Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/134 E. 2022/1088 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/134 Esas
KARAR NO: 2022/1088 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2021
NUMARASI: 2020/478 Esas 2021/496 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili havayolunun, davalı borçlu şirketlerden olan alacağı için İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/192 D. İş dosya numarası ile ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, ilgili mahkeme tarafından taleplerinin kabul edildiğini, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketler tarafından gerek ihtiyati haciz kararına gerekse ödeme emrine itiraz edildiğini, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan hallerde HMK’nın 7. maddesinin uygulanması gerektiğini, borçlu şirketlere karşı açılan işbu davanın hukuki sebeplerinin her borçlu için temelde aynı olduğunu, borçluların aynı şirketler topluluğuna mensup üç şirket olduğunu ve müvekkili şirket nam ve hesabına bilet satışları gerçekleştirmiş olmalarına rağmen muaccel olan bilet bedeli borçlarını müvekkili şirkete geri vermedikleri için işbu davanın açıldığını, her ne kadar burada üç ayrı tüzel kişilik bulunsa da aslında bir şirketler topluluğunun söz konusu olduğundan aslında tek bir şirketler topluluğunun borcunun söz konusu olduğunu, borçlu … A.Ş.‘nin adresinin İstanbul/Şişli olduğu göz önüne alındığında ve dava konusu uyuşmazlığın her üç şirket için de aynı konuya dayanıyor olması ve usul ekonomisi de göz önüne alındığında İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili havayolu şirketi ile dava dışı … (…) arasında imzalanan sözleşme çerçevesinde müvekkili havayolu şirketinin BSP sistemine üye olmayı ve …’nin BSP sitemine üye olan acentelerin müvekkili havayoluna ait biletleri satmasını kabul ettiğini, davalı borçlu şirketlerin de 2013 yılında imzaladıkları sözleşme ile …’nin BPS sistemine akredite olduklarını, bu kapsamda havayollarına ait bilet bedellerinin davalılar tarafından ödenmemesi riski göz önünde bulundurularak 2019 itibariyle …’ya davalı şirketlerce 28.078,00-USD tutarında banka teminat mektuplarının verildiğini, davalı şirketlerin müvekkili şirkete ait uçak biletlerini müvekkili nam ve hesabına sattıklarını ve bilet bedellerini tahsil ettiklerini, tahsil edilen bu bedellerin müvekkili havayolu şirketine ödenebilmesi için … tarafından 15 günlük periyodlarda davalı şirketlere ödeme talebi gönderildiğini ve satılan bilet bedellerinin karşılığının ödenmesinin talep edildiğini, davalı şirketlerin 16/10/2019 tarihinde müvekkili havayolu şirketinin nam ve hesabına satmış olduğu biletlerin satış bedellerini ödemediğini, davalı şirketlerin müvekkili havayolu da dahil olmak üzere havayollarının borçlarını ödememesi nedeni ile 17/10/2019 tarihinde … tarafından davalı şirketlerin … akreditasyonunun dondurulmasına karar verildiğini, ayrıca … tarafından davalı şirketlere 30/11/2019 tarihine kadar havayollarına olan borçlarını ödemeleri için süre verildiğini ve son olarak bu süre içerisinde bilet bedellerinin ödenmesi gerektiğinin belirtildiğini, ancak davalıların bu bedelleri ödememekte ısrar etmesi nedeni ile davalıların … akreditasyonunun sona erdirilmesine karar verildiğini ve davalıların … bünyesinde bulunan teminat mektuplarının tamamının … tarafından bozdurulduğunu, bozdurulan teminat mektuplarının toplam miktarının 28.078,00-USD olduğunu, bozdurulan teminat mektuplarından elde edilen miktarın … tarafından davalılardan alacakları oranında müvekkili şirketin de içerisinde bulunduğu havayolu şirketlerine dağıtılmış olmasına rağmen müvekkili havayolu şirketine ödenen miktarın davalı şirketlerin müvekkili havayolu şirketine olan toplam borç miktarını karşılamaya yetmediğini, davalı/borçluların, havayolu şirketlerine ait biletleri sattığını ve bu satışlardan dolayı da bir kazanç elde ettiğini, davalı/borçlular ile havayolu şirketleri arasındaki ilişki doğrultusunda davalıların satmış olduğu biletlere ilişkin bakiyeleri havayolu şirketlerinin nam ve hesabına tahsil etmiş olmasına rağmen bu bilet bedellerini ödemekten kaçındığını, müvekkili havayolu firmasının dava tarihi itibari ile; davalı … Şirketinden 1.237,90-TL, Davalı … A.