Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1400 E. 2022/1373 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1400 Esas
KARAR NO: 2022/1373 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/185 Esas – 2022/383 Karar
TARİH: 14/04/2022
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,20.12.2017 tarihinde müvekkili şirkete ait “… plakalı … model” mobil vinç ile Mardin Kızıltepe mevkiinde … San. Ve Tic. A.Ş. ye ait şantiyede çalışma yürütülürken vinçin mobil kısmından yağ geldiği fark edilmiş, bomun üst kapağı sökülüp bakıldığında pistonun dış borusunun baş tarafından yırtıldığı tespit edildiğini, akabinde vinç üzerinde servis ve firma bakım onarım görevlisi tarafından inceleme yapılmış, dış kovanın yırtıldığı belirlenmiş ve pistonun sökülmesine karar verildiğini, bu karar sonrası piston sökülmüş ve İskenderun’a sevk edildiğini, bu olayın üzerinden çok kısa bir süre sonra 27.01.2018 tarihinde aynı mevkii de çalışma yapıldığı esnada yine mobil vinçin hidrolik bomundan yağ geldiği gözlemlenmiş, vinç derhal stop ettirildiğini, gelen servis ve firma bakım onarımı görevlisinin yapmış olduğu tespitler sonrasında pistonun dış kovanımın kızak bağlantı noktasından çatlamış olduğu görüldüğünü, yırtılmanın ilerlemesini engellemek amacıyla yırtılan yere yüzeysel kaynak çekilerek mobil vinç toplanmış ve Gaziantep’teki müvekkili şirket işyerine sevk edildiğini, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak davalı sigorta şirketine başvurulmuş, söz konusu zararın Makine Kırılması Poliçesinden karşılanması talep edildiğini, sigorta şirkeline yapılan başvuru sonrasında … hasar dosyası açılmış ve hasarın meydana gelişi ve hasar miktarına yönelik olarak eksper görevlendirildiğini, 14.11.2018 tarihli ekspertiz raporunda; “… silindirdeki çatlamaların olağan çalışma koşullarında hidrolik silindirin mevcut imalat yapısına ve çalışma dinamiğine ve yorulmaya bağlı olarak zaman içerisinde geliştiği, ani ve beklenmedik bir risk sonucu oluşmadığı, hasarın Makine Kırılması Genel Şartları “Teminat Dışı Haller” başlıklı 3 madde kapsamında “teminat dışı olduğu” şeklinde açıklamalar yapıldığını, teknik rapor başta olmak üzere dosyaya sunulan belgelere göre dava konusu hasar poliçe teminat kapsamında gerçekleşmiş olmasına rağmen davalı sigorta şirketi tarafında hasarın ödenmesi taleplerinin olumlu karşılanmamış ve zararın teminat kapsamında bulunmadığı gerekçesi ile hasar talebi haksız yere reddedildiğini, hasarın kesin nedeni tespit edilmeli ve bu amaçla teknik inceleme yapılması gerektiğini, hasarın terminat kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi için hasar gören makine üzerinde detaylı bir inceleme yapılması gerektiği aşikar olduğunu, Zira, hasarın imalat hatası sonucu meydana geldiğinin tespiti halinde zarar poliçe teminat kapsamında kalacağını beyan etmiş, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla; davalı … Sigorta A.Ş. tarafından … nolu 07.06.2017-07.06.2018 tarihli Makine Kırılması Sigorta Poliçesi kapsamında reddedilen hasarın poliçe kapsamında olduğunun tespitine, fazlaya dair talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla TBK’nun 99 maddesi gereği alacağımızın şimdilik 11.250,00 Euro’luk kısmının, hasar tarihinden itibaren işleyecek olan yabancı para cinsinden bankalar arası uygulanan en yüksek faiz ile aynen (Euro cinsinden) veya fiili ödeme günündeki kur karşılığının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirket nezdinde düzenlenen Leasing Uzun Süreli Sigorta Poliçesi incelendiğinde, sigortalının … A.