir…”gerekçesi ile, Davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar …, …, …, …, …, …, …,…, …, …, … vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemenin 16/12/2021 tarihli celsesinde; “03/06/2021 tarihinde 30 nolu duruşmanın icra edildiği, davacılar vekilinin, davacı …’ün vekilliğinden istifa ettiğine dair dilekçe sunması nedeniyle bu davacıya 16/12/2021 tarihli duruşma gün ve saatinin tebliğ edildiği, davacı … dışındaki davacıların vekili 03/06/2021 tarihli duruşmaya katılmak suretiyle, 16/12/2021 tarihli duruşmadan haberdar olduğu halde bu duruşmaya gelmediği, mazeret bildirmediği, davacı …’ün de usulüne uygun tebligata rağmen gelmediği ve mazeret bildirmediği, davalı şirket vekilinin de davayı takip etmeyeceğini beyan ettiği anlaşılmakla, basit yargılama usulüne tabi olan davanın, HMK’nın 320/4. maddesi uyarınca birden fazla kere işlemsiz bırakılamayacağı” gerekçesi ile açılmamış sayılmasına karar verildiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2018/1393 K. 2018/5823, 24.05.2018 tarihli kararında; “Davacılar Vekilinin Celsede Mazeretli Sayılmasını Yeni Duruşma Gününü Uyap’tan Öğrenmesine Karar Verilmesini Talep Ettiği/Mahkemece Mazeretin Kabul Ediliği Ancak Duruşma Gününün UYAP’tan Öğrenilmesine Karar Verilmediği Gibi Davacılar Vekiline Duruşma Gününü Bildirir Tebligat da Yapılmadığı Halde Sonraki Celsede Davacılar Vekilinin Duruşma Gün ve Saatinden Haberdar Olduğu Halde Hazır Olmadığı Belirtilerek Davanın İşlemden Kaldırılmasına Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu” belirtildiğini, Dosyanın 22/09/2016 tarihli 27. Celsesinde;”Davacı vekilinin mazeret dilekçesi gönderdiği, İstanbul 10.ATM’nin 2013/218 esas sayılı dava dosyasının neticesinin bekletici mesele yapıldığı ve akıbeti için yazılan müzekkereye yanıt verilmediği görüldü. G.D: 1-Davacı vekilinin mazeretinin kabulü ile duruşma günü ve saatini UYAP’tan öğrenmesine, Yargılamanın 16/03/2017 günü saat 14:00’a bırakılmasına oy birliğiyle karar verildi.” görüldüğü üzere, davacı vekilince verilen mazeret dilekçesinin içeriğinden bahsedilmediğini, yeni duruşma gününün ne şekilde öğrenileceğinin yazılmadığını, Yargıtay kararları ve uygulanmasına aykırı olarak ve yeni duruşma tarihi tebliğ edilmeden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacılar vekili ile aynı ad soyad bilgisine sahip vekil tarafından yerel mahkemeye 16/04/2017 tarihinde sunulan beyan dilekçesi ile tebligatı iade ettiğini, tebligatın daha sonrasında gerçek vekile tebliğe çıkarılmadığını, davacılar ve vekilleri tarafından ilgili tebligatın alınmadığını ve haberdar olunmadığını, dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar …, …, …,…, …, …, …, …, …, …, …, …,…, … vekili istinaf dilekçesi ile, Karara ilişkin bilgilendirme yapılmak üzere müvekkillere erişim sağlamaya çalışıldığını ancak müvekkillerin bir kısmına ulaşılamadığını, bir kısım davacının vefat ettiğini, dosyanın safahatinin 1995 yılına kadar gittiğini, davanın ikame tarihinin 2007 olduğunu, davacı ortakların yaşlı kişiler olup ülkenin farklı yerlerinde ikame ettiklerini, davacı müvekkillerinin ölüm, veraset, mirasçılarına ilişkin bilgilere yeni sahip olduklarını, davacılardan …’ın 2010 tarihinde, …’in 2008 tarihinde vefat ettiğini, kararın niteliğinden bağımsız olarak usul açısından taraf teşkili sağlanmaksızın verilen bir karar olduğunu, HMK uyarınca dava şartı olan taraf teşkiline ilişkin olarak, dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde TMK 28/1 maddesi uyarınca ölen kişinin taraf ehliyetinin son bulduğunu, mirasçılarının ilgilendiren mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davaların tarafın ölümü ile konusuz kalmayacağını, (YHGK, Esas: 2013/2128, Karar: 2015/872, T: 25.2.2015) Davanın niteliği gereği verilecek hükmün tarafların pay sahipliğini ve dolayısıyla mal varlığı haklarını doğrudan etkiyecek ve değiştirecek nitelikte olduğunu, bir tarafın ölümü ile onun sahip olduğu payların terekeye geçmiş