Ş. Şirketinden 199.665,40-TL ve davalı … Şirketinden 294.318,70-TL olmak üzere toplam 495.222,00-TL alacağının bulunduğunu, davalı/borçlularla iletişime geçilmesine rağmen müvekkili havayolunun alacağı için ödeme yapılmaması sebebiyle davalı/borçlu şirketler aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ancak davalı/borçluların haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek takibi durdurduklarını belirterek, davalıların İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasındaki itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı vekilinin ihtiyati haciz talebine konu ettiği İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/192 D. İş sayılı dosyasına sunduğu dilekçesinde Karadağ’ın, Türkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya Krallığı Arasında Karşılıklı Münasebete Dair Mukaveleye halefiyet yoluyla katıldığını iddia etmiş ise de bahse konu dilekçesine bu hususu gösteren herhangi bir belge sunamadığını, davacının MÖHUK’un 48.maddesi gereğince yabancılık teminatı yatırması gerektiğini, davacı tarafça yatırılmış bir yabancılık teminatı bulunmadığından davacı hakkında MÖHUK’un 48.maddesi gereğince yabancılık teminatı yatırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan vekaletname incelendiğinde vekaletnameyi imzalayan kişinin kim olduğunun anlaşılamadığını, müvekkillerinin adresinin … Mah. … Sok. No:… Daire:… Muratpaşa/Antalya olduğunu ve bu sebeple yetkili Mahkemenin Antalya Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkilerinin sahibi oldukları online seyahat sistemleri vasıtasıyla acenteler ile havayolu şirketleri gibi seyahat ürün tedarikçilerini buluşturarak uçak bileti, konaklama gibi seyahat ürünlerinin satışını sağladığını, havayolu taşımacılığında kullanılan uçak biletlerinin yolculara satışını gerçekleştirebilmek için …’ya üye olmak bir zorunluluk olmasa da havayolu şirketlerinin acentelere satış yetkisi verirken ilgili acentenin …’ya akredite olmasını bir güven kriteri olarak aradığını, … havayolu firmalarının bilet satışlarından dolayı acenteler nezdinde doğacak olan alacaklarını garantiye alabilmek için acentelerden teminat mektubu aldığını, müvekkillerinin … nezdinde grup şirketleriyle birlikte toplam 23.078.00-USD tutarında teminat mektubu bulunmasına rağmen …’nın 812 sayılı Karar’ı bahane ederek grup şirketleri dahil müvekkillerinden toplamda 60.712.000-USD istediğini, müvekkillerinin yaptığı birçok yazışmanın ve çözüm çabalarının sonuç vermemesi üzerine …’nın müvekkillerinin bilet satış yetkisini dondurarak onun ticari faaliyetlerini yerine getirememesine sebep olduğunu, müvekkillerinin teminat mektuplarının haksız yere paraya çevrilmesinin önlenmesi için Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne başvuruda bulunulduğunu, bu başvurular neticesinde Türk Mahkemelerinin teminat mektuplarının paraya çevrilmemesi yönünde karar verdiklerini, müvekkillerinin üzerine düşen yükümlülükleri iyi niyetli bir şekilde yerine getirmesine rağmen …’nın müvekkillerinin ihtiyati tedbir taleplerinden vazgeçmesini fırsat bilerek nezdinde bulunan 23.078.00-USD tutarındaki teminat mektuplarının bir anda çözülmesiyle birlikte, müvekkili şirketin ticari itibarı, sarsılmanın da ötesine geçerek bitme noktasına geldiğini, teminat mektuplarının paraya çevrilmesi ile bankaların mevcut kredileri kat ederek müvekkili aleyhine ihtiyati haciz başvurularında bulunduğunu, malvarlıkları üzerinde haciz uygulandığını, müvekkilleri açısından bağlayıcı olmayan 812 sayılı Karar’ın … tarafından uygulanması sebebiyle müvekkillerinin satış ekranlarının haksız olarak kapatıldığını, teminat mektuplarının paraya çevrildiğini ve büyük bir zarara uğratıldığını belirterek, davanın HMK’nın 61. maddesine göre …’ya ihbarına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/06/2021 tarih 2020/478 Esas 2021/496 Karar sayılı kararında; “Dosya kapsamına sunulan sözleşmelerden, davacının satıcı hava yolu taşımacısı, davalıların yolcu bileti satış acentesi sıfatıyla … (…) ile