Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/1341 E. 2022/1096 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1341 Esas
KARAR NO: 2022/1096 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2022
NUMARASI: 2022/78 Esas
DAVA TÜRÜ: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava, davacının teminat senedinden kaynaklı olarak borçlu olmadığının tespiti, senede dayalı başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, tayin edilecek teminat karşılığında takibin dava neticesine kadar durdurulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesinin 07/03/2022 tarihli ara kararı ile; ” İcra takibinin durdurulmasına dair İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, Davacının mahkememize göstereceği %15 teminat (26.041,99 TL) karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine, davacının haksız çıkması durumunda alacaklının alacağını geç almasından kaynaklı zararının gösterilen teminattan karşılanacağının davacıya ihtarına, ” şeklinde, istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiş, karara karşı, davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ile birlikte itiraz edilmiştir. Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde ve 25.03.2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu senedin kambiyo senedi olduğunu, teminat senedi vasfına haiz olmadığını, bu konuda Yargıtay’ın istikrarlı görüşleri bulunduğunu, nitekim konu ile alakalı kesin hüküm teşkil eden ve senedin teminat senedi vasfına sahip olmadığı hususunun istinaf ve temyiz aşamasından geçerek kesinlik kazandığını, dolayısı ile senedin teminat senedi vasfına haiz olmadığı yargı kararları ile kesinleşmiş iken, karşı tarafın tek gayesinin müvekkilinin alacağına kavuşmak için taşınmazının satışına engel olmak, müvekkilinin yıldırmak ve yıpratmak olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının telafisi mümkün olmayan ağır şekilde mağduriyete sebep olacağını belirterek, ihtiyati tedbir kararına, koşullarına ve teminata ilişkin itirazları sunarak, 07.03.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına, 21.03.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının icra müdürlüğüne bildirilmesi yazısına ilişkin başvurularının kabulü ile, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının tümden kaldırılmasına, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: 6100 Sayılı HMK’ nın ” İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341’inci maddesine göre; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” Söz konusu maddenin gerekçesinde de değinildiği üzere, ihtiyati tedbir ve ihtiyati hacze ilişkin geçici hukukî koruma taleplerinin kabulü hâlinde itiraz imkânı bulunduğundan, önce bu yola (itiraz) başvurulması gerekli olup, ancak itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkündür. Nitekim HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde de ihtiyati tedbir konusu düzenlenmiş olup, aynı Kanun’un 394/1. maddesinde; “karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir” denilmek suretiyle, bu durumda öncelikle kararı veren mahkemeye itiraz yolu öngörülmüştür. HMK’nın 394/4. maddesinde; ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz başlığı altında “İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.”, 394/5.maddesinde de; “İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.” düzenlemesi mevcuttur. Somut olaya bakıldığında; mahkemece verilen 07/03/2022 tarihli ara kararın her ne kadar istinaf kanun yolu açık olarak verildiği yazılmış ise de; yukarıda açıklandığı üzere ara karara karşı, kararı veren mahkemeye itiraz yolu açık olup, ilk derece mahkemesi ara kararı, istinaf yoluna başvurulabilir nitelikte bir karar değildir. Açıklanan nedenlerle, dosya istinaf incelemesi için dairemize gönderilmiş ise de, 6100 sayılı HMK’ nın 341/1 ve 394/5 maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz yolu tüketilmeden istinaf yoluna başvurulamayacağından, davalının istinaf başvurusunun itiraz olarak kabulü ile bu konuda mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden, davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 394/5. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 394/5. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenden alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/07/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.