Ş olduğunu, sigorta ettirenin ise davacı … San Tic. Ltd. Şti olduğunu işbu poliçeden anlaşılacağı üzere, davaya konu sigorta nevi başkası lehine sigorta olduğunu, huzurdaki görülmekte olan davada, davacı “sigorta ettiren” sıfatını haiz olduğundan, öncelikle davacı tarafın aktif husumet ehliyetinin var olup olmadığının araştırılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere; davacı taraf dilekçesinde dava konusu vinç pistonunun dış kovanının yırtılma hasarında, teknik inceleme ve değerlendirme raporunda vincin çalışma süresinin 15.000 olsa da pistonun teknik olarak bu kadar süre çalışma imkanının olmadığını, meydana gelen zararın yüksek ihtimalle istemde yaşanan mekanik teknik arızalar sebebiyle bom süre silindirde meydana gelecek yüksek basıncın alan farkı etkisiyle oluşturacak çatlamalara sebep olabileceğini, teknik raporda ekspertiz raporunda ve bilirkişi incelemelerinde vincin çalışma prensibi anlaşılmadan yorum yapıldığını, tespitlerine yer verildiğinden bahisle çalışma süresinin hasarın meydana geldiğini, bom ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadıği iddiasında bulunulduğunu, davacı tarafın işbu iddiasının kabulü mümkün olmadığını, dava konusu vinç Sigortalı … A.Ş. tarafından 16.05.2013 tarihinde satın alındığını, 17.05.2013 tarihinde davalı … ‘e kiralandığını, kiralama tarihinden itibaren, dava konusu vincin, davalı tarafından kullanıldığını, delilleri arasında sunulu İTÜ tarafından düzenlenen Teknik Raporda; vincin bom uzatma hidrolik silindirinin yaklaşık 15 16 bin saatlik kullanımı sonrası hasarın meydana geldiğini, bom uzatma hidrolik silindirdeki hasarin 2 farklı bölgede ortaya çıkan çatlak oluşumu olduğunu, ilk çatlağın 2018 yılı öncesinde hidrolik basıncın en yüksek olduğu uç tarafta, ikinci çatlağın ise 2018 yılı sonrasında birinci çatlağın ilerisinde meydana geldiğini, çatlakların tamir edildiğini, dava konusu makine üzerinde bilirkişi tarafından inceleme yapılarak ve hatta silindirin çatlaklı bölgelerinin boylamasına kesilmek suretiyle alınan parçalar üzerinde inceleme yapılması sonucu, dava konusu hasarın “15-16 Bin saatlik kullanım sonrasında bom uzatma hidrolik steminde boylamasına oluşan çatlamanın ani ve beklenmedik bir hasar olmadı kullanıma bağlı olarak geliştiğini, söz konusu çatlakların hidrolik silindir ile kızak arasındaki bağlantı plakalarının kaynak bölgelerinde gerçekleşmesinin bu bölgelerin servis koşullarında öngörülenden daha yüksek gerilmelere maruz kalması ile ilişkili olduğunun mütalaa edildiğini, davacı taraf dilekçesinin devamında, ekspertiz raporunda, çatlağın kesin olarak tespit edilebilmesi için çatlakların meydana geldiği bölgedeki malzeme iç yapısının incelenebilmesi için alaşım testine tabi tutulması gerektiğini bu nedenle, hasarın teminat kapsamında olup olmadığının tespiti için makine üzerinde detaylı inceleme yapılması gerektiğini iddia ettiğini, davacının işbu iddiaları bakımından konusunda uzman bilirkişi tarafından inceleme yapıldığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere; davacı tarafın hasar miktarı ve faiz talebine ilişkin itirazları bulunduğunu, davacı taraf, dava konusu hasar sebebiyle 11.250,00 TL tazminat talep etmiş olmakla, işbu talebine dayanak bilgi belge sunamadığını, davacının talebi fahiş olup, davacı tarafın gerçek zarar miklarinin uzman bilirkişi vasıtasıyla tespit edilmesi gerektiğini, zira, davacının talebi fahiş olduğunu, tespit edilen hasar bedelinden muafiyet bedelin düşülmesi gerekeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere, davacı taraf, bankalar arası uygulanacak en yüksek faiz talebinde bulunmuş ise de, davacının alacağı Euro cinsinden olduğundan, faiz taleplerinde 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uygulanacağını, buna göre, “yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabanci para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmünden hareketle, davacının “bankalar arası en yüksek faiz” talebinin reddi gerektiğini beyan etmiş, davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddine, savunma hakları gereği gibi yerine getirilebilmesi için yine dava sürecinde alınacak diğer bilirkişi raporlarının tarafına tebliğine, usul ve/veya esas sebepleri bakımından davanın reddine ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/04/2022 tarih ve 2020/185 Esas – 2022/383 Karar sayılı kararında; “… Benimsenen bilirkişi heyet raporu da gözetildiğinde davalı sigorta şirketinin hasarın teminat dışında kaldığını TMK’nin 6, HMK’nin 190. maddeleri nazarında ispat ettiği sonuç ve kanaatiyle davanın esastan reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 332/1 maddesine göre, 323. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden aynı yasanın 326/1 maddesi gereğince davacı şirket sorumlu tutulmuştur. Bu kapsamda Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2. Maddeleri gözetilerek dava öncesi Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına da karar verilmek suretiyle 6100 Sayılı HMK’nın 297/2 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir. …”gerekçesi ile, Davanın esastan REDDİNE, Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. 13/1 maddesi uyarınca takdir ve hesap edilen 10.366,51 TL nispi vekalet ücretinın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının vekalet ücreti hesaplamasına ilişkin kısmının hatalı olduğunu, Dava dilekçesinde belirtildiği gibi 11.250,00 Euro hasar bedelinin ödenmesinin talep edildiğini harca esas değerin belirlenmesi açısından söz konusu Euro hasar bedelinin dava açıldığı tarihteki TL karşılığı, dava dilekçesinde “harca esas değer” olarak yazıldığını,Yerel mahkemece hüküm kurulması aşamasında, harca esas değerin belirlendiği TL bedeli dikkate alınarak vekalet ücreti takdir edildiğini, hükmün 5. Bendinin düzeltilmesi gerektiğini,Yargılama aşamasında rapora beyan dilekçesi ekinde sunulan Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 06.03.2017 tarih, 2017/14618 E., 2017/3257 K. sayılı kararında görüleceği üzere, “kabule göre, Vekalet ücretininUSD üzerinden hüküm altına alınan alacakların karar tarihindeki efektif satış kurundan TL’ye çevrilerek hesaplanması gerekirken, davacı lehine eksik vekalet ücreti takdir edilmesi hatalıdır” denildiğini, Yargıtay 9.H.D.nin 26.09.2019 tarih, 2019/6569 E. 2019/16794 K. Saylı kararında da “Tahsiline karar verilen yabancı para alacağının, karar tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek hesaplanacak vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken, davacı lehine eksik vekalet ücreti takdir edilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir” denildiğini, Yerel mahkeme vekalet ücreti 21.011,53 TL olmakla, hüküm kısmının 5. Maddesinde yer alan vekalet ücreti bedelinin 21.011,53 TL olarak düzeltilmesi gerektiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme kararının 5. Bendinin düzeltilmesine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Makine Kırılması Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı iş makinesinde meydana gelen hasarın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın esastan reddine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı taraf dava dilekçesi ile, Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından … nolu 07.06.2017-07.06.2018 tarihli Makine Kırılması Sigorta Poliçesi kapsamında reddedilen hasarın poliçe kapsamında olduğunun tespitine, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla TBK’nun 99 maddesi gereği alacaklarının şimdilik 11.250,00 Euro’luk kısmının, hasar tarihinden itibaren işleyecek olan yabancı para cinsinden bankalar arası uygulanan en yüksek faiz ile aynen (Euro cinsinden) veya fiili ödeme günündeki kur karşılığının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf sebebi incelendiğinde, Dava konusu alacak yabancı para cinsinden olup, döviz üzerinden açılan davalarda dava değeri dava tarihindeki kur üzerinden TL. Karşılığına göre tesbit edilip bu değere göre karar tarihindeki tarifeye göre harç ve vekalet ücretine hükmedilecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/3473 Esas – 2020/2039 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Somut olayda, dava konusu alacak 11.250,00 Euro olup dava tarihindeki kura göre dava değeri (11.250,00 x 6,5412 =) 73.588,50 TL.’ dir. Mahkemece, döviz üzerinden açılan eldeki davada dava değeri dava tarihindeki kur üzerinden TL. karşılığına göre tesbit edilip bu değere göre karar tarihindeki AAÜ tarifesine göre davalı lehine vekalet ücretine hükmolunduğu tesbit edilmekle; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin karar tarihindeki kur üzerinden TL.’ye çevrilerek vekalet ücreti hükmedilmediğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/10/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.