ayrı ayrı sözleşme bağıtladıkları tespit edilmiştir. Başka ifade ile davacı satıcı hava yolu taşımacısı sıfatı ile dava dışı … ile sözleşme bağıtlamış, her bir davalı da yolcu bileti satış acentesi sıfatıyla … ile ayrı ayrı sözleşme bağıtlamıştır. Benzer sözleşme bu dosyadan verilen tefrik kararı ile Mahkememizin 2021/417 Esas sırasına kaydı yapılan davalı … şirketi ile dava dışı … arasında da bağıtlanmıştır. Bu üçlü ilişki çerçevesinde her bir davalı … ile bağıtladığı sözleşme kapsamında, davacı adına acente sıfatıyla yaptığı, davacıya ait uçak bileti satışlarından elde edilen satış bedellerini davacıya ödeme taahhüdü altına girmiştir. Her bir davalı ile davacı arasında ayrı acentelik ilişkileri mevcuttur. Şu halde …, … ve … Turizm Şirketleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Nitekim mahkememizce işbu dosyada bu gerekçe ile davalı … yönünden tefrik kararı verilmiştir. Davalıların mahkememizin yetkisine yönelik ilk itirazlarını süresinde sundukları cevap dilekçesi ile ileri sürdükleri görülmüştür. Davalı şirketlerin sicil kayıtları getirtilerek incelenmiş, … şirketi ile … Şirketinin adreslerinin takip ve dava tarihi itibariyle Muratpaşa/ANTALYA sınırları içerisinde olduğu tespit edilmiştir. Yukarıda açıklanan davalı şirketler arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmaması, davalı şirketlerin … (…) ile ayrı ayrı sözleşme bağıtladıkları ve davalı şirketler … şirketi ile … Şirketinin adreslerinin takip ve dava tarihi itibariyle Muratpaşa/ANTALYA sınırları içerisinde olduğu anlaşıldığından Mahkememizce davalılar … A.Ş ve … Tic. A.Ş.’nin yetki itirazının Kabulüne; yetkili mahkemenin Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu …”gerekçesi ile; Davalılar … A.Ş ve … Tic. A.Ş.’nin yetki itirazının Kabulüne, Mahkemenin YETKİSİZLİĞİNE, yetkili mahkemenin Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Yetkili mahkemenin tespitine ilişkin hükümler dikkate alınmadan karar verildiğini, mahkemece davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunup bulunmadığı hususu incelemediği ve değerlendirmediği gibi gerekçeli kararında da bu hususta bir açıklama yapılmadığını, mahkemenin kararının eksik incelemeye dayandığını, gerek dava dilekçesinde gerek de diğer dilekçelerinde davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı değil ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu belirtilmiş olmasına rağmen mahkemenin gerekçesinde taraflar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını belirtmesinin anlaşılamadığını,İhtiyari dava arkadaşlığı bulunan hallerde davalılardan birinin yerleşim yerinde dava açılabileceğini, borçlu şirketlere karşı açılan iş bu davanın hukuki sebeplerinin her borçlu şirket için temelde aynı olduğunu, borçluların aynı şirketler topluluğuna mensup üç şirket olduklarını ve müvekkili şirket nam ve hesabına bilet satışları gerçekleştirmiş olmalarına rağmen muaccel olan bilet bedeli borçlarını müvekkili şirkete geri vermedikleri için dava açtıklarını, Dava açmadan önce zorunlu Arabuluculuk başvurusu gerçekleştirildiğini, davalı borçluların şirket adresinin Antalya olduğunu gerekçe göstererek İstanbul arabuluculuk ofisinin yetkisine itiraz ettiklerini, iş bu itirazların sulh hukuk mahkemelerince karara bağlandığını ve bu kararlarda her üç borçlu şirket bakımından da İstanbul Arabuluculuk bürosunun yetkili olduğuna karar verildiğini, Dava dışı … (…) ünvanlı havayolunun alacağını tahsil etmek amacıyla davalı borçlu şirketler alyhine ihtiyati haciz başvurusunda bulunulduğunu ve iş bu başvurularının yerel mahkeme tarafından kabul edildiğini, akabinde davalı borçlu şirketlerin adreslerinin Antalya olmasını gerekçe göstererek bu kararı istinaf ettiklerini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 2021/976 E. 2021/821 K sayılı ve 01/07/2021 tarihli kararı ile davalıların Antalya mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin iddialarının reddedildiğini, Müvekkili havayolu da dahil olmak üzere davalı şirketlerden olan alacaklarını tahsil edebilmek adına birçok havayolu tarafından davalı şirketlere karşı icra takibi başlatıldığını