Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1383 E. 2022/1309 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1383
KARAR NO: 2022/1309
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2014/1118 Esas – 2018/661 Karar
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Dairemizden verilen 05/02/2020 tarih ve 2018/1605 Esas – 2020/129 Karar sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/03/2020 tarih ve 2020/2293 Esas – 2022/2398 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla; dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı bankanın Merter Şubesi ile dava dışı müşterisi … Ltd. Şti. arasında 06.01.2012 tarihinde …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefaleti ile genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye istinaden belirtilen şirkete krediler kullandırıldığı, borçlunun kullandığı kredileri geri ödemediğini ve teminata vermiş olduğu çekler üzerindeki keşideci imzalarının sahte olması nedeni ile tahsil edilemediği için borcun ödenmesi talebi ile borçlulara ihtarname keşide edildiğini, ancak borcun ödenmediğini, kredilerin teminatını oluşturmak ve tahsil edildiğinde borca mahsup edilmek üzere teslim alınan ve davalı … Bankası A.Ş.’ne ait ayrıntıları belirtilen 15 adette toplam 437.000 TL ve 290.000 USD tutarındaki çeklerin üzerindeki keşideci imzalarının sahte olduğunu ve … Güneşli Medya şubesi Müdürü … tarafından keşideci olarak görünen … Ltd. Şti. ile … Ltd. Şti.’nin haberi olmaksızın davalı banka nezdinde bastırıldığı, söz konusu çeklerin dava dışı … Ltd. Şti. firmasının ortağı …’e teslim edildiğini, bu kişi tarafından söz konusu çeklerin teminat olarak başka bankalara verildiği istihbar edilerek akabinde davacı banka tarafından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/23133 Sayılı dosyasına kayden 26.02.2013 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğu, soruşturma dosyasının tamamlanarak İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/111 E. sayılı davanın açıldığını, dosyanın incelenmesinde; … Müfettişlerince konu ile ilgili olarak düzenlenen 24.05.2013 tarihli soruşturma raporunda; … Güneşli Medya şubesi eski Müdürü …’nin … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. adına rızaları dışında (haberleri olmaksızın) çek koçanları bastırarak piyasaya sürdüğü ve piyasaya sürülen çeklerin davacı bankanın (…’ın) Merter şubesine … Ltd. Şti. tarafından kullanılan kredilerin teminatını oluşturmak ve tahsil edildiğinde riske mahsup edilmek üzere verildiğini ve söz konusu çekler nedeni ile davacı bankanın zarar ettiğini ve mağdur duruma düştüğünü, davalı Bankanın 818 sayılı Borçlar Kanununun 55. Maddesi (6098 sayılı Borçlar Kanununun 66. Maddesi,) kapsamında istihdam ettiği kimselerin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesul olduğunu ve Yargıtay HGK. E.1994/11-178 ve K.1994/398 sayılı kararında da; “Davalı banka, adam çalıştıran sıfatı ile de sorumlu olduğu, adam çalıştıranın sorumluluğunun kusur sorumluluğu olmayıp olağan sebep sorumluluğu olduğu” belirtildiği, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2006/9701 E. Ve 2007/1156 K. 01.02.2007 tarihli kararında; “Davalı bankanın görevlisinin müşteriler ile iyi ilişkilerine dayanarak açığa imzalı tediye fişlerini kullanmak sureti ile hesaplardan usulsüz işlemler yaptığı sabit olduğuna göre, BK Md. 55 gereğince Davalı bankanın sorumlu olduğunun kabulü gerektiği” şeklinde görüş belirttiği, bu bağlamda davalı bankanın davacı bankaya verdiği bu tür zararlardan sorumlu olduğu, 6098 sayılı BK Md. 66 ile düzenlenen “Adam çalıştıranın sorumluluğu” hükümleri gereği, Davalı … A.