Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1360 Esas
KARAR NO: 2022/1108 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2022
NUMARASI: 2022/111 D.İş Esas – 2022/120 D.İş Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen vekili talep dilekçesi ile, müvekkili şirketin gayrimenkul satışı için karşı taraf … ile anlaştığını, müvekkili şirketin yetkilisi ile karşı taraf arasında yapılan adi sözleşme ile satış akdinin gerçekleştiğini, akabinde ilgili gayrimenkulün tescil işleminin tapuda müvekkili şirket adına yapıldığını, karşı tarafın müteahhitlik mesleğini ifa eden, ilgili taşınmazın yer aldığı binayı da inşa etmiş olan, taşınmazın müvekkiline tescilden önceki ilk maliki olduğunu, sözleşme uyarınca müvekkili şirket hesabından ve müvekkili şirket yetkilisi hesabından toplamda 500.000,00 TL gönderildiğini, kalan borç için 25/04/2022 tarihinde başlayarak 50.000,00 TL’lik taksitler halinde ödemeyi taahhüt ettiğini, ayrıca bu borca karşılık olarak noterlikte taraflar arasında araç rehin sözleşmesi akdedildiğini ve müvekkili şirketin ticari amaçla kullandığı aracına rehin konulduğunu, müvekkilinin taşınmazı kullanmaya başlamasından itibaren 1-2 ay içerisinde taşınmazın zemininden su gelmeye başladığını, yaşanan su baskını nedeni ile depoda yer alan taşınırların ziyana uğradığını, elektronik aletlerin bozulduğunu, bir çok taşınırın kullanılamaz hale geldiğini, müvekkili şirketin deponun su içinde kalmış olması sebebiyle yeni işler alamadığını, ticari faaliyetlerini devam ettiremediğini, çok ciddi manada ticari kayıp yaşadığını, karşı tarafın rehin sözleşmesi uyarınca müvekkili şirkete karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçme ihtimali olduğunu, bu yola başvurulması halinde müvekkili geri dönülmez şekilde zarara uğrayacağını belirterek teminatsız olarak … plaka sayılı … marka çekici cinsindeki 2005 model … tipindeki … motor numaralı … şasi seri numaralı araca koyulan rehnin paraya çevrilmesinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini, aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/04/2022 tarih ve 2022/111 D.İş Esas 2022/120 D.İş Karar sayılı kararında; “HMK’nın 389. Maddesinde “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” şeklinde olduğu, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin talebinin HMK 389. maddesi uyarınca yapılan değerlendirmede, dosyada mevcut kayıtlar ve talep dilekçesi incelendiğinde satın alınan taşınmazda gizli ayıp iddialarının bulunduğu, mahkememizce kısıtlı inceleme ile bu hususun değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, mevcut kayıtlara göre borç-alacak durumu da gözetilerek yaklaşık ispatın gerçekleşmediği anlaşılmakla…”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen vekili istinaf dilekçesi ile, Davalı …’ün müteaahhitlik mesleğini ifa eden, ilgili taşınmazın yer aldığı bina da inşa etmiş olan, taşınmazın müvekkiline tescilinden önceki ilk malik olduğunu, söz konusu binayı inşa ettikten sonra taşınmazın satışını müvekkili şirkete gerçekleştirdiğini, Müvekkili şirketin iştigal konusu genel olarak taşınırların depolanması üzerine olup, müşterileri depolanması istedikleri malları müvekkili şirketin depolarında saklamakta olduğu ve fakat müvekkili şirket söz konusu taşınmazı depo olarak kullanmak için satın almış, bu amaçla kullanmaya başlamış olsa da, söz konusu taşınmazdaki gizli ayıp sebebi ile taşınmazı su bastığından, müvekkili şirket depolama işini yapamamakta, dolayısı ile ticari faaliyetini sürdüremediğini, ayrıca su baskını yaşanması sebebi ile mevcut depolamış olduğu tüm malları zarar gördüğünü, birçok elektronik alet su alması sebebi ile kullanılamaz hale geldiğini, söz konusu taşınmaz zemininde göllenmeler olduğu, duvarlar rutubetlendiği, duvar boyası kabararak kabuk kabuk döküldüğü, taşınmaz kullanılamayacağını, ticari faaliyet sürdürülemez hale geldiğini, İşbu davayı ikame etmeyi zorunlu kılan olayda ise söz konusu ayıbın gizli ayıp olduğunun ortada olduğunu, zira taşınmaz zeminindeki derz aralarından yer altı sularının çıkarak, taşınmazda su baskınının