ve itirazın iptali davaları açıldığını, bu davalarda davalı borçluların yetki itirazlarının reddine karar verildiğini, Borçluların aynı şirketler topluluğuna mensup üç şirket olup, … (…)’ya akredite acente olarak faaliyet gösterdiklerini, her bir borçlu şirketin, müvekkil şirket nam ve hesabına bilet satışları gerçekleştirmiş olup, muaccel olan bilet bedellerini borçları muaccel olmasına rağmen müvekkil şirkete geri vermedikleri için temerrüde düştüklerini, her ne kadar üç şirket ile ayrı ayrı sözleşmeler yapılmış olsa da, davanın temelinde yatan vakıalar ve hukuki sebeplerin birbirinin aynı veya benzeri olduğunu, her üç şirketin borcunun muaccel olması ile birlikte … ile borçlular arasında borcun ödenmesi ile ilgili gerçekleştirilen bütün toplantı ve görüşmelerde borçluların tümünü temsilen her üç şirketin de yönetim kurulu üyesi tarafından katılım sağlandığını ve her üç borçlu için … ile aynı anda müzakere edildiğini, her ne kadar burada üç ayrı tüzel kişilik bulunsa da, aslında bir şirketler topluluğu söz konusu olduğundan aslında tek bir şirketler topluluğunun borcunun söz konusu olduğunu, Davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğunu ve ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan hallerde HMK m. 7 kapsamında davalılardan birinin yerleşim yerinde dava açılabilmesinin mümkün olduğunu (T.C. YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ E. 2004/4365 K. 2004/4653 T. 11.5.2004) Bu kapsamda ilk derece mahkemesinin mecburi dava arkadaşlığı bulunmaması nedeniyle yetki itirazının kabulü ile … A.Ş. ve … A.Ş. hakkındaki yetkisizlik kararı vermesinin hukuka aykırı olup, işbu kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, HMK m. 7 uyarınca birden fazla davalı bulunan hallerde davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğinin kabul edildiğini, bu kuralın tek istisnasının, davanın davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığının ispat edilmesi olduğunu, müvekkili şirketin borçlulardan … A.Ş. VE … A.Ş.’yi sırf kendi yerleşim yeri mahkemelerinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla davayı istanbul mahkemelerinde açtığının ispatlanamadığını, müvekkilinin HMK m. 7’de kendisine tanınan seçimlik hakka dayanarak borçlulardan … A.Ş.’nin yerleşim yerinin içerisinde bulunduğu İstanbul Merkez Mahkemeleri’nde her üç borçlu aleyhine dava açtığını, mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmadığını, müvekkili şirket usul ekonomisi gereği her üç şirket aleyhine İstanbul Merkez Mahkemeleri’nde talepte bulunarak vakıaların aynı mahkeme tarafından incelenerek bir karara varılmasını sağlamak amacıyla böyle bir talepte bulunduğunu, kendisine tanınan bu hakkı kötüye kullanmadığını (T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2016/12846 K. 2016/9474 T. 12.12.2016- (T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2005/12841 K. 2006/9061 T. 21.9.2006– (T.C. YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ E. 2016/16590 K. 2016/11060 T. 23.5.2016 — TC YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2012/10239 K. 2012/1808 T. 13.2.2012—T.C. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ E. 2019/1760 K. 2019/1360 T. 9.10.2019) belirterek, ilk derece mahkemesi kararının müvekkili Şirket lehine ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALILAR VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, İtirazın iptali davalarında icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde yapılmış olmasının HMK’nın 114/ 2. fıkrası kapsamında bir dava şartı olduğunu, bu itibarla icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın öncelikle incelenmesi gerektiğini (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/1971 E., 2014/4715 K. sayılı ve 11.03.2014 tarih -Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/1507 E., 2014/2964 K. sayılı ve 17.02.2014 tarih),Müvekkillerinin adreslerinin Muratpaşa/Antalya olması sebebiyle yetkili olmayan İstanbul icra müdürlükleri nezdinde yapılan icra takibine itiraz edildiğini, dolayısıyla yetkili icra müdürlüğü nezdinde yapılan bir takip olmadığından davanın HMK’nın 