Ş. çalışanı …’nin davacı bankayı uğratmış olduğu 437.000 TL ve 290.000 USD tutarındaki zararın, çeklerin keşide tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tazminine hükmedilmesine, ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu olayda davalı bankanın sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı zira; dava dilekçesinde davalı bankanın Türk Borçlar Kanununun 66. Maddesi uyarınca “adam çalıştıranın sorumluluğu” hükümleri gereğince sorumlu olduğunun iddia edildiğini, anılan yasanın 66. Maddesinin 1 ve 2. Fıkrasının “Adam çalıştıran, çalışanın kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanı seçerken, işi ile ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat eder ise, sorumlu olmaz.” şeklinde olduğunu, davalı bankanın çalışanı seçerken tüm dikkat ve özeni gösterdiğini, bankada çalışacak kişilerin önce yazılı sınava tabi tutulduğunu, sonra sözlü mülakat ile elendiğini, sıkı bir eğitime tabi tutulduğunu ve alınan sicil ve sınavlar ile terfi ettirildiğini, bu süreçlerde de eğiteme tabi tutulduklarını, gerekli denetimlerin yapıldığını, dava konusu işlemleri yapan Güneşli Medya şubesi eski müdürü …’nin sicil dosyasının incelenmesinde; 07.01.2004 tarihinde davalı bankada çalışmaya başladığı, 25.06.2008 tarihinden itibaren bankanın çeşitli şubelerinde müdür olarak görev yaptığı, çalışanın tüm bu görevlerini dava konusu olaylar ortaya çıkana kadar layiki ile yerine getirdiğinin anlaşıldığını, bu itibarla davalı bankanın objektif özen yükümlülüğüne uygun davrandığını, dava konusu olaydan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, basiretli bir tacir gibi davranmak ile yükümlü olan davacının yükümlülüklerini yerine getirmeyerek kusurlu davrandığını, davacı bankanın Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş bir şirket olduğunu, tacir sıfatı nedeni ile TTK hükümlerine göre basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, oysa kredinin teminatına aldığı çeklerin gerçek ticari ilişkiden doğup doğmadığı, imzalarının geçerli olup olmadığını sorgulaması gerektiğini, çeklerin ödeme aracı olduğunu, kredi aracı olmadığını, ancak faktoring şirketlerine ilişkin mevzuatın kıyas yolu ile uygulandığında da 10.10.2006 tarih 26315 sayılı resmi gazetede yayımlanan Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları hakkındaki yönetmeliğin 22/2. Maddesine göre ; bir mal ve hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgeler ile tevsik edilmeyen alacakları satın alınamayacağının hükme bağlandığını, bu hükmün bankalara da uygulanması gerektiğini, ayrıca davacı bankanın kredi müşterisi … Ltd. Şti. ile 06.01.2012 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalayıp kredi ilişkisine girdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin çok yeni olmasına rağmen davacı bankanın yeterli istihbarat yapmamasının, çeklerdeki imzaların gerçek olup olmadığını araştırmamasmın dava konusu zararın oluşmasında ve artmasında etken olduğunu, dava konusu olaya ilişkin olarak sürmekte olan ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davanın davalının Güneşli şubesi eski müdürü … ye ihbarı gerektiğini, ileri sürmüş ve belirtilen nedenler ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/06/2018 tarih 2014/1118 Esas 2018/661 Karar sayılı kararında; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı bankanın Merter Şubesi ile dava dışı müşterisi … Ltd. Şti arasında 06/01/2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, …’inde kefil olduğu, bu sözleşmeye istinaden kredi kullanmasına rağmen kredi borçlarını ödemediği, bu kredilere istinaden mahsup edilmek üzere dava konusu 15 adet 437.000TL ve 290.000USD tutarında çeklerin davacı bankaya verildiği, ancak bu çekler üzerindeki keşideci imzasının sahte olması ve davalı bankanın Güneşli Medya Şubesi Müdürü …i’nin bu işlemi gerçekleştirdiğine dair iddia ve bu hususta İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2013/111 Esas sayılı dosyasında davalı bankanın müdürünün yargılandığı anlaşılmış olmakla davacı TBK’nın 66.maddesi uyarınca “adam çalıştıranın