Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1393 E. 2022/1217 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1393
KARAR NO: 2022/1217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2022
DOSYA NUMARASI: 2022/171 D.İş – 2022/179 Karar
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati Tedbir Talep Edenler vekili talep dilekçesinde özetle; karşı taraf …’ın … San. Tic. Ltd. Şti. ve … Ltd.Şti’ın %50 hisse sahibi ve müdürlerinden biri iken, talep eden …’nın ortak olduğu … Şti. ve …’nın eşinin ortak olduğu … Şti. ortak ve yetkili müdürlerin onayı ve bilgisi olmadan, yetki ve görevini aşarak hatta görevi kötüye kullanma ve dolandırıcılık kapsamında değerlendirilebilecek muvazaalı ve hukuka aykırı işlemlerle, söz konusu şirketleri borçlu duruma getirdiğini, söz konusu senet ile borçlanma işleminin muvazaalı işlem olduğunu, 6.000.000 TL gibi yüksek miktarda bir meblağın borç olarak verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, alacak ve borçlularının kardeş ve yakın akraba olduğunu, borçlu gösterilen şirketlerin içini boşaltmak için bu senedin muvazaalı olarak düzenlendiğini, karşı taraflar arasında gerçek bir borç ilişkisi bulunmadığını, karşı taraf …’ın şirketlerin içini boşaltmak için böyle bir yola başvurduğunu, karşı taraf …’in maddi durumuna bakıldığında bu derece yüksek bir alacağı bir kalemde belgesiz, kayıtsız borç olarak vermesinin mümkün olmadığını, karşı taraf …’ın İsviçre vatandaşı da olması ve de daha çok İsveçre’de yaşamasına bağlı olarak şirketin içinin boşaltıldıktan sonra İsveçre’ye kaçabileceğini, bunu sık sık yakın çevresine söylediğinin bilindiğini, borçlandırıcı işlemin TTK’nın 443/2. maddesine aykırı olarak ortaklar kurulu kararı alınmadan yapılmış olduğunu, karşı taraf …’ın TTK’nın 393. maddesine aykırı olarak menfaat çatışmasını göz ardı etmek suretiyle kendi borcu için şirketleri kefil olarak gösterdiğini ve bütün imzaları kendisinin attığını, alacaklı olarak da kardeşi olan diğer karşı tarafı gösterdiğini, senetteki imzaların TTK’nın 626-629 maddeleri çerçevesinde müdürün şirkete özen ve bağlılık yükümlülüğü ile bağdaşmayacak şekilde yetkinin kötüye kullanılması ve temsil yetkisinin aşılması sureti ile atılmaları nedeniyle geçersiz olduklarını, karşı tarafın böyle bir alacağının olmadığını, şirketlerin içinin boşaltılmasının amaçlandığını beyanla senedin konu edildiği Ankara … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sa yılı dosyası ile başlatılan icra takibinin ihtiyati tedbir olarak tamamen durdurulmasına, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 27/05/2022 tarih ve 2022/171 D.İş 2022/179 Karar sayılı kararı ile; ” İhtiyati tedbir isteyen, Ankara … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takip dosyasında takibe konu edilen senedin muvazaalı olarak düzenlendiğinden bahisle iptali gerektiği gerekçesiyle senedin ve icra takibinin iptali hususunda tedbir kararı verilmesini talep etmiş ve bu talebin Değişik İş dosyasıyla davanın esasını açmadan tedbir talebinde bulunmuştur. Tedbir isteyenin dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar eda davası niteliğinde bulunan menfi tespit davasında ileri sürülebilecek hususlardan olup, başlanmış bir takibin bulunması halinde de İİK 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasında değerlendirilebilecek iddialardır. Menfi tespit davası açılması halinde verilebilecek tedbir kararı da İİK 72/3-4 maddelerinde özel olarak düzenlenmiştir, ayrıca bu nedenle genel tedbir düzenlemesi olan HMK 389. maddesi hükümleri somut olayda uygulanamaz. Kaldı ki hemen eda davası (menfi tespit) açılabilecek durumlarda tedbir isteyenin genel hükümlere dayalı olarak değişik iş dosyasından tedbir talebinde bulunmasında da hukuki yararı yoktur.” gerekçesi ile tedbir isteminin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, ihtiyati tedbir talep edenler vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep edenler vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olup, kaldırılması gerektiğini, müvekkillerinin huzurdaki dava ve talepler bakımından hukuki yararlarının bulunmakta olduğunu, dava/ talep dilekçesinde anlattıkları üzere, talebe esas icra takibindeki senedin muvazaalı olarak düzenlendiğini ve icra takibine konulduğunu, yerel mahkemenin menfi tespit davası açılabilir oluşunu hukuki yarar yokluğuna gerekçe yaptığını, menfi tespit davası ile icra takibini durdurabilmek için dosya borcunun tamamını ve ilave %15-%20 tutarı dosyaya depo etmek gerektiğini, üstelik icra dosyasında satış ve haciz işlemlerini durdurmak için de dosya hesabının dosyaya yatırılması hesap edildiğinde, davaya konu icra dosyasının durdurulması için bu miktarın yaklaşık 8.500.000 – 9.000.000 TL’yi bulmakta olduğunu, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/276 Esas sayılı dosyasında verilen kararın bu yönde olduğunu, böyle yüksek bir miktarın müvekkilleri tarafından ödenmesinin mümkün olmadığını, bunun da muvazaa davası açılması ve öncesinde de ihtiyati tedbir istenmesinin hukuki yarar içerdiğinin başka bir kanıtı olduğunu, zaten karşı yanın da bu durumu bildiği için, muvazaalı işlemi bu şekilde yapmış olduğunu, yerel mahkeme kararı esas alınırsa herhangi bir şirket ortağının ablasına kardeşine hileli, muvazaalı bir senet vererek şirketin içini boşaltmasının önünün açılacağını, çünkü huzurdaki dosyaya konu yüksek miktardaki senede bağlı haciz ve satış işlemini durdurmak için yüksek miktarlardaki rakamları bulmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yerel