yaşanacağını müvekkilinin bilmesi yahut taşınmazı gözden geçirerek, kontrol ederek öngörmesinin mümkün olmadığını, Delil tespiti dosyasındaki raporda da açıkça görüleceği üzere raporu tanzim eden bilirkişi, yaşanan olayın söz konusu taşınmazın temel izolasyonun ya yapılmamış olması ya da son derece yetersiz, kötü ve gayriciddi yapılmış olması sebebi ile yer altı suyunun taşınmazın tabanındaki seramik kaplama aralarından derz boşluklarından yukarı çıkarak taşınmazın su baskınına maruz kaldığını; söz konusu durumun tamamen yapısal hata olup kullanım sonucu açığa çıkan ya da mevsimsel dönemde açığa çıkan gizli ayıp olduğuna karar kıldığını, delil tespiti yapılmasından hemen önce çekilen video kaydından da durum görülmekte olduğunu, İstanbul 14.Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 2021/84 değişik iş sayılı dosyada yapılan bilirkişi incelemesi sonrası, müvekkili oluşmuş olan zararı toparlamaya çalışmış ve fakat tekrar yağmur yağması ile söz konusu taşınmaz sular altında kaldığını, dilekçe ekinde sunmuş oldukları video kaydı (EK-5) bilirkişi raporu tanzim edilmeden önce çekildiği, bu video kaydı çekildikten, bilirkişi tarafından keşif yapıldıktan sonra durum daha da vahim hale geldiğini, il genelinde yaşanan kar yağışları, yer altı sularının daha şiddetli bir biçimde taşınmazı basmasına sebebiyet verdiğini, 05.02.2022 tarihinde yaşanan ikinci su baskını sebebi ile müvekkili şirket itfaiyeye haber vermiş ve yetkililer tarafından dilekçe ekinde yer alan (EK-6) İtfaiye Olay Raporu düzenlendiğini, söz konusu raporda taşınmazın içine yağmur ve kar sularının dolduğu, yaklaşık 15 cm su seviyesi altında kalan duvarlar ve yer döşemeleri, koltuk takımı, ofis masa ve sandalyeleri, beyaz eşya, elektronik aletler, şirkete ait evraklar, cep telefonu, tablet, bilgisayarlar, led tv, kargo taşıma varilleri, muhtelif miktarda kargo paketleme ürününün ıslanarak zarara uğradığı tespit edildiğini, Dava konusu olayda da, davalı satıcı söz konusu taşınmazın müteahhiti olup, taşınmazı bilfiil kendisi inşa etmiştir, yani inşaat işini ve gayrimenkul satışını kendisine meslek edindiği, söz konusu taşınmazı inşa eden kişi bizzat davalı olduğundan taşınmazdaki ayıbı bilmemesi imkansız olduğunu, İşbu dilekçe ekinde sunulan video kaydı, bilirkişi raporu, itfaiye olay raporu ve yukarıda açıklanan diğer tüm hususlar ile taşınmazın ayıplı olduğu, müvekkili şirketin gizli ayıp sebebi ile ciddi bir şekilde ticari zarara uğradığı, su baskını nedeni ile depodaki malların mahvının söz konusu olduğu, deponun su baskınına uğraması sebebi ile müvekkili şirketin yeni iş alamadığı, iş gücü kaybı olduğunu, tüm bu hususlar sebebi ile taraflarınca davalı yana karşı ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca dava açılacağını ve fakat dava öncesi ihtiyati tedbir talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, Yukarıda açıklanan ve dilekçe ekindeki delillerde de görüleceği üzere, müvekkili şirket taşınmazdaki ayıp sebebi ile ciddi şekilde farklı kalemler yönüyle zarara uğradığını, yaşanan su baskını sebebi ile, depoda yer alan taşınırlar ziyana uğradığı, elektronik aletler bozulduğu, birçok taşınır kullanılamaz hale geldiği ve bu durum hem bilirkişi raporu ile hem de bilirkişi tarafından keşif yapıldıktan sonra durumun daha da kötüleşmesi sonrası düzenlenen itfaiye olay raporu ile ispat edildiğini, Depodaki malların zarara uğramasının yanı sıra, müvekkili şirket, deponun su içinde kalmış olması sebebi ile yeni işler alamamış ve ticari faaliyetini devam ettirememiş çok ciddi manada ticari kayıp yaşadığını, zira taşınmaz sular altında iken müvekkili şirketin yeni iş alması mümkün olmadığını, müvekkili şirket yetkilisi ve çalışanlar tabiri caiz ise ellerinde faraşlar ile taşınmazı sulardan kurtarmaya çalışmakta olduğu, her ne kadar davalı yana karşı uğranılan bu zararların tazmini ve mahsup için dava açılacak olsa da, taraflar arasında akdedilen rehin sözleşmesi uyarınca davalı yanın müvekkili şirkete karşı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçmesi ihtimali olduğu, davalı yan tarafından bu yola