sorumluluğu ilkesi” gereğince uğradığı zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı ve davalı banka kayıtları dava konusu çek ve deliller üzerinde uzman bilirkişilere teknik inceleme yaptırılmıştır. Davacı banka, dava dışı … Ltd. Şti’ye kredi kullandırdıktan sonra dava konusu 15 adet çeki alacağına mahsuben almıştır. Davacı banka krediyi kullandırırken gerekli özen ve araştırmayı yaparak krediyi kullandırması gerekirken bunu yapmamış, ayrıca dava konusu çekler henüz mevzu bahis değilken krediyi kullandırmış, yani bu çeklere güvenerek dava dışı … Ltd. Şti’ye kredi kullandırmış değildir. Yine davacı banka bu çeklerden dolayı herhangi bir takip yapmadığından ne kadar zararı olduğu veya karşılıksız kaldığı miktar da henüz tespit edilemediği…”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dava dışı kredi borçlusu şirket hakkında müvekkili banka nezdinde kurulmuş olan, alanında uzman kişilerin çalıştığı ve sırf mali istihbarat ve tahlil işlemlerinin yapıldığı Trakya Bölge İstihbarat Müdürlüğünce 20/12/2011 ve 18/05/2012 tarihlerinde iki ayrı istihbarat ve mali tahlil raporu hazırlandığını, Müvekkili bankanın Merter Şubesi nezdinde kredi başvurusunda bulunan dava dışı şirketin teklifinin müvekkili bankanın İstanbul 3. Bölge Krediler Müdürlüğü tarafından değerlendirmeye alındığını ve ilgili kredi müdürlüğü tarafından firma lehine tasdik talimatı ile 500.000,00.USD kredi limiti tesis edildiğini, kredinin teminatında firma ortağı …’in kefaletine ilaveten, asgari kredinin %25 fazlası seviyesinde müşteri çeki bulunduğunu, Dava dışı … Ltd. Şti. firmasına yapılan ilk kredi tespitinin akabinde firma lehine 06/01/2012 tarihinde 550.000,00.-TL. rotatif kredi kullandırımı gerçekleştiğini, dilekçe ekinde sunulan firma hesap ekstresi ve kredi hesap ekstresinden görüleceği üzere firmanın teminata vermiş olduğu müşteri çeklerinin tahsil oldukça firma kredisine tahsilat gerçekleştiğini, Firmanın 2011 yıl sonu kesin mali verilerin oluştuğu Mart/2012 döneminde müvekkili banka mevzuatı gereği ilgili istihbarat müdürlüğüne İstihbarat ve Mali Tahlil Raporu talebinde bulunulduğu ve söz konusu ticari skor raporu 18/05/2012 tarihinde BBB olarak sonuçlandığını, Ayrıca dava dışı şirket kredilerinin teminatını teşkil eden diğer müşteri çeklerinden 1.588.000,00.-TL. çek tahsil olduğunu, buna ilişkin tahsil olunan çekler hakkındaki listenin dava dosyasında mübrez olduğunu, Dava dışı şirketin tespit edilen kredi limitinin 750.000.-USD ve 450.000,00.-TL. olmakla beraber, firmanın kullanmış olduğu tüm kredilerin teminatında kredinin %25 fazlası seviyesinde müşteri çeki bulunduğunu, Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; dava dışı … Ltd. Şti.’nin yeni bir firma olmadığını ve ayrıca 35 Milyon TL. iş hacmi olan bir firma olduğunu, Yerel mahkeme tarafından verilen kararın gerekçesi olarak geçen bu iddianın, yerel mahkeme nezdinde görülen davanın hiçbir safhasında ne davalı tarafından ne de bilirkişi raporlarında geçmemiş olup, adeta yerel mahkeme tarafından yeni bir son dakika gerekçesi üretildiğini, söz konusu bu hususun yargılama sırasında hiçbir şekilde ortaya atılmamasına rağmen verilen karara gerekçe gösterilerek savunma yapma haklarının ortadan kaldırıldığını, Dava dışı … firmasının kullanmış olduğu … ve … nolu rotatif kredi hesapları bulunduğu, söz konusu kredilerin kullandırım ekstrelerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, ekstreler incelendiğinde görüleceği üzere dava dışı … firması ile müvekkili banka arasında 06/01/2012 tarihinde imzalanan kredi genel sözleşmesinden itibaren dava dışı firma tarafından rotatif kredi kullanımı başlamış olup, yine dilekçe ekinde sunulan dava dışı firmanın dava konusu çekleri müvekkili bankaya teminata/tahsile verdiğini gösteren teslim belgelerine bakıldığında açıkça “…..