Mahkemenin gerekçesi kabul edilirse muvazaaya dayalı taleplerin bir geçerliliğinin kalmayacağını, kötü niyet sahibi tarafların yüksek bedeller karşılığı, muvazaalı işlemlerle tarafların hukuki korunma haklarını ellerinden alabilecek olduklarını, bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, tedbir talep edilirken dava dilekçesine eklemiş oldukları emsal Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, taraflarınca açılan Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/276 Esas sayılı menfi tespit davasında …’ın, kız kardeşine vermiş olduğu yüksek miktarda senet için bir kelime açıklama yapamadığını, borcun kaynağı olarak 1 TL’lik bir dekont dahi sunamadığını, alacaklı gözüken …’in de aynı dosyaya tek bir belge dahi sunamadığını, ilgili dosya getirildiğinde bu durumun görülebileceğini, ancak söz konusu menfi tespit davası ile tedbir kararlarının uygulanmasının %120’i, 8.500.000-9.000.000 TL’yi bulması nedeni ile iş bu muvazaa davası öncesi ihtiyati tedbir başvurusunu yapmak zarureti hasıl olduğunu, ayrıca ortaklar kurulu kararı olmadan yapılan işbu kefil olarak borçlandırma işleminin mutlak butlan, yoklukla malul olduğunu, bu nedenle muvazaa haricinde de HMK’nın 209. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken yerel mahkemenin bunu da görmezden geldiğini beyanla yerel Mahkeme hükmünün kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, icra takibine konu edilen senette borçlu olan karşı tarafça, müdürü olduğu şirketlerin muvazaalı şekilde, müdürlük yetkisini aşmak ve şirketle işlem yasağını ihlal etmek suretiyle kefil olarak gösterildikleri, gerçekte şirketlerin bu şekilde bir borçlarının bulunmadığından bahisle icra takibinin HMK’nın 389 vd maddeleri kapsamında tedbiren durdurulmasına ilişkindir. Yerel mahkemece, senetle ilgili takip başlatılmış olduğu, talebin derhal açılabilecek eda davası niteliğindeki menfi tespit davası ile ileri sürülebileceği, menfi tespit davası ile talep edilen ihtiyati tedbir koşullarının ise İİK’nın 72/3-4. maddesinde düzenlendiği, genel hüküm kapsamında olan HMK’nın 389. maddesinin somut talep yönünden uygulanamayacağı ve değişik iş dosyası üzerinden ihtiyati tedbir talep edilmesinde hukuki yarar bulunmadığından bahisle talebin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karar talep edenler vekilince istinaf edilmiştir. Uyaptan yapılan incelemede talep edenlerce, talebe konu Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ve senetle ilgili olarak, 11/04/2022 tarihinde Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/276 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığı, dava dilekçesi ile mahkemeden takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talep edildiği, Mahkemece 14/04/2022 tarihli karar ile; İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında tedbiren takibin durdurulamayacağı ancak icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verileceği gerekçesi ile 1.200.000 TL teminat mukabilinde icra veznesine yatırılan paranın takip alacaklısına ödenmemesi hususunda tedbir kararı verildiği anlaşılmıştır. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/3. maddesinde icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulamayacağı ancak teminat mukabilinde icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde karar verilebileceği düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 390/1. maddesine göre ise ihtiyati tedbir, dava açıldıktan sonra ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Somut talep yönünden yapılan değerlendirmede; talep edenlerce imzaların sahteliği iddia edilmediğinden, istinaf sebebi olarak ileri sürülen HMK’nın 209. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Diğer yönden ise yerel mahkemeden ihtiyati tedbir talep edildiği tarih itibariyle, talebe konu icra takibi ile ilgili Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmış bir menfi tespit davası bulunmakta olup anılan yasa hükümleri kapsamında yerel mahkeme ihtiyati tedbir talebi yönünden yetkisizdir. Mahkemenin kesin yetki dava şartı yönünden talebin reddine karar vermesi gerekirken, hukuki yarar yokluğu nedeniyle talebin reddine karar vermiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek görevsizlik nedeniyle talebin reddine dair yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep edenlerin istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca gerekçesi düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2022 tarih ve 2022/171 D.İş – 2022/179 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; İhtiyati tedbir talebinin kesin yetki dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Harç peşin alındığından, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdelerinde bırakılmasına, 4-Aleyhine tedbir talep edilenler tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Aleyhine tedbir talep edilen … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 2.400,00 TL vekalet ücretinin ihtiyati tedbir talep edenlerden alınarak, aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen …’e verilmesine, 6-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatırana iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenler tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde istinaf talep edenlere iadesine, 8-İhtiyati tedbir talep edenler tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 9-Bakiye gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/09/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.