114. maddesinin 2. fıkrası ve 115. maddesinin 2. fıkrası kapsamında dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, Davacının iddiasının aksine davalılar arasında ihtiyari bir dava arkadaşlığı bulunmadığını, her üç davalının dava dışı … ile yapmış oldukları sözleşmelerin farklı olduğunu, ayrıca davacının, …’den, …’den ve …’den sebebi ve miktarı farklı alacağı olduğunu iddia ettiğini, dolayısıyla takip ve dava konusu edilen alacakların birbirinden farklı olduğunu, bu sebeple müvekkilleri arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmadığını (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2013/1230 E., 2014/4069 K. ve 6.3.2014 tarihli kararı- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/21-1699 E., 2013/1029 K. ve 03.07.2013 tarihli kararı) Bu sebeplerle, ilk derece mahkemesi tarafından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilleri ile bir başka havayolu olan … arasında aynı mahkeme olan İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülmekte olan davada da bu yönde karar verildiğini (İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/488 E., 2021/576 K. ve 19.07.2021 tarihli kararı) belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının müvekkili lehine ortadan kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, icra takibine yapılan itirazın İİK’nın 67 vd maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça, … A.Ş., … A.Ş. ve … Tic. A.Ş aleyhine dava açılmış, mahkemenin 24/06/2021 tarihli ara kararı ile … Tic. A.Ş yönünden açılan davanın iş bu dosyadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiş, aynı celse diğer davalılar … Tic. A.Ş ve … A.Ş.’nin mahkemenin yetkisine itirazları kabul edilerek, mahkemenin yetkisizliğine, davaya bakmaya yetkili mahkemenin Antalya Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalılar … Tic. A.Ş ve … Tic. A.Ş. Vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 6/1 maddesine göre; genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 7/1,2 maddesine göre ise; davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hallerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir. Davalılar … A.Ş. ve … A.Ş.nin yerleşim yeri Antalya olmakla birlikte, … Ticaret A.Ş.’nin adresi Şişli/İstanbul’dur. HMK’nın 7/2 maddesinde belirtildiği şekliyle davanın davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığına ilişkin herhangi bir iddia ve ispat bulunmadığı gibi bu yönde bir belirti de mevcut değildir. Bu halde HMK’nın 7/1 maddesi uyarınca birden fazla davalı bulunması nedeniyle, bu şirketlerden birinin yerleşim yeri mahkemesinde dava açılmasında usule aykırılık bulunmamaktadır. Yetkinin HMK’nın 7/1. Maddesine göre tayin edilebilmesi için davalılar arasında ihtiyari veya zorunlu dava arkadaşlığının bulunmasına da gerek yoktur. Buna göre … Ticaret A.Ş. yönünden yetkili olan mahkemenin … A.Ş. ve … A.Ş yönünden de yetkili olduğunun kabulü gerekirken mahkemece bu iki şirket yönünden yetki itirazlarının kabulü ile yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Dava isimleri belirtilen üç şirket aleyhine birlikte açıldığından, davalı … A.Ş. yönünden dosyanın tefrik edilmesi de sonuca etkili değildir. Yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibinin bulunması itirazın iptali davasının dava şartlarından olduğundan, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın öncelikle incelenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın, kesin olmayan mahkemenin yetkisine yapılan itiraz incelenerek yetkisizlik kararı verilmesi de yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.3 ve 353/1-a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tarafların istinaf başvurularının KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2021 tarih ve 2020/478 Esas 2021/496 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 ve 353/1-a4 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harçlarının talep halinde taraflara iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/06/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a3, a4 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.