çekin teminata alınıp karşılığında ……….TL. kredi kullandırılmasını rica ederiz.” şeklinde kredi talebi bulunduğunun görüleceğini, Davalı bankanın ikrarıyla sahte olduğu sabit olan çekler nedeniyle keşideci olarak görünen şirket bakımından bir borç doğmayacağından bu şirkete karşı kambiyo senetlerine müstenit icra takibi ve/veya alacak davası açılamayacağı açık olup, bu nedenle yerel mahkemenin davaya konu sahte çeklerle ilgili icra takibi başlatılmamış olması nedeniyle davacı bankanın zararının belirlenemediği hususunu davanın reddine gerekçe göstermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yine dava dilekçesi incelendiğinde “Sonuç ve İstem” başlıklı kısmında da belirtildiği üzere, davaya konu çek bedelleri olan 437.000,00.-TL. ve 290.000,00.-USD’nin açıkça talep edildiği, dolayısıyla yerel mahkemenin müvekkili bankanın ne kadar zararı olduğunun tespit edilemediği yönündeki gerekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, BK mad. 66 göz ardı edilerek davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yukarıda ayrıntılı şekilde anlatılan dava konusu ve istinaf sebepleri doğrultusunda yerel mahkemenin savunma haklarınını dahi kısıtladığı, davalı bankanın çalışanı tarafından piyasaya sürülen çekler nedeniyle uğradıkları zararı talep ettikleri bir davada eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, 6098 sayılı B.K. 66. maddesi ile düzenlenen “Adam çalıştıranın sorumluluğu” hükümleri gereği davalı … BANKASI A.Ş. çalışanı …’nin müvekkili bankayı uğrattığı 437.000,00.-TL. ve 290.000,00-USD tutarındaki zararın çeklerin keşide tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tazminine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemiz 05/02/2020 tarih ve 2018/1605 E- 2020/129 K sayılı ilk kararı ile; ” … TBK’nın 66. Maddesinde “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” Hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı banka tarafından dava dışı şirkete genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırılmıştır. Bu krediye teminat olarak ve tahsilde kredi borcundan mahsup edilmek üzere kredi borçlusu tarafından müşteri çekleri ciro edilerek verilmiştir. Davacı banka asıl kredi borçlusu şirket hakkında kredi alacağından dolayı takip yaptığını, gerek asıl kredi borçlusundan gerekse kredi sözleşmesinde alınan teminatlardan (kredi sözleşmesi müteselsil kefilinden) kredi alacağını tahsil edemediğini, tahsil etme imkanı bulunmadığını ispatlayamamıştır. Kredi alacağı nedeniyle asıl kredi borçlusuna ve müteselsil kefile karşı takip başlattığını, takiplerin semeresiz kaldığını, tahsil imkanının bulunmadığını iddia etmediği gibi bu konuda bir delilde sunmamıştır. TBK’nın 66. maddesinde düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğuna gidilebilmesi için, çalışanın kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına zarar verdiğinin ispatlanması gerekir. Davacı, dava dışı şirkete kullandırdığı kredi borcunu tahsil edemediği, tahsil etme imkanı bulunmadığı durumlarda ancak zarara uğramış olacaktır. Davacı kredi borcu nedeniyle asıl borçluya karşı ve kredi sözleşmesi ile sorumluluk altında bulunanlara karşı kredi alacağının tahsili için yasal olarak yapması gereken tüm işlemleri yaptıktan ve buna rağmen kredi alacağını tahsil edememesi halinde tahsil edemediği kredi alacağından dolayı uğradığı zarar oranında ancak TBK 66. Maddesi ile adam çalıştıranın sorumluluğuna baş vurabilir. Davacı, davalının çalışanının eylemi nedeniyle dava tarihi itibarıyla zarara uğradığını (kredi alacağını tahsil edemediğini, etme imkanı kalmadığını) ispatlayamamıştır. Bu aşamada davalının sorumluluğuna başvuramayacaktır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği …” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 24/03/2022 tarih ve 2020/2293 Esas – 2022/2398 Karar sayılı ilamı ile; ” 1) 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle bölge adliye mahkemesince incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmış, aynı Yasa’nın 353/1-b-2 maddesiyle ise bölge adliye mahkemesince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda ilk derece mahkemesi kararını eksik ya da hatalı bulan veyahut davanın esası hakkında farklı gerekçelerle bir karar verilmesi gerektiğine hükmeden bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp, esas hakkında yeniden hüküm kurması gerekmektedir. Aksi hal 6100 sayılı HMK ile benimsenen istinaf sistemine aykırılık oluşturacağı gibi ilk derece ve bölge adliye mahkemesi gerekçeleri arasında çelişki oluşmasına da sebebiyet verebilecektir. Yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, İlk Derece Mahkemesi’nce, davacı bankanın gerekli özen ve araştırmayı yaparak krediyi kullandırması gerekirken bunu yapmadığı, dava konusu çekler henüz mevzu bahis değilken krediyi kullandırdığı, bu çeklere güvenilerek kredi kullandırılmadığı, davacı banka bu çeklerden dolayı herhangi bir takip yapmadığından ne kadar zararı olduğunun tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunu inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi’nce, davacı bankanın asıl kredi borçlusu şirket hakkında kredi alacağından dolayı takip yaptığını, gerek asıl kredi borçlusundan gerekse kredi sözleşmesinde alınan teminatlardan (kredi sözleşmesi müteselsil kefilinden) kredi alacağını tahsil edemediğini, tahsil etme imkanı bulunmadığını ispatlayamadığı, kredi alacağı nedeniyle asıl kredi borçlusuna ve müteselsil kefile karşı takip başlattığını, takiplerin semeresiz kaldığını, tahsil imkanının bulunmadığını iddia etmediği gibi bu konuda bir delil de sunmadığı, TBK’nın 66. maddesinde düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğuna gidilebilmesi için çalışanın kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına zarar verdiğinin ispatlanması gerektiği yönünde İlk Derece Mahkemesi gerekçesinden farklı bir gerekçeye dayalı olarak davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan red edildiği anlaşılmaktadır. Ancak yukarıda açıklandığı üzere, Bölge Adliye Mahkemesi’nin kabul şekline göre, bu durumda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında farklılık oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. 2) Bozma sebep ve şekline göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. ” gerekçeleri ile; ” Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ” karar verilmiş olup; Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, adam çalıştıranın (TBK 66. Madde) sorumluluğuna dayalı, davacı bankanın uğradığı zararın tazmini davasıdır.Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, iş bu kredi sözleşmesine dayalı olarak dava dışı şirkete kredi kullandırıldığını, dava dışı şirketin kredinin teminatı olarak davalı banka tarafından basılan ve bu banka müşterilerinin keşideci olduğu çeşitli tarihli çekleri müvekkili bankaya tahsilde kredi borcuna mahsup edilmek üzere verdiğini, dava dışı şirketin kredi borcunun teminatı olarak verdiği çeklerin bir kısmının keşideci imzasının sahte olduğunun tespit edildiğini, söz konusu bu çekleri davalı banka çalışanı (şube müdürü) dava dışı …’nin keşidecilerin bilgi ve rızası dışında bastırarak sahte imza ile piyasaya sürdüğünün davalı banka müfettişlerince tespit edildiğini, dava dışı … hakkında ağır ceza mahkemesinde kamu davası açıldığını, müvekkili bankanın dava dışı … Ltd. Şti.’ne kullandırdığı kredi borçlarının ödenmemesi ve teminata verdiği çeklerin sahte olduğunun anlaşılması üzerine, bu müşterisinin kredi hesabının kat edilerek borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, verilen süreye rağmen kredi borcunun ödenmediğini, müvekkili bankanın zarara uğramasına davalı banka çalışanın sebep olduğunu davalı bankanın adam çalıştıran olması nedeniyle bu zarardan sorumlu