olacağından taraf teşkilinin sağlanması mirasçıların davaya dahil edilmesi gerektiğini, Davanın ikame edildiği dönemde çıkarılan vekaletnamelerde TCKN yer almaması ve tarafların UYAP’a bu şeklide kaydedilmemiş olması nedeniyle tarafların ölümüne ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığını, Usuli eksikliğin giderilebilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra esasa geçilerek karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin yönetim kurulu kararı ile 07/02/2007 tarihli genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6102 Sayılı TTK. 1521 (eski TTK. 1460 ) maddesi ve HMK. 316 maddesi uyarınca Genel kurul kararının iptali davası basit yargılama usulüne tabidir. HMK’nın 320/4 maddesine göre “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır,” hükmü düzenlenmiştir. Dosyanın incelenmesinde, 08/04/2013 tarihli celsede taraflarca takip edilmeyen dosyanın yasal süre içerisinde yenileninceye dek HMK’nun 150/1 maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup, davacılar vekilince 11/04/2013 tarihli dilekçe ile yenilendiği, dosyanın 16/03/2017 tarihli celsede taraflarca takip edilmeyen davanın yasal süre içerisinde yenileninceye kadar HMK 150 maddesi gereğince 2. kez işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup davacılar vekilince 16/03/2017 tarihli dilekçe ile yenilendiği ve 16/12/2021tarihli duruşmaya davacılardan gelen olmadığı, Davalı Bozbük vekilinin de davayı takip etmiyoruz şeklindeki beyanı üzerine taraflarca takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bir kısım davacılar vekilinin davacılardan …’ın 2010 tarihinde, …’in 2008 tarihinde vefat ettiğini, kararın niteliğinden bağımsız olarak usul açısından taraf teşkili sağlanmaksızın verilen bir karar olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Davacı vekilinin istinaf dilekçesine eklediği veraset ilamları incelendiğinde, Sivrihisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/1271 E sas sayılı Veraset İlamına göre davacılardan …’nin 26/07/2008 tarihinde vefat ettiği, Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/340 Esas sayılı Veraset İlamına göre davacılardan …’ın 03/02/2010 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır. Taraf ehliyeti dava şartı olup HMK’nun 355. maddesine göre Dairemizce resen gözetilmiştir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınmalıdır (HMK mad. 114). Her gerçek kişi, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahiptir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. (4721 sayılı TMK m.28/1) Genel olarak mirasbırakanın alacakları, hakları ve malları mirasçıya geçer. Bu nedenle dava sırasında taraflardan birisi ölürse, istek şahsa bağlı bir hak değilse dava mirasçılar tarafından yürütülür. HMK’ nun 55. maddesine göre de, taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunda belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Mirasçılardan bazısı duruşmaya gelmezse, gelen mirasçıya, gelmeyen mirasçıların olurlarının alınması ya da TMK’ nın 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması için süre verilir. Temsilci atanırsa davaya temsilci huzuru ile davaya devam edilir. (Yargıtay 1.HD 2016/16922 E. – 2019/6305 K.) Somut olaya döndüğümüzde, davanın 12/03/2007 tarihinde açıldığı, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasında davacılardan …’nin 26/07/2008 tarihinde ve davacılardan …’ın ise 03/02/2010 tarihinde vefat ettiği, mahkemece ölen davacıların mirasçıları davaya dahil edilmeden istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece HMK’ nun 55. Maddesine göre taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a4,5 maddesi gereğince kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2021 tarih ve 2011/28 Esas 2021/913 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a4,5 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçların talep halinde yatırana iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.