Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1387 E. 2022/1196 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1387
KARAR NO: 2022/1196
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2022 ( Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2021/647 Esas
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin eski ortağı olan davalının, ortaklığı bittikten sonra yetkisiz olarak şirketin carisi olan firmalarla irtibata geçerek müvekkili şirketi kendine kötüniyetli olarak borçlandırmayı hedeflediğini, davalının, şirket ortaklığı bittikten sonra şirketin bilgi ve belgelerini kullanarak carilerdeki borçları ödemediğini ve şirketi kendine borçlu yaparak şirketi zor duruma sokmayı hedeflediğini, firmalara yapılan ödemelerin, davalının şirket ortaklığı bittikten sonra yapılan ödemeler olduğunu, yine müvekkili şirketin muhasebesini karşı tarafın eşinin tuttuğunu ve e-tebligat sistemine giriş şifrelerinin davalının eşinin elinde bulunduğunu, söz konusu muhasebe ilişkisinin bitirildiğini, fakat karşı tarafın haksız ve hukuka aykırı icra takibi başlattığını ve ödeme emirlerini e tebligat olarak şirkette yaparak itiraz süresi dolduktan çok sonra şirket sahibinin icra dosyalarından haberinin olduğunu, devam eden yargılama sırasında müvekkili aleyhine icraya konulması suretiyle yapılan icra işlemlerinin davalı tarafa ödeneceğinin tartışmasız olduğunu, dava konusu müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin bu aşamada tahsil edilmemesi ve icra dosyasının durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek, İİK md. 72/3 uyarınca teminatsız ihtiyati tedbir, müvekkilinin borcu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili 15/12/2021 tarihinde sunduğu dilekçesinde, müvekkilinin davacı şirketten 22.04.2021 tarihinde paylarını diğer ortağa devretmek sureti ile ortaklıklığının sonlandırıldığını, ortaklıkları sonlansa da şirkete ortak olduğu dönemlerdeki ticari faaliyetler yürüttüğü müşterilerle iletişimde olduğunu, şirketin bu kişilere borçlu olması nedeni ile de alacaklılarca sürekli aranılmaya devam edildiğini, yapılan iş ve ticari itibar gereği, müvekkili tarafından defalarca davacı şirket yetkililerine, alacaklılar tarafından arandığı, alacakların ödenmesi gerektiği ve zor durumda kalındığını söylemişse de davacı borçlu şirket tarafından bu borçların ödenmediğini, müvekkilinin, kötü niyetli olarak şirkette carisi bulunan alacaklılarla iletişime geçmesinin söz konusu olmadığını, şirket borçları nedeni ile müvekkilinin zor durumda bırakıldığını, davacı şirkete ortak olduğu dönemdeki müşteriler sürekli olarak müvekkilini alacakları için aradığından ve ödenmesi gereken borçlar davacı tarafından ödenmediğinden müvekkilinin usulüne uygun şekilde ödemeleri yaptığını, yapılan ödemelerde hiçbir kötüniyet bulunmadığını, ödemelerin tahsili amacı ile de davacı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacının muhasebe işlerini müvekkilinin eşinin yaptığı ve şifrelerin elinde olduğuna yönelik beyanların mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin ortaklıktan ayrılması ile eşinin de şirketteki işinin son bulduğunu, ödeme emri tebliğ işlemlerinin icra müdürlükleri vasıtası ile yürütüldüğünü, icra dairesinin elinde olan adrese tebliğ işlemlerini yaptığını belirterek, mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılarak takibin devamına, davanın reddine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 24/11/2021 tarihli İhtiyati Tedbir Ara Kararı ile; ” 1-Davacı vekilinin müvekkili aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalarının tebdiren durdurulması talebinin;İİK’nun 72/3. Maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile alacaklıya yapılacak ödeme hariç başlamış olan icra takibini tamamen durdurmak ve icra dosyasınca konulan hacizlerin kaldırılmak mümkün olmadığından icra takibinin tedbiren tamamen durdurulması yönündeki talep kısmının REDDİNE, ancak çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince İİK’nun 72/3. Maddesi gereğince takip miktarının %20’si oranında teminat mukabilinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları için icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ayrı ayrı İHTİYATİ TEDBİR KARARI verilmesine, 2-İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık HMK 392 maddesi gereğince talep eden tarafından borcun %20’i oranında ayrı ayrı nakdi teminat yatırılmasına veya aynı miktarda bankadan kesin ve süresiz teminat mektubu sunmasına, ” karar verilmiştir. Davalı vekili 01/04/2022 tarihli ön inceleme duruşmasında; ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/04/2022 tarih ve 2021/647 