olduğunu belirterek söz konusu zararın davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece davacı bankanın kredi kullandırırken gerekli özen ve araştırmayı yapmadığı, ayrıca davaya konu çekler henüz mevzu bahis değilken kredi kullandırdığı, yani davaya konu çeklere güvenilerek kredi kullandırılmadığı, yine davacının bu çeklerden dolayı herhangi bir takip yapmadığı, bu nedenle ne kadar zararı olduğu veya karşılıksız kaldığı henüz tespit edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.Uyma kararı verilen bozma ilamı doğrultusunda yapılan değerlendirme sonucunda;TBK’nın 66. maddesinde “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda, davacı banka tarafından dava dışı şirkete genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırılmıştır. Bu krediye teminat olarak ve tahsilde kredi borcundan mahsup edilmek üzere kredi borçlusu tarafından müşteri çekleri ciro edilerek verilmiştir.Davacı banka asıl kredi borçlusu şirket hakkında kredi alacağından dolayı takip yaptığını, gerek asıl kredi borçlusundan gerekse kredi sözleşmesinde alınan teminatlardan (kredi sözleşmesi müteselsil kefilinden) kredi alacağını tahsil edemediğini, tahsil etme imkanı bulunmadığını ispatlayamamıştır. Kredi alacağı nedeniyle asıl kredi borçlusuna ve müteselsil kefile karşı takip başlattığını, takiplerin semeresiz kaldığını, tahsil imkanının bulunmadığını iddia etmediği gibi bu konuda bir delilde sunmamıştır.TBK’nın 66. maddesinde düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğuna gidilebilmesi için, çalışanın kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına zarar verdiğinin ispatlanması gerekir.Davacı, dava dışı şirkete kullandırdığı kredi borcunu tahsil edemediği, tahsil etme imkanı bulunmadığı durumlarda ancak zarara uğramış olacaktır. Davacı kredi borcu nedeniyle asıl borçluya karşı ve kredi sözleşmesi ile sorumluluk altında bulunanlara karşı kredi alacağının tahsili için yasal olarak yapması gereken tüm işlemleri yaptıktan ve buna rağmen kredi alacağını tahsil edememesi halinde tahsil edemediği kredi alacağından dolayı uğradığı zarar oranında ancak TBK 66. maddesi ile adam çalıştıranın sorumluluğuna baş vurabilir.Açıklanan nedenlerle davacı, dava konusu çeklerden önce krediyi kullandırmış olup kredi kullandırırken gerekli araştırmayı yapmaması yanında, davalının çalışanının eylemi nedeniyle dava tarihi itibarıyla zarara uğradığını (kredi alacağını tahsil edemediğini, etme imkanı kalmadığını) da ispatlayamamıştır. Bu aşamada davalının sorumluluğuna başvuramayacaktır. Dairemizce bozmaya uyularak yeniden karar verildiğinden, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.03.2022 tarih ve 2020/2293 Esas – 2022/2398 Karar sayılı ilamı dikkate alınarak, davacının istinaf sebepleri değerlendirilip istinaf taleplerine ilişkin olarak ayrıca karar verilmeksizin, uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamı uyarınca HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2018 tarih ve 2014/1118 Esas – 2018/661 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında düzeltilerek hüküm kurulmak suretiyle; Davanın REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşılmakla; bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 133.935,04 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf yönünden Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 7-İstinaf yönünden davacı tarafından sarf edilen 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 36,10 TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş masrafı olmak üzere; toplam 184,7 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-İstinaf yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Kısım 2. Bölüm 17/b maddesine göre hesap ve takdir olunan 5.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 9-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/09/2022