başvurulur ve rehin konulan araç paraya çevrilirse müvekkili şirket geri dönülmez şekilde zarara uğrayacağını, zira müvekkili şirketin sahibi olduğu araç, şirketin iştigal konusu olan nakliyat işinde kullanılmakta olduğunu, söz konusu araç şirket için hayati önem taşımaktadır, ticari faaliyetin gerçekleşmesi için ilgili araca ihtiyaç vardır; defaatle belirttikleri üzere araç olmadan şirketin ticari faaliyetini yürütmesi mümkün olmadığını, bu aracın yakalatılarak paraya çevrilmesi ile müvekkili şirket, nakliyat ve depolama işini yapamayacak; ticari faaliyetleri durma noktasına gelecek; ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca açacak oldukları davanın sonuçlanmasına kadar geçecek süre zarfında ihtiyati tedbir kararı alınamadığı takdirde müvekkil bir kez daha davalı yanın ağır kusuru sebebi ile geri dönüşü olmayan zarara uğramış olacağını, müvekkilinin haklılığı, uğramış olduğu zarar, bilirkişi raporu, itfaiye raporu, video kaydı ile de görüldüğünden, müvekkili şirketin aracının paraya çevrildiğinde uğrayacağı zarar çok açık ortada olduğundan tedbir talep etme zorunluluğumuz doğduğunu, İstanbul 14.Sulh Hukuk Mahkemesi’nde 2021/84 Değişik İş dosyasında mahkeme hakimi tarafından atanan alanında uzman bilirkişi, söz konusu mecura gelip incelemeleri yapmış ve bu incelemeler sonucu taşınmazdaki gizli ayıp sebebi ile söz konusu durumun meydana geldiğini, bu durumun taşınmazı satın alırken anlaşılmasının mümkün olmadığı zira bu ayıbın kullanım sonucu açığa çıkan ya da mevsimsel dönemde açığa çıkan gizli ayıp olduğuna karar kıldığı ve ekte sundukları raporu tanzim ettiğini, bu rapor davalı yana da tebliğ edilmiş ve fakat davalı yanca rapora herhangi bir itiraz olmadığından, bilirkişi raporu ihtiva ettiği kararlar ile birlikte kesinleştiğini, fakat yerel mahkeme kesinleşmiş bilirkişi raporuna rağmen yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı kararını verdiğini, Kar yağışı sonrası taşınmazın zeminindeki sular 15-20 cm civarına geldiği ve yine bu hususun da delillendirilebilmesi ve taşınmazın bir nebze de olsa daha kullanılabilir hale getirilebilmesi amacı ile, itfaiyeye başvurulmuş, itfaiye olay yerine gelerek EK-6’da sunmuş oldukları İtfaiye Olay Raporu’nu düzenlediğini, bu raporda da açık ve net olarak taşınmazın sular altında kaldığı yazmakta olduğu, Mahkemece verilen kararın, raporların neden dikkate alınamadığı taraflarınca anlaşılamadığını, zira yargılama safhası henüz başlamadan tarafımızca sunulabilecek tüm deliller sunulduğunu, bu deliller neredeyse tam ispat koşullarını oluşturacak şekilde net olduğu, ihtiyati tedbirin verilmesi için taraflarından başkaca bir delilin sunulmasını beklemek mümkün olmadığını, Mahkemece teminat gösterilerek ahi tedbir kararı verilmesine gerek duyulmadığını, (Yargıtay 1. HD, 10.01.2012, 436/7) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, teminatsız olarak … Plaka sayılı … marka çekici cinsindeki 2005 model … tipindeki … motor numaralı … şasi seri numaralı araca koyulan rehnin paraya çevrilmesinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, aksi kanaatte olunması halinde uygun teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, , tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, … plaka sayılı … marka çekici cinsindeki 2005 model … tipindeki … motor numaralı … şasi seri numaralı araca koyulan rehnin paraya çevrilmesinin önlenmesi yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.’nın 389. maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK.’nın 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Somut uyuşmazlıkta, ileri sürülen iddiaların mahiyeti gereği ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar açılacak davada iddia ve savunma doğrultusunda yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. İstinafa konu karar tarihi itibariyle talep eden tarafça sunulan delillere göre HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı usul ve yasaya uygun görüldüğünden, talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/07/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.