Esas sayılı Ara Kararı ile;” Dosya kapsamı incelendiğinde; ihtiyati tedbire konu edilen hususun yargılamayı gerektirdiği ancak şirketin ticari hayatta devamlılığının esas olması ve davacının iş bu dava sonucunda haklı çıkmaları halinde ödeyecekleri bedel için istirdat davası açmak zorunda kalacakları, paranın alacaklıya ödenmesi ve davanın davacı lehine sonuçlanması halinde davacı şirketin bedeli geri alma girişimlerinin sonuçlanıp sonuçlanmayacağının belirsiz olması, ödemek zorunda olmadıkları bir parayı ödemeleri ve geri alamamaları halinde davacı şirketin ekonomik olarak telafisi imkansız zararlara uğrayabileceklerinin açık olması, takdir edilen teminat miktarı ile davalı alacaklının gecikmeden kaynaklanan muhtemel zararlarının teminat altına alınmış olması karşısında ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Mahkememizce 24/11/2021 tarihinde verilmiş olan tedbir kararına karşı davalı tarafça yapılan itirazın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının hatalı olduğunu, davanın başta usul yönünden reddedilmesi gerektiğini, davacı yanın arabuluculuk süreci sona ermeden işbu davayı ikame ettiğini, doktrinde menfi tespit davalarının dava şartı kapsamında olduğunun belirtildiğini, gerek Asliye Ticaret Mahkemelerinin gerekse Bölge Adliye Mahkemelerinin bazı kararlarında menfi tespit davalarının da dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu hususlarının ifade edildiğini ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3048 E. 2020/1093 K. 10.02.2020 tarih), arabuluculuk sürecinin 16.11.2021 tarihinde tamamlandığını, davanın ise 10.11.2021 tarihinde açıldığını, zorunlu arabuluculuk süreci tamamlanmadan açılan davanın öncelikle usulden reddi gerekirken, ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbire yönelik itirazlarının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ortada usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığını, Davacı yan, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı ortaklık ilişkisi olduğundan böyle bir borç olmadığını iddia etmişse de, taraflar arasında ortaklık ilişkisi kalmadığını, müvekkili tarafından davacı yanın alacaklılarına karşı yapılan ödemeler gereği müvekkilinin davacı şirketten alacaklı hale geldiğini ve yasaların kendisine sağlamış olduğu hak gereği hukuka uygun şekilde alacaklarının tahsili amacıyla takip başlattığını, davacı yanın tedbir taleplerine karşılık her iki yanın hakkı gözetildiğinde müvekkilinin alacaklı olmasına rağmen mağdur durumuna sokulduğunu ve müvekkilinin kaybının göz ardı edildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesinin 05.04.2022 tarihli ara kararının kaldırılması ile ihtiyati tedbir talebinin reddine, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası hakkında verilen tahsilatın durdurulmasına yönelik tedbir kararının kaldırılarak takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine dair mahkeme ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı tarafça, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları ile başlatılan icra takiplerinden borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi talepli davada, İİK 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece teminat kaşılığında icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ayrı ayrı ihtiyati tedbir kararı verilmiş; davalının tedbire itirazı ise red edilmiştir. Davalı tarafça itirazın reddine dair verilen ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İİK 72.m. uyarınca açılan menfi tespit davalarında tedbir talepleri değerlendirilirken İİK 72.m. yanında HMK 389 vd maddelerinin de dikkate alınması gerekir.İİK 72/3 maddesinde “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir “ hükmü yer almaktadır. HMK’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davanın takipten sonra açıldığı gözetilerek İİK 72/3 maddesinde düzenlendiği şekilde icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmiş olup, ara kararın ilgili kanun maddesindeki düzenlemeye uygun ve dosya kapsamına göre talep ve karar tarihi itibarı ile mübrez delillerin HMK 390/3 maddesinde düzenlenen yaklaşık ispat için yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Sair istinaf sebepleri, HMK’nın 394. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbire itiraz nedenleri arasında yer almayıp, geçici hukuki koruma tedbirlerinin yargılama sırasında değişen delil durumuna göre her zaman değiştirilmesi veya kaldırılmasının mümkün olduğu gözetildiğinde mahkemece itirazın reddine dair